24.11.2006

YER VE GOK, KURAN’DA ADEM VE SEYTAN!

9.5.2006

04.01.05

Kutsal kitaplarin ‘ tanrisal yaratilis’ anlatiminin dayandigi eski ilahiler, “gok’un yer’den,yer’in gok’ten ayrilmasi”,”gok ve yer’e ad verilmesi” biçimindeydi.Bu kavramlar,Sumer adi verilen uygarligin erken doneminde, toplum birimlerin birbirinden ayristirilmasinin ve bu ayristirmaya bagli olarak gerceklesebilen duzenlenisin bir anlatim tarzi olarak kullanilmisti.Dolayisiyla,ilahi cozumlemelerinde ve kutsal kitap aktarimlarinda ‘yer-dunya’ ve ‘gok’ olarak algilanan bu kavramlar,simdiki anlamlariyla ‘yer’ ve ‘gok’ degildi.(1)

Kirmizi renk ile sembolize edilen ates ve buna bagli olarak gelisen ‘kutsal nefes’ kultu, Anu,Uttu,Enlil,Nemrut,Marduk cizgisi boyunca izlenebilmektedir. Sii’lik veya hiristiyanligin ates motifli kavram ve goreneklerinden,Hitit gunes tanrilarina degin bu kultur hatti takip edilebilecek kadar belirgindir. Kutsal nefes,Guçlu Yel,Ulu Ufurukcu Enlil ve Babil’in Marduk’u olarak okunan En-Mar-utu yani Nemrut , Semitik Akad toplumundaki ates kultunun tasiyicilari gibidir.Cenazeyi yakarak defnetmenin,sucluyu atese atarak oldurmenin,’yakmalik sunu’nun,kandil ve mum yakmanin ; odun hayranliginin,sondurulmemesi gereken olimpiyat mesalesinin,ates uzerinden ziplamanin,atesle arinma ve arindirmanin... gerisinde kurbanini, “cig veya haslanmis olarak degil”, Musa’nin tanrisinin yeniden dikte ettirdigi sekilde, kurbanini butun halde kizartarak hazirlamakla yukumlu kilinmis topluluklarin ates kultu bulunur.Bu yuzden col yollarinda tanri,Musa’nin karsisina sonmeyen bir ates haliyle gorunmeyi tercih eder.Abraham,oglunu kurban olarak sunmak istediginde,bu nedenle,once onun basini govdesinden ayirip kanini topraga akitacak ve fakat hemen sonra ozel olarak hazirlayip esegine yukledigi odunlar ile de ‘yakmalik sunu’ olarak yakacakti.Ates kultu kurallarinin giderek bozulmasindan onceki donemde,Milliyet muhabirlerinin sundugu ”Mangal keyfi”,bu nedenle,butun ‘atalarimiz’ için degil, sadece,ates kultunun etki alani içinde bulunan toplum birim atalari için gecerli olabilirdi.(Bunlarda bile,daha sonra,hiç olmazsa ’kutsal tatil gunlerinde’ etin ateste kizartilmasi yasaklanmaya;‘atese bicak uzatmak gunah’ sayilmaya baslanmis durumdaydi.)

‘Atese,gunese,seytana tapmakla’ suclanacak olan bu topluluklarin atalari,erken Sumer duzenlenisi sirasinda,yani ‘gok’ ile ‘yer-dunya’ birbirinden ayristirilirken,simdi ‘gok’ olarak anlasilan ates-gunes veya kirmizi renk tarafini temsil ediyor olmaliydilar.

Adem ise bu ayrismada,’toprak’tan,’camurdan’ yaratilmis olma yorumuna iki kanaldan ulasmis gorunuyor.Birisi kara renkle esitlenmis yer kure,dunya,toprak;oteki de,bilge tanrilarin, kaderlerini kil’e yazarak olguyu,canliyi ‘varetme’ uygulamalari. Adem, ‘toprak’,’kilden’, ‘yer’den yaratildiktan sonra, Kuran’a gore,Tanri butun meleklere;Adem’e secde etmelerini buyurdugunda,meleklerden birisi disinda hepsi bu emre uymustu.Tanrinin “Adem’e secde edin!” emrine uymayan bu melek,Iblis,seytan,cin idi:

“(Allah:) Meleklere: ‘Âdem'e secde edin!’ dedi. İblis'in dışında hepsi secde ettiler.

Allah buyurdu: Ey İblis! Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir?

Secde edenlerle beraber olmayışının sebebi nedir? Böbürlendin mi, yoksa yücelerden misin?”

Tanrinin hisimla sordugu soruya Iblis,Cin,Seytan’in verdigi yanit oldukca serinkanlidir:

“ İblis: ‘Ben, çamurdan yarattığın bir kimseye secde mi ederim!’ dedi.

Ben kuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattığın bir insana secde edecek değilim.”

“Ben ondan (daha) hayırlıyım! Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın!.”

Seytanin bu sertligi karsisinda Tanri,adeta bir ozur arayisi içinde soyle bir aciklamada bulunmustu:

“Cini,İblis'i daha önce kavurucu ateşten yaratmıştık.”

Bu aciklamayi yapan Tanri,tek’lesme surecine bagli olarak,Cin’i,Seytan’i Adem’den daha once ve ates’ten yaratmis olma sorumlulugunu ister istemez ustenmek zorunda kalmis gorunuyor. Fakat biz biliyoruz ki,burada “ Iblis,melek,cin,géant” olan bu ogul,Hammurabi kanun metni giris bolumune gore, gok’un,Ates’in buyuk oglu olarak,Enlil kilinarak Anu tanri tarafindan, ‘atesten yaratilmis’ olan Marduk okunuslu tanri olmaliydi.(2)

Boylece kirmizi atesten cin toplulugu,kara topraktan insan toplulugu yaratilmis durumdadir!

Eski Ahit,Enos’un Kitabi ve Kuran,baslangictaki Sumer-Akad ittifakina ve onun ogullarina yansiyan bu ikilemi oldukca belirgin olarak resmederler.Kutsal kitaplarin tumunde eski toplum ikiye ayrilmis olarak siniflanir:’Ilahi varliklar” (‘Tanri ogullari’), ile “Insan evlatlari”(‘les enfants des hommes”)!.Bir yanda ”Melekler” (‘les anges’) , ote yanda ise “Insan soyu”! Bu belirgin ikili ayrimin Kuran’da kazandigi biçim, “insan toplulugu” ve “Cin toplulugu”dur. Tanri, ‘topluluklara’ seslenmek istediginde,karsisinda sadece “in ve cin topluluklari” bulundugunu varsayiyordu:

“Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu günle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi! (Enam Suresi.130. Ayet)

Kutsal kitaplarin,din felsesesinin bu ‘ikili’ yapisi,cin ile insan,haram ile helal,iyi ve kotu’ kavramlari, sosyolojik temelini incelemekte oldugumuz eski toplumun zit’larla varolabilen orgutlenme ve isleyisini aciklamaktadir.Baslangic doneminde,genel bir kural olarak,bir toplum birimin ‘helal’ ogesi, karsi toplum birimde bir ‘ haram’ ogesi olarak tamamlaniyor olmaliydi.Karsida ‘kotu’ olanin, bu yandaki toplum biriminde ‘iyi’ gorunmesi veya komsu topluluklarin sadece ‘toprak’ istegine dayanmayan asiri celismeli yapi arzetmeleri genellikle bu yuzdendir.

Erken Sumer doneminden bu yana ates-gunes kultunun tasiyicilari Anu,Samas,Utu,Enlil,cin-géant,Iblis,Nusku,Nemrut,Marduk... ayni temel hatta,birbirleriyle degisik akrabalik iliskileri temelinde uzanip gelirler. Karsi toplum birim,bize,kendisini ‘insanoglu’ ve onlari ise ‘melek’,’tanri evlatlari’, ‘cin’ olarak aktarir.Anlaticimiz degisince,az once bize kendisini ‘insanoglu’ olarak tanitan topluluk,bu kez karsi taraftaki yeni anlaticimiz bakimindan ‘cig et yiyen’,’killi’,’yabani hayvan’ toplulugu halini alir. ( 3)

Eski toplum ‘aile’ kurumuna gecmeye basladigi donemde,onceki zitlik,bu kez ,’aile’nin içine,Adem ile Havva’nin iki kardes ogulu arasina, ‘buyuk-kuçuk ogul’ zitligi haline gerilemis olarak varligini surdurur.Onceki zit karsilikli iki toplum birimin celismesi,yeni aile’nin minyatur yapisi içine tasinmistir ve ates’in temsilcisi Gibil-Habil’e (ki bu Kuran’in Iblisi,Cin’i olmalidir) karsilik, ‘yer’ ‘toprak’ kara renk soyunun temsilcisi Kabil biçiminde sekillenir.Rebekka’nin ogullari Yakup ve Esat,birbirinin zitti,dusmani olarak dogarlar.

Bu doneme iliskin eski ilahilerde,her durumda,kendisini ‘insan’ goren bir toplulugun karsisinda ”Goksel yaratiklar”,”melekler”,’cinler’,’ejderha’lar dunyasi bulunur. Her iki durumda da,sadece kendini insan kabul eden topluluk, karsiti olan ‘melek’,’cin’,’ejdarha’’géant’ topluluguyla karsilikli evlilik iliskileri kurar.

Eski Ahit’e gore,daha az duzeltilmis gibi gorunen Enos’un Kitabi’nda bu olgu soyle aktariliyordu:

“Insanoglunun cogaldigi siralarda ,onlarin guzel ve alimli kizlari ortaya ciktilar.

Melekler,goklerin ogullari onlari gorup asik oldular.

Melekler aralarinda dediler ki,kendimize insanoglu kadinlardan seçelim ve bu kadinlardan cocuk sahibi olalim.

Meleklerin her biri bir kadin secti ve kadinlarla birlikte yasamaya basladilar.

Melekler kadinlara,buyuculugu,ilahi okuyuculugunu,agac ve koklerin kaynaklarini ogrettiler.

Bu kadinlar hamile kalip melekleri(cinleri) dogurdular.”

Eski Ahit’te ise bu konu soyle yer almaktaydi:

“Insanlar yeryüzünde çoğalmaya başladı ve onlarin kızlari doğdu.

İlahi varlıklar,(‘Tanri ogullari’), insan kızlarının güzelliğini görünce beğendikleriyle evlendiler ("İlahi varlıklar’ veya İbranice "Tanrı oğulları", melek veya da Şit soyundan gelen insanlar olarak yorumlanir.)

İlahi varlıkların (géant,cin,melek) insan kızlarıyla evlenip çocuk sahibi oldukları günlerde ve daha sonra yeryüzünde Nefiller( "Nefiller": İbranice"Düşmüş kişiler" anlamında kullanilsa da, Septuaginta bunu "Devler" diye çevirir.Ejderha’lar,insansi hayvanlar diye anlamak daha yerinde olur) vardı. Bunlar eski çağ kahramanları, ünlü kişilerdi.”

Bu anlatimlara gore insanoglunun kizlari ‘cin doguruyor’ ise,bundan anlasilmasi gereken,bu evlatlarin,anlatici toplum birimimizin aidiyetine degil, kizlarinin kocasi olan ‘cin’,’seytan’,’géant’,’hayvan’ toplum birimine ait kabul ediliyordu.

Enos’un Kitabi’na gore,Insanoglu’nun kizlarinin dogurdugu bu ‘cin’,’seytan’ evlatlari doyurmak da mumkun degildi.Oyle ki,bu ‘cin,seytan evlatlar’ bir sure sonra,bizzat insanoglunu,kuslari,hayvanlari,surungenleri ve baliklari yemeye yoneldiler.Bu anlatim da,kutsal tanrisal evlatlarin,cesitli hayvan totemleriyle ifade edilen topluluklarin insanlarini kurban olarak aldiklari biçiminde anlasilmalidir.

safakacmaz@yahoo.com

(1) Bay Kramer ,’yer’ ve ‘gok’ olarak okudugu kelimeleri guvenle ortaya koymus gorunmez:

“-Yildiz resmi.Sumerce an- ‘gok’.Dingir-‘tanri’ anlamina gelir.

-Ki ‘yer’-.Bunun yer resmi olmasi lazim ama yorumlama olmuyor.”(S.N.Kramer.TSB.s.309)

Gok’u temsil ettigi dusunulen deseni,bir ‘yildiz’ resmi olarak degerlendirmek oldukca zorlamadir.Hac isareti bir toplam,yani ittifak isareti olarak,Isa’dan binlerce yil onceden beri vardi.Sumerlerde ‘yildiz’ olarak sanilan cizgiler,ittifak kurmus toplum birimlerin sayisi kadar ustuste yigilmis arti;hac isaretine benzemektedir.Yildiz olarak degerlendirilen sembolun,ittifak sayisi ile baglantisini,tipik yildiza benzemeyen Israel bayraginin yildiz ciziminde de bulmak mumkun.

Yer,dunya,toprak kavramina iliskin ise,bay Kramer,tam olarrak boslukta durdugunu acik yureklilikle belirtmektedir.Yer kavramina karsilik olan sekil,Sumerlerin kendilerine ‘kara baslar’ demelerine yol acan kara renkli bir bas giysisi sekline benzemektedir.

(2)“Ne zaman ki, ulu Anum( AN),

Anunnaki'lerin efendisi(lugal)

göğün ve yerin efendisi

Enlil,

memleketin kaderini tayin eden,

Ea'nın büyük oğlu olan Marduk(AMAR.UTU) için

bütün insanlık üzerine Enlil'liği (hükümdarlığı) onun için tayin etti (ve)

İgigi'ler içinden (arasından) onu yüceltti.

Babil(ka.dıngır.ra) şehrini üstün adıyla andı;

Onu cihanda üstün yaptı.

(orada) temelleri gök ve yer gibi sağlam olan ebedi bir krallık sağladı.”

Hammurabi doneminde,4000 yil kadar once, ‘gogun ve yerin efendisi’ olan ’tek tanri’ fikrinin gelismesine bagli olarak En-mar-utu ,Marduk’un yaratilisinin hem gok’le,hem yer ile bagli olarak aktarilmasi anlasilabilir.

Bununla birlikte,Dumuzi,Kara’larin(yerin,topragin,camurun,kilin..) buyuk ogulu, ve buyuk olasilikla Marduk’a karsilik dusen Gilgamis ise ‘atesin’,’gok’un,’gunesin’ buyuk oglu idi.Bay Hrozny’nin ,Gilgamis kavraminda ‘atesin oglu’ anlami bulmus olmasi da,bu yorumu guçlendiriyor.

Bu iki ‘buyuk ogul’ ,eski Yunan din tarihi anlatimina gore uçuncu kusak tanrilari olusturuyor olmalidir.Dumuzi ve Gilgamis’in,tabletlerde yazili olan ozellikleri onlarin

Tanri veya tanrisal sayilmis olduklarini gosteriyor.Meleklerden Adem’e secde etmelerinin istenmesi,bir yonuyle,Gilgamis toplum biriminin Dumuzi’nin buyuk ogullugunu kabul etmeleri istegini anlatiyor olabilir.Fakat oteki yonuyle Dumuzi olan Adem, Kuran’in dayandigi kaynaklar tarafindan da tanri veya tanrisal sayilmis gibi gorunmektedir.

( 3) Ates kultunun temsilcisi Enlil,Tufan yapmayi aklina koydugunda,cezalandirmak istedigi topluluk Enki’nin toplulugu idi.(Nuh’un ‘gemisini’ surdugu ‘okyanus’ Enki’nin Apsu mabedidir) Uruk’lular bakimindan Enkidum’un hayvani,yabani toplulugu ifade ediyordu.Bu bakimdan,Enlil’in Tufaninin,”hayvanlari,surungenleri,kuslari” hedef almis olmasi anlasilir.Nuh’un, gemisine butun bu “hayvan”lardan birer veya bir kac cift toplamis olmasi da bu yuzden olmalidir.

Tufan anlatimi,bize,Tufan yapimcisi Enlil toplum birimleri tarafindan degil,genel olarak,Tufan’in hedefi olan,kurban edilen,kurban veren Enki’nin toplum birimleri tarafindan aktarildigindan ve bu aktaricilar kendilerini ‘insan’ olarak degerlendirdiklerinden,bu Tufan anlatimlari,’Insanlarin ve hayvanlarin cezalandirilmasi’na donusmuse benziyor.

Eski Ahit,Enlil onderligindeki tanrilar meclisinin Tufan kararini,daha sonra tek tanri doneminde soyle aktarmisti:

“RAB baktı, yeryüzünde insanın yaptığı kötülük çok, aklı fikri hep kötülükte. İnsanı yarattığına pişman oldu. Yüreği sızladı. "Yarattığım insanları, hayvanları, sürüngenleri, kuşları yeryüzünden silip atacağım" dedi, "Çünkü onları yarattığıma pişman oldum." (Eski Ahit.Yaratilis)

Burada,Tanri’nin insan’i cezalandirmak isterken,hayvanlari,surungenleri,kuslari da bu arada neden cezalandirmak istedigini anlamaya calisirsak,goruruz ki,sozkonusu olanlar,‘yilan’;okuz,inek , kus veya balik’la sembolize edilen ,totemleri yengec,akrep,balik,inek,keci,koyun vb.olan toplum birimlerin bizzat kendileridir.Gunumuzun fal sembollerinin tumu,eski toplumun ittifak halindeki hayvan sembollu insan toplum birimlerinden mirastir.