9.5.2006
Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu;
engin karanlıklarla kaplıydı.
Tanrı'nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu. » (1)
Yer'in daha adı yokken
Babaları okyanustan
Anaları Tiamat kargaşasına
Sular akıp bir oluyordu. »
Tablet olarak bulunmus ve çozumlenmis erken Sumer ilahilerinin ,kendi tarihlerini baslattiklari bu nokta, en basta ,« Su » kavramiyla ifade edilen (kutsal) varlik-lar-in bulundugu nokta idi.Ilahide,’okyanus’ olarak çozumlenen Apsu veya Tiamat kelimeleri uzerinde durmustuk.Ifade tarzindan anlasiliyor ki, ‘gok’ ve ‘yer’ olarak ifade edilen kavramlar ortaya çiktiktan daha sonra,geriye donuk olarak yazilmis bu ilahide,Sumer atalari henuz yok’tan varetme anlamindaki bir ‘yaratma’ kavrayisina ulasilmis degildirler.Ilahi,su’larla ilgili olan iki kavramin bulundugu bu sartlari, gok ve yer’e henuz ad verilmemis oldugu bir ortam olarak tanimlamaktadir.Bu donemin ‘ad verme’,’adlandirma’,’siniflama’,’tanimlayarak var kilma’ biçimli kavramlari sureç içinde ‘yaratma’,’yoktan varetme’ anlamlarina dogru evrilecek ve eski ilahiler bu sekilde yorumlanarak yeni nesillere aktarilacaktir.Sumer tarihsel gelisimine gore,daha sonralari ‘yer’ ve ‘gok’,onlara ad verilerek olusturulmus,‘var edilmis’ti.Fakat yer ile gok birlikteydiler.Ilk kez Enlil,Yer’in Gok’ten,Gok’un de Yer’den ayrilmasini dusunup,bunu gerçeklestirmisti.Bu ayristirma,ilahide ayni zamanda Sumer ulkesinin yaratilmasi geregine baglaniyordu.Sumer tarihinde farkli donemleri anlatan bu ilahilerin Gok kavraminin simdi anlasilan haliyle gok ve Yer kavraminin da simdi anlasilan haliyle yer kavrami olmadigina isaret etmistik.
Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı.
Tanrı'nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.
Tanrı, "Işık olsun" diye buyurdu ve ışık oldu.
Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı.
Işığa "Gündüz", karanlığa "Gece" adını verdi. Akşam oldu,
sabah oldu ve ilk gün oluştu.
Tanrı, "Suların ortasında bir kubbe olsun, suları birbirinden ayırsın" diye buyurdu. Ve öyle oldu. Tanrı gökkubbeyi yarattı. Kubbenin altındaki suları üstündeki sulardan ayırdı. Tanrı kubbeye "Gök" adını verdi.
Akşam oldu, sabah oldu ve ikinci gün oluştu.
Tanrı, "Göğün altındaki sular bir yere toplansın ve kuru toprak görünsün" diye buyurdu ve öyle oldu. Kuru alana "Kara", toplanan sulara "Deniz" adını verdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
Tanrı, "Yeryüzü bitkiler, tohum veren otlar ve türüne göre tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları üretsin" diye buyurdu ve öyle oldu.
Yeryüzü bitkiler, türüne göre tohum veren otlar ve tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları yetiştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
Akşam oldu, sabah oldu ve üçüncü gün oluştu.
Tanrı şöyle buyurdu: "Gökkubbede gündüzü geceden ayıracak, yeryüzünü aydınlatacak ışıklar olsun. Belirtileri, mevsimleri, günleri, yılları göstersin. " Ve öyle oldu.
Tanrı büyüğü gündüze, küçüğü geceye egemen olacak iki büyük ışığı ve yıldızları yarattı.
Yeryüzünü aydınlatmak, gündüze ve geceye egemen olmak, ışığı karanlıktan ayırmak için onları gökkubbeye yerleştirdi.
Tanrı bunun iyi olduğunu gördü. Akşam oldu, sabah oldu ve dördüncü gün oluştu.
Tanrı, "Sular canlı yaratıklarla dolup taşsın, yeryüzünün üzerinde, gökte kuşlar uçuşsun" diye buyurdu. Tanrı büyük deniz canavarlarını, sularda kaynaşan bütün canlıları ve uçan varlıkları türlerine göre yarattı.
Bunun iyi olduğunu gördü. Tanrı, "Verimli olun, çoğalın, denizleri doldurun, yeryüzünde kuşlar çoğalsın" diyerek onları kutsadı. Akşam oldu, sabah oldu ve beşinci gün oluştu.
Tanrı, "Yeryüzü türlü türlü canlı yaratıklar, evcil ve yabanıl hayvanlar, sürüngenler türetsin" diye buyurdu. Ve öyle oldu. Tanrı türlü türlü yabanıl hayvan, evcil hayvan, sürüngen yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü.
Tanrı, "İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım" dedi, "Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun. "
Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı. Onları kutsadı ve, "Verimli olun, çoğalın" dedi, "Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun.
İşte yeryüzünde tohum veren her otu ve tohumu meyvesinde bulunan her meyve ağacını size veriyorum. Bunlar size yiyecek olacak. »(Eski Ahit-Yaratilis)
(2) Eski Ahit’in su’larin var kabul edildigi yaratilis aktarimi, Kuran’da da,yaklasik olarak
takip edilmistir :
« O(Tanri), hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, ars’ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır"
« O,(Tanri) hanginizin daha güzel davranacağı hususunda sizi imtihan etmek için gökleri ve yeri altı günde yarattı; ars’ı su üstünde idi. » (Hud Suresi,7.ayet).
Kuran,Eski Ahit’ten farkli olarak,butun canlilarin su’dan meydana getirildigini de soyler :
« Inkar edenler, gokler ve yer yapisikken onlari ayirdigimizi ve butun canlilari sudan meydana getirdigimizi bilmezler mi? »( Hud Enbiya)
Kuran’in dogrudan dogruya bir Eski Ahit tekrari olmadigini yineleyelim.Oyle gorunuyor ki,baska yazili kaynaklardan da yararlanmistir.