24.11.2006

HATTUSiLi VASiYETi Uzerine

Asagida bay Akurgal’in Anadolu Kültür Tarihi’nde yayinladigi Hattusili’nin, Pankus onunde yaptigi konusma metni olarak «vasiyet »ini aktariyorum.

Bu metnin, renkli ve etkileyici dil kullanimi,rahatlik ve içtenlikle söylenmis sözleri,büyük kralin ailesi ve soylular toplulugu ile olan iliskileri, Hitit­lerin günlük yasamlari üzerine ilginç bilgiler tasiyor oldugu bir gerçektir.Fakat,bu noktalardan daha fazla ozellikler de tasimaktadir.

Simdilik yapabilecegim sey,bu metnin bay Akurgal’in aktardigi biçimini temel alarak,ona bazi temel açiklama notlari dusmekle sinirli olacak.

Sitemizin okurlari için,bir çok yonuyle yabanci olmayan, dini bir edim,ayin olarak « ekmek yemek,su içmek » ; iktidar veya mal miras iliskilerini ilgilendiren « kari-koca kardeslik akrabalik » biçimleri, « kizkardes karim » deyimini kullanan evlilik biçimine de bagli akrabalik terimleri vb. bakimindan da bu metin buyuk dikkat gostermeyi hak etmektedir.

Bu metnin yeni bir yorumla tercume edilmesi,daha once uzerinde durdugum noktalar bakimindan,bir gereksinim olarak duruyor.Umuyorum ki, dikkat çekilen bu tur noktalar akademisyenlerimiz arasinda gereken ilgiyi gorur ve bay Akurgal’in degerli çalismalarinin daha ileri goturulmesi olanagi dogar.)

S.Kaçmaz

05.0806

-Bakin, ben hasta oldum ve size genç labarnanin adini vermistim;

o tahta geçecekti ve ben Kral,

Onu oglum yaptim, kucakladim ve yükselttim.

Her zaman onunla ilgilendim. Ancak, o, bu çocuk nasil davrandi,

bu olacak sey degildi.

O hiçbir göz yasi dökmedi, hiçbir merhamet göstermedi;

soguk ve kalpsiz.

O zaman ben, Kral onu sorguya çektim ve yanima çagirdim: »Simdi

ne olacak? Artik kimse (kiz-b.e) kardesinin ogluna bundan sonra da bebekmis

gibi bakamaz ya! » Kralin sözünü dinlemedi,

Anasinin sözünü, o yilanin sözünü dinledi.Ve erkek kardesleriyle

kiz kardesleri ona, ara bozucu sözler tasidilar; onlarin sözlerine kulak verdi. Ve bunu, ben kral duydum.

Böylece savasa savas açiyorum.

Yeter artik. O bundan böyle benim oglum degil.[1] -Ama o zaman anasi inekler gibi bagir­di:

Benim gibi güçlü bir inegin ana kucagini parçaladilar. Onu mahvettiler ve

Sen onu öldüreceksin! -Ben, Kral, ona bir kötülük mü isledim?

Onu rahip yapmadim mi?

Her zaman onun iyiligini düsündüm ve onu takdir ettim ama o benim, kralin istegine sev­gi ile karsilik vermedi. Nasil olur da kendi istegi ile Hattusa için sevgi besler? [2]

Onun anasi bir yilandir! Ve söyle olacaktir:Anasinin erkek

kardeslerinin,kiz kardeslerinin sözlerini dinleyecektir. [3] Ve o zaman yaklasacaktir;

yaklasacaktir, öc almak için! Ve beylere, ileri gelenlere ve görevlilere, benim adamlarima ye­min edecektir. Bakin, kral ugruna,

teker teker öleceksiniz ve öyle olacaktir; o hepinizi mahvedecektir;

ve bir kan banyosu yaptirmaya baslayacaktir. Ve o

sakinca nedir bilmeyecektir.

Hatti'nin ogullari olan herkesin basina gelecektir: O böylece yaklasacaktir, yaklasacaktir

ve kimin olursa olsun büyük bas ve kuçük bas hayvanlarini götürmek için! Ben disari­daki düsmanlarimi

kiliçla yendim, ve ülkemi huzur ve baris içinde tuttum.

Simdi (bu is) oraya varmamali ve o ülkemi kargasaliga

sürüklememelidir. Artik bundan sonra o sehirden asagi inip istedigi yere salinarak gitme­melidir. Bakin

ben oglum Labarna 'ya bir ev verdim; ona yeterince toprak verdim.

Yeterince büyükbas hayvan, yeterince küçükbas hayvan ona

verdim. Uslu oturdugu sürece yesin içsin;

istediginde eskisi gibi, yukariya kente gelsin. Ancak can sikacak davranista bulunursa, ya da herhangi bir kötülük, herhangi bir bozgunculuk yaparsa yukariya kente gelmesin, evinde otursun. "

(Bunlari söyledikten sonra Hattusili yeni buyrultusunu bildirir :)

Bakin buraya, Mursili simdi benim oglum. Onu (Kral olarak) taniyacaksiniz. [4] Onu tahta oturtacaksiniz. Tanri onun kalbini birçok iyi hasletlerle doldurdu. Bir aslanin yerini, tan­ri ancak bir aslana verir.

(Hattusili veliahti övdükten sonra sözlerini soylular topluluguna yöneltir ve onlardan ye­ni krali sevmelerini ve saymalarim ister :)

" Bir savas koptugunda ya da bir baskaldirma oldugunda

Siz görevlilerim ve ülkenin büyükleri oglumun yani sira olup ona yardimci olunuz.

Ancak uç yil sonra sefere çikmalidir. Daha simdiden onu bir kahraman kral yapmak arzusundayim.

Ama daha simdiden, henüz o duruma gelmeden, ona krala gösterilen saygi yapilmalidir.

Sizin için o tanrisal günes kralinin sulbundendir, böylece onu bir kahraman kral olarak yetistiriniz.

Eger onu daha çocuk yasta savasa götürürseniz onu saglikla geri getirmeye bakin;

ve sizin toplulugunuz bir kurdunki gibi olsun.

Artik kavga olmamali; onun görevlileri bir ananin çocuklaridir.

Sizi artik bir kalb, bir gögus ve bir duygu birbirinize bagliyor.

Sakin kendinizi büyük görmeyin, aranizda hiçbir kimse ona rakip

olmasin ve buyrultuya karsi çikmasin;

Böyle bir davranisi, Sinahuva ve Urabira kentlerinin yaptigi hareketi siz yapmayiniz. Kötü­lük size bir kez yapismamalidir.

Yoksa benim oglum size benim ötekine yaptigimi yapar.

Siz, benim sözlerimi ve benim sagduyumu bilenler

oglumu hep sagduyuya dogru egitin.

Hiçbiriniz digerini geri itmemeli ve hiçbiriniz ötekine kötülükte yardimci olmamalidir.

Kent yaslilari konusmamali;

ogluma hiç kimse kendi çikari için basvurmamalidir.

Oglum! Hatti'nin yaslilari sana söz yöneltmemelidir;

hiçbir kimse, ne Kussara'dan, ne Hemmuva'dan ne de Tamalkiya 'dan ya da Zaipa 'dan; onun gibi halktan hiçbiri sana söz yöneltmemelidir.

Oglum Huzziya’ya bakiniz, ben, kral, onu Tappassanda Kenti 'ne kral yaptim. [5] Ama oradaki adamlar onu kullandilar ve onu kötüye sürüklediler; onu bana düsman kildilar: 'babana baskaldir' dediler.

Tappassanda saraylari günahtan arinmadilar.

Günahtan arinmayi sen yerine getirmelisin.

(Hattusili bundan sonra oglu Huzziya ve kizi ile olan çatismalari anlatir. Öyle anlasiliyor ki Büyük Kral yuvasinda pek mutlu degildi. Bu çatismalar ayrica ülke için de çok zararli ol­mustur. Nitekim bu kargasaliklara yukarda ele aldigimiz Telipinu Metni de isaret etmekte­dir. Hattusili bu zor günleri söyle anlatiryor :)

"Bunun üzerine, ben kral, Huzziyayi yerinden aldim. Hatti'nin ogullari Hattusa'da birbir­lerine düsmüslerdi. O zaman kizimi kullandilar, ve onun erkek nesli oldugu için onu bana düsman kildilar: « Babanin tahti için bir erkek çocuk yok! Oraya bir usak oturacak.

Bir usak kral olacak » dediler. [6] Ve böylece o, Hattusa kentini ve sarayi benden ayirdi, ülke büyük­leri, ve benim kendi saray soylularim bana karsi açikça düsman oldular.

Ve o bütün ülkeyi birbirine katti.

O zaman kardes kardesi kavgada öldürdü;

dost dostu öldürdü. Hatti 'nin çocuklari

öldüler. Ve kimin büyük bas hayvani küçük bas hayvani, bir evi, bir samanligi, bir üzüm bagi, topragi,

kimin altini, gümüsü, degerli taslari, madenleri,

tuncu var idiyse ve bütün mallar, bu

karisiklik döneminde yok olup gitti.

Sonra tanrilar kizi elime verdiler. O Hatti'nin ogullarini ölüme götürmüstü ya! [7]

Ve, ben kral, kizdan bütün varligini istedim. « Sana az bile versem Hatti 'nin ogullari beni dilleri ile sorguya çekeceklerdir. »

O zaman o sunu söyledi: « Beni yok olmaga attin ». Bunun üzerine ben kral, kiza biraz (mal) verdim. O zaman o söyle söyledi: « Neye bana bu kadar az verdin? »

Ben, kral, konustum: « Azdir! Ancak sana bol hayvan

ya da bol toprak verseydim o zaman

ben kendim ülkenin kanini emmis olurdum. »

Kizim benimle basimi ve benim adimi kirletti.Ve ben, kral, kizi aldim ve onu Hattusa'dan buraya asagiya getirdim. Simdi buyuruyorum: Toprak ve mülk, toprak ve mülk için. Hayvan hayvan için: O babanin sözünü bir yana itti,

Hatti ogullarinin kanini emdi.-Simdi ama-

kentten sürüldü. Evime gelirse evimi

yikacaktir. Hattusa kentine gelirse

onu ikinci kez (bizden) ayiracaktir: Tasrada ona

bir ev verilmistir. Yesin içsin.

Siz ama ona hiçbir kötülük yapmayiniz.

O kötülük yapti.

Ben ona karsilik kötülük yapmayacagim. Beni baba diye anmadi; ben onu kizim diye anmiyorum.

Bugüne kadar ailemden hiç kimse benim buyrultularimi uygulamadi. Mursili, sen benim oglumsun, bunu sen yap.

Böylece babanin sözlerini tut, babanin sözlerini tuttugun sürece ekmek yiyip su içeceksin. Olgun adam oldugun zaman ise günde iki üç kez ye, kendine iyi bak. Içine yaslilik çöktügunde kana kana iç.

O zaman babanin sözlerini bir yana birakabilirsin.

(Büyük kral ayni ögütleri soylular topluluguna ve ülkenin Ileri gelenlerine de verir :)

Sizler benim en yüksek görevlilerimsiniz! Ve benim,

sizler de kralin sözlerini tutunuz. Siz yalniz ekmek yiyip su içeceksiniz.Böylece

Hattusa ayakta kalacak, ülkem de

huzur ve bans içinde olacak. Ama siz kralin sözlerini tutmazsaniz gelecekte yasantinizi sürdüremezsiniz; yok olursunuz!

Kim kralin sözüne önem vermeyecekse o simdiden

ölmelidir. Böyle birisi benim bakanim, benim en yüksek

görevlilerimden biri olmamali!

Onun tenasül aleti kesilmelidir. [8] Büyükbabam

Pu-Lugal-ma 'nin sözleri ile böyle oldu. Onun çocuklari baskaldirmaya itilmediler mi? -Benim büyükbabam

kendi oglunu Sanahuitta 'da veliaht ilan etmisti.

Ancak sonra kendi görevlileri, ülkenin büyükleri onun sözlerini dinlemediler ve Papahdilmah'i tahta çikardilar. [9] Simdi kaç yil geçti aradan ve kaç kisi fela­ketten kurtuldu? Nerede büyüklerin evleri? Bunlar yok olmadi mi?

Sizler, benim, Büyük Kral Labarna'nin, sözlerini tutunuz.

Tuttugunuz sürece Hattusa kenti ayakta kalacak ve siz ülkenizi barisa ulastiracaksiniz. Yalniz ekmek yiyip su içeceksiniz. [10]

Sözlerimi tutmazsaniz, ülkeniz yabancilarin eline geçer. Ancak sizler tanrilara da saygidan geri kalmayiniz: Onlarin ekmek payi ,onlarin sarap payi,

onlarin çorbalari,onlarin yemekleri sofraya konmalidir,

ve sen Mursili bunu ne savsaklamalisin ne de unutmalisin. Ama

savsaklarsan felaket yine gelir, eskisi gibi.

Böyle olsun.

(Hattusili Mursili'ye son ögutlerini veriyor :)

Sana sözlerimi ilettim ve bu levhayi (tableti) sana aydan aya okusunlar,böylece

benim sözlerimi ve tecrübelerimi hep kalbinde saklayacaksin. ­

Ve benim görevlilerimi, ülkenin büyüklerini merhametle idare et!

-Birinde hainlik sezersen, biri tanri önünde günah islerse ya da biri yersiz bir söz ederse bu durumlarda Pankus'un (soylular toplulugunun) düsüncesini sor.

Arkadan kötü konusmalarin sonuçlari da

Pankus'un kendi iyiligi için önlenmelidir. Oglum kalbine ne yerlestirdimse hep ona göre hareket et.

(Ve en sonda vasiyetnamenin acikli sözleri: )

Cesedimi yika, gerektigi gibi! ­

Beni gögsüne bastir, ve gögsünde tutarak beni topraga göm. [11]

(E.Akurgal,Anadolu Kultur Tarihi,s.59/64 ­)

Açiklama notlari:

[1] : Vasiyet metninde kullanilan akrabalik kavramlari gunumuzdeki degerler uzerinden ele alindigi için,bu anlatimdan Hattusili ve onun gunumuzdeki anlamiyla ‘kizkardesi’ arasindaki bir iliski sonucu çikarilmistir.

Oyle anlasiliyor ki,bu ‘kizkardes’ Hattusili’nin ayni zamanda ‘karisi’ olan bir ‘kizkardes’ti.Bu iliski biçiminin Hititlerde kullanildigini gosteren damga kayitlarina daha once deginmistik.

Benzer kavramlarin,’kari-koca kiz-erkek kardes’ biçimiyle en eski Sumer-Sami tanrilari arasinda,Inanna-Dumuzi arasinda kullanildigini da gormustuk.Eski Yunan panteonunda da evli tanri ve tanriçalar arasinda kiz-erkek kari koca’lik kavramlari yer alir.

Abraham ve Ishak doneminde de ayni kavramlarla karsilasmistik.

Hattusili,’kizkardes’inin çocuklarini,hep karsit kavramlarla ele aliyor.Eger o çocuklar yegenleri ise,bunlara bu denli dusmanca tanimlar kullanmamasi gerekirdi.Eski toplumda ‘dayi’,en azindan yari-baba sayilirdi.

Hattusili’nin ‘kizkardesi’nin oglunu,’ogul’ yapmasinin bir sahiplenme,toren,adoptation konusu oldugunu goruyoruz : « Onu oglum yaptim, kucakladim ve yükselttim. »

Burada,o toplumun akrabalik kavraminda,ozel bir tanim halinde « torun » sozcugunun de bulunmadigini saptayalim.Kullanilan kavram « ogul » merkezlidir.Eski atalarin tanimi, «.. oglunun… oglunun oglu.. » biçimlidir.Bu bakimdan buradaki « ogul »luk,veliaht’in tayini biçiminde de kavraniliyor olmaliydi.Zaten vasiyetinin sonunda Hattusili,kendisinin gomulmesi islemini de ’ogul’ ilan ettigi Mursili’ye ait bir odev olarak tanimlarken,bu noktayi açiklamis oluyor.Daha once gormus oldugumuz gibi,veliaht,asil mirasci ogul, « babanin çirasini yakan »di da.Bu, oluyu yakma toreni kullanan topluluklarda,buyuk olasilikla,babanin olusunu tutusturan,bu anlamda elinde kandil tutan ogulu tanimliyor olmaliydi.

[2] : Burada,Hattusili, ‘ogul’ ilan edilen ve ayni zamanda onceden ‘rahip’ olarak yetistirilmis olan,bu muhtemel kiralin, Hattusa için sevgi besleyip beslemedigi motifini neden kullanmis olabilir ?



Baskent Hattusa’da kiral olacak ve Hitit kiralliginin basina geçecek birisinin Hattusa’ya sev­gi ile karsilik vermemesi onemli bir ozellik olarak one çikiyor olsa gerek.

.

Animsayacagimiz gibi,Hattusili de « Hattusali » olarak degil « Kussarali » olarak tanimlaniyordu.Hattusili, kendinden onceki kiral doneminde, « kiralicenin erkek kardesinin oglu” olarak tanitiliyordu.Dogrudan 'kiralin oglu' denmesi de mumkundu ama,denilmiyordu.Akad dilindeki çeviride bunun karsiligi ise “Kussarali adam” olarak tanimlanmisti.



Bu tanitim biçimleri bize yaklasik su goruntuyu veriyor:



Ilk ittifak,buyuk olasilikla Hattusa yerlesimi ile Kussara yerlesimi arasinda gerçeklesmisti.Kiraliçe Kussarali’ydi.Onun dogurdugu ogul,Kiral tarafindan ‘ogul’luga yukseltiliyor ve “Kussara’li adam” Hattusa’ya kiral oluyordu.Bizzat Hattusili’nin kiral olusu da boyle olmustu.

Latmos-Pidasa ittifakinda da gordugumuz gibi,ittifak bu toplumlarda karsilikli evlilik duzeni uzerinden surmesi ongorulen bir tarzda hazirlanir.Eski toplumda,bir padisah otekine kiz veya kiz kardesini vermis ise,bu ayni zamanda,bu iki topluluk arasinda bir ittifak kurulmus oldugu anlamina gelir.



Ittifak kuruldugu için,bu iki toplulugun butun uyeleri “kardeslesir”ler.Ittifak için burada ‘iç evlilik’ler yerlesim,sehir duzeyinde yasaklanir.Latmos-Pidasa ittifakinda bu çok açik deyimlerle ifade edilir.Kussarali Hattusali ile,ve Hattusali Kussarali ile evlenmelidir.

Burada dogan çocuklarin aidiyeti çok onemli bir sorun.Burada butun topluluklarda ayni tur bir akrabalik sistemi bulunmadigini da ekleyelim.

Hititlerde,yeni kiral, bu iliski biçiminde, “kiralin kiz kardesinin oglu” haliyle ortaya çikiyor ise,bu,bu kiralin “yegen” oldugu anlamina gelmez.Kiralin karisinin oglu anlamina gelir.



Fakat ote yandan,artik mirasin “dayidan yegene” degil de, “kocadan ogula” geçme asamasina ulasmis oldugumuz için,koca,karisinin oglunu, “ogul” diye bagrina basar, “ogul” ilan eder,yuceltir,kendi kan aidiyetine tasir.Erkek çocuklarin butun geçis rituellerinin geneldeki anlami,bu çocugun,kendini doguran veya emziren ananin kocalarinin aidiyet baglarina kazanilmasi çabasidir.



Bu noktalar yeterince gozetilmedigi için,Hitit tarihinde,yanlis bir sekilde,genel olarak “yegen”ler uzerinden yuruyen yanlis bir soy kutuk çizgisine ulasilmistir.Bay Akurgal de bu yanlisi surdurur.



Hattusili metninde “ogul ilan etme”, “ogulluktan azadetme”,”kizliktan azad etme”,”babaliktan azad etme” kavramlarinin bulunuyor olmasi,bu donemde o toplumda,eski dogal iç akrabalik kavramlarinin yeni ittifaklara bagli olarak bozulmus olmasinin ve bu bozulmus donemde “adoptation” kurumu ile (ve bir de vasiyet) konuyu çozme çabalarinin one çikmis oldugunu gosteriyor.

[3] : Hattusili,’ogul’ ilan ettigi birisi hakkinda kullandigi «

Onun anasi bir yilandir! Ve söyle olacaktir:Anasinin erkek kardeslerinin,kiz kardeslerinin sözlerini dinleyecektir. » biçimindeki sozler,bu kadinin hangi anlamda kendi « kiz kardesi » olduguna oldukça açiklik getirmektedir.



Eger, bu « yilan » kadin,sanildigi gibi,Hattusili’nin simdi anlasilan anlamda bir « kizkardesi » ise,nasil olur da,bu kadinin « erkek ve kiz kardesleri » bizzat kendisinin de « erkek ve kiz kardesleri » olmaz ?

Oyle anlasiliyor ki,yukarda açiklandigi gibi,bu donemde,iki tur akrabalik kavram zinciri,ittifaka bagli olarak içiçe geçmisti.Ilki,Hattusa’lilarin kendi içinde,Kussaralilarin da kendi içinde kullandiklari ana,baba,evlat, kardeslik tanimlari idi.fakat ote yanda ayni zamanda bu iki topluluk da « kardeslestigi » için,butun ilk tur iç akrabalik kavramlari,birlesik akrabalik kavramlariyla kesisiyordu.



Gunumuzde bile,Turk akrabalik kavramlarinda,damadin veya gelinin « kayinbabasi » ile biyolojik babasini, her ikisine de « baba » dedigi noktada ayirtetmek mumkun degildir.Ayni biçimde,kayin babanin « oglum », « kizim » akrabalik nitelemelerinde, « damat » ile « oz ogul »un, « kiz » ile « oz kizin » ayirdedilmesi,yeni deyimler uretilmesi veya ayiredici ozel akrabalik terimlerinin kullanilmasiyla mumkundur.

Kaldi ki,kiz çagindaki butun kizlara ‘kizim’,oglu çagindaki butun ogullara ‘oglum’ diye hitap eden bir akrabalik kavrami kullaniminda,konuya ‘biyolojik’ akrabalik tarziyla yaklasmanin ,açiklayici hiç bir degere sahip olamayacagi ortadadir.

[4] :Bay Akurgal, Hattusili’nin «Mursili simdi benim oglum. Onu (Kral olarak) taniyacaksiniz» biçimindeki degerlendirmelerinden yola çikarak,onun « torun » oldugu , « kizinin oglu » oldugu gibi sonuçlara varmis gorunuyor.Bu eski yargiyi ben de çesitli yerlerde surdurdum.Bununla birlikte,bu yargi kesin verilere dayanmiyor.

Yazilardan,o donemde yasal bakimdan « kiral » olmak için,onceki kiralin onu « ogul » yapmasi gerektigi anlasilmasina anlasiliyor.Fakat bu kisinin

« baba » diyecegi kiralla,simdiki kavramlarimizla, « akrabalik » iliskisi pek belirgin degildir.

Hattusili’den 130 yil kadar sonra,Telipinu yasasinda,kirliyet tahtina oturma yasasinda su ifadeleri goruyoruz :



« Birinci kadindan dogan erkek çocuk kiral olur »



Burada,herseyden once, « kiralin oglu kiral olur » gibi bir kural konulmadigi dikkat çekiyor.Daha onemlisi, « kiralin oglu » gibi bir ifade bile yer almiyor.Veliahtin ana soyu,kiralin evli oldugu kadinlardan dogmus olma vurgusu ozellikle dikkat çekiyor.Hitit tarihinde,yanlis ve anlamsiz « kadin haklari », « feminizm » vb. arayislari konunun çok otesindeki goruntulerle ugrasmak anlamina gelir.Burada,ittifakin her iki yaninin da,ne sekilde olursa olsun,kiraliyet yapisi içinde evlilik biçimiyle ve doganlarin soy çizgisi itibariyle,onceden kurulmus ittifakin surdurulmesine çok ozen gostermis olduklari anlasiliyor.



«Birinci kadin »,burada kadina deger verilmesinin anlami olarak one çikmaz.Bu kadinin «birinci kadin » olusu,o toplumda kadinin degeriyle esit orantili degildir.Bu kadin, « birinci kadin » olarak onemli ise, ve ancak bu kadindan dogacak çocuklar uzerinden bir kiraliyet duzeni korunmaya çalisilmis ise,bu,bu kadinin ait oldugu toplum birimin, ittifakin bir yanidir,oneminden oturudur.Bu « birinci kadin »,orada,karsi toplum birimin iktidardaki temsilcisi olarak one çikar. « Kadin » cinsi olarak degil !

Telipinu yasasina gore,« birinci kadindan dogan » ‘ilk erkek çocuk’ kiral olacaktir.Iktidardaki kiralin « oglum » diyerek yuceltecegi,halefi,veliahti yapacagi iste bu çocuktur.



Bu yasa,onceki geleneklerin bir yeniden duzenlenmesine dayaniyor olmasi gerektigi için,onceki donemlerin aydinlatilmasinda da bize hizmet edebilir.Bu yasaya gore konusursak,demek ki,Hattusili’nin « yilan » dedigi bu « birinci kadin » olmaliydi.Bu « birinci kadin»lar,kirallarin « kizkardes » ve « karilari », « kizkardes kari »lari idi.Hattusili de,kendi soykutugu bakimindan,onceki kiralin « kizkardesinin oglu » id i ;kendisi de bu gelenege bagli olarak « kizkardesinin oglu »nu « ogul » ilan ederek veliaht seçmek zorunda idi.Vasiyetten anliyoruz ki,Hattusili,baslangiçta oyle yapmis.Fakat,daha sonra,fikrini degistiriyor, Mursili’yi « ogul » yapiyor.



Telipinu yasasina gore,eger bu « birinci kadin »dan olan evlat «erkek ogul » degilse,once kiz çocuk dogmus ise,o zaman bu kiz evlattan daha sonra dogan bir erkek ogul, « ikinci siradan olan erkek çocuk kiral » olacakti.



Eger, « birinci kadin », kiralin « oglum » diye yuceltecegi bir erkek çocuk dogurmamis ise,bu durumda «birinci siradan olan kiz evlendirilir,onun kocasi » yani « damat » kiral olurdu.



Burada,acaba,kiralin kizkardes karisinin, ‘birinci kadinin’ mutlaka doguracagi varsayimiyla mi hareket edilmektedir ?



Bu ilginç bir konu.

Peki bu birinci kadin,ister yapisal bakimdan,ister Sara ve Rebekka’da oldugu turden,çocugunu kocasina vermeyen ve veremeyecek olan biri olma anlaminda « kisir » ise,ne olacaktir sorusunu Telipinu yasasi kendine hiç sormamis gorunuyor.Buyuk olasilikla,yazili olmayan bir yasa var olmaliydi o zaman.Mesela,bir sekilde « birinci kadin »lik el degistirebilirdi.Bunu zamanimizin Iran sahi Pehlevi bile yapmistir.

Veya,Eski Yasalarda ve Eski Ahit’te gordugumuz gibi,o toplum, « birinci kadinin çocugu olur mu,olmaz mi » diye bir sorun tanimiyor olmaliydi. « Birinci kadin »,kendi cariyelerinden birini,ikisini,uçunu teker teker veya topluca kocasina verebilir,cariyesinin dogurdugu çocugu kendi dogurdugu çocuk yerine sayabilirdi.Eski yasalar « kocasina çocuk veren kadin » biçiminde çok açik ve tartisma goturmeyen hukuki bir deyimi tam da bu nedenle formule etmis olmali.Kiral biyolojik babasi kendi olmasa da,birisini nasil « ogul » ilan ederek ogullastirabiliyorsa,kadin da,kendi dogurmamis olsa bile,kendi toplum biriminden alip kiraliyet sarayina tasidigi,sahibinin kendisi oldugu cariyeyi kocasina sunabilirdi.Eger,kendi doguracagi çocuklari kocasina vermeyecek ise,bu durumda eski yasalar zaten ona,kendi cariyelerinden birisini kocasina sunma zorunlulugu getiriyordu.Burada doguranin ve hatta belki biyolojik babanin hiç onemli sayilmadigi bir toplumsal asama bulundugumuz anlasiliyor.

Telipinu yasasi doneminde,kiraliyet duzeninde,artik,simdiki aile biçiminin iyice yerine oturmaya basladigi bir donemde oldugumuz da anlasiliyor.Evliligin kari-koca biçimi artik,merkezi hanedanligin surmesine de hizmet ettigi için,bu tip bir "aile" yavas yavas kutsanma durumundadir.

Rotasyonel yonetim,merkezi hanedanliga gidiste onemli bir geçis donemi iktidar biçimidir.

O donemde, yazili olmasa da,veliaht, veliaht yoksa kiz evlat,kendi toplum biriminden degil,karsit toplum birimden biriyle evlenecegi için,iktidardaki ittifak ozu itibariyle bozulmadan surebilmektedir.

Hattusili,’kizkardesine’ yilan vb. diyerek elestiriyor ise,bu,onu kendi kanindan gormedigi için,bu kadin karsit toplumbirimden oldugu için olmalidir.



Az sonra gorecegimiz biçimde,bu ‘yilan kadin’in kizi,Hattusili’nin elinden Hattusa’yi alabilecek kadar guçlu ananevi baglarla yuklenmis bir toplumda çok kuvvetli idi.



Butun bunlar Hattusili’nin ,gelenekleri,eski kurallarin çok zorlayarak Mursili’nin atanmasini gerçeklestirildigini ve sanildigi gibi,Mursili'nin mutlaka ‘torun’ olmamis olabilecegini de gosteriyor.Zaten Mursili ciddi bir ‘darbe’ neticesinde ‘ogul’ ilan edilmis oldugu için,kiraliyet içi çelisme hiç duralmamis,Mursili de bir ‘aile içi’ cinayete kurban gitmis,bay Akurgal’in sozleriyle, « enistesi Hantili ve onun kayinbiraderi Zidanta tarafindan oldurtulmustur »(s.64) Demek ki,onun kiralligi,Hattusili’nin vasiyetine ragmen toplum tarafindan içe sindirilememisti,bu islemde bir kural disilik,yasadisilik bulunuyordu.

Buyuk Sargon'un adinin da,dogrudan dogruya "Yasal Sar-Car" anlamina geldigini;o siralarda "yasallik"-"yasadisilik" tartismasinin,miras iliskilerindeki degisimlere bagli olarak,hayli one çikmis oldugunu animsayalim.

[5] : Bu Huzziya,Hattusili’nin « ogul » yapip,ogulluktan attigi kisi olmali..

[6] : « Babanin tahti için bir erkek çocuk yok! Oraya bir usak oturacak.

Bir usak kıral olacak » dediler. Ve böylece o, Hattusa kentini ve sarayi benden ayirdi, ülke büyük­leri, ve benim kendi saray soylularim bana karsi açikça düsman oldular. »



Bu bolum çok onem tasiyor.



Once « Bir usak kıral olacak » noktasi.


« Bir usagin mirasçi olmasi » motifi,neredeyse ayni kelimelerle Eski Ahit’te,Abraham bagintisinda da yer almaktadir :



“Tanrının (Abram) Avram'la Yaptığı Antlaşma

Bundan sonra tanrı bir görümde Avram'a, "Korkma, Avram" diye seslendi, "Senin kalkanın benim. Ödülün çok büyük olacak."

Avram, "Ey Egemen RAB, bana ne vereceksin?" dedi,

"Çocuk sahibi olamadım. Evim Şamlı Eliezer'e kalacak.

Bana çocuk vermediğin için evimdeki bir uşak mirasçım olacak."

Tanrı yine seslendi:

"O mirasçın olmayacak,öz çocuğun mirasçın olacak."

( Bl.15/Yaratilis )

Eski Ahit’te,eski Sumer-Sami kayitlarinda ‘ev’ simdi anlasilan ‘ev’den çok iktidar makami olma anlaminda kullanilir.Bu bakimdan Abraham’in sozlerini ‘gayri menkul’ anlaminda bir ev olarak degil,iktidar anlaminda kavramak gerek.Zaten,daha sonra ‘oz oglu’ Ishak,onun yerine geçecektir.Sadece ‘evi’ni degil,butun yetkilerini de devralacak;mirasçisi olacaktir.



Hititlere ait ‘kizkardes karim’ akrabalik kavramini oldugu gibi Hattusili vasiyetinin bu kavramini da benzer sekilde kullanan Eski Ahit’in bu davranisi basit bir yinelenme,kopya çekme olarak ele alinmamali.Benzer akrabalik ve miras sistemlerinin kullaniliyor olmasi,Hitit etkisi hesaba katilmali.



O zaman su soru çikiyor ortaya:

Buradaki “mirasçi usak” deyiminin gerçek anlami nedir?Açiktir ki,hem Abraham’in,hem de Hattusili’nin su veya bu sekilde baska akrabalari var olmaliydi ve bugun anlasilan anlamda bir “mirasçi usak”a sira gelene kadar,onlar bu haklarini kullanabilirlerdi.

Bu noktayi « Babanin tahti için bir erkek çocuk yok! » veya « Bana çocuk vermediğin için » gibi açiklamalar uzerinden ele alabiliriz.

Hattusili vasiyet belgesinde « oglum » dedigi erkek çocuklari olduguna gore,taht için erkek çocugu olmamasi ifadesini açmak gerekiyor.Cunku bu iddiayi bizzat Hattusili aktardigi için,onun gerçekten de boyle bir durumu var kabul ediyormus gibi bir izlenim ortaya çikmaktadir. « Bu bir iftira,yalan » diye karsi çikmiyor.Sara da Abraham’a « çocuk vermeyen » bir « kizkardes kari »dir.Abraham ve Hattusili’nin ‘kizkardes karilari’, evlendikleri kocalarina çocuk vermeyen,vermemek zorunda olan,bu anlamda ‘kisir’ olan dini gorevli kadinlar gibi gorunmektedirler.Bu kategoride bulunan dini gorevli kadinlari,Hammurabi Yasalarinda ele almistik.Bu tur dini gorevli kadinlar,buna karsilik ,kocalarina cariye vermek,bu cariyeler uzerinden evlat edindirmek zorundaydilar.Bu evlatlar,ayni zamanda onlarin da evlatlari idi.



Burada ‘oz evlat’ kavrami da kullanilmaktadir.Bu ‘oz’ ve ‘uvey’ evlat kavrami o siralarda mi,devreye girmistir,bunu bilemiyorum.

Buna karsilik, ‘usak’ kavraminin,simdi anlasilan anlamda ‘kole’ ile es tutulmadigi da gorunuyor.Bu ‘usak’,sahibinin temsilcisi ozelligi tasimaliydi ki,o ayni zamanda tek mirasçi ozelligi de tasiyabilmis olsun..

« Usak » biçimli ve kole anlami tasimiyor olarak,bir kavrama Gilgamis’tan bu yana rastliyoruz.Enkidu,bir çok halde,Gilgamis’in ‘usak’i gibi tercume edilen kelimelerle tanimlanir.



Turuva’da da,Asil’in kardesligi Patraklos’un konumu buna yakindir.Incelemelerimiz içinde gorduk ki,burada bir çesit ‘ikiz kardeslik’,kan kardesligi,birbirinin yerine geçebilme hak ve ozelligi bulunmaktaydi.



Buradaki « usak » ,ilgililerin ‘kardes’ ilan ettigi,’ikiz kardeslik’ geleneginin devami olan bir kategoriyi ifade ediyor olabilir.

Bunun yanisira, « usak »,evlatlik olarak alinmis, « evlat » edinilmis,ve fakat ozel bir ‘kan bagi’ tasimiyor olan birisini de ifade edebilir.Bu noktayi incelemelerimiz içinde hatirda tutarak,anlamaya çalismak gerekecek.

Ikinci nokta, « Hattusa kentini ve sarayi benden ayirdi, ülke büyük­leri, ve benim kendi saray soylularim bana karsi açikça düsman oldular. » biçimindeki açiklama…



Vasiyette goruldugu gibi,Hattusili’nin sagliginda, « kizi » Hattusa’yi,Hattusili’nin elinden almisti.Butun « ülke büyük­leri » de Hattusili’ye cephe almislar.Bu,Hattusili’nin kizinin yasal olarak Hattusa hukumdarliginin sahibi oldugu genel kanisindan oturu olmalidir.

Ülke büyük­leri,burada neden ‘ogul’luktan azledilenin yaninda degil de,kizin yaninda yer aldilar ?Hattusa,baskent,kiraliyet makami olarak mi,bu kizin tarafina geçti,yoksa Hattusili’nin Hattusa’li degil,Kussarali olarak taninmasi burada rol oynamis olabilir mi ?

Bu sorulari ben su anda yanitlayamiyorum..

[7] : Hattusili ona « kizi » olarak hitab eden akrabalik terimleri kullansa da,onlari «o yilan kadin » soyundan saydigi, pek « kendi kani »ndan saymadigi azçok goruluyor..



[8] : « Onun tenasül aleti kesilmelidir. » Bu ifade,bir ceza uygulamasi olarak tanitiliyor.Oysa,animsayacagimiz gibi,tenasul aleti kesimi,daha onceki çaglarda,kutsal tanriçaya bir sunu,adak eylemi olarak ele aliniyordu.



Erkegin tenasül aleti,yaratilis anlatimlarinda da,kesme,isirarak koparma,dokulen kan veya spermden turemeler biçiminde ,onemli,merkezi bir rol oynar.



Anaerkil ailede tipinden,babaerkil aile tipine geçiste,ureme fonksiyonunda erkegin tenasul aletinin rolunun kavranilmaya baslanmis olmasinin rol oynamis olabilecegi uzerine varsayimlar fazla dayanikli gorunmezler.Cunku,erken Sumer-sami donemlerine iliskin anlatimlarda,eski toplumun,erkegin uretimdeki fonksiyonunu bildiklerini gosteren bir dizi isaret vardir.Yaratilan ilk yaratiklar arasindaki bazilari, « erkeklik organindan yoksun » yaratilir mesela.Ana tanriça tapinmasinda,erkeklik organi adanmasi ciddi bir rol oynar vb. Erkegin cinsel yaratici gucunun bilindigi o donemde,buna karsilik tanriçalarin gucu,erkeklerden daha çoktur.Inanna bagintisini biliyoruz.Havva bile,cennet bahçesinde Adem'i parmaginda oynatir o sira.

Ama Adem'in dogurganlikta erkek olarak rolu biliniyordu o sira.Zaten Adem Havva’yla yatar ve boylece ilk ogul olur...

Iç guveylik sisteminde de,erkegin cinsel gucu bilinir ama iç guvey sisteminde bir erkek,çok fazla deger tasimaz.Dogan çocugun da ‘baba’si bile degil,o çoçuga ‘baba’ diyen bir "ogul"dur en fazla.

Sunnet,erkegin tenasul organinin kesim edimi yerine zamanla geçmis bir uygulama gibi gorunuyor ve Sumer-Samilerde çok eski ilk gelenekler arasinda yer almis olmali.



Dini sahsiyetlerin evlenme yasaklari haliyle de suren Sunnet'in gerisinde,ilk donemlerin ,tenasul aleti kesilmis sahislari bulunuyor gibidir.

Erkek çocugun geçis rituellerinden biri olarak da kullanilan sunnetin bu tur kaynaklarini derinlestirmek gerekecek.

[9] :Anlasiliyor ki,Hitit kiraliyet makamina kimin geçecegi konusu,kisisel çikarlar konusu olarak degil,fakat miras dizgesinin yerine oturmamis olmasina bagli olarak Hattusili oncesinde de varmis.

Buradaki ifadeler,ayni zamanda,kiralin o donemde mutlak hukumranlik konusunda,henuz o asamaya gelememis oldugunun da ifadesi.

[10] : Bay Akurgal’in « ekmek yiyip su içeceksiniz » biçimli tercumeleri,onun bu noktayi dini bir ayin anlatiminin ifadesi olarak saptayamamis olmasiyla çok iliskilidir.Bu noktayi açiklayan bir makaleyi daha once yayinlamistim.Oraya bakilabilir.



[11] :«Cesedimi yika, gerektigi gibi! ­

Beni gögsüne bastir, ve gögsünde tutarak beni topraga göm. »

Bu vasiyet,bir rituel biçimine iliskin tanimlar da içeriyor.Olum toreninin ve defnetme biçiminin tek bir sekilde algilandigi sartlarda gereksiz olan noktalar,burada ozel belirlenim halinde tanimlandigina gore,once, ‘yakma’nin Hattusili’nin benimsemedigi bir yol oldugunu goruyoruz.Oysa bu donemlerde Turuva’da cenaze toreni demek,olunun yakilmasi biçimiyle algilaniyor ve uygulaniyor olmaliydi.

« Gögsüne bastir » mak direktifi de,Turuva’da olunun

« basini tutmak »,eliyle olunun yureginin uzerine bastirmak vb. biçimiyle ele aliniyordu.Olum ve cenaze kultu uzerine yazilarimizda bu noktalar daha ayrintili islenmistir.

Fakat yine de Hitit olu gomme geleneginde «ates »in daha az bir yer tutuyor oldugunu gosteren bu ornek ilginçtir.Buna karsilik «yikama » ozellikle belirtiliyor.