24.11.2006

FARKLI OLDURME BICIMLERININ KAYNAKLARI

FARKLI OLDURME BICIMLERININ KAYNAKLARI-1

9.5.2006

14.03.05

“TÜRK CEZA KANUNU.Madde 12 -İdam cezası,

buna mahküm olan kimsenin asılması suretiyle

hayatının izalesidir.”

Osmanli veliahtlarini oldurmek için kullanilan yagli sicim veya Firansiz giyotini,Vatikan atesi,Voyvoda kazigi,çarlik Rusya’sinda canli topraga gomme, eski Yunan baldirani,Cengiz Han’in suçlunun kaburga veya boynunu kirdirmasi, Asurlularin nehiri,’kir katir veya kirk satir’ motifi, (islamda seytan) taslama, ... uygulamalari,bireyi kurallara uygun farkli oldurme biçimleri olarak eski toplumun gelisiguzel tercihi olarak ortaya çikmazlar.Eski toplumda bireyin idam biçiminin sekli ve ayrintilari,o toplulugun eski kultur kaynaklarini;kutsal inanç ozelliklerini yansitir.Kurallara bagli eski oldurme biçimlerinin rituel ozelligi,konumuzun insanbilim bakimindan ele alinmasini zorunlu kilar.

Kurallara dayali oldurme biçimlerinin tumu, oldurme ediminin hazirlik ve uygulama donemi ile olum sonrasi bakimindan,bir rituel halinde yasanmaktadir.Burada “dizginlenmemis saldirgan kitle” gibi açiklama biçimlerinin,oldurme edimi sirasina iliskin olma otesinde bir deger tasimadigini ve tasiyamayacagini goruyoruz.Kitlelerin ruh hali,butunuyle oldurme rituelinin olusma nedenleriyle bag içinde sekillenmis ve gelismis olmalidir.

Kurallara bagli oldurme biçiminin rituele bagli ozelligi,bu oldurme biçimlerinin bireyin aidi oldugu toplum birim içinde olusmus oldugunu gostermektedir.Burada,baslangiçtaki hali bakimindan karsimizda bulunan oldurme fenomeninin dogrudan bir dusmanin oldurme ediminden temelde farkli ozellikler tasimaktadir.Dusman topluluga ait veya en azindan kendi toplum birim aidi olmayan bir bireyin oldurulmesi,bu toplum birim bakimindan,kendi aidi bireyin oldurulmesinin orgutlenmesi eyleminden tumuyle farklidir.Gunumuz toplumlari,bireyin eski aidiyet iliskilerinin dagilmasina ve yeniden sekillenmesine bagli olarak,konuyu genel bir idam cezasi uygulamasi olarak ele almaya baslamislarsa da,bu,tarihteki ozellikleri bakimindan ayni sey degildir.Eski toplumda,toplulugumuz ,kendi aidi olmayan bir bireyin oldurulme biçimiyle,kurban rituelleri disinda,pek fazla ilgili degildir.(1)

Gunumuzde de yururlukte olan TCK’nun 12.maddesi,kanun yazici tarafindan,kuskusuz eski Osmanli metin ve uygulamalarina dayanarak,oyle ifade edilmistir ki,kanun metninde bir insanin katledilmesi vahsetinin rituel ozelligi,yer yer,butun yalinligiyla izlenebilmektedir:

“İdam cezasına mahküm olan, ana veya

baba kaatili ise,icra mahalline yalınayak, başı açık ve siyah bir gömlek giydirilerek götürülür ve hüküm bu suretle infaz olunur.

Asılan kimsenin cenazesi merasim yapılmadan gömülmek üzere mirasçılarına

verilir. Mirasçıları olmadığı veya kabul etmediği takdirde

belediye tarafından gömdürülür.” (2)

Toplulugun kendi aidi olan bir bireyi cezalandirma edimi olarak kabul edilen bu oldurme rituel biçimlerine daha yakindan bakmaya basladigimizda;farkli oldurme biçimlerini siniflandirmamiza yardimci olan temel toplumsal motifler bulundugunu gorecegiz.Ornegin urgan veya sicim ile,boyun veya kaburga kirarak;hasira sarili bireyi sopalayarak oldurme biçimlerinde, toplumbirimin kendi aidi olan bir bireyin kanini dokmeme kuralinin uygulanisi bulunmaktadir.”Kellesi vurula” fetvalarini vermekten hiç cekinmeyen Osmanogullari,sozkonusu olan hanedanlik bireyleri olunca,kendi aidi bireyleri bogdururak oldurme gelenegine bagli kalmaktadir. Bireyin basinin koparilmasi,dolayisiyla kaninin akitilmasi biçimindeki oldurme biçimini Gilgamis anlatimlarindan bu yana taniyoruz.Gilgamis ile Enkidu sedir agaclari için ciktiklari seferde Huvava ile karsilasmislar,Enkidu onun kafasini kesmisti:

“Ofkelenen Enkidu,kesti (Huvava’nin) basini,

atti bir çuvalin içine,

getirdiler onu Enlil’in onune

açtilar çuvali,çikardilar kesik basini

koydular Enlil’in onune.

Fakat Enlil bundan mutlu olmamisti.

“Neden boyle davrandiniz!

(Huvava’ya) el surdugunuz için,

yokettiginiz için adini,

sizin yuzleriniz kavrulsun,

Yediginiz yiyecegi ates yesin,

Içtiginiz suyu ates içsin”(3)

Ilyada anlatimlarinda da ,savascilarin,dusmanin narin boynunu vucudundan koparabilmek arzusuyla yanip tutustuklarini goruruz.

Toplum birimin kendi aidi bireyi taslayarak oldurme biçimi, oteki oldurme turlerinden ayiran temel yan,cezalandirma edimi sirasinda ,toplulugun, cezalandirilan bireyin vucuduna dokunmasini gerektirmiyor,hatta engelliyor olmasidir.Olum sonrasi için ise, ‘oluye dokunma’ yasagi,taslayan toplum bireyleri ile olu vucut arasinda bir temasin kurulmasini engelliyordu.Musa yasalarinda asiri vurgu içinde yer alan ‘kirlenme’ kavrami,her seyden daha çok olu ile kan’a dokunma konusuyla ilgili olarak yer almaktadir.Yasalar,’Kirliye’ dokunanin da ‘kirli’ kabul edildigini yazmaktadir: "Herhangi bir insan ölüsüne dokunan kişi yedi gün kirli sayılacaktır.” Bu yasak Rahipler için daha da geçerli kilinmistir: “(Rahip) Hiçbir ölüye yaklaşmayacak. Ölen annesi, babası bile olsa kendini kirletmeyecek.”( Lev.21: 11) Kan veya olu’ye dokunma ile ortaya cikan ‘kirlilik’ durumunun fiziksel bir kirlenme olarak kavranilmadigini,kirli olmaktan kurtulmak için gerekli olan ‘paklanma’,’arinma’ ediminin,’kirli’ sahsin sadece elbiselerini yikamasi ve kurban sunmasi ile gerçeklesmesi kurali ile ortaya konulmaktadir.(4) Buradaki ‘kirli’lik, asil anlamini olu ile temastan kacinmayi saglama yani olu yamyamligini engellenme cabasinda bulmaktadir.Anlasiliyor ki olu yamyamligi,Musa donemi Israel toplulugunda hala çok canli bir gelenekti.

Oluye dokunanin ‘kirlenmesi’ ve bu kirli’ye dokunanlarin da ‘kirlenmesi’ biçiminde bir baglantinin gerisinde,eski toplumun bir yasasinin onlenme yasasi bulunuyor gibidir.Bu zincirleme kirlenme kurali,olu eti yiyen birisinin,toplulugun oteki uyelerinin hedefi olmaktan çikarilma cabasini yansitiyora benzemektedir.

Taslayarak oldurme ile olen hedef canlinin eti arasinda var gorunen iliskiyi Musa toplumunda boga ile ilgili bir hukumde de goruyoruz: “ Eğer bir boğa bir erkeği ya da kadını boynuzuyla vurup öldürürse, taşlanacak ve eti yenmeyecektir.”

Boga’nin etinin yenilmesi bu toplulukca yasak kapsaminda olmadigina gore,hukum,boganin,bu topluluk aidi bir bireyin katili olmasi gerekcesine dayaniyor olmalidir.Bu katil boga bu nedenle,tipki,kendi toplum biriminden birisini oldurmus bir birey gibi ele alinmakta ve bireye uygulanan ayni kurallarin hedefi olmaktadir.Boga veya benzeri hayvanlarin,tipki bir insan gibi ele aliniyor olmasi,hayvan totem sisteminin toplum degerlerindeki o zamanki gucune isaret etmektedir.

Eski toplumda,taslama eyleminin katilimcilarini tanimak, o toplulugun kadin, erkek ve cocuk iliskilerini de açiklayabilirdi.

safakacmaz@yahoo.com

(1) Eski Ahit’te Musa, genellikle,dusman topluluklarin ‘tumunu yok etme’ hedefini Tanri’ya dayanarak yineler. "Tanrınız RAB mülk edinmek üzere gideceğiniz ülkeye sizi götürdüğünde, önünüzden birçok ulusu -Hititler'i, Girgaşlılar'ı, Amorlular'ı, Kenanlılar'ı, Perizliler'i, Hivliler'i, Yevuslular'ı, sizden daha büyük ve daha güçlü yedi ulusu- kovacak.Tanrınız RAB bu ulusları elinize teslim ettiğinde, onları bozguna uğrattığınızda, tümünü yok etmelisiniz. Bu uluslarla antlaşma yapmayacaksınız, onlara acımayacaksınız.” (Yas.7: 1)

Burada,dusmanin kilictan gecirilmesi veya baska turlu oldurulmesi,Eski Ahit için pek onem tasimaz.

(2) Madde 12 - (Değişik: 9/7/1953 -6123/1 md.)

“İdam cezası, buna mahküm olan kimsenin asılması suretiyle hayatının izalesidir.

İdam cezası, mahkümun mensup olduğu din ve mezhebin hususi günlerinde icra

olunmaz. Mahkümlar birkaç kişi olursa birbirinin karşısında asılmazlar. Gebe kadınlar doğurmadıkça, akıl hastalığına duçar olanlar iyileşmedikçe idam cezası infaz olunmaz.

İdam cezası hükmolunan kimse hakkında mahkümiyet ilamı Temyiz Mahkemesince

tasdik ve Türkiye Büyük Millet Meclisince tasvip edildikten sonra icra mahallinde, mahkeme heyetinden bir zat ile Cumhuriyet Müddeiumumisi, tabip ve zabıt katibi ve hapishaneler idaresi memurlarından biri hazır oldukları halde mahkumun huzurunda hüküm

okunması suretiyle infaz olunur.

Mahkümun mensup olduğu dinin ruhani sıfatını haiz bir zat ile mahkümun müdafii dahi cezanın infazında hazır bulunabilirler.

İdam cezasına mahküm olan, ana veya baba kaatili ise icra mahalline yalınayak, başı açık ve siyah bir

gömlek giydirilerek götürülür ve hüküm bu suretle infaz olunur.

Asılan kimsenin cenazesi merasim yapılmadan gömülmek üzere mirasçılarına

verilir. Mirasçıları olmadığı veya kabul etmediği takdirde belediye tarafından gömdürülür.

İdam cezasının infazı sureti hakkında bir zabıt varakası tutulur. Zabıt va-

rakası orada memur olarak bulunan zatlar tarafından imza edilir.(1)

(3) ‘El surmek”,’el basmak’ ‘topraga yuzu koyun yatmak’,’yuz kavrulmasi’ deyimleri,calismalarimizda aciklanmasi onem tasiyan deyimlerdir.

(4) Eski Ahit :

"Herhangi bir insan ölüsüne dokunan kişi yedi gün kirli sayılacaktır.

Üçüncü ve yedinci gün temizlenme suyuyla kendini arındıracak, böylece paklanmış olacak. Üçüncü ve yedinci gün kendini arındırmazsa, paklanmış sayılmayacak.

Herhangi bir insan ölüsüne dokunup da kendini arındırmayan
kişi RAB'bin Konutu'nu kirletmiş olur. O kişi İsrail'den atılmalı. Temizlenme suyu üzerine dökülmediği için kirli sayılır, kirliliği üzerinde kalır.

"Çadırda biri öldüğü zaman uygulanacak kural şudur: Çadıra
giren ve çadırda bulunan herkes yedi gün kirli sayılacaktır.

Kapağı iple bağlanmamış, ağzı açık her kap kirli sayılacaktır.

"Kırda kılıçla öldürülmüş ya da doğal ölümle ölmüş birine,
insan kemiğine ya da mezara her dokunan yedi gün kirli sayılacaktır.

"Kirli sayılan kişi için bir kabın içine yakılan Günah
Sunusunun külünden koyun, üstüne duru su dökeceksiniz.”

Farkli Oldurme Biçimlerinin Kaynaklari-2

9.5.2006

“Ya taşlanacak, ya da okla vurulacak;

ona insan eli değmeyecek”

(Eski Ahit. Misirdan Çıkis.19: 13)

Safa Kaçmaz

19.03.05

Eski toplumda bireyi atese veya nehire atarak,boyun kirarak,canli topraga gomerek,kuyuya atarak,kuyu içinde,kutsal alanda veya açik arazide taslayarak,kaziga çakarak,bogazlayarak, asarak.... oldurme biçimlerinin rituel ozelligi, eski toplumun bu biçimleri tercih etmesine yol açan kurallarin anlasilmasina hizmet eder.

Eski toplumda, insan kurban sunumuna son vermek, insan caninin bedeli olarak sunulan hayvan kurban veya giderek oteki maddi karsiliklar yoluyla baslayan bir sureç sonunda basarilabilmisti.(1) Dogal olarak boyle bir sureç,aniden ortaya çikarak son halini en basta almis olamaz.Birçok halde onceki insan kurban sunum biçimlerinin, yeni kosullarda bir ceza hukmu olarak da varligini surdurdugunu de goruyoruz.Bir toplulugun kendi aidi bireyi oldurme ediminin rituel olarak gerçeklesmesi,oldurme rituellerinin ,dogrudan dogruya, eski toplumda insan kurban sunum rituel geleneklerinden kaynaklaniyor olmasindandir.

TCK’nun ilgili 12. maddesi ,anne veya baba katili suçluyu asarak idam ederken, hukumluyu eger ,hucresinden daragaci mahaline kadar ille de yalinayak gitmeye; basini açik tutmaya;uzerine kara giysiler giymeye de yukumlu kiliyorsa ve onu torensiz gomulmeye mahkum ediyorsa,burada,tarihsel bir surece bagli oldugumuz çok açiktir.Burada, yeni Turkiye Cumhuriyeti’nin ‘garip bir tore’sini kesfetmek,bunu ‘insan hak ihlal ornegi’ olarak nitelemek (su ana kadar bu nokta galiiba henuz kesfedilmis degil!) olsa olsa Avrupa Birligi ve onun fon geçimli Turk uzmanlarina has bir yaklasim urunu olabilirdi .“İdam cezasına mahkûm olan, ana veya baba kaatili ise, icra mahalline yalınayak, başı açık ve siyah bir gömlek giydirilerek götürülür ve hüküm bu suretle infaz olunur” hukmu,su anda yasadigimiz, birkaç bin yil onceki eski toplumun kurallar kalintisidir.Hukuku,insanbilimi,kutsal dinleri,... ezberlenmis kavramlarin dar sokaklarinda arayan uzmanlarimizin anlayamayacagi kadar buyuk bir zenginliktir bu tur yasa metinleri! (2)

Eski toplum kendi aidi bir bireyi oldurmeden once ve oldurebilmek için,once onu,kendi aidiyetinden çikarmak zorundaydi.Bireyin isledigi suç,topluluga bu hakki verir.Eski toplum,suçlu bireyi,aidiyet belirlenim araçlarindan yoksun birakmaya birakmistir ama yine de,simdiki olum hukumlusu bu toplulugun bir aidi,’yurttasi’ idi. Bu durum,toplulugu,kendi aidi birisinin kanini akitma,kanini dokmeme yollarini aramaya yoneltir.Cunku kandas bir toplum birimde butun kurallarin temeli, bu kandas toplulugu var eden kan bagi iliskisidir. Kan,kandas toplumun butun kutsiyetinin ve dolayisiyla dokunulmazligin en temel konusudur.Sumer-Babil tanrilarinin ellerinden hiç eksik olmayan kupalara doldurulanlar,bira,sarap,arak,serbet haline donusmeden once kan’di.Isa,havarilerin kadehlerine kendi kani yerine içmeleri için sarabi doldurdugunda boyle bir kan sunum gelenegin son orneklerinden birisi olarak davranmis olur.Kadindan akan aybasi kanina (‘kirlenmek’) dokunma korkusu ile ayni kadinin bekaret zarinda gizledigi kan damlalarinin saklanacak çarsaftaki kutsiyet belgisi olma ozelligi;kandas toplumun kan ile içiçe yasama ozelliklerinin birbirini tamamlayan iki yanini verir.

Eski toplumda,bir dusman bireyle degil,kendi aidi olan kisiyle olan iliski biçimi, farkli oldurme biçimlerinin de sekillendiricisidir; kan dokerek veya kan dokmeden oldurme ayirimi temelini bu iliskilerde bulur.Bu yuzden de eski toplumun farkli oldurme biçimlerinin uygulamasinda kan dokme veya dokmeme ozelligi,bir siniflama ayraci olarak ortaya çikar.

Eski oldurme biçimlerinde ve eski oldurme biçimlerinin sembolik kilinmasi demek olan kurban rituellerinde, Tanrilar,cezalandirilacak kisinin aidiyet iliskisine bu nedenle çok onem vermis; aidiyet konusunu oldurme biçiminin seremonyal uygulanisinin her asamasinda gozetmislerdir.Insan veya hayvan kurban torenlerinde,tanrilarin,eski toplumun bu aidiyet iliskilerine,iç ve dis yamyamlik ozelliklerine tam olarak uygun davranmis olduklarini goruyoruz.Kurbanin,gece veya gunduz sunulmasi hukmu,bireyin farkli oldurme biçimlerinde karsilastigimiz zamana konusuna isaret eder.Eski Ahit’teki tanri, kumru,guvercin veya sipa’nin boynunun kirilmasini ama koparilmamasini istemis ise,Israel toplulugu da kendi aidi bireyin kanini akitmadan,basini koparmadan oldurur.Buna karsilik bogazlanmayan ve kani akitilmayan kurbani kurbandan saymayan Islami gelenek,gunumuzde Suudi Arabistan’da idami kiliçla kelle kesmek olarak uygular. Irak’ta radikal islami gurup uyelerince, rehinelerin ’koyun bogazlar gibi bogazlanmalari’ gazetelerimizde vahset haberleri olarak yer alir.

Kurallara bagli olarak gerçeklesen ve yasal olan, taslayarak oldurme biçimi, ilgili toplulugun,kendi aidi bir bireyi,kanini dokmeden ve hukumluye (ve cesedine) el degdirmeden oldurme yanlariyla one çikmaktadir.

Taslayarak oldurme anlatimlarina,Eski Ahit’te birçok kez rastliyoruz.Israel toplulugunun Musa doneminde yeniden sekillendirilmesini anlatan yasalari ve bunlarin anlatimlari,bireyin taslanarak oldurulmesi biçimindeki tercihin ardinda yer alan motifleri ve dolayisiyla,eski oldurme biçimlerinin tarihsel surecini anlamamiza yardim etmektedir.

Musa, olmek için Eriha karşısında bulunan Moav ülkesindeki Nevo Dağı'na cikmadan once,bir çesit vasiyet olan kutsama konusmasinda soyle demisti:

"... Aranızdaki kötülüğü ortadan kaldırmalısınız.

Öz kardeşin, oğlun, kızın, sevdiğin karın ya da en yakın dostun seni gizlice ayartmaya çalışır, senin ve atalarının önceden bilmediğiniz, dünyanın bir ucundan öbür ucuna dek uzakta, yakında, çevrenizde yaşayan halkların ilahları için, 'Haydi gidelim, bu ilahlara tapalım derse,ona uymayacak, onu dinlemeyeceksin. Ona acımayacak, sevecenlik göstermeyecek, onu korumayacaksın.Onu kesinlikle öldüreceksin. Onu, önce sen, sonra bütün halk taşa tutsun.Taşlayarak öldürün onu. (Yasalar.13: 11)

Israel toplulugu, Misir’dan ciktiktan sonra Musa doneminde yeniden sekillendirilirken, bir çok kez iç katliamdan geçmis,muhalefetten arindirilmaya calisilmis gorunuyor. Eski Ahit’te buna iliskin iz ve anlatimlar bulunuyor.Fakat butun bu katliam veya oldurme edimlerinde,Musa donemi yasalarinin ‘aranizdaki kotuluk’ saptamasina bagli kaldigini da goruyoruz.Onun,bebek,kadin,erkek ve hayvanlariyla butun bir toplulugu kiliçtan geçirdigi,bazan kilicla dogradiktan sonra ustelik yakarak yoketme ornekleri de bulunmaktadir.Bununla birlikte butun bu oldurme turlerini kullanirken, Musa doneminde,oldurulecek birey veya topluluklarin aidiyet iliskilerine ve eski kurban sunum biçimlerine buyuk olçude dikkat gosterilmistir.Boynu kirilmasi gerekenin boynunu kesmemisler;basi koparilmamasi gerekeni,teste butun halinde kizartmislardir vb.

Musa, tanrinin yazacagi ilk tas tabletleri getirmek için,40 gun suren ilk Sina dagi yolculuguna çikmadan once Tanri ona:

"Git, bugün ve yarın halkı arındır,giysilerini yıkasınlar." demisti.

3.gun “Sina Dağı'nın her yanından duman tütüyordu. Çünkü Tanri dağın
üstüne ateş içinde,ates olarak inmisti.Sina dagindan ocak dumanı gibi dumanlar çıkıyor, bütün dağ şiddetle sarsılıyordu.Tanri,bu sirada Musa’ya buyruk vermis,kendisinin ates içinde indigi,ates ve duman olarak gorundugu Sina dagi’na hiçbir canli varligin yanastirilmamasini,derhal oldurulmesi gerektigini emretmisti.Fakat,Tanri,boyle kutsal bir anda bile,ates ve duman olarak Sina dagina inerken bile,kendini gormek için daga cikmaya yeltenen canlilarin hangi biçimde oldurulmesi gerektigini ve neden oyle oldurulmesi gerektigini açiklamayi onemli bulmus,unutmamisti:


“Ya taşlanacak, ya da okla vurulacak; ona insan eli değmeyecek.”

Kan akitip akitmamak kadar,kurbana insanin elinin degmis olup olmamasi da eski toplumun oldurme biçimlerinin belirleyici noktalarindan birisidir.

safakacmaz@yahoo.com

(1)En kuçuk bir kural disi davranisin bedelini oldurmekte arayan eski toplumun bu yapisini,uzun bir tarihsel doneme yayilan iç ve dis yamyamlikla belirlenen yapisindan bagimsiz ele alamayiz.Insan kurbanin bir hayvan kurbanla yer degistirebilmesini saglamak ve kurban sunumunun butun yonetimini ellerine alabilmek için Mezopotamya tanrilarinin çekmedigi çile kalmamistir.

Sadece kurbanin onlarca çesidi olan oldurulme biçimleri uzerine degil,kusluk vakti mi,gece yarisi mi sunulacagi;kimler arasinda hangi organlarinin nasil paylastirilacagi,hangi bolumdeki yaglarin kimlere ait olacagi,kurbani ateste kizartarak mi,suda haslayarak mi ya da çig mi yemek gerektigi uzerine tanrilarin insana doktukleri dillerin,verdikleri emirlerin anlatimlari ,bunlari yasalastirirken karsilastiklari zorluklar yaninda ,Isa’nin çilesi hiç kalir. Kuşun boynunu kırmalı, ama başını koparmamalı” gibi ayrintilar,eski tanrilarin islerinin hiç de kolay olmamis oldugunu gosteriyor.Oyle ki,tanrilasan insanin da,insana sunulan bir kurbandan baska bir sey olmadigini,Isa orneginde yeniden gorecegiz.

(2)Burada, kanunyazicinin dilinde,ornegin, ‘yalinayak goturulur ’ halini almis olan konu,eski toplumda,bireyin,aidi oldugu toplum birimden çikma-çikarilmasinin, sembollerinden birisi olan,çarik,sandalet,ayakkabi çikarma konusu idi.Sumer ilahilerinden bu yana ’(kutsal)çarik-sandal’ kavramini taniyoruz. Musa,çolde,tanriyi ates halinde gordugunde,Tanri ona derhal sandallarini ayagindan çikarmasini emretmisti,çunku o anda kutsal bir alanda bulunuyordu.

Oglu olmadan olen agabeyinin karisi ile evlenmekle yukumlu olan Musa toplumundaki genç adam, yengesi ile evlenmez veya evlenmek istemezse,yenge, onun ayaklarindan carigini cikarir,yuzune tukurur ve bu genc adam Israel toplulugundan boylece atilmis olurdu:

“..kardeşinin dul karısı ileri gelenlerin önünde adamın yanına gidecek, onun ayağındaki çarığı çıkaracak, yüzüne tükürecek ve, 'Kardeşine soy yetiştirmek istemeyen adama böyle yapılır’diyecek.

Adamın soyu İsrail'de 'Çarığı çıkarılanın soyu’ diye bilinecek.”

Kutsal,tanrisal kardeslesme alanlarina,tapinaklara,camilere giren birey,aidi oldugu toplum birim simgelerinden kurtulabilmek için,içeriye yalinayak girmeli,basini açmaliydi.Birey,savas maksadiyla degil dostluk maksadiyla geldigini gostermek için,ziyaret ettigi eve girerken,sapkasini,silahlarini ve bu arada ayakkabi,çarigini kapinin esiginde birakmaliydi.Bu,Ilyada’da da boyleydi,Anadolunun baska alanlarinda da.

Farkli Oldurme Biçimlerinin Kaynaklari-3 (Cocuk Kurbani)

9.5.2006

“Tanrıya koşulsuz adanan insan

para karşılığında kurtarılamayacak,

kesinlikle öldürülecektir.” (Eski Ahit.)

Safa Kaçmaz

27.03.05

Eski toplumun cocuk kurban sunum uygulamasinin , Muhammed peygamber doneminde de surmekte oldugunu goruyoruz:

“Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın. Biz, onların da sizin de rızkınızı veririz. Kuşkusuz, onları öldürmek büyük bir günahtır.” (Isra Suresi.31. Ayet)(1)

Kuran’daki :

“Diri diri gömülen kız (çocuguna) sorulduğunda (“et qu'on demandera à la fillette”) hangi suçtan öldürüldü diye, defterler açıldığında,....” (Tekvir Suresi)

biçimindeki bolum (siir,ilahi) ise ,topraga diri gomulen kiz çocuklarla ilgili olmaliydi.

6-7.yy’larda, Arap toplumunda çocuk kurbaninin gerekçesinin, ‘yoksulluk’la baglantili bir konu gibi algilanmaya baslanmis olabilecegini kabul etsek bile, çocuk kurban sunum fenomeninin baslangiçtaki kaynaklari , ‘yoksulluk’ veya ’geçim endisesi’ olmadigini ve olamayacagini biliyoruz.

Kuran’da bir çok kez, Musa doneminde, Misir’lilarin Israel toplulugunun erkek çocuklarini oldurdukleri de anlatilir:” Hem hatırlayın ki, bir zaman sizi Firavun'un ailesinden kurtardık. Size azabın en kötüsünü reva görüyor, oğullarınızı boğazlıyor ve kizlarınızı sağ bırakıyorlardı.”( Bakara Suresi.49. Ayet) Demek ki,hiç olmazsa, Musa doneminde,Israel erkek cocuklarinin (daha tam haliyle ‘ilk erkek çocuk’larinin ) “Firavun ailesi tarafindan” oldurulmesi bir yoksulluk gerekcesine dayanmiyordu..

Bu donemde Arap toplumlarinda, baba toplum birim aidiyetine geçme surecini en geç tamamlamis evlat olan kiz cocuklarin,erkek evlada gore daha çok kurban ediliyor olmasinin baslangiçtaki temeli yoksulluk gerekçesi degildi;Avrupali bilim adamlarimiz arasinda pek makbul sayilan ‘dogu toplumlarinin kadini asagilamasi’ motifi ise hiç. Eski Misir ve Musa toplumu,agirlikla erkek çocuk (‘ilk ogul’) kurbani sunduklari için ‘kadin cinsi savunucusu’ sayilamaz.Geç donem Arap topluluklarinda uygulandigi anlasilan kiz evlat agirlikli kurban edimi de ‘kadini hakir goren barbar dogu’ ozelligi ile açiklanamaz.Toreler,bir çok halde,baslangiçtaki gerekçeleri bakimindan, toplumsal gelismeye bagli olarak bozulma sureci geçirir,donusur ve baskalasima ugrarlar;gerekçeleri taninamayacak kadar degisir.Toplum,eger bir kurumu,kendisiyle birlikte tasiyarak yasatiyorsa,onu,andaki topluluk bakimindan kabul edilebilir hale getirmekte;o kuruma,simdiki toplumun gorevlerini de aktarmaktadir.Toplumsal kurum veya fenomenlerin andaki yapisinin daha otesine geçemeyen gorgucul ve kurumsal sosyolojinin çikmazi,bu bakimdan,bizi, toplumsal kurumlari incelerken,onun tarihsel geçmisini ele almaya; baslangiçtaki yapisini incelemeye çagirir.

Erkek ve kiz evlat kurbani, ‘fukaralik veya cehalet’ gerekçeleriyle açiklanamaz.’Cahilliye donemi’ biçimindeki gerekçelendirme , bilgisiz Turk politikacilar tarafindan bile açiklama zorlugundan kurtaran tilsimli kavram gibi ele aliniyor.Bu tur açiklamalar, belki, sonraki bir donemde,gorunur gerekçelere dayaniyor olsa bile,eski toplumda genel olarak varligini saptadigimiz çocuk kurban sunumu ,barbar toplumun uygarlik yolundaki ilerleyisinin bir parçasi olarak ortaya çikmistir.Baslangiçtaki kadin ve erkegin toplum birimlerinin,dogan evlatlarla olan aidiyet iliskilerinin yeniden duzenlenmesi doneminde,cocuk kurbani,tikanan toplumsal yapinin asilmasinin çozum biçimlerinden birisi olarak da kullanilmaya baslanmistir. Onceki akrabalik iliskilerinin alt-ust oldugu bu donemde, yamyamlik gelenegini surdurmekte olan eski toplum,çocuk kurbanini,daha çok da (ilk) erkek çocuk kurbanini sistemli olarak surdurmus gorunuyor. (2) Eski toplumda,ana toplum birim aidiyetinden baba toplum birim aidiyetine ilk geçen evladin ilk ogul olmasi,çocuk kurbaninin sistemli olarak ilk ogul ile baslamasinin nedenlerini verir:Toplum birimler arasinda karsilikli cinslerin siniflayici toplu evlilik iliskileri surerken,kadinin,karsi toplum birim erkegine gelin gitme asamasina ulasilan noktada,karsimiza,çozumlenmesi mutlaka gerekli olan yeni akrabalik,miras ve kadinin gelin geldigi topluluga aidiyet,geçis,iniciation sorunlari çikar.

Eski toplum,Dum (Dumu)(Ogul)’un ,kurban edilmekten kurtulmasini,onu tanrisal kilmaya baslayarak saglamis gorunuyor.Insan kurban’in bir kurtaricisi hayvan totem olmus ise,oteki kurtaricisi da,uygun zamanlarda topluma mudahale eden Tanri’dir.Tanri,insan kurbanin giderilmesinde,toplumsal gelismeyle birlikte adim adim ilerlerlemise; kurban uzerinde,insanlara karsi hak ustunlugunu ele geçirmise benziyor.Bir çok noktada Sumer-Akad geleneginin yeniden canlandirilmasi olan Musa doneminde,Tanri’nin sozleri bize bir karsilastirma yapma olanagi sunuyor. Eski Misir’lilarin butun ilk ogul ve ilk hayvan yavrularini bogazlayarak kanlarini Nil henrine sunduklari bir kutsal bayram gunu Misir’dan ayrildiklari anlasilan Israel toplulugunun tanrisi,ilk mudahalesini bu sirada yapar.Ilk ogul kurbaninin yerine bir hayvan kurban sunumunu emreder ve daha once kurban olarak sunulanlarin hepsini sahiplenir: “Bütün ilk doğanları bana adayın ! İsrailliler arasında insan olsun, hayvan olsun,her rahmin ilk ürünü bana aittir."

Tanrinin bu ‘ilk urun’ kurbanlarini sahiplenisi,derhal kurban ediminin son bulmasi anlamina gelmez.Kurbanlarin tuketimi topluluk bireylerinin elinden alinir,tapinaga dogru yonlenir.Yine de Tanrinin Kurban ogul ve kizlara sahip çikisi,bu evlatlarin, dogrudan kurban edilmekten kurtulabilmeleri yolunda onemli bir adimdi ve kurban yerine hayvan veya para diyetleri odenmeye baslanmasi ile bu sureç ilerleyecek,eski toplumun insan kurbani,belirli rituellerde sembolik olarak oldurulme yoluyla ortadan kalkacaktir.Gunumuz modern insani,’su’ ile vaftiz olurken,ates yigini uzerinden atlarken,sembolik olumu gerçeklestirerek yasamini garantiye alabilmis olduguna gore,su,ates ve toprak ve kan kutsalligi onunde egilen eski insan,bu nedenle ‘cehalet’le suçlanamaz.

Hayvan kurban rituellerinin ve vaftiz torenlerinin (Islamda toprak,su abdestlerinin) ardinda insan kurban rituellerinin derin izleri yer alir.Insan kurbanin, kurban edilmekten kurtulma surecinde, Tanri nin ortaya ciktigi anlar, degisik toplumsal dugumlerin çozulebilme olgunlugunun olustugu anlardir.Yonetimi artik Tapinagin eline geçmis olan ve tapinak sunaklari disinda sunumu yasaklanan insan kurban rituelinde, muhataplarimiz simdi , insanlar namina ,tanri(lar) ile onun sozcu rahip(ler)idir.Kazaniyla birlikte cadi kocakarilar çoktan gonderilmis;fakat kutsal kazan,”su ile arinma” araci ozelligiyle,ornegin Israel toplulugunun gezgin tapinaginin (bulusma çadiri) kapisinda ozenle korumaya alinmisti.

Tapinak hiyerarsisinin,Tanriya adanmis, vakfedilmis ve sureç içinde fiilen kurban edilmekten uzaklasmis olan bu kutsal erkek ve kutsal kadinlar araciligiyla sekillenmis oldugunu goruyoruz.’Adanmislik’ kavrami, kurban edilen veya edilecek olmaktan çikmaya ve tanri hizmetkari olmaya ,’tanriya adanmis hayat’ anlamina dogru evrilir. Musa doneminde Tanri ,Israel toplulugunun butun ilk dogan erkek çocuklarinin aidiyetinin kendinde oldugunu ilan ettikten sonra,bunlari Levililer olarak kutsal gorevlerin yonetimine getirmisti.Ruhani duzenegi ,daha once kurban edilen,tanrinin sahip cikmasiyla giderek kurban edilmekten kurtarilan bu kesim olusturacakti.Sumer Akkad kutsal fahise veya rahibeleri;evlilik hakki olmayan,hadim edilmis rahip ve oteki gorevliler ...erken donemin tanriya kurban sunulan erkek ve kiz çocuklarinin takipçisidirler.

Kurban edilme yukumlugunu satin alarak;et ve kaninin varligina karsilik dusen diyetler odeyerek kurban edilmekten kurtulan insan daha fazlasini vermeye hazirdi;Tanri da istemeye:

Bütün ilk doğan oğullarınızın bedelini ödemelisiniz.

Kimse huzuruma eli boş çıkmasın.”

Tanri,daha sonra da Musa'ya,onceki kurban geleneginin maddi karsiliklari oldugu suphesiz olan ‘diyetlerle’ ilgili olarak şöyle demisti:

"İsrail halkına de ki, 'Eğer bir kimse RAB'be birini adamışsa,senin biçeceğin değeri ödeyerek adağını yerine getirebilir.

Bu değerler şöyle olacak:

1 aylıktan 5 yaşına kadar oğlanlar için 5 (kutsal yerin şekeli), kızlar
için 3 şekel
("1 kutsal yerin şekeli" yaklaşık 10gr.)gümüş.

5 yaşından 20 yaşına kadar erkekler için 20,kadınlar için 10 şekel.


20 yaşından 60 yaşına kadar erkekler için 50 şekel gümüş, kadınlar için otuz şekel.


Eğer 60 ya da daha yukarı yaşta iseler, erkekler için 15 kadınlar için 10 şekel.
......

RAB'be sunulacak adak O'na sunu olarak sunulabilecek hayvanlardan biriyse, kabul edilecektir. O'na böyle sunulan her hayvan kutsaldır.

Eğer adak RAB'be sunulamayacak kirli sayılan hayvanlardan biriyse, kâhine götürülecektir.

Hayvan iyi ya da kötü olsun, kâhin ona değer biçecek. Biçilen değer neyse o geçerli olacak.

Ama sahibi hayvanı geri almak isterse, kâhinin biçtiği değerin üzerine beşte bir fazlasını katarak ödemelidir.

....

İlk doğan hayvan RAB'be aittir. İster sığır, ister davar
olsun, kimse onu RAB'be adayamaz. Çünkü o (zaten) RAB'bindir.

Ama ilk doğan hayvan kirli sayılan hayvanlardan biriyse, kişi kâhinin biçeceği değerin beşte bir fazlasını ödeyerek hayvanı geri alabilir. Geri alınmazsa, hayvan biçilen değer üzerinden başka birine satılacaktır.

İster insan, ister hayvan, ister aileden kalma tarla olsun, RAB'be koşulsuz adanan hiç bir şey satılmayacak ve geri alınmayacaktır. Çünkü RAB'be koşulsuz adanan her şey RAB için çok kutsaldır.

RAB'be koşulsuz adanan insan para karşılığında kurtarılamayacak, kesinlikle öldürülecektir.

İster toprağın ürünü, ister ağacın meyvesi olsun, toprakta yetişen her şeyin ondalığı RAB'be aittir. RAB için kutsaldır.

Kim ondalığının bir bölümünü geri almak isterse, değerinin üzerine beşte bir fazlasını katarak ödemelidir.

Bütün sığırlarla davarların ondalığı, sayımda çoban değneğinin altından geçen her onuncu hayvan RAB için kutsal sayılacaktır.

Hayvan sahibi hayvanları iyi, kötü diye ayırmayacak, birini öbürüyle değiştirmeyecektir. Değiştirirse, değiştirilen hayvanların ikisi de kutsal sayılacak ve karşılığı ödenip geri alınamayacaktır."

Tanri’nin ,Israel toplulugunu yeniden sekillendirirken Musa'ya Sina Dağı'nda bildirdiği buyruklarin bir bolumu bunlardı.

safakcmaz@yahoo.com

(1)Bu bolum,farkli tercumelerde soyle veriliyor:

(“Bir de züğürtlük korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin! Onlara da rızkı Biz veririz, size de... Onları öldürmek elbette büyük bir cinayettir.”)

(“Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da sizi de biz rızıklandırıyoruz..” Onları öldürmek gerçekten büyük bir suçtur.”

(2) Once baba’nin oglu ve giderek ‘ilk ogul’u olan ve bu noktaya gelene degin kurban edilen ‘ilk ogul’ ile ilgili ayrimlar,Eski Ahit’te de çok somuttur:

"Eğer bir adamın iki karısı varsa, birini seviyor,
öbüründen hoşlanmıyorsa; iki kadın da kendisine oğullar
doğurmuşsa; ilk oğul hoşlanmadığı kadının oğluysa;

adam malını miras olarak oğullarına bölüştürdüğü gün
sevdiği kadının oğlunu kayırıp ona ilk oğulluk hakkını veremez.

Hoşlanmadığı kadının oğlunu ilk doğan oğul olarak tanıyacak
ve ona bütün malından iki pay verecektir. Çünkü bu oğul babasının
gücünün ilk ürünüdür. İlk oğulluk hakkı onun olacak."