25.11.2006

Kudüs Tapınağında 'Deniz'in Anlamı

9.9.2006


Süleyman peygamber zamaninda,Tanrinin bizzat gorevlendirdigi Hiram usta'nin kutsal sunum araçlari konusundaki ozel çabalariyla yeniden insa edilen Kudus tapinaginin Eski Ahit'teki tanimi soyleydi:

«İki sütun ve iki yuvarlak sütun başlığı, bu başlıkları süsleyen iki örgülü ağ,
Sütunların yuvarlak başlıklarını süsleyen iki örgülü ağın üzerini ikişer sıra halinde süsleyen dört yüz nar motifi,
On kazan ve ayaklıkları,
Havuz ve havuzu taşıyan on iki boğa heykeli,
Kovalar, kürekler, çanaklar.

Hiram'ın Kral Süleyman için RAB'bin Tapınağı'na yaptığı bütün bu eşyalar parlak tunçtandı. »



Insanin «ruh veya kalbinin » tanri ile bulustugu en kutsal Tanri mekanlarinda ,boga,koyun,koç,keçi et ve kani...kurbanlarin bazi bolumlerine ait yaglarin 'yaratici tanriya' sunulmasi..bir bolumunun yenilmesi,yakilmasi ona vakfedilmesi...butun tapinagin sunak noktalariyla,'havuz', 'kazan' ve 'mangal'larla doldurulmasi... buhurdanliklar...butun bunlar eski tapinaklarin,toplum birimlerin karsilikli kurban sunum ve tuketim alani olduguna en kuçuk bir suphe birakmiyor..Zaten museviligin ve hiristiyanligin dilinde «kutsal sofra » bu tapinaklarin baslangiçta ittifak kurucularin « yeme ve içme » alani da olduguna suphe birakmaz.Hititlerde de "ekmek yemek/su içmek" ibadet etmenin bir anlatimi olarak kullaniliyordu.Sofranin "Masa"da olmasi geleneginin bu ifadelerle,tapinaklarda ortak yeme tarzi ile bagi olmalidir.Yonetim makamlarinin "divan" olarak adlandirilmasi ile "kerevet" kavraminin kurban sunumla iliskilerine deginmistik.Ote yandan "Sion kizlari" uzerine Suleymanin (ask ) Sarkilari,erken donemden itibaren bu tapinak mekanlarinin ayni zamanda karsilikli kutsal çiftlesme alanlari da oldugunu gostermekteydi ki,zamanimizin "bayram" veya festivallerinde de bu iki ozelligi,belli izler uzerinden bile olsa,izleriz.

Bununla birlikte,bu çok kutsal tapinagin,birakalim içeriksel ozelliklerinin incelenmesini,Kudus,Jarusalem,Ruhulkuds gibi farkli ifadelerin anlamlari bile yeterince dogru olarak incelenmis degildir.Oysa bu tapinak,Muhammed kavminin de taptigi,ilk kible idi.

Ayrica,museviligin «nehirlerinden sut ve bal akan Kenan topragi » tanimi ile Kudus arasindaki baglantilari; 'havuz'un,'nehir'in, « sut ve bal » kelimelerinin tapinakla birlikte ele alinmasinin anlamlarini,bu tur kelimelerin etimolojik donusum degerlerini;Avesta ve Eski Ahit'te,Ahura Mazdacilikta,Islamda hep karsilastigimiz 'ari'larin,'sinek'lerin bu 'bal' ve 'sut' ile bir iliskileri bulunup bulunmadigini ,'bal ayi'ni,zaman içinde, tek tek incelemeye çalismaliyiz...



Her halukarda, bu tapinagin, 'kible'nin,yapim modelindeki 4 kosesi ile onu 'kible','merkez' kabul eden 4 yondeki topluluklar arasi ittifak simgesi olarak kullanimi; 5 kutsal sunak'li yapisi ile erken donemin « 5 kutsal sehir »inin sembolik surduruculugunu ustlenmesi,Kudus tapinak yapisinin erken donemde ortaya çiktigini gosteriyor.Kazilar,buradaki ilk tapinagin -3500'lu yillara ait olduguna isaret ediyor.Kudus tapinaginin ilk yapim doneminin -3500'lere dayanmasi,mimari biçim ve kullandigi kutsal araç/gereçler,ayrintilarini giderek daha çok gorecegimiz ve bize sel-su-kiyamet biçimiyle bir dogal 'Tufan' yorumuyla ulasan buyuk toplu ittifak toreni donemi ile arasinda baglanti oldugunu da gostermektedir.Bu tapinagin Abraham tarafindan kuruldugu dusuncesi,gerçeklerle uyusmuyor.Zaten bizzat Abraham'in ,oglu Ishak'i once keserek ve sonra kutsal meselerle yakarak bu mekanda kurban etmek istedigine bakilirsa,bu alan,çok daha onceden,iki farkli tur sunuyu kullanan iki farkli toplulugun ittifak merkezi olarak kullaniliyor olmali,Abraham bir gelenege bagli olarak bu sekilde hareket etmis olmaliydi..



Kudus tapinaginda kullanilan kutsal araçlarin, « altin », « gumus » veya « tunç »tan olmasi ;bazilarinin « tahta », veya « tas »tan olmasina ozel itina gosterilmesi gibi noktalar hatirda tutulmalidir.Bu hem,ilgili maden/araçlarin ilk kullanim alanlarinin tapinaklar oldugunun saptanmasi bakimindan,hem de "3 çag";musabaka kupalari,"evlilik kutlama" devreleri vb. noktalarinda 'kutsal din'lerle nasil bir ortak degere dayaniyor oldugunun gorulmesi bakimindan da onemlidir.

Girisinde « iki sutun »un ve farkli sunum biçimlerine ait (kazanda haslama,ocakta yakma,kan dokme, vb. vb.) « 5 sunak »in,'havuz'un bulundugu bu tapinakta « Nar »li motifler de kullanilmisti. « Nar »,bildigimiz meyve olarak Nar,Musa'nin gezgin tapinaginda da kullanilan motifti.Turuva'nin çalinan kanatli at'inda da uçlu uç deste halinde 9 adet bulunan bu sembolik « nar »lar,simdiki kiliselerin tutsu/buhurdanlik sallama araçlari ile ayni yapidadir. "Narina yanmak" kalipsal ifadesini, "kurban olma" motifini çok kullanan dini deyisler uzerinden de taniyoruz . «Ates » anlamiyla Nar (Od,Har,Sam)'in « çekirdegi meyvesinde bulunan » bir Nar haline sembolik donusumu,demek ki, -2000 li yillarda,çoktan gerçeklesmis durumdaydi.

Anabritannica'daki 'ansiklopedik bilgiler'de de,Kudus tapinagi ile ilgili olarak, sunlari okumustuk:

« Birinci Tapinak'ta 5 Sunak vardı: Bunlardan biri Kudusulakdes Bölümü Giriş'inde, ikisi Yapı'nın içinde, Bronz'dan yapılmış bir Tanesi Sundurma'nın önünde ve Basamaklı olanı Avlu'daydı.

Avlu'da duran Büyük Tunç Tas ya da 'Deniz', Rahipler'in arınmasına yarıyordu.



İlahi Varlık'ın (Şehina) Barındığı yer olarak kabul edilen bu İç Bölme'ye yalnızca Kohen gadol (Yüksek Rahip) Yom Kippur'da girebiliyordu. »

Bu noktada once , ' İlahi Varlık'ın (Şehina)'nin islam dilinde 'Tabutu Sekina' olarak ifade edildigini,bunun ayni zamanda 'anlasma sandigi' olarak adlandirildigini unutmamak gerek.Cunku, "Nuh'un Gemisi",oteki dillerde,eski baski musevi ve Isaci kitaplarda 'arca', 'arche' olarak ifade edilir ve bu tipki 'tabut',sanduka,olunun uzerine yatirilabilecegi buyuklukteki bir masa ustu turunu ('sal'/'>'salam') anlatan bir kavramdir.



Eski 'Sumer'/Sami tabletlerinin gunumuze aktarilirken nasil okundugu ve yorumlandigini gostermek bakimindan,buradaki en onemli nokta, yukarda aktardigimiz 'Büyük Tunç Tas' ya da 'Deniz','(Havuz)' kavramlaridir.Demek ki,Kudus Tapinaginin avlusunda "büyük bir Tunç 'Tas'/Havuz" bulunuyordu ve buna ayni zamanda 'deniz' anlaminda bir 'ad' da veriliyordu.



Once,bu tunç 'tas'in koca bir kazan oldugu açiktir.Daha sonra bu buyuk kazan ,kilise,manastir girislerine 'sus' olarak konulmus fiskiyeli havuzlar halini alacaktir.Yine de bu havuzlar 'arinma havuzlari' adini tasiyordu.Demek ki,Isa'dan 800 yil oncesine kadar,Kudus tapinaginin girisinde boyle bir ozel kazan bulunuyordu.



Bu kazan'in 'deniz' olarak adlandirilmasi ile suyun içine tuz atilmis olmasi arasinda bir iliski var mi? Sodom sehri ile,Sodyum arasinda bir iliski bulunuyor mu? Buna su anda kesin yanitlar vermek zor.Fakat her halukarda,Eski Ahit Sodom'lular ile Tuz(Sodyum) arasinda bir iliski kurmakta;Tanrinin onlari tuza keserek yokettigini yazmaktadir.Musevilik ve Hiristiyanlik,Bektasilik,Alevilik ve Sumer adi verilenlerde de,Tuz vurgusu ve uygulamasi vardi. 'Tuz' ile ilgili yasayan deyimler ,sadece tuzun insan yasaminda yeri olmasi dolayisiyla var olmusa benzemiyor...



Kudus Tapinagindaki bu kazan'in ayni zamanda 'deniz' olarak adlandirilmasi,ote yandan,Nuh�un 'tabutunun','arca'sinin da 'gemi' haline donusebilmesini tumuyle anlasilir kiliyor.Boylece,aslinda bu tur ortak tapinaklarda baslangiçta gerçeklesen,topluluklarin kutsal kisisinin,topluluk namina kurban edilmesi (Isa 'da 'insanlik namina kurban'dir) ve onun kutsal etinin yenilmesi,basbayagi yamyamlik toreni,gerçeklesmesinden 2000 yil kadar sonralari, bize ,Nuh Tufan anlatimi olarak,son derece inandirici biçimde gelebilmisti.Kutsal bulusma cadiri ve Kudus tapinagininda da bulunan "3 bolum/oda",Nuh'un 3 katli gemisi olmustu.. 'Tapinak' kavrami da 'dag' olarak yorumlaninca,bu kutsal kurban torenlerinin yapildigi her topluluk,kendine gore bir dag basi seçmekte geçikmedi.

Eski Ahit'te 'Tabutu Sakine'nin bulundugu en kutsal bolume Harun'un girme istegini Musa,buyuk bir siddetle engellemisti.Bu engelleme,'yoksa olursun' biçiminde bir tehdit boyutundadir..Musa'nin Harun veya Kahinlere oluye dokunma yasagi getirmesi ile "en kutsal bolume" giris yasagi ayni "koruma" mantigi dizgesi uzerinde durur.Bazi kurbanlarin sadece tanriya sunulmasi,yenmemesi,bazi kurbanlari sadece kahinlerin,veya Harun ile ogullarinin yiyebilmesi vb. kurban konusunda eski geleneklerin uygulanmasinin toplumdan temsilcilere geçirme yoluyla sinirlanma surecinin gostergeleridir.Tanriya verilen,yakilan,dokulen sunu,aslinda eskiden bizzat toplumun yedigi,içtigi sunulardi.Hayvan/bitki sunumundan onceki donemde ise sozkonusu olan basbayagi insan kurbandi.Tanrinin kurbani sadece bana sunun diye emir vermesi,bu kurbanlarin toplumun gunluk yasamindan çikarilmasinin yolunu açar.Siradan imanliya kalan ise,kutsal kisiye dokunmak,yatirlari opmek gibi eski yamyamlik doneminin sembolik kalintilaridir..

Yukarda gordugumuz 'Deniz' kavramini Enki/Abzu doneminden itibaren taniyoruz.Fakat,orada 'tatli su denizi','yer alti su kaynagi' ,'kaynayan yer alti sulari' gibi,aslinda daima, Kudus tapinaginin onundeki kurban kazanlari turunu anistiracak sekilde ele aliniyordu.Muhammed,kendinden 3-4 bin yil onceki bu toplu kazanli kutsal torenleri bilmedigi için,sadece bazi eski ilahiler veya yazilara dayandigi için olsa gerek,Kuran'da,coskun bir sekilde anlatilan Tufan sirasinda birden bu nedenle "kazan" turu kavramlarla karsilasiriz."Sular isiniyor","kazan kaldirma" vb.tanimlari eski toplumun bu tur iliskilerine dayanir.

Bay Kramer,eski kiral listesinde:



"Eanna'da Utu'nun(bu Anu,Samu,Od,Nar,Har vb.nin karsiligidir ve baslangiçta ates,sonra da gunes anlami kazanmis gorunuyor) oglu Meskiaggaser denize girdi,daga çikti"



biçimindeki ifadede, 'deniz' ve 'dag'i,simdiki anlamlariyla, basbayagi deniz ve dag olarak ele almisti.Eger Meskiaggaser,'deniz'e girip 'daga çikti' ise,ona da haritaya bakip uygun bir guzergah çizmekten baska geriye bir sey kalmaz!

Bay Kramer bu tutumunu 'Gilgamisin 7 dag geçmesi'ni yorumlarken de yapar,Gilgamis'a bildigimiz dag'lari geçirten bir guzergah çizer.Fakat bunun yerine, 7 ayri 'tapinaga' çikip ibadet ettigini dusunmek,çiktigi yolculukta tanrilardan onay almasi bakimindan, çok daha yerinde gorunuyor.Eski belgelerde 'dag',tapinak anlamindaydi.



Eski yazilar ve onlarin çok sonra eski Yunanlilarca aktarilmis versiyonlarinda Tiamat veya bir baska tanri 'dag' yaratinca,bunun bildigimiz Himalayalar,Zagroslar,Agri veya Cudi gibi daglar oldugu sanilir.Yorumcular da genellikle oyle ele almistir.Bu ilk 'dag',hangi nedenle oldugunu bilemiyorum,tapinak tanimi olarak ortaya çikmisti.Zaten,ilk tapinagi,ana tanriçasinin,Inanna/Istar ciftlesme alanlari,gece vakti,olarak insa ettigi uzerine bir yazi yayinlamistim.Burada,gece vakti, vurgusu, 'gun batipda aksam olunca,ay cikinca' vurgusu çok onemlidir ve eski toplumda baslangiçtaki zimni ittifakin yapisini sergiler.Ittifak kursalar da,erkekler,dunku dusmanlarinin gunduz vakti kendi topraklarina ayak basmalarini içlerine sindiremezler.Boylece,Istar ve Inanna'nin 'ay hesabi ',ay'a bagli ozellik kazanmalari,yildizlara dogru yolculuklara baslamalarinin da onu açilir.

Uzmanlarimizin eski kayitlari yorumlama biçimleri oldugu kadar,okuma biçimlerinde de ciddi sorunlarin var oldugu goruluyor. Donemsel ayrimlar yapilmasinda faydali bir rolu olmakla beraber,orada oldukça çok 'ozel isimler' uretildigini goruruz.Bay Kramer'in Meskiaggaser'i de bunlardan birisidir.

Eski toplumda,baslangiçta bireylerin ozel isimleri yoktu.Bu toplum birimlerin baslangiçtaki yapisinin dagilmasina bagli olarak sekillenmis bir belirleme unsuru olarak ortaya çikmistir.

Orada yetki tanimlari,kurum adlandirmasi vardi.Dolayisiyla Meskiaggaser okunusunun ne kadar dogru oldugu bir yana,onun birlesik kavram yapisinin çozulmesi bizi eski topluma biraz daha yaklastirir ve simdiki toplumla varligi kaçinilmaz olarak bulunan baglantilarin kurulabilmesini saglar.



Bazan Nusku olarak okunup yazilan bu kavram hem Avesta'da (onu yazan bir baska taraf oldugu için, 'kotu'luk temsilcisi olarak yansitilir) ve hem de Enlil'in sozcusu olarak eski tabletlerde bulunmaktadir.Bu, 'mesih'in okunusunun bir turune benziyor.



Isacilik kultu,Enlil Baba'nin Kutsal Ruh'uyla bagintili oldugu için,Isa Mesih sozcugunun bizzat kendisini,eski toplumda bulup çikarmak gereklidir.Cunku oncelleri oradadir.Yazicilarin neden 'Meskiaggaser' biçiminde yazmis olduklarini bilme olanagimiz yok ama,bu kavram herhalde, Mesih ve Isaggu kavramlarindan olusuyordu.Isaggu'nun ters okunus biçimi olarak Aggasi,Iran'da hala kullanilan bir 'isim'. 'Agga',simdide kullanilan anlamda olmaliydi ve Hammurabi butun bunlari 'Bel,en' anlamiyla esit ,yonetici,eski' kiral' anlamina denk dustugunu açiklar.Her farkli topluluk,bu kurumu kendi ses ve anlam degeriyle niteliyordu.

Bu duruma gore,sozkonusu 'Meskiaggaser', 'denize' girmis,bir ittifak toreninde kurban edilmis ve boylece 'tapinaga' yerlestirilmis gorunuyor.