22.11.2006

Kutsal rakamların kaynağı...


26.08.2004

Eğer bay Jean Paul Roux, eski Sümer dönemi belgeleri ve gezegenler hakkında fazla bilgisi olmayan Afrika, Avustralya, Amazon yerlileri üzerine ciddi bir araştırma yapsa idi, yalnızca Türklerin değil, fakat bütün toplulukların geçmişinde ve bugününde, yıldızlarla veya gökle başlangıçta ilgisi olmayan 3, 7, 9, 10, 12, 30, 40, 50 gibi sonuçta hepsi toplum yapısının örgütlenmesine dayanan ve anlamını önce orada bulan rakamlara kutsallık atfedildiğini görebilirdi.

Kutsal İlyon'un, Homeros Turuva’sının kıralı Priamos'un oğul sayısı 50 idi. Fakat Priamos'un 50 oğul'unun bulunmasını, bugün anlaşılan anlamda 50 oğul'u olması biçiminde yorumlayamayız. Bu rakamlar, başlangıçta toplum birimin, bir çeşit yurttaş, erkek savaşçı sayısı temelindeki düzenlenişinin rakamlarıydı ve zamanla da kutsallaşmış olmalıydı. Tanrıça İnanna (Havva), aşığı, kocası ve aynı zamanda erkek kardeşi de olan Dumuzi (Adem) ile kutsal çiftleşme sırasında '50 kez' sevişiyordu. Sümer tapınağı E-ninnu, "50'ler evi" anlamına da geliyordu. Türklerde ermiş kişi, “40'lara karışır”dı. Uruk kahramanı Gılgamış’ın yanında "anası ve evi olmayan" 50 savaşçı bulunurdu. Daha geç Sümer döneminde Edubba'da okuyan haylaz öğrenci, eski kutsal 60'ların anısına, 60 kez kırbaçlanır veya 60 gün kapatılarak cezalandırılırdı. Modern dünyaya aktarılmış olan Sümer zaman ve ağırlık ölçü birimleri 10 ve 60 sayılarını temel alarak şekillenmiş ise, bunun "ay, yıldız, güneş; gezegenler" ile bir ilişkisi yoktur. Bu sayılar, daha eski dönemin Sümer toplum birimlerinin örgütlenme rakamlarından başka bir şey değildi.

Yeni Ahit-İncil, 70 ile 7 arasında soyut bağlantılar kurar. Homeros destanlarında Zeus için hep 100'lük sığırlar adanır. Toplum birimleri geliştikçe, yeni ilişkiler bakımından sayısal düzenleme de değişmektedir. 1001 gece masallarının kaynağı Hindistan Kast’ları sistematik olarak 1000’er kişiden oluşuyordu.

'İdeal devlet' üzerine Aristo ve Platon’un yazıları, şehir yurttaşlığının kesin sayılarla sabitlenmiş olduğuna ilişkin konunun tam ve ayrıntılı bir açıklamasını verir. Atina, Isparta, Attika ve öteki eski site şehir devletleri saptanmış belirli bir sayıda yurttaşa sahip olmalıydı ve bu ‘yurttaş’ların hak ve ödevleri düzenlenmeliydi. Atina ve Roma yurttaşlığı edinmenin nasıl zorlaştırılabileceği üzerine tartışmaların tarihi 2500 yıl öncesine dayanır. Bu topluluklarda 'yurttaş' sayısının sabit tutulması kaygısının, erkekler ve kadınlar arası homoseksüalitenin desteklenmesine yol açmış olabileceğini düşünmek için nedenler var. Atina, 20 binin üzerinde köleye sahip iken “yurttaş” sayısı yalnızca 1.000 olarak saptanıyor ve bu sayı korunmaya çalışılıyordu. Günümüzde ülkelerin asker veya silah gücü, öteki ülkeleri de ilgilendiren bir konu olarak ele alınıyorsa, eski toplum birimlerin yurttaş sayısının sabit tutulması kaygısı da benzer bir şekilde ele alınmış olmalıdır.

Eski belirleyici rakamlar, yerlerini, saptanan yeni rakamlara bırakırken, kendisini kutsatmakta ve kalacağı köşesine genellikle kutsal örtüsüyle çekilmektedir. Turuva önünde yüzlerce savaşçıyı yöneten Aşil, Patraklos'un cenaze töreninde, Zeus ve öteki ölümsüz tanrılara '50 keçi' kurban adamıştı. Eski çağın 100’leri, daha sonra yeniden, ama bu kez bir başka yönetim birimi olarak Çarlık Rusya'sında 100'lük meclisler, Roma'da ise Senato olarak biçimlenir.

Yazıldığı sırada artık uzak bir geçmiş haline gelen Abraham'ın hikayesinde, Eski Ahit'te, Sodom'u yakmaya karar veren Yehova Tanrı ile Abraham arasındaki konuşma şöyle aktarılmaktadır:

"Abraham, Yahve'ye (Yehova'ya) yaklaşıp dedi ki;
- Gerçekten günahsız ile günahlıyı birlikte mi yok edeceksin? Belki de şehirde 50 günahsız, doğru adam vardır. Aralarında 50 doğru adam varsa da affetmeyip yok edecek misin gerçekten? Uzak olsun böyle bir şey senden!

Yahve dedi ki;
- Eğer Sodom şehrinde 50 doğru adam bulursam, onların hatırına tüm şehri affedeceğim.

Abraham yeniden sordu;
- Çekinmeden soruyorum tanrıma… Fakat bu 50 doğru adamdan beşi eksikse, bu beş eksik için bütün şehri yıkacak mısın?

Yahve yanıtladı:
- Hayır, eğer orada 45 doğru adam bulursam, yıkmayacağım.

Abraham bir daha sordu:
- Belki de orada sadece 40 doğru adam vardır.

Yahve yanıtladı:
- Kırkların hatırına onları yok etmeyeceğim.

Abraham dedi ki:
- Tanrım kızmasın da sorayım, belki de 30 tane bulunuyor onlardan.

Yahve yanıtladı:
- Eğer onlardan 30 bulursam, onları yok etmeyeceğim.

Abraham dedi ki:
- Çekinmeden soruyorum Tanrım, belki de onlardan 20 vardır.

Yahve yanıtladı:
- Yirmilerin hatırına yok etmeyeceğim onları.

Abraham dedi ki:
- Tanrım kızmasın da, son kez bir daha sorayım. Orada belki de onlardan sadece 10 vardır.

Yahve yanıtladı:
- 10' ların hatırına onları yok etmeyeceğim.
(Eski Ahit. Yaratılış. III. 18)

Eğer bay Roux ve öteki uzmanlarımız, başlarını, uzmanlık alanlarının bir parça ilerisine uzatabilmiş ve evrensel yapılanmaların tarihçesini gerçek anlamlarıyla kavrayabilmiş olsalardı, "yedi gezegeni bile bilmeyen Türkler"in nasıl olup da dokuz gezegene taptığı biçiminde yıldızlarda yanıt arayan sorulardan kurtulabilirler ve kuşkusuz daha yararlı sonuçlara ulaşabilirlerdi.

Safa Kaçmaz
Paris, 26.08.2004

e-posta: safakacmaz@yahoo.com