17.10.2013

Dinlerde Kutsal Ve Yasak Soğan...

Ermeni kilisesinde MIRMIRAS

MIRMIRAS Ermeniler tarafından Medz Bahk'ta (Büyük Oruç) özellikle Anadolu köylerinde yaygın şekilde kullanılırdı.

MIRMIRAS yemek odasının tavanından bir iple asılıyor. Büyükçe bir mor soğana herhangi bir kuşun (tavuk, horoz, ördek, kaz, hindi, şimdilerde devekuşu...) yedi tüyleri eşit aralıklarla fırıldak şeklinde batırılıyor. Soğanın altına da kırmızı kuru biber asılıyor.

Yedi tüyler, Medz Bahk'in yedi haftalarını, kırmızı biber ise oruç tutmayan tövbesiz insanı bekleyen manevi ateşi simgeliyor.

Mor soğan ise yedi günahlar (kibir, kıskançlık, öfke, tembellik, maddeperestlik ya da materyalizm, oburluk ve şehvet) ile yaralı olan gönülü simgeliyor.

İnsan ancak tövbe ederek ya da tövbesini yenileyerek rahatlıyor, soğanın en derinindeki iç kısım gibi, Mesih İsa'nın sayesinde arınıyor, bembeyaz oluyor.

Paregentan'ı (karnaval) takip eden Pazartesi günü asılan MIRMIRAS'tan, Medz Bahk'taki her bir Cumartesi akşamı, akşam duasından sonra, tüylerden biri çekiliyor. Son tüy de Kutsal Cumartesi Surp Zadik (Paskalya) arefe töreninden önce çekiliyor.

Mor soğan ise arefe töreninden hemen sonra kiliseden eve dönüldüğünde, kırılıyor ve arefede yenmesi geleneksel olan balık ile (İstanbul'da lakerda) bir güzel yeniliyor.


                            Ermeni Kilisesinde MIRMIRAS Geleneği...
                                                                 Lraper - Medz Bahk Geleneklerimizden: MIRMIRAS
                                                                                                   www.lraper.org


Gazeteler:
TBMM Üyeler Lokantası, Alevilerin inancına göre Muharrem ayında et ve soğan yenmediğinden, menüye etsiz ve soğansız yemekler ekledi.

27 Kasım'a kadar devam edecek Muharrem orucu boyunca iftar menüsünde etsiz ve soğansız yemekler yer alacak.

http://www.facebook.com/media/set/...


Soğan’ın özellikle ‘mor’ olanı tanrısal olarak kutsal veya yasak olur...

"Kürt Soğan'ın cücüğünü sever"... Balık haftanın bazı günleri yasaklanır, fakat bazı günler özellikle balık yemek gerekir.
Hatta Balık'ın türleri bile bu "yasak" veya "gerek"in konusu olur... Karmaşık bir görünüm…


                                        ''soğan başlı'' bronz çan


DİYARBAKIR - Diyarbakır'daki Surp Gragos Ermeni Kilisesi için Rusya'dan getirilen 100 kilo ağırlığındaki ''soğan başlı'' bronz çan kilisenin yeniden kurulan kulesine yerleştirildi.
Surp Gragos Ermeni Kilisesi'ndeki onarım ve restorasyon çalışmaları kapsamında, yaklaşık 97 yıl önce yıkılan çan kulesinin yerine yenisi yapıldı.
Kilise için Rusya'nın başkenti Moskova'da yaptırılan ve Diyarbakır'a getirilerek kuleye asılan çan, Türkiye Ermenileri Patrikliği Genel Vekili Başepiskopos Aram Ateşyan tarafından çalındı.
Okunan dualar ve yakılan tütsüler eşliğinde çalınan çanın ardından, kilisenin bitişindeki küçük kiliseye geçilerek akşam duası okundu.
Kilisede, yarın yurt içi ve yurt dışından çok sayıda kişinin katılacağı bir ayin yapılacağı bildirildi.

Kaynak:
 http://www.diyarinsesi.org/...


Eski Ahit'in bu meyve-sebzelerinin nedensiz yere adlarının anılmadığını; burada kast edilenin, "meyve-sebze" totem bitkiler üzerinden "insan toplulukları" olduğunu anlıyoruz.

"Keşke yiyecek biraz et olsaydı!" isteğinin ardından sayılan "sebze-meyve" totemler, aslında bu "etleri" çağrıştırıyordu ve bu "etleri-sebzeleri" yiyenlerin derhal öldürülmüş olmaları da onların "yamyamlık"larına karşı bir ceza olarak görünüyor.

Anlatım çok net değildir ama sonucun ölüm olduğu açıkça görülüyor.
Biz onu "Yamyamlığa karşı bir ceza" olarak yorumluyoruz.

***
Halk Yakınıyor

BÖLÜM 11


1 Halk çektiği sıkıntılardan ötürü yakınmaya başladı. RAB bunu duyunca öfkelendi, aralarına ateşini göndererek ordugahın kenarlarını yakıp yok etti.

2 Halk Musa`ya yalvardı. Musa RAB`be yakarınca ateş söndü.

3 Bu nedenle oraya Tavera*fo* adı verildi. Çünkü RAB`bin gönderdiği ateş onların arasında yanmıştı.

4 Derken, halkın arasındaki yabancılar başka yiyeceklere özlem duymaya başladılar. İsrailliler de yine ağlayarak, “Keşke yiyecek biraz et olsaydı!” dediler,

5 Mısır`da parasız yediğimiz balıkları, salatalıkları, karpuzları, pırasaları, soğanları, sarmısakları anımsıyoruz.

6 Şimdiyse yemek yeme isteğimizi yitirdik. Bu mandan* başka hiçbir şey gördüğümüz yok.”

7 Man kişniş tohumuna benzerdi, görünüşü de reçine gibiydi.

8 Halk çıkıp onu toplar, değirmende öğütür ya da havanda döverdi. Çömlekte haşlayıp pide yaparlardı. Tadı zeytinyağında pişirilmiş yiyeceklere benzerdi.

9 Gece ordugaha çiy düşerken, man da birlikte düşerdi.

10 Musa herkesin, her ailenin çadırının önünde ağladığını duydu. RAB buna çok öfkelendi. Musa da üzüldü.

11 RAB`be, “Kuluna neden kötü davrandın?” dedi, “Seni hoşnut etmeyen ne yaptım ki, bu halkın yükünü bana yüklüyorsun?

12 Bütün bu halka ben mi gebe kaldım? Onları ben mi doğurdum? Öyleyse neden emzikteki çocuğu taşıyan bir dadı gibi, atalarına ant içerek söz verdiğin ülkeye onları kucağımda taşımamı istiyorsun?

13 Bütün bu halka verecek eti nereden bulayım? Bana, `Bize yiyecek et ver diye sızlanıp duruyorlar.

14 Bu halkı tek başıma taşıyamam, bunca yükü kaldıramam.

15 Bana böyle davranacaksan -eğer gözünde lütuf bulduysam- lütfen beni hemen öldür de kendi yıkımımı görmeyeyim.”

16 RAB Musa`ya, “Halk arasında önder ve yönetici bildiğin İsrail ileri gelenlerinden yetmiş kişi topla” dedi, “Onları Buluşma Çadırı`na getir, yanında dursunlar.

17 Ben inip seninle orada konuşacağım. Senin üzerindeki Ruh`tan alıp onlara vereceğim. Halkın yükünü tek başına taşımaman için sana yardım edecekler.

18 Halka de ki, `Yarın için kendinizi kutsayın, et yiyeceksiniz. Keşke yiyecek biraz et olsaydı, Mısır`da durumumuz iyiydi diye ağladığınızı RAB duydu. Şimdi yemeniz için size et verecek.

19 Yalnız bir gün, iki gün, beş, on ya da yirmi gün değil,

20 bir ay boyunca, burnunuzdan gelinceye dek, tiksinene dek yiyeceksiniz. Çünkü aranızda olan RAB`bi reddettiniz. O`nun önünde, Mısır`dan neden çıktık diyerek ağladınız.”

21 Musa, “Aralarında bulunduğum halkın 600 000`i yetişkin erkektir” diye karşılık verdi, “Oysa sen, `Bu halka bir ay boyunca yemesi için et vereceğim diyorsun.

22 Bütün davarlar, sığırlar kesilse, onları doyurur mu? Denizdeki bütün balıklar tutulsa, onları doyurur mu?”

23 RAB, “Elim kısaldı mı?” diye yanıtladı, “Sana söylediklerimin yerine gelip gelmeyeceğini şimdi göreceksin.”

24 Böylece Musa dışarı çıkıp RAB`bin kendisine söylediklerini halka bildirdi. Halkın ileri gelenlerinden yetmiş adam toplayıp çadırın çevresine yerleştirdi.

25 Sonra RAB bulutun içinde inip Musa`yla konuştu. Musa`nın üzerindeki Ruh`tan alıp yetmiş ileri gelene verdi. Ruh`u alınca peygamberlik ettilerse de, daha sonra hiç peygamberlik etmediler.

26 Eldat ve Medat adında iki kişi ordugahta kalmıştı. Seçilen yetmiş kişi arasındaydılar ama çadıra gitmemişlerdi. Ruh üzerlerine konunca ordugahta peygamberlik ettiler.

27 Bir genç koşup Musa`ya, “Eldat`la Medat ordugahta peygamberlik ediyor” diye haber verdi.

28 Gençliğinden beri Musa`nın yardımcısı olan Nun oğlu Yeşu, “Ey efendim Musa, onlara engel ol!” dedi.

29 Ama Musa, “Sen benim adıma mı kıskanıyorsun?” diye yanıtladı, “Keşke RAB`bin bütün halkı peygamber olsa da RAB üzerlerine Ruhu`nu gönderse!”

30 Sonra Musa`yla İsrail`in ileri gelenleri ordugaha döndüler. Rab Bıldırcın Gönderiyor

31 RAB denizden bıldırcın getiren bir rüzgar gönderdi. Rüzgar bıldırcınları ordugahın her yönünden bir günlük yol kadar uzaklığa, yerden iki arşın yüksekliğe indirdi.

32 Halk bütün gün, bütün gece ve ertesi gün durmadan bıldırcın topladı. Kimse on homerden* az toplamadı. Bıldırcınları ordugahın çevresine serdiler.

33 Et daha halkın dişleri arasındayken, çiğnemeye vakit kalmadan RAB öfkelendi, onları büyük bir yıkımla cezalandırdı.

34 Bu nedenle oraya Kivrot-Hattaava adı verildi. Başka yiyeceklere özlem duyanları oraya gömdüler.

35 Halk Kivrot-Hattaava`dan Haserot`a göç edip orada kaldı.




Roş Aşana'da Fındık, ceviz vb. yenilmez...

Fındık, ceviz gibi sert kabuklu yemişlerin İbranice karşılığı egoz kelimesinin sayısal değeri Het-günah kelimesinin sayısal değerine eşit olduğu için, bazı geleneklere göre Roş Aşana’da bu tür yemişler yenmez.
***

                               Roş Aşana Seder’i ve simgesel yiyecekler

Roş Aşana’nın her iki akşamı (bu yıl 28 Eylül Çarşamba ve 29 Eylül Perşembe akşamları), yemekte özel bir seder - düzen takip edilir. Buna göre her iki gece de sinagogdan çıkıp eve gelince Kiduş yapılır ve Kiduş’ta her iki gece de “Şeeeheyanu” berahası söylenir. Netilat Yadayim ile eller yıkandıktan sonra iki bütün ekmekle Amotsi yapılır; ama ekmek tuza değil, şekere batırılır. Masaya konulan her simgesel yiyecek, onunla ilgili “Yei Ratson - Senin isteğin olsun ki” duası söylendikten sonra yenir. Masada bu yiyeceklerden herhangi biri (veya hiçbiri) yoksa bile, Yei Ratson’lar okunur.

Tatlı bir yeni sene için elma tatlısı; düşmanların ve Tanrı’dan nefret edenlerin ve kötülüğümüzü isteyen herkesin yok olması dileği için pırasa; uzaklaşmaları için pazı (veya ıspanak);bu kişilerin sonunun gelmesi için hurma; Tanrı bizi yargılarken sadece sevaplarımızı dikkate alması için kabak; bereket için balık; daima ‘baş’ olmamız için kuzu veya balık başı.



Musevilerde Hasat Bayramı... Kutsal Totem Tarım Ürünleri...

Eski toplumda "Kurban" konusunu incelerken ileri sürülen, "Kanlı Kurban-Kansız Kurban" gibi bir ikilemin, konu bakımından işe yaramaz bir sınıflama olduğunu ortaya koymuştuk.

Eski toplumsal yapının özelliği "sunu"ların özelliğini de belirler.

Eski toplum birimlerinin, "Çoban" veya "Tarımcı" olmalarına bağlı olarak, kendileri olarak, kendileri ile eşitledikleri, karşı toplum birime kendi yerlerine geçmek üzere sundukları bitkiler ve hayvanlar, onların totem hayvan veya totem bitkilerinin neler olduklarını da açıklığa kavuşturur.

İlgili toplum birim "avcı" ise onun tanrılara, "av hayvanları sunusu"nda bulunması kadar doğal bir şey olamaz. Fakat mesela İslami kurallarda, bir hayvanın kurban özelliği taşıması için "yabani olmaması" kuralı bulunduğu için, anlarız ki İslam inancının ön kökenleri, "avcı-toplayıcı" toplumlardan çok, "çoban" ve "tarımcı" topluluklara dayanmaktadır.

Benzer biçimde, "tavuk" veya "horoz"u kurbandan saymayanlar için, horoz,tavuk,piliç,yumurta gibi köy toplumu ürünleri birer totem olamaz. Fakat görüyoruz ki Musevilik ve Hristiyanlığın bir bölümü için "tavuk","horoz" ve yumurta birer ritüel araçlarıdır.

Eski toplum inceleyicileri, hayvan kurbanlar üzerine çok fazla yoğunlaşarak, eski tarım toplumlarının "bitki", " ürün", "yeşillik", "buğday-mercimek" vb. gibi ürünlerinin hayvan kurbanlar değerinde olduğunu gözlerden kaçırmışlardır.

Eski topluma doğru gidildikçe, hayvan kurbanları kadar önemli tarım ritüelleri bulunduğunu; bitki totemlerin, "kutsal ve haram bitki-meyve-sebze" konusunun oldukça detaylı olduğunu görmeye başlıyoruz.

Kaynakları erken Mezopotamya'ya dayanan ve eşek, köpek, tavşan totemlerin çok önemsendiği bir dönemin imanlarından birisi olan Yezidiliğin " kabak günah", "marul günah", "fasulye günah"... türü inanç kaynakları, onların tarımcı, "kazmanın adamı", "çapa adamı", yani tarım toplumu olmaları ile çok yakından bağımlı olmalıdır.

Erken Mezopotamya toplumları, avcı, tarımcı ve çoban oluşlarına göre, kendilerinin sahip oldukları, ürettikleri ve kendi bedenleri ile eşitledikleri ürün ve hayvanları "kutsal totem"leri olarak saptamışlar; insan kurbanı yerine bu ürünleri veya hayvanları sunarak kendi canlarını kurtarmışlardır.

"Kutsal" kitaplarda, tanrının daha ilk anda Adem ve Havva'ya "yaşam ağacı"ndan bahsetmesi; meyve-ürün yasağı formüle etmesi nedensiz değildir.

Benzer şekilde, Habil ve Kabil de analarından doğup biraz serpilince, derhal "meslek seçimi" yaparlar: Biri Çoban olur.... Diğeri de Tarımcı...

Hayvan kurbanlar oldukça işlendiğine göre, biraz da tarım ürünleri sunumu üzerinde durmakta yarar var.


                                                   Sukkot | Judaica 101
                                                                                      www.ajudaica.com


                                                                             http://youtu.be/DZGJtzew-o8



Sukkot....
Barakaların Festivali veya Çadırların Festivali olarak adlandırılan, Sukot, kutsal bir bayramdır ve Tişri ayının 15. günü (eylül-ekim sonları arası) kutlanır. Yahudilerin Kudüs’teki tapınağa hac ettikleri üç kutsal festivalden biridir (Şaloş Regalim.)

Bayram yedi gün sürer ve ara günlere Hol Hamoed denir. Sukalar, baraka veya çadır anlamına gelen duvarlara ve organik (genelde belirli ağaç dallarıyla) şeylerle yapılan küçük yapılardır. Sukalar, Mısır’daki kölelikten kaçtıktan sonra 40 yıl çölde yolculuk yapan, İsrail oğullarını anar. Bayramın her günü, Yahudi ev sakinler, Lulav ve Etrog’la dualar okur [1].

Suka, Sukot süresince içkinin ve yemeğin yenilip, uykunun gerçekleştiği küçük kulübelerdir...
Sukot’un kaynağı tarımdan gelir. Bunun kanıtları arasında; kutsal kitaptaki adı, ‘Hasat Festivali,’ [2] süresince gerçekleşen kutlamalar ve “Yedinci ay festivali” sezonu vardır. Yüksek sayıdaki katılımdan dolayı, Sukot, önemli devlet törenlerinin gerçekleştiği bir zaman halini almıştır.

Musa, İsraillilerden her yedi yılda bir Sukot zamanında toplanmalarını ve kutsal kitaptan okumalarını istemiştir (Tensiye 31:10-11). Kral Süleyman, Kudüs’teki tapınağı, Sukot’ta adamıştır(1 Kings 8; 2 Chron. 7). Ayrıca Sukot, Kudüs’teki kurban ibadetinin Babil tutsaklığı döneminden sonra devam etmesinden sonra gelen ilk kutsal bayram olmuştur (Ezra 3:2-4).

Levililer kitabına göre, Tanrı Musa’ya halka şunu emretmesini söyledi:

“Yedi gün çardaklarda (Sukalarda) oturacaksınız, İsrail’de bütün yerliler çardaklarında oturacaklar. İsrail oğullarını Mısır diyarından çıkardığım zaman, onları çardaklarda oturttuğumu nesilleriniz bilsinler.” (Lev. 23:42-43).

Kurallar ve adetler


Sukot yedi günlük bir bayramdır. İlk günü özel dualar ve yemeklerle kutlanır. Diğer günleri ise Hol Hamoed (festivalin hafta içi günleri) olarak bilinir. Yedinci günü Hoshana Rabbah ( Büyük Hoşana) olarak adlandırılır ve kendine özgü rituelleri vardır. İsrail dışında, ilk iki günü tamamen festival olarak kutlanılır. Bütün hafta boyunca yemekler sukalarda yenir ve Ortodoks Yahudi aileleri sukalarda uyur. Her gün Lulav ve Etrog ile dualar okunur.

Suka inşa etmek

Suka'nın duvarları herhangi bir maddeyle yapılabilir (tahta, bez, alüminyum cephe kaplama ya da bez.) Duvarlar ortada tek durabilir ya da bir yapının yanında yapılabilir. Tavan organik maddelerden yapılmalıdır (Skhakh) yapraklı ağaç dalları ya da palmiye yaprakları gibi. Sukanın içini sallanan şeyler dekore etmek adettir.

(Yedi tür. [3])

Özel ibadetler

Sukot’taki ibadetler arasında, Tevrat okumak, sabah ayininden sonra Musaf’ı okumak, Hallel’i okumak ve Ana duaya özel eklemeler yapmak ve yemeklerden sonra şükran duası etmek vardır. Buna ek olarak, ibadetlere 4 türün katıldığı ritüeller de dâhildir. Lulav ve Etrog Şabat’ta sinagoga getirilmez.

Hoshanot

Festivalin her günü, dua edenler, ellerinde dört türle birlikte sinagog etrafında dönerek mezmur 118.25’i ve Hoşanot adlı özel duayı okurlar. Bu ritüel, ya sabah Tevrat okumalarından sonra ya da Musaf’ın sonunda gerçekleşir. Bu tören, Kudüs’teki tapınakta gerçekleşen söğüt ağacı törenini anar. Söğüt ağacı töreninde, sunağın yanında söğüt ağacı dalları kümelenir ve dua edenler sunağın etrafında dönerek dualar okurdu.

Ushpizin


Tatil süresince, bazı Yahudiler ushpizin adlı duayı okurlar. Bu dua, yedi ‘yüce misafir’in Suka’ya karşılanmasını sembolize eder. Bu ushpizinler (Aramice אושפיזין 'misafirler’) İsrail’in yedi kutsal liderini temsil eder: Abraham, İshak, Yakup, Musa, Harun, Yusuf ve Davud. Geleneğe göre, Suka’ya her gece farklı bir misafir girer ve ardından altı kişi onu takip eder. Her misafir, o günün dini önemine dair ders verir. Yeni başlayan bir gelenekle, bazı Yahudiler bu yedi yüce misafirin eşlerini de Suka’ya davet etmeye başladılar: Sara, Rebeka, Rakel, Leah, Meryem, Debora, Ester, Rut ve Tamar.

Hol Hamoed

Sukot’un ikinci gününden yedinci gününe kadar olan döneme Hol Hamoed חול המועד adı verilir. Bu günlerde, özel yemekler, toplantılar, aile ziyaretleri ve başkalarının Sukalarını gezmek gibi bayrama özel aktiviteler yapılır. Bayramın rahatlığını ve eğlencesini bozacak; çamaşır yıkamak, elbise tamir etmek ya da iş yapmak gibi aktiviteler yasaktır. Birçok Yahudi Hol Hamoed günlerini tatil zamanı olarak geçirir. Birçok sinagog ve Yahudi merkezleri özel aktiviteler yapar ve yemekler verir.

Hakel

Kudüs’teki tapınak zamanında, bütün Yahudi erkekler, kadınlar ve çocuklar: Kudüs’e gelir, tapınak bahçesinde toplanır ve Yahudi kralın Tevrat’tan okuduğu seçmeleri dinlerlerdi. Bu tören her yedi yılda bir yapılırdı ama tapınağın yıkılmasıyla sona erdi [4]

Sukot’un ara günlerinde, müzikli ve danslı toplantılar gerçekleşir, bunlara simchat beit hashoevah denilir. Bu gelenek, Siloam havuzundan su alınıp, Kudüs’teki hac yolunu kullanıp, tapınağa su taşımayı anar.

Hoş’ana raba

Sukot’un yedinci günü, Hoş’ana Raba’dır (büyük yalvarış.) Bu günde, yedi tur gerçekleşen, ayine katılanların ellerinde dört türle ve ek dualar okuduğu özel ayinler gerçekleşir.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Sukot


                                                                             http://ivarfjeld.wordpress.com/2009/10/05/


                                                                   
                                                                           http://ivarfjeld.wordpress.com/2009/10/05/




                                                                                 http://www.la-croix.com/...
                                               Israël en pénurie de palmes pour la fête de Souccot | La-Croix.com


                                   "Lulav" ve "Etrog" ürünleri...


Suka'lar.....
Sukot süresince içkinin içilip, yemeğin yendiği,
 uykunun gerçekleştiği "çatısı bitkilerden olan" küçük kulübeler....


Muhtemelen bu kutsal ürünün saflığı, "harama bulaşmadığı" kontrol ediliyor olmalı...

Bir Müslüman, kurban edeceği hayvanın gözünü,dişini, kulağını vb. nasıl kontrol ediyor ise, burada da aynı temel mantık işliyor olmalı...

"Kutsal"ın, "kutsal"lığının bozulmamış olması...

Buradaki sorular şunlar:

Acaba, bu üründeki "kutsallığı" ne ve nasıl bozar?

Bu ürün tam olarak nedir?

Bunları da öğrenmek gerekecek...


















Bu inceleme, meyvenin 'helal'liğinde 
kusur olup olmadığıyla ilgilidir...







































                                  Sukkot barakalarında 'gizli ayin!'


Sukkot barakalarında 'gizli ayin!'

Bir kural olarak her gizli ayinin, ötekilerden gizlenecek yanlar taşıdığını söyleyebiliriz.

Kural olarak 'gizli ayin'lerde,

a) İç ve-ya dış yamyamlık edimleri....

b) O sırada artık "etik dışı bulunan" ve-ya yasaklanmış olan eski cinsel ilişki bağlarının canlandırılması...

gerçekleşir.






Günümüzde pek önemsenmeyen 'yeşil' bayramları, eski toplumun bitki-ürün totemlerinin önemi gösterir...


Üzüm kutsama ritüelleri, 
Ermeni, Süryani, Rum kiliselerinde hala devam ediyor...