26.02.2013

Zaman Ölçüm Değerleri-2


Eski  Zaman Ölçüm Değerleri  Ve Tarihin Yeniden Kurgulanması...

 
 
 
 
Tablo 2- Fara'dan Matematiksel Metin (A. Demiel, "Schultexte aus Fara," No. 82)

 
 
 
Bu tablo, alanların yüzölçümü'nün hesaplanmasina yardimci olmak
üzere hazirlanmıştir.
 
 
Birinci sütun (solda) gar-du cinsinden ölçülen kenarın uzunluğunu vermektedir
 
(1 gar-du =.y.5,5 m.).
 
Öteki kenarın uzunluğunu veren ikinci (ortada) sütun birinci kenara esit (sa) olduğunu belirtmektedir.
 
Üçüncü sütun (sagda) iku cinsinden ölçülen alanı vermektedir (1 iku =100 gar-du²). Böylece, alani gar-du² cinsinden bulmak için üçüncü sütunda verilen sonuç 100 ile çarpilir.
Alan ölçüleri için bir dizi özel sayı kullanıldığına dikkat ediniz.
 
O= 1080 iku             # = 180 iku                  o= 18 iku
 
*** 
 
 
“Yaratılış Bilmecesi”ni Çözmek !

Eski Toplumda 'Tarih'..

“Zaman” konusunun, eski toplumda, iki toplum birim  arasındaki karşılıklı rotasyonel düzenin bir parçası  olarak, çok daha dikkatle ele alınmaya başlandığını düşünmemiz için nedenler var.
 
Eski toplumun  ‘yaratılış’ anlatımlarının bir versiyonu  olan Enuma Eliş’in daha ilk satırlarında, “tatlı su’ ve “tuzlu su” toplumlarının kendi tanrı’larını yaratmalarından  hemen sonra  ‘yaratılan’  kurumlar olan,
Lahmu-Lahamu  ve Zaman”dı ve bunlara bağlı olarak da
 
“Yeri'n Sar’ı”(Ki-sar),”Gök’ün Sar’ı”(An-sarvar edilmişti:
 
Adı yokken göğ'ün daha                                      
Yer'in daha adı  yokken      
Babaları (tatli su)  Abzu’dan           
Anaları   (tuzlu su) Tiamat’a
Sular akıp bir oluyordu.
                                                                  
Saptanmamıştı arpa buğday tahıllar
Görülmemişti öbek öbek kamışlar
Hiçbir Tanrı yaratılmamıştı henüz daha
Ad  konmamıştı  hiçbir şeye
Alına kader damgası vurulmamıştı daha
 
Saptandı  sonra tanrılar
Lahmu Lahamu yapıldı ardından           
Zaman akıp gidiyordu durmadan
Belirlendi sonraki Ki-Sar, An-Sar              
Günleri düzeltip  ayarladılar
 
 
***
 
''Kırallığın  ...'si gökten indirildikten sonra,
 
Yüce taç ve kırallık tahtı gökten indirildikten sonra,
 
O, ayinleri ve yüce tanrısal yasaları uyguladı ,
 
...kutsanmış yerde beş kent kurdu,
 
Onlara ad verdi,
 
İbadet merkezlerini  aralarında bölüştürdü
 
Bu kentlerden birincisini, Eridu'yu, Nudimmud'a,
(Dhorm: “insan'ın yaratıcısı”na) öndere verdi
 
İkincisini, Badtibira'yı, ....'ya verdi,
Üçüncüsünü, Larak'ı, Endurbilhursag'a verdi,
Dördüncüsünü, Sippar'ı, yiğit Utu'ya verdi,
Beşincisini, Şuruppak'ı, Sud'a verdi.
Kentlere  adlarını  verdi,
İbadet merkezlerini bölüştürdü….''
Tufan Öncesi (Lam Abubi)
 
Toplam  431 200 sene.

**
u—ul-li-a-ta numun-e-a-ta u-bi-a
« tohumun çıktıgıen eski zamandan beri »
 
***
« Enlil,
Sümer ülkesinin tohumunun topraktan çıkması için,
Yer’den  Göğ’ü ayırmak icin,
Yer’den Göğ'ü ayırmaya karar verdi. »

***

“Gök, Yer'den ayrıldıktan sonra
Yer, Gök'ten ayrıldıktan sonra
İnsana ad  konduktan sonra
An, Gök'ü alıp götürdükten sonra
Enlil ,Yer'i alıp götürdükten sonra..”


***

(Larsa-Nippur Listesi)Kırallar
Şehir
Yıl
A-lu-lim
Nun-ki (Eridu ?)
8 Sar=
28 800
A-la(l)-gar
Nun-ki
10 Sar=
36 000
En-me-en-lu-an-na
Bad-tabira
12 Sar=
43 200
En-me-en-gal-an-na
Bad -tabira
8 Sar=
28 800
Dumuzi
Bad -tabira
10 Sar=
36 000
En-Sib-zi-an-na
Larak (Uruk ?)
8 Sar=
28 800
En-me-en-dur-an-na
Sippar
5 Sar+5Ner=
21 000
Ubar du du
Şuruppak(Uruffak)
5 Sar+1 Ner=
18 600
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Rahip Berose Listesi/Kırallar
Şehir
Yıl
Aloros/ Oannès
Babil
36. 000
Alaparos
Babil
10. 800
Amelon
Pantibibla
46. 800
Ammenon
Pantibibla
43. 200
Megalaros
Pantibibla
64. 800
Daonos
Pantibibla
36. 000
Euedorachos
Pantibibla
64. 800
Amempsinos
Larak
36. 000
Opartes
Larak
28. 800
Xisuthros (Sisithus, Sisutros)
Supuppak
64. 800
 
 
 
 
 
 
 
































































'Küresel' Dünya 'Küresel' Din İstiyor!

 

Din’leri ve dinin kökenlerini anlamaksızın;  eski Mezopotamya çevrelerinde , MÖ. 4. binli yıllardan itibaren, adım adım  evrimler geçirerek oluşan dinlerin etnik ve kültürel temellerini tanımaksızın, onların bugünkü konumunu ve geleceğin din’lerini de anlamak  mümkün değil.

Din savaşı hiç bitmemişti ki, şimdi ortaya çıkıyor olsun... 

Dünyanın küreselleştiğini saptayacaksınız;
küreselliği 'liberalizm' adına alkışlayacaksınız;
bütün ‘ulusal sınır’ ve ‘ulusal değer’lerin adım adım zorla yıkılmasını destekleyeceksiniz...

ama öte yandan her türlü etnik değerini, ulusal sınırlarını yitirmiş toplulukların , çok güçlü bir  “üst birleştireni olarak din”ler etrafında toparlanıyor ve toparlanmaya devam ediyor olmasına şaşıracaksınız…

Taha Akyol'un durumu biraz böyle.
  
Aslında, insan toplumlarının davranışlarına şaşırılamaz. Çünkü o,nasıl olması gerekiyorsa öyle hareket eder.

Bütün bunları yazmayı canım hiç çekmiyor  ama , “Papa’nın dedikleri” üzerine bazı gazete ‘köşe’lerinde yazılanları görünce, biraz zorunlu hissediyor kendini insan.

Taha Akyol, bugün, Papa’nın “dinler arası gerilimi körüklemiş, ‘medeniyetler çatışması’na benzin dökmüş” olduğunu yazmış.
Türker Alkan ise   Papa’nın  söyleminin  “senelerdir ‘dinler arası diyalog’ çağrısında bulunanların da ne kadar boş işlerle uğraştığının bir kanıtı”  olduğunu, hatta biraz eski yazılarına hayıflanmış gibi, yazmış.

Derya Sazak’ın sözleri ise  daha  özlü bir anlatım gibi. Şöyle diyor D.Sazak:

“Huntington’un  ‘medeniyetler çatışması’  tezini haklı çıkarmak için 11 Eylül’den bu yana sergilenen  ‘akıl dışı’ çabalara Papa 16’ncı Benedictus da, İslam dünyasını ayağa kaldıran ‘Hz Muhammed söylemi’ ile katıldı.”

Demek ki dünyamız , bütün işini gücünü bırakmış, “Huntington’un ‘medeniyetler çatışması’ tezini haklı çıkarmak”  için, elinden ne gelirse yapıyor... ABD yönetimi, İsrael, Ben Ladin…  Şimdiki Papa da Vatikan’dan katılmış bu çabaya...

Bu tür değerlendirmelerde, sebep-sonuç ilişkileri alt üst  durmaktadır hep. Oysa dünyayı teoriler yönetmiyor. Tılsım tek başına  “yazılı teori”lerde olsaydı, dünyada fırtına estiren  düşüncelerin şimdi neden bir yaprak kıpırdatma gücüne bile sahip olmadıklarını açıklayamazdık. Teorisyenlerin, insanları peşlerinden koşturdukları tezine çok fazla inanmamak gerek. Tersine;  teoriler ve onun yaratıcıları, insan toplumunun  peşinden koşarlar ve eğer yürüyüş kolunun başına doğru yaklaşır, nereye doğru gidildiğini ve gidilmesi gerektiğini söyleyebilirlerse, teorisyen olurlar. O anki durumu az çok derli toplu bir  program haline de getirmişlerdir, hepsi bu.

Dünya şimdi, sosyal alanda, küresel sermayenin taleplerine uygun, “ulus üstü” birleştiren olarak  “küresel din”ler etrafında yeniden şekillenme sancıları çekiyor.

Sınırı kalkmış topraklar üzerine, ‘ulusal’ gömleğinden iyice arınmış küresel sermayenin egemen olduğu “küre”miz, tam olarak buna uygun bir dünya, tam anlamıyla  kendine ait küresel bir din istiyor. Sadece Türkiye veya öteki  “geri Doğu”  toplumlarında değil, “ileri Batı”da da yaşanmakta ve olacak olan “dinsel sosyal devletler”in yeniden biçimlenmesi sürecidir.

Bu süreç, işler zamana bırakılarak fazla kanlı olmadan da gerçekleşebilir. Tamamen  şiddet politikalarıyla  da...
Şu anda, bomba ve ateş politikası yürürlükte.

“Haklı-haksız” ; “temiz-kirli” gibi  “etiket tasnifleri”ni bir yana bırakarak şiddetin, terörün   her türüne karşı çıkmadan ve  dinlerin gerçek  toplumsal kaynaklarını tanımadan bu alanda fazla  ilerlenemez.

Şimdi övünüp-dövünmek pek bir çözüm değil ..
Daha sonra ise oldukça geç kalınmış olacak zaten.


***

PAPA XVI. BENEDİKT'İN KONUŞMASI'NA EK

Papa 16. Benedikt’in  konuşması ile ilgili  İslam dünyasının tepkilerinin  içerik zayıflığına ve  ilgili konuşmayı yeterince değerlendirme derinliğine  sahip  olmadığından bahsettiğimiz  yazıda, şunları da söylemiştik:

“Papa’nın konuşmasında  İslam, ad verilerek ele alınmış olmakla birlikte, bu konuşma, bir bütün olarak, son derece yetkin hazırlanmış, güçlü bir metin halinde, hiç olmazsa bütün Avrupa’da ve Hıristiyan dünyasında ortak bir İsacılık yorumunu geliştirmeye yönelik bir çabayı yansıtıyor.”
...
“Papa’nın konuşmasında, eski Cermenik kökenli topluluk topraklarında boy veren Protestanlığa yöneltilmiş ciddi eleştirel yaklaşımlara karşılık, Hıristiyanlığın bir başka kalesi olan, Ermeni, Gürcü, Slav Ortodoksluğuna, şimdilik, tek  bir sözcükle bile olsa, dokundurma yapılmamış olması, Hıristiyanlığın o yorumlarıyla mücadelenin şu anda  Vatikan için pratik bir değer taşımıyor olmasından olmalı...”

29 Eylül 2006  tarihli  International Herald Tribune’de John Berwick tarafından yayınlanan bir makale, yukarıdaki değerlendirmeleri doğrular  özellikte görünüyor. Papa’nın konuşmasının asıl içeriğinin, sanıldığı gibi İslam ile bir hesaplaşma değil, ondan daha önce, “Hıristiyan birliği”ni sağlama  programı olduğu, herhalde, önümüzdeki dönemde daha iyi ortaya çıkacaktır.

Papa’nın  bu içerikteki  konuşması karşısında, onu, sadece, “…benim peygamberime hakaret etti…”  yanıyla ele alan Başbakan ve öteki yetkili çevrelerin, tutum veya siyasetlerini hangi algılama düzeyine bağlı olarak oluşturdukları da böylece daha berrak görülecektir. Fakat aslında bu noktadaki yanılsamanın, genel olarak tüm İslam dünyasına ilişkin olduğunu da ekleyelim...

Ekonomik küreselleşmeye bağlı olarak dinlerin geçireceği dönüşüm sürecini yavaş yavaş izleyeceğiz.

Aşağıda, IHT’ deki makalenin  orijinali ve onun kısmen tercüme edilmiş halini içeren Yeni şafak gazetesindeki yazı bulunuyor.



EK BİLGİ:

Papa’nın  12 Eylül tarihli konuşması üzerine yorumumuzu  ayın  20’sinde  yayınlamıştık. IHT’ deki makalenin yayınlanmasının ardından, Türk gazeteleri peş peşe, bu makaleyi, kısa yorumlar kattıkları  şaşkınlık belirtileri arasında  vermeye başladılar. Aşağıda bunun örneklerini, yayınlandıkça, veriyorum. Bu  durum aynı zamanda, gazetelerin köşelerinde, çocuklukları sırasında öğrendiklerini yinelemeyi gazetecilik sanan; fikir dünyasının daima gerisinde giden bizim gazetecilerimizin konumuna da işaret ediyor... Aslında şöyle de diyebiliriz:
Bir ülkenin siyaset düzeyi ne ise, o ülkenin gazetecilerinin düzeyi de o kadar...

(02.10. 06)

**
Yeni Safak
01.10.2006
BERLİN(ANKA)

 
International Herald Tribüne gazetesinde yayınlanan bir makalede, Kasım ayında Türkiye'yi ziyaret edecek olan Papa 16'ncı Benedikt'in amacının Müslümanlar ile bir diyalog değil Ortodokslarla tekrar birleşme çabası olduğu öne sürüldü. Deutche Welle TV'nin din işleri muhabiri John Berwick'in International Herald Tribüne gazetesinde yayınlanan makalesinde, Kasım ayında Türkiye'yi ziyaret edecek olan Papa 16'ncı Benedikt'in, daha önce Türkiye'nin Avrupa Birliği'nde yeri olmadığını ve Müslüman ülkelerin oluşturacağı bir birliğe katılması gerektiğini söylediği hatırlatıldı.

 
PAPA'NIN ZİYARETİ SİYASİ
Papa'nın Türkiye'yi, “Ankara'nın kendini takdim etmek istediği gibi Doğu ile Batı arasında bir köprü olarak gördüğü için” ziyaret etmeyeceğini ifade edilen makalede, hatta Benedikt'in bu ziyaretle amacının Müslümanlarla diyalog bile değil daha çok politik bir konu olduğu savunuldu.
Makalede, Papa'nın asıl amacının “Ortodoks Kilisesi'nin başında bulunan Fener Rum Patriği Bartholomeos olduğu” ifade edildi. Bartholomeos'un Ortodoksların en üst düzeydeki sözcüsü olduğu belirtilen makalede, nasıl Papa'nın görevi Batı kilisesini (Katolikler) birleştirmekse, Patriğin görevinin de Doğu kilisesini (Ortodokslar) birleştirmek olduğu savunuldu.

KATOLİKLERLE ORTODOKSLARI BİRLEŞTİRMEK İSTİYOR
Papa’(nın)  hırslı ve istemli bir gündemi olduğu kaydedilen makalede, Benedikt'in Avrupa'yı tekrar Hıristiyanlığa çağırmak istediği belirtildi. Makalede, “Bu, gerçek dışı görünebilir ama ilk adım bölünmüş Hıristiyanları birleştirmek olacaktır” denildi. Papa'nın, Katolikler ve Protestanlar arasında teolojik bakımdan çok ciddi farklar olduğuna inandığı belirtilen makalede, bu yüzden bu cephede yapılacak çok şey bulunmadığı ifade edildi. Makalede, ancak Ortodoksluk ile Katoliklik arasındaki durumun daha farklı olduğu ve Benedikt'e göre bu iki mezhep arasında bir birleşmenin mümkün ve arzu edilir olduğu kaydedildi.

 
BİZANS KRALI'NDAN ALINTI STRATEJİKTİ
Papa'nın, bir Ortodoks olan Bizans Kralı İkinci Manuel Paleologus'un Hazreti Muhammed ile ilgili sözlerinden alıntı yapması da bu amaca bağlanan makalede, bu atfın 240 milyon Ortodoks tarafından bir dayanışma jesti olarak algılanacağı savunuldu. Makalede son olarak, kasım ayında Türkiye'ye gelecek Papa'nın, Patrik Bartholomeos tarafından sıcak bir biçimde karşılanacağından hiçbir şüphenin bulunmadığı kaydedildi.
**



SABAH- 02 Ekim 2006
İlginç 'Papa ziyareti' iddiası
Katolik dünyasının ruhani lideri Papa 16. Benediktus'un İslam dünyasında tepki çeken konuşmasında Bizans imparatoru Paleologus'tan alıntı yapmasının ardında, Katolik dünyası ile Ortodoks dünyasını birleştirme hedefinin yattığı, Papa'nın Türkiye ziyaretinin ana hedefinin de bu olduğu öne sürüldü.

International Herald Tribune gazetesinde yer alan ve Alman DW-TV kanalının din muhabiri John Berwick tarafından kaleme alınan yazıda, Papa'nın geçen ay Almanya'da yaptığı ve İslam dünyasında tepkilere yol açan konuşmasında Türkler tarafından kuşatılmış Bizans imparatorunun sözlerinden alıntı yapmasının, "Doğu Ortodoks kilisesine mensup 240 milyon Hristiyan tarafından alışılmadık bir dayanışma ifadesi olarak algılanacağı" kaydedildi.

"Bizansa  doğru yelken açmak" başlığını taşıyan yazıda, 79 yaşında ve sağlığı kötü olan Papa'nın, "Doğu Ortodoks kilisesi ile birleşmeyi ömrü içinde gerçekleştirebileceği bir hedef olarak gördüğü" belirtildi.Gazete, Papa'nın Kasım ayında yapacağı Türkiye ziyaretinde Patrik Bartholomeos'la görüşmesinde sıcak bir şekilde karşılanacağına kuşku olmadığını yazdı.

Papa, geçen ay Almanya'da inanç ve mantık üzerine yaptığı konuşmasında, Bizans imparatoru Paleologus'un "Muhammed dünyaya şer ve kötülükten başka ne getirdi?" şeklindeki ifadesini aktarmış ve İslam dünyasında tepkilere yol açmıştı.

International Herald Tribune gazetesindeki yazıda, Paleologus'un Bizans'ın son Hristiyan imparatorlarından ve Ortodokslar tarafından aziz kabul edilen son Bizans imparatoru Konstantin'in de babası olduğu, sekiz ay Türklerin kuşatması altında zor zamanlar geçirmesinin etkisiyle İslam hakkında da "sağlıksız" görüşlere sahip olduğu anımsatıldı.

"Peki o zaman Papa neden cihad konusuna değinirken Bizans imparatorundan otorite gibi alıntı yaptı?" sorusu yöneltilen yazıda, daha sonra şu görüşe yer verildi:

"16. Benediktus Kasım'da Türkiye'ye ziyaret planlıyor. Daha önce de Katolik kilisesinin baş ilahiyat bilimcisi olarak Türkiye'nin Avrupa Birliği'nde yeri olmadığını ve gidip Müslüman ülkeler birliğine katılması gerektiğini söyleyen kendisiydi. O yüzden anlaşılan Türkiye'ye bu ülkeyi doğu ile Avrupa arasında bir köprü olarak gördüğünü söylemek için gitmiyor. 16. Benediktus, İstanbul'da, acil bir siyasi konu olarak görmesine karşın Müslümanlarla diyalog arayışında da olmayacak. Ziyaretinin ana amacı, Doğu Ortodoks Kilisesi'nin en üst din adamı Fener Rum Patriği 1. Bartholomeos'u ziyaret etmektir."

International Herald Tribune, Papa'nın iddialı bir projesi olduğunu, Hristiyanlığın Avrupa'yı yeniden ele geçirmesini istediğini belirterek, "Bu proje gerçekçi görünmeyebilir ancak bunun için ilk aşamada Hristiyanlar arasında birliğin sağlanması gerekecektir. Papa'ya göre, Katolikler ile Protestanlar arasında teolojik ayrılıklar çok büyük ve bu alanda bir ilerleme beklenemez. Ancak Katoliklerin ardından dünyadaki ikinci büyük Hristiyan kitlesi olan Doğu Ortodoks kilisesi ile durum farklı. İki toplumu ayıran büyük teolojik görüş ayrılıkları yok. Katolikler ve Ortodokslar arasında bir tür birleşme sadece mümkün olan bir şey değil, Papa'ya göre son derece arzulanan bir şey" görüşüne yer verdi.

Gazete, 16. Benediktus'un Papa seçilirken geleneksel olarak Papalara verilen "Batı Patriği" unvanından vazgeçtiğini ve Ortodokslarla olan bir teolojik ayrılığı ortadan kaldırdığını anımsattı.
**
NTV-MSNBC VE AJANSLAR
Güncelleme: 16:29 TSİ 02 Ekim 2006 Pazartesi
ANKARA - International Herald Tribune gazetesinde yayımlanan bir yazıda, Papa’nın geçen ay Almanya’da yaptığı ve İslam dünyasında tepkilere yol açan konuşmasında Türkler tarafından kuşatılmış Bizans imparatorunun sözlerinden alıntı yapmasının, Doğu Ortodoks Kilisesi’ne mensup 240 milyon Hıristiyan tarafından alışılmadık bir dayanışma ifadesi olarak algılanacağı kaydedildi.
“Bizansa doğru yelken açmak” başlığını taşıyan yazıda, 79 yaşında ve sağlığı kötü olan Papa’nın, Hıristiyanlığın Avrupa’ya yeniden ele geçirmesini istediği, bunu gerçekleştirmek için de ilk aşamada, Hıristiyanlar arasında birliği sağlamaya çalışacağı belirtildi.

PROTESTANLARLA FARKLILIK BÜYÜK

International Herald Tribune, “Bu proje gerçekçi görünmeyebilir ancak bunun için ilk aşamada Hristiyanlar arasında birliğin sağlanması gerekecektir. Papa’ya göre, Katolikler ile Protestanlar arasında teolojik ayrılıklar çok büyük ve bu alanda bir ilerleme beklenemez. Ancak Katoliklerin ardından dünyadaki ikinci büyük Hristiyan kitlesi olan Doğu Ortodoks kilisesi ile durum farklı. İki toplumu ayıran büyük teolojik görüş ayrılıkları yok. Katolikler ve Ortodokslar arasında bir tür birleşme sadece mümkün olan bir şey değil, Papa’ya göre son derece arzulanan bir şey’ görüşüne yer verdi.

AMAÇ BARTHOLOMEOS’LA GÖRÜŞMEK

Yazıda, Papa’nın Kasım ayı sonundaki Türkiye ziyaretinin temel hedefinin de bu olduğu öne sürüldü.
16. Benedikt�in acil bir siyasi konu olarak görmesine karşın Müslümanlarla diyalog arayışında da olmayacağını yazan gazete, Papa’nın İstanbul’da Fener Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos’la görüşmesinde sıcak bir şekilde karşılanacağına kuşku olmadığı dile getirildi.
Gazete, 16. Benedikt’in Papa seçilirken geleneksel olarak Papalara verilen ‘Batı Patriği’ unvanından vazgeçtiğini ve Ortodokslarla olan bir teolojik ayrılığı ortadan kaldırdığını anımsattı.
 
**
International Herald Tribune Sailing to Byzantium
John Berwick
BERLIN  Published: September 29, 2006
The pope has apologized. That's truly remarkable: Pious popes may go to confession, but they don't generally make public apologies.
True, Benedict hasn't actually admitted he did anything wrong, but he has said he's sorry that his remarks on violence and Islam in a lecture at Regensburg University were "misconstrued" and that they hurt Muslims. The press seems to have decided that this is an "apology". And most Muslim leaders have accepted it as such.
The apology was necessitated by the violent reaction in the Muslim world to the pope's quoting the 14th-century Byzantine emperor Manuel II Paleologus on the subject of Christianity and Islam: "Show me just what Muhammad brought that was new, and there you will find things only evil and inhuman, such as his command to spread by the sword the faith he preached."

The question remains: Why did he do it in the first place? Why did Benedict begin a lecture on faith and reason by quoting an obscure emperor?

Manuel II Paleologus (1350-1425) was one of the last Christian rulers of Byzantium. He was the father of the last Byzantine emperor, Constantine XI, who is revered by Greek Orthodox Christians as a saint. During Manuel II's reign, the Turks had conquered most of the Byzantine provinces, devastated and pillaged Greek cities, and enslaved thousands of Christian women and children. In 1394, the sultan laid siege to Constantinople, inflicting hunger and suffering on the Christian residents of the city for eight years. Naturally, the emperor had a rather jaundiced view of Islam. So why did the pope quote Manuel II as an authority on jihad?

Benedict is planning to visit Turkey in November. Now, this is the man who, as chief theologian of the Catholic Church, said Turkey had no place in the European Union and should rather join a league of Muslim states.

It would seem therefore that he is not going to Turkey because he views that country as a bridge between the Middle East and Europe, as Ankara likes to present itself. And it is not even dialogue with Muslims that Benedict will be seeking in Istanbul - though he does see that as an urgent political issue. The main purpose of his trip is to visit the most senior cleric of the Eastern Orthodox Church, the Greek Patriarch of Constantinople, Bartholomew I.

The patriarch is the chief spokesman of the Eastern Orthodox communion. And his most important ******** is to preserve the unity of the eastern church, just as the pope's main ******** is to preserve the unity of the western church.

Benedict has an ambitious agenda. He wants to reclaim Europe for Christianity. That project may seem unrealistic, but a first step would be to reunite divided Christians. In the pope's view, theological differences between Catholicism and Protestantism are so great that little progress can be expected on that front. But Eastern Orthodoxy, the second largest Christian communion in the world after the Roman Catholic Church, is a different matter.

There are no major theological differences separating the two communions. Some form of reunion is not only feasible; from Benedict's point of view, it is highly desirable.

Benedict has a natural affinity to many aspects of the Eastern Orthodox tradition. He has criticized attempts in his own church during the 20th century to modernize the liturgy; the Eastern Orthodox liturgies have resisted reform. The pope has criticized the historical- critical approach to biblical studies; Eastern Orthodox scholars are equally skeptical of this "scientific" approach to ******ure.

So what is keeping them apart? Over the centuries, the disagreement between the two communions has mainly focused on papal claims to authority and precedence. Significantly, Benedict dispensed with the traditional papal title Patriarch of the West at his election - as though to remove that difficulty.

The pope is 79 and in poor health. He knows that he won't live to see his dream of a re-evangelized Europe come true. But the first step in that agenda - unity with the Eastern Orthodox communion - appears within his grasp. His reference to the beleaguered Byzantine emperor Manuel II will have been understood by the world's 240 million Eastern Orthodox Christians as a dramatic gesture of solidarity.

I believe it was a calculated risk. In November the pope will meet Patriarch Bartholomew I, and no doubt he will receive a warm welcome.

John Berwick is the religious affairs correspondent of DW-TV, Germany's international state broadcaster. This article reflects his personal views and not necessarily those of DW-TV