26.02.2013

Erkek Baş Örtme Biçimleri Ve Kaynakları


Boynuzdan Fötr'e...
   


 “Ey âdemoğulları!
Size (şeytanın açmak istediği )
çirkin yerlerinizi örtecek
bir libas indirdik...” 
(Araf 26)
 
 
Resim-1
 
 
 
Resim-2
 
 
Resim-3
 
 

Tanrı her ne kadar, Adem oğulları’nın, şeytanın açmaya çabaladığı “çirkin yerleri”ni örtme araçları olarak giyim-kuşam biçimleri önermiş ve bunları uygulatmaya çalışmış ise de, bu açıklamaların her zaman ikna edici olduğunu söyleyemeyiz. Örneğin, Yahudi’lerin kafalarının tam  üst-arkasına  yerleştirilip firketeyle tutturulan avuç içi kadar siyah  kep’in, kippa’nın, hangi tür  ‘çirkin’liklerle  ilgili olabileceğini düşünmek ve bulmak bize düşüyor.(*)
 
Kadınlık, erkeklik organlarının ‘çirkin’likleri kabul edilse bile, 'baş', ‘kafa’ların hangi tür ‘çirkinlik’ taşıdığını anlamakta güçlükler ortaya çıkmaktadır. Çünkü tanrılar, daha erken ‘Sümer’-Akad döneminden bu yana, kadın ve erkeklerin baş’larıyla da çok ilgilenmişlerdir. Tanrıların dikte ettirdiği erkek-kadın baş örtüm biçimleri arasındaki farklar, ‘klimatik’,coğrafik gerekçelerle ilgili degillerdi. Bu tur gerekçeler genel olarak sonradan yaratılmış açıklama biçimleri olmaktan öte bir değer taşımazlar.

Modern toplum ve onun bilgeleri, siyasal, kültürel değerleri ele alırken, eski toplumun gerçek  yapılanması ve buna bağlı kurum, inanç ve uygulamalarından yola çıkmadıkları ölçüde, toplumu  ürettikleri kavramlar etrafında açıklamak zorunlucuyla karşılaşırlar. Gerek, insanbilim alanlarında, gerekse onunla kopmaz bağlara sahip felfesede, önce kendi  ‘kavram’larını yaratmamış ve daha sonra bu kavramlara bağlı bir dünya, toplum ve onun işlerlik düzeni hakkında yorumlara girmemiş çok az bilge vardır. İtiraf etmeli ki, bu tür bir bilgelikler beni fazla ilgilendirmiyor.

Yukarda yer alan Resim–1, Şamas’a, Güneş-Ateş tanrısına ait. Gördüğümüz gibi, ‘insan görünüm’lü! 

Ya da, şöyle diyebiliriz: başlangıçta, “tamamen bir insan” olan kutsal görevli.
 
Buradaki Şamas çizimi, ilgili tanrımızın, insan’dan  boğa-okuz  totem geçişmesinin sağlandığı  dönemine ait olmalıdır. Çünkü başının etrafında   boynuzlar, onun boğa-öküz’le olan bağlantısını açıkça gösteriyor.
 
Boynuzların, her iki yanda, 4’er veya 5'er   adet olması, onun, yetkilerini eline aldığı toplum birim sayılarıyla ilgiliydi. Örneğin, onun özelliği  sadece “Doğu rüzgârı”,veya sadece “Batı’nın fırtınası”, veya “Kuzey Yeli” veya “Güney Yeli” olmakla sınırlı olsa idi, o zaman ona bir çift boynuz yetebilirdi. Bir merkeze, kıbleye göre, Doğu, Batı, Kuzey, Güney  yönündeki toplumların merkezi yetkesini eline geçiren ise, resimde gördüğümüz gibi, bunları  sembolik olarak, başında da yansıtmaktaydı.

Burada, onun 5'li  yapının merkezi  yetkisini elinde toparlamış olduğu bir anda bulunuyor olmalıyız.
 
Resim–2, bir Süz, Susan tanrısına aittir. Burada Şamas’ın boynuzlarının, açık bir şekilde, sonraki Musevi din adamlarının Fötr şapkasının kenarlığını oluşturacak şekilde, geçiş aşamasında bulunduğunu görüyoruz. Boynuzlar toparlanmış, soyutlanmaya başlanmış ve başı örten kep’in etrafına, önünde  henüz kaynaşmamış olarak, dolanmaya başlanmıştır. Boynuz uçlarının ön kısımdaki açıklığı, henüz kaynaşmamış yapısı, bunu gösteriyor.
 
Resim-3’de ise, günümüzde sokakda da rastlayabileceğimiz, Musevi din adamlarında var olan Fötr şapkanın, tarihteki asıl kaynaklarını yansıtan yapısını görüyoruz. 

Mason’luk, Musevilikten çok şey almış olduğu için, Fötr şapkanın Mason kardeşlik örgütlenmesinde de kullanılmış olması, kaynaklarımızı değiştirmemizi gerektirmiyor. Cumhurbaşkanlığı da yapmış olan S. Demirel’in  ‘şapkayı kaptırmama’sı, bir askeri darbe olunca, bürosundan önce şapkasını alıp çıkması, onun özel şapka düşkünlüğünden  olmamalı. Eli çok ‘açık’ olduğuna göre, bir vatandaşın ani olarak kapmak istediği şapkasını vermemek için direnmesi de, cimriliğine bağlanmamalı. O farkında olmasa da, bu ‘şapka’, bir askerin silah kaptırması ne ise, o anlama geldiği için, şapka’ya düşkünlük, özel koruma güdüsü yaratır.
 
“Vatandaşlar, bunun adı serpuştur” diyerek, başına kasket takan; meclis başkanı ve üyelerini Frak ve fötr giymeye zorlayan M. Kemal, eğer, bu kara fötrün kaynaklarını, şimdi bizim izlediğimiz gibi, bilse, belki de öyle bir tutum takınmayabilirdi. M. Kemal, Osmanlı fesini hiç sevmemiş; Avrupalıların fesi alaya almaları, belki,  onu çok rahatsız etmiş görünüyor.

Modern  toplumun içinde yaşayan bizler, davranışlarımızın olduğu kadar, giyim-kuşam biçimlerimizin kaynaklarını da yeterince bilmediğimiz zaman, gelişigüzel ‘açıklama gerekçeleri’ bulmaya, onu akla uygun hale getirmeye çalışırız. Kendi davranış ve giysi biçimlerini ‘normal’; öteki toplumların davranış veya giysi biçimlerini ‘garip’, ‘anlamsız’, ‘kötü’ gibi değerlendirebiliriz.
Her  aşamada, toplum birim, davranışlarını veya giyim-kuşam tarzlarını  mantık temeline oturtmaya çalışarak ve bu mantık temelini o gün içinde bulunduğu yaşam ve bilgi seviyesiyle belirleyebilir, ortaya koyduğu için, birkaç nesil sonra, başlangıçtaki gerekçelerden tamamen uzaklaşmaya başlarız. 

Hiçbir önceki gerekçe, bu nedenle sonraki gerekçelerle bir ve aynı olmamış olmalıdır. Toplumdaki değişim ne denli hızlı bir süreç yaşıyorsa, bu ‘birkaç nesil’in  zaman süresi de o kadar uzar veya kısalır.
 
Otuz yıl kadar önce, ben Türkiye’de bir “kep töreni”nin bu kadar yaygın  olduğunu sanmıyorum. En azından devlet üniversitelerinde sanıyorum yoktu. Mezun olduklarında kep’lerini  havaya fırlatan genç nesil bilim adamlarımız ve kadınlarımız, hiç olmazsa, fırlattıkları kep’in anlamı üzerine de bir  inceleme yapmaya çalışsalar, belki o nokta da öğreneceğimiz çok şey çıkabilir ortaya...
Şapka biçimlerinin evrimi ve şapkalar üzerindeki eski hayvan totem izlerinin kalıntılarını en iyi veren  örnekler, askeri  şapkalardır. Onlara bir göz atmak yararlı olabilir. Özellikle ‘boynuz’ların evrimi, Avrupa topluluklarının askeri şapkalarında, oldukça açık  olarak izlenebilir.

Anglosakson topluluklarda  ise, kadın şapka biçimleri bize, o toplulukların eski hayvan/bitki totemleri hakkında bilgi vericidir.

 ***
 
(*) Kippa, Eski Yazılı yasalarda yer alan 'köle saç tıraş biçimleri' konusuyla da ilgili bir örtünme biçimi olarak görünüyor. Eski toplumda, erkek saç kesim biçimleri üzerinde  pek çalışılmamış bir konu. Bu noktayı, imkân olursa, ayrı bir çalışmada ele almam, daha uygun görünüyor.