2.08.2008

AKP kapatma davasında durum ve "devlet"

AKP kapatma davasında durum ve "devlet"

AKP kapatma davası hakkında, davanın daha açıldığı gün, 14.3.2008

tarihinde, aşağıdaki değerlendirmeleri yapmıştım. Oradaki değerlendirmeler, gelişmenin yönelimlerinin doğru ele alındığını gösteriyor.

“Küresel dünya” sisteminde “İslami Türkiye” şimdi, her zamankinden daha somut ve yakın bir hedef halini almıştır.

Buna karşılık, Anayasal dayanaklarından da giderek yoksun kalan "Laik Cumhuriyet" cephesindekilerin başka ve farklı arayışlara girme
olasılığı da, doğal olarak, artmış olmaktadır. Asıl “Ergenekon”lar herhalde artık şimdi başlayacak…

Bütün bunlar, var olan şimdiki Cumhuriyet'in "barışçıl dönüşümü"nün dikkatle izlenmesini ve bir laboratuar alanı gibi, analizinin yapılmasını gerektiriyor.

Toplumsal süreçlerde "istek"ler, "arzu"lar, bunlara dayanan
"siyaset"ler fazla bir rol oynayamazlar. Bu nedenle, toplumsal sürece
yön veren ana eksenlerin bulunup ortaya çıkarılması ve onların
muhtemel yönelimlerinin saptanması, hatalı durum değerlendirmelerinden uzak durabilmek için, önem taşımaktadır.

Şimdiki Türkiye, "İslami devlete" doğru gitmektedir ve bu sürecin
önünü kesebilecek kuvvetler her geçen gün daha da zayıflamaktadır.

Burada , "devlet" olgusunun değişik yanlarının
ele alınmasını büyük önemi var.

Önümüzdeki dönemde, gerçekte teorik asıl temelleri bakımından çok fazla incelenmemiş olan "devlet" veya bir başka ifadeyle "toplumun örgütlenme biçimleri" üzerinde durmak istiyorum. Hiç olmazsa orada bazı ana çizgileri bilince çıkarmamız yararlı olacak görünüyor.

**

Aşağıda, kapatma davası üzerine ilk değerlendirmeler yer alıyordu.
Ruşen Çakır gibi "analistlerin" o çok "ayrıntılı" ve "tahlil" diye sattıkları bir gün, "kesin kapatılacak", ertesi gün ise "herhalde kapatılmayacak"lı papatya fallarını, günümüzdeki "toplumsal ana
eksenler"i saptayarak ve bu eksenler üzerinde ilerleyerek aşabiliriz.

**

İslami AK Parti İçin Kapatılma Davası!

14.3.2008

Mevcut sistemin direnişinin parçası olarak açıldığını az önce internet sitelerinden öğrendiğimiz bu davanın başarı şansının ne kadar olacağını birlikte izleyeceğiz.

"Abdullah Kardeşim"in de içinde yer aldığı 71 kişilik listesiyle birlikte, iktidardaki bir dinci partiye karşı yapılan bu "kapatma" ve "siyaset yasağı" başvurusundan "kapatma" yönünde bir karar çıkması pek olası görünmüyor. Bunun, mevcut sistemi "dini bir sistem"le değiştirme çabası içindeki AK partiye karşı sistemin Anayasal yanından gelen direniş, yaşanmakta olan "iki Türkiye", "iki sistem", "iki cephe" arasında yeni bir "mevzi savaşı"nı ifade ettiği görülüyor. Belki AKP'nin "yola daha dikkatli ve daha az hızlı devam" talebi işlevi görebilir. Fakat öte yandan, siyaset yapısının dinsel temellerdeki dönüşümünde sürecin hızlanmasıyla da sonuçlanabilir.

Benzer bir gelişme "kardeşim Abdullah" sırasında da yaşanmıştı. "Kapatma ve siyasi yasak" talebinin "Abdullah kardeşim"i de kapsayacak şekilde formüle edilmesi, sistemin "Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığı"nı da henüz sindirememiş olduğunu gösteriyor. Gülü burnunda "Abdullah kardeşim" hakkında sorulmuş ve yanıtlanmamış "gelen hediyeler ne oldu?"ların falan yıpratıcı etkisi ortada dururken, "siyaset gömleğini artık çıkardığını" söyleyen bir Cumhurbaşkanlığı makamı, böylece siyasetin ve anayasal sürecin merkezine de taşınmış oluyor. "Makamın yüceliği" namına "kardeşim Abdullah"ın "makam gömleği"ni çıkarmasını beklemek çok safdillik olur. Daha ilk anda, Senegal'lerdeki "İslami kardeş"lerin yanından "yorum yapmak istemeyerek yorum yaparak" sürece katılmakla, kendisini de tartışma alanına daha çok çekmiş oldu zaten. Mevcut Cumhurbaşkanını, laik değil diye sürecin dışına anayasal yolla çıkartmaya çalışan ilginç bir girişimdir bu.

Fakat ne olursa olsun, " bağımsız ulusal ekonomi", "bağımsız ulusal siyaset" gibi "ulusların kurtuluş ve kurumlaşma çağı"nın temel kategorilerini çoktan terk etmiş ve küresel sermayeye her bakımdan bağlanmış bir Türkiye'de, ancak artık yok edilmiş bu temellerden güç alabilen bir "laik"liğin, Anayasal mevzuata dayanarak uzun süre direnmesi zor görünüyor.

"Borsayı etkilememesi" için, özellikle seçilmiş bir gün ve saatte devreye sokulmuşa benzeyen bir "kapatma davası", eğer gerçekten bu tür kaygılar güdüyor ise, zaten süreç başından sakat doğmuş demektir.

Ruşen Çakır

MAKALELER

http://www.rusencakir.com/Default.aspx


Kapatılma ihtimalinin azaldığını sanmıyorum

AKP kapatılırsa ne olacak?

“Kötü Toplum”-“ İyi Toplum”

Belge'ler...ve Eski Toplumu Tanımanın Önemi