23.11.2006

Kutsal Evliligin Kaynaklari


3.12.04

Ilahiler yoluyla ulastigimiz donem bakimindan,Sumer-Akad toplum birimleri arasinda var olan eski toplu evlilik akrabaligi sistemi , tanrý ile tanriça veya kiral ile basrahibe arasinda gerçeklesen bir ‘evlilik toreni’,kutsal bir ayin haline çoktan gerilemis durumdaydi.Bu uygulama veya evlilik ayinleri ,daha o zamandan,‘bolluk,bereket, ureme’ kultu haliyle algilaniyordu.(1)

Kutsal evlilik toreni eski toplumda, gercek,toplu,karsilikli bir evlilik duzeninin anlatimidir.Bir toplum birimin aidi olan erkek ve kadinin,karsi yandaki toplum birimin aidi olan erkek ve kadin ile karsilikli evliligi;sadece damat ile kayin’in degil,gelin ile damadin da birbiriyle kardes’lesmesiyle sonuçlanir.Bu donemdeki tanriçalarin, tanri kocalarinin ‘kiz kardes’i olmalarinin; Inanna’nin,asigi ve kocasi olan Dumuzi’ye ‘benim erkek kardesim’ diye hitap etmesinin nedeni budur.Eski Ahit’te Abraham,kendi karisi için ,‘Sara benim gerçekten kiz kardesimdir’; Abraham’in oglu Isak kendi karisi için "Rebekka benim kiz kardesimdir" derken,biyolojik (‘kandas’) ‘kiz kardes’i ile evliliklerini anlatmis olmazlar;sadece kardeslesmis iki toplum birimi arasindaki evlilik akrabaliginin gerektirdigi kavramlarla konusmus olurlar.(2)

Modern aile’nin kari ve koca’sini tanimlamak için kullanilan akrabalik kavramlari da, eski toplumda, kardes-kari kocalik akrabalik kavramlarinin kullanilmis olduguna isaret ediyor.Kayinbaba ve kaynana’sina ‘anne’ ve ’baba’ diyen damat ile gelin;gelin ve damad’ina ‘oglum’ ve ‘kizim’ diyen kayinbaba ile kaynana’nin kullandigi bu akrabalik kavramlari,evliligin kardeslesmeyle saglandigi donemin akrabalik iliskilerini yansitirlar. Kayinbaba veya kaynana’nin ‘oglu’ ve ‘kizi’ da olan damat ve gelin,sadece bu kavramlar kullaniliyor diye,birbirinin ’biyolojik kardesi’ degildir.Bu kari ve koca’nin,birbirleriyle ‘kardes’ oldugu sonucuna yol acan akrabalik terimleriyle de tanimlanabiliyor olmasi,onlari birbiriyle kardeslestirerek evlendiren akrabalik sisteminin modern toplumdaki kalintisidir. Bay Akurgal, ‘kardes kari-kocalik akrabalik sistemi’nin Hitit yonetim duzenine bir çok yonden yansiyan anlamini tespit edemedigi için,kardes kari-koca anlamina ulasilabilecek kavramlarla nitelenen Hitit kiral ile kiraliçesi karsisinda, ‘onlar olsa olsa uvey kardes olabilirler’ biçimindeki yaygin ve hatali bir arayisa kapilmisti.

Iki toplum birim arasinda,erken Sumer-Akkad doneminde,baslangiçta kurulmus olan bu karsilikli kardeslik akrabasal ittifaki,gelismesi içinde yaslanarak curumeye baslar. Toplu karsilikli evlilik iliskisi içinden dogacak olan bireysel evlilik sisteminin on biçimleri,eski akrabalik duzeninin içinde yavas yavas sekillenmektedir.Bireylerin birbirlerine karsi hak ve yukumluluk tanimi olan ‘baba’,’ana’,’ogul’,’kiz’,’yegen’,’koca’,’kari’,’kardes’ gibi akrabalik kavramlari, baslangiçtaki genel,siniflayici ozelliklerini bu sureç içinde daraltmaya baslamislardir bile; sadece ‘en yakin’ cevresinin,bireyle olan iliskilerinin tanimlari olarak anlasilacaklari simdiki topluma dogru uzun yolculuklarina devam etmektedirler.

Baba’nin,kendi karisinin dogurdugu erkek ve kiz cocugunu kendisinin toplum birim aidi haline getirmeye calisma cabasi,onlara ‘oglum’ ve ‘kizim’ dedigi zaman,bu akrabalik kavramlariyla sadece ve ozel olarak bu evlatlarin anlasilmasinin saglanabilecegi noktaya ulasmak hem bir anda gerçeklesmez ve hem de bir toplum birimin butun erkeklerinin karsi yandaki toplum birimin butun kadinlariyla (en azindan denk kusaklariyla) karsilikli evlilik sistemi devam ettigi surece saglanamazdi.Siniflayici akrabalik dizgesi ile konusmaya aliskin Turklerin,sokakta gordugu kadindan ‘ana’,yasli erkekten ‘baba,dayi,emmi,dede’,genclerden ‘kizim,oglum’ yaratmayi surduren tutumlari,bir Avrupali uzmanda saskinlik ve ‘yalanciktan,kurgusal akrabalik’ konusu olarak ele alma istegi doguracak olsa da,bu tur siniflayici akrabalik kavramlariyla kendini duzenlemis eski toplumun akrabalik iliskileri ne ‘sakaciktan’,ne ‘kurgusal’ ve ne de ‘yalanciktan’di.O bireyin,‘ana’ demesinin gerekli oldugu butun kadinlara karsi duyacagi ogul sorumlulugu ve onlardan,onlarin ‘oglu’ olarak beklentileri,en az gunumuz modern toplumundaki ana-ogul karsilikli yukumlulugu kadar gercektir.

Ayni akrabalik kavramlari kullanilmaya devam ediliyor olmakla birlikte,bu sozcuklerin tanimladigi bireyler artik yer degistirmeye baslamislardir.Dayi’nin,‘biyolojik’,’kandas’ kiz kardesinin erkek cocuguna degil ,karsi toplum birimden gelin getirdigi ‘yabanci’ karisinin dogurdugu erkek cocuga ‘ogul’ diyebilecek olan bir baba haline gecisi,ancak,farkli yeni tur bir evlilik sistemi içinde olanakliydi.Eski toplum,kadinin dogurdugu ogul’un, dayi’sini baba kabul etmekten vazgecerek,anasinin kocasina ‘baba’ demek zorunda kalacagi bir degisimi yasiyordu.Eski yazili yasalar,boyle bir donemde,’sen benim babam degilsin’,’sen benim anam degilsin’ diyen gelenekci ogullari cezalandirmak için ozel hukumler gelistirmek zorunda kalmistir.Bu yasalarin yapicilari,o donemde,’babanin oglu ile,ogulun baba ile birligini’ saglamis olduklarini vurgulamayi pek onemsiyorlardi.

Ote yandan, bir adas dede-torun toplum biriminde iç guvey olan damad’imiz,hem kayinbabasi ve hem de karisinin dogurdugu erkek çocugu tarafindan ‘ogul’ diye nitelenmekten çikabilmek istiyor;damadimizin ’baba’ dedigi bu erkek cocugun ‘baba’si haline gelebilecegi zamani asirlara baglayarak çekiyordu.Bu ise,içguvey damadimizin,sonradan ona ‘ogul’ diyebilecegi erkek cocugun besigi basinda, ‘ben babamin besigini sallarken’ diye ezikçe ninni mirildanacagi binlerce yillik bir tarih patikasindan dusekalka gecmesini gerektirir.4000 yil kadar once, Sumer-Akkad toplumunda,‘iç guvey’lik ile ‘gelin gitmek’ sistemi,eski yazili yasalarda, hala nerede ise,esite yakin bir agirlik tasimaktaydi.

Bu farkli iki evlilik sistemi,dogal olarak farkli akrabalik iliski ve kavramlarini ortaya cikarir.Akrabalik terimlerinin,anlatim ozelliklerinin yeniden duzenlenisi,birbirleriyle yogun bir karisma donemi gecirdikten sonra, gunumuzdeki içerikleriyle ogul’un yegen’e,ananin kocasi’nin baba’ya, ana’nin hala’ya ve hala’nin ana’ya,ana’nin ‘kandas’ erkek kardesinin ise baba’dan dayi’ya... donusumleri giderek gerçeklesir.

Eski toplum,baslangiçtaki toplu evlilik turunun ortaya cikardigi akrabalik ve dolayisiyla evlilik iliskilerini,bir yandan kutsal fahiselik kurumu olusturarak,ote yandan kiral ile rahibe,kiral ile kiraliçe,tanri ile tanriça arasi bir evlenme ayini yaratarak,eski evlilik iliskilerini coktan tapinagin iç duvarlari arasinda sinirlamaya calismis,onu sembolik kilmisti bile.Boylece,eski evlilik turune bagli iliskiler toplum bireylerinin gercek yasam iliskileri olmaktan adim adim cikarilir.Eski donemin genel bir yasam biçimi olan evlilik sistemi,haftanin,ayin veya yilin belirli gunlerinin hakkina donusur.Insan toplumu,degistirmek istedigi kurumlari etkisizlestirme ve toplum yasami disina atabilmenin en etkili yollarindan birisinin,onu sembolik kilma oldugunu çok eskiden kesfetmisti.Butun kutsal bayramlar,eskiden var olan gercek iliskilerin toplumsal yasam disina itilmesini anlatan sembolizmi,ya çesitli noktalariyla veya butun onemli ayrintilariyla yansitirlar.Artik var olmayan turdeki iliskilerin ozel,kutsal gunlerde yinelenme cabasinin ozrunu, ‘bu gun bayram!’ ayricaligi ile aciklayan tutumda bunu goruruz.Bayramlarin gerisinde,eski toplumun,sayisiz sembolizmle ortulmeye calisilmis ciplak iliskileri bulunur.(3)

Eski toplum,karsilikli toplu evlilikten,bireysel evlilige dogru geçisini,kuskusuz, sadece, sembolik bir kutsal evlilik toreni olusturmakla veya bu gunu ‘bayram’,‘kutsal gun’ ilan etmis olmakla saglayamazdi.Karsi yandaki erkegin,bu yandaki kadin ile cinsel iliski kurabilmesinin araci ve bu yabanci erkegin can guvenligini garanti eden ask evi,bu nedenle bir tapinak halinde gelisirken,kadinin karsi toplum birimdeki erkekle evlenme yani cinsel iliski yukumlulugu,buyuk olçude,adanmis kutsal kadin fahise uzerine aktarilir. Vakfedilmis kutsal fahise, oteki kadinlar namina toplumsal bir gorev ustlenmis olmasinin karsiligini,yuceltilerek,kutsanarak ve baba toplum birim aidi kilinarak alir.Oteki kadinin yabanci erkege karsi cinsel iliski eski genel yukumlulugu ise ‘yilda bir kez’ veya giderek ‘yasam boyu bir kez’ kutsal fahiselik odevinin yerine getirilmesi biçiminde,sembolik, kutsal bir edime donusur.(4)

Kadinin kendini yabanci bir erkege vermesinin saglanmasi ile,onun eski genel evlilik sorumlulugundan arta kalan bir odevin daha boylece yerine getirilmis olmasi, bu kadinin, tek bir erkekle evlenebilmesinin yolunu açmaya çalisan bir uygulamaydi,ya da en azindan, bu sonucu doguracak bir uygulamaydi.Evlenmeden once,alabildigine çok sayida yabanci erkekle yatan gec kizin,daha sonra,bir tek erkekle evlenince, kocasina kesin bir cinsel baglilik gostermesinin beklenmesi,eski toplumun garip ve cahil beyninden fiskiran bir saçmalik damlasi degildir.Lidya’lilar arasinda, bir genc kizin yaygin ve yogun kutsal fahiseliginin , kocasina kesin bir sekilde baglanabilmesi için bir on gereklilik gibi algilandigini pek farkinda olmadan aktaran Heredot, ustun tutulan kadinin, o donemde,koca evine ‘bol çeyizle gelin giden’ kadin olmasinin tarihteki anlamini da pek biliyor gorunmez.Lidya’da,kutsal fahiselik yaparak ‘ceyiz biriktiren’ bu genç kiz,ne kadar fazla ‘hediye’,’para’ toplamis ise,o kadar cok yabanci erkek ile yatmis ve genel olarak yabanci erkeklere karsi cinsel iliski yukumlulugununden o denli cok arinmis sayiliyor olmaliydi.Lidya’li kadinin kocasi,’çok çeyiz getiren’ bu karisinin uzerine titrerken,buyuk olasilikla, ‘ceyiz’in maddi degerinin onunde egiliyor degildi.Bu kadini,kocasinin gozunde yucelten deger,kocasiyla evlenmeden once ve kocasiyla evlenebilmek için,eski cinsel yukumlulugune iliskin ‘borç’unu kutsal fahiselik yaparak odemis olmasi,’arinmasi’ gibi gorunmektedir.Bu kadin, artik Babil’de oldugu gibi ‘yilda bir’lik kutsal odeve tabi olmadan, sadece kocasinin karisi olarak kalabilecek ozellige kavusmustu. Az ceyizli gelini degil,çok çeyizli gelini makbul sayan bu tur topluluklar,fahiselik yoluyla ,elde edilmis ‘ceyiz’ buyuklugunde ‘maddi deger’ aramazlar,bu, çok sonranin bozulmus yaklasimidir. ‘Maddi deger’ olçu birimine alisacak olan sonraki toplumlar bu ‘çeyiz miktari’nda fakirlik ile zenginlik tartmaya baslayacaklarsa da, daha eski toplum, fahiselik yoluyla biriktirilen ‘çeyizin miktarinda’, bu genç kizin yabanci erkeklerle yeterince yatarak arinmis olup olmadiginin olcusunu gorur. (5)

Toplu evlilik iliskisinin eski toplumdan gelen gecmisteki gucunu,’ilk gece’de zifaf odasinin kapisinin onune ve hatta ‘zifaf odasi’na kadar izleriz.(6) Karisina ulasma heyecani içinde,zifaf odasinin kapisi onunde bacaklari titreyen modern damada,kendi kusagindaki erkek arkadasinin son hediyesi sirtina indirdigi okkali bir yumruktur.

safakacmaz@yahoo.com

(1)‘Kutsal evlilik torenleri’nin modern uzantilarini, bahar ve guz aylari karnavallarinda izliyor gibiyiz. Eski toplumda,bu torenlerin bir yaninda,coban toplum birim bulunuyorsa,otaki yaninda ciftci toplum birim yer aliyordu.Adem ve Havva’nin ilk ogullari da coban ve Ciftci’dir.Sumer tabletlerinde Balikci Dumuzi ile Avci Dumuzi varsa da,o donemin toplum birimleri,genellikle, cifci’lik ile coban’lik biçiminde sekillendiginden,bize ulasan ilahiler, daha cok Coban Dumuzi ile Ciftci Dumuzi anlatimlarina dayanmaktadir.Anlatici toplum birimimiz bakimindan Ilahi’deki Dumuzi coban ise,karsisindaki ikiz’i Ciftci idi;Ilahi’de Dumuzi ciftci huviyeti tasiyorsa,karsisindaki ikiz’i çoban ozelligindeydi.

Sumer-Akkad tarihinde bir tek Dumuzi oldugunu varsayan,içerikten çok ‘isim’ takip egilimi gosteren uzmanlarimiz,dogal olarak,tabletlerde Dumuzi’nin ciftci,avci,coban,balikci olarak ortaya cikmasinin ne anlama gelebilecegi uzerinde dusunme yukumlulugunden kendilerini bagisik sayma sonucuna ulasirlar.Bu nedenle de, Inanna ile ilgili olan kutsal evlilik ilahilerinde,Dumuzi’nin neden bazan çoban ve fakat daha çok da çiftci olarak farkli bir ‘meslek’te yer aliyor oldugu olgusu uzerine ozel olarak duran bir uzmanimizin varligin ben bilmiyorum.Buyukler’in henuz tam cozumleyemedigi bu cok onemli tarih ve toplum konularini,kurgu ve cocuk masali haline donusturme egiliminde olmasindan buyuk bir uzuntu duydugum sayin M.Hilmiye Cig’in,ustun bilgilerini,konularin acikliga kavusturulmasi için kullanmasini dilemekten baska elimden bir sey gelmiyor.

Eski toplumlarin gunumuzdeki uzantilari dikkatlice incelenirse,Mart-Nisan ayi kutlamalarina agirlikla bagli olan topluluklarin geçmisinin çoban’a,son yaz torenlerine agirlik verenlerin ise çiftci’ye dayaniyor olmus olmasi sonucuna varilacaktir.Bu topluluklarin yasamina sonradan kaynasma yoluyla,cifçi ile coban toplum birimin kendi ozel kultur unsurlari tasinmis olsa bile,bu boyledir.Buraya,topluca din degistirme gibi durumlarda,bir toplulugun tarihte kendisine dogrudan ait olmayan kutsiyetleri sahiplenebiliyor oldugunu yine de ekleyelim.

(2) ‘Kandas’lik kavrami çok farkli anlamlarda kullanilmaktadir.Zaman zaman ‘kandas’lik ile biyolojik kardesligi de anlatmaya calisiyorsam da,bu yine de tam dogru bir iliski anlatimi vermez.Kandas’lik yerine,ayni ana babadan veya ayni anadan olma anlamindaki biyolojik kardeslik terimi istenileni,belki,daha rahat anlatmayi saglayabilir.

Eski toplum,birbirleriyle ‘kandas’ olmadiklari halde,’kandas kardeslik’ iliskisi saglayan kurum ve uygulamalar da yaratmis gorunuyor.Kan içicilikle bagintili oldugu anlasilan, Turklerin ‘ant içme’ sozcugu,karsilikli ittifakin,kandas kardesligin kan içerek saglandigi bir uygulamayi anlatiyor gibidir.

Ote yandan,’kandaslik’,eski toplumda, bir toplum birim aidi olanlar arasindaki iliskiler butununu, karsilikli yukumluluk ve karsilikli haklarin anlatim tarzidir.Eski toplumda,akrabalik iliskisinin bir asamasinda,anasinin dogurdugu erkek cocuk,mutlaka,anasi ile ‘kandas’ olmak zorunda degildi.Kendini doguran kadin,bu erkek cocuk için,sadece,karsi toplum birim aidi bir kadin olarak degerlendirilebilir.Bu iliskide kadin,dogurdugu bu erkek cocugun potansiyel karisi idi.Dogumuyla baba toplum birim aidiyetine gecen ogul’un ‘sut’ ve ‘ad’ kavramini gecmiste bu denli onemsemis olmasinin nedeni budur.Anasi ile evlenmeyi dogal hak kabul eden bu erkek,buna karsilik sut kardesi ile evlenmeyi en buyuk suclardan birisi olarak gorebilmis ise,ki oyledir,sut’un de ‘kandaslik’ saglayan,yani sadece kandas olanlar arasinda var oldugu sanilan evlilik yasaklari doguran bir ozellik olarak kullanilmis oldugunu anliyoruz.Turuva’da Hektor’un emzikteki oglunu;karisi degil de bir dadi emziriyordu.Hiristiyanlikta da yeri olmus olmasi gereken ‘sut’ kurumu,daha çok Babil veya Islam kanadinda yasaklar doguran onemli bir gelenek olarak kaldigi için olsa gerek,Avrupali uzmanlarimizin,uzerinde hemen hemen hiçbir sey soylemedikleri,dolayisiyla anlami uzerinde depek dusunmemis olduklari konulardan bir otekisidir.

Kullanmaktan kaçinmaya calismama karsin,zaman zaman yazilarimda yer alan kandas’lik kavramini, daha çok,genis anlamiyla,aralarinda evlilik yasagi bulunan toplum birim iliskilerini anlatmak sozkonusu oldugunda kullanmaya calisiyorum.

(3) Eski toplumda,Bayram süresinde,sadece 7 gun boyunca,o anda artik yürürlükte olan kolelik iliskilerine iliskin bir çok kuralin uygulanmadigini,pek uzaklasmamis eski iliþkilere bayram sirasinda geri dönülebildigini goruyoruz:

"Kiral tapýnaða girince

7 gün boyunca

Hizmetçi sahibesiyle eþitti,

Köle,kendi sahibiyle yürüyordu yan yana,

Þehirde kötülük olmazdý

Kötü konuþma olmazdý aralarýnda ”

Ilahide sozu edilen 'kötülük' sozcugu;bayram sirasinda, kavga, savaþ, öldürme olmadýðýný ve olmamasý gerektiðini anlatmaktadýr.

Kutsal evlilik torenlerine iliskin bayram sirasinda,artik yururluge girmis olan kimi yeni cinsel iliþki yasaklarýnýn da,en azindan bayram dönemiyle sinirli olarak,yürürlükten kalkabiliyor ve onceki donemin cinsel iliski haklarinin kullanilabiliyor olmasi mumkun gorunuyor.

(4)Musa yasalarinin satir arasi yaziminda,kutsal fahise kadinin yabanci erkekten aldigi ‘para’ veya ‘hediyeyi’ tapinaga vakfettigini okuruz.

Sayin M.Ilmiye Cig,’gecmise donuk bilimkurgu’ kitabinda,4000 yil onceki Nippur(Niffer)’ da, kutsal olmasi gereken bir ‘fahise ile bir erkek’ arasinda gerceklesecek bir cinsel iliski için yurutulen fiyat pazarligina,Ludingirra’yi tanik gostermektedir.Modern fahiseligin pazarlik ozelligini tarihsel Nippur’a tasimak,eski toplumu modern toplum yargilariyla tanitma tutumu,ne yazik ki uzmanlarimizda yaygindir.

Heredot doneminde bile,Babil’de,degil ‘pazarlik’ etmek, kutsal fahiselik yapmak için tapinaga gelmis kadinin onune bir yabanci erkegin, ‘Tanriça Militta adina’ attigi para veya hediyenin,bu kadin tarafindan reddedilemesi bile mumkun degildi.Miktarindan bagimsiz olarak bu paranin kutsal kabul edildigini soyleyen Heredot’un bu noktada gercegi daha cok yansittigi kuskusuzdur.

Modern toplumun hediye,ani verme toresi,eski toplumun,ustuste katlanmis ‘belgi’ ve bariscil mubadele geleneginin birlesmis bir kalintisidir. Butun Ilyada,karsilikli ‘ani,hediye’ verisi ile kaplidir.Ilyada da,kahramanlar,oldurdugu dusmanin olu bedenini butunuyle cekip kendi saflarina tasiyamiyorsa,hiç olmazsa mizrak, yay ve tolgasini soyup aliyordu.Bu davranis,oldurenin oldurmus oldugunu kanitlama yukumlulugunu yerine getirmesini sagliyordu.’Avradi’ namus kabul etmesi anlasilir olsa da,namus’un içine ‘at ve silah’ini da dahil eden Turk sozunde de olse bile bunlarin dusmaninin eline akratilmamasi gerektiginin anlatimi bulunur.

Kutsal fahiselik,kadindan, bir yabanci erkekle yatma yukumlulugunden daha fazlasini istemiyordu.Bu bakimdan,miktarindan bagimsiz bir sembol olarak para veya hediye,kendini sadece yabanci bir erkege verme kutsal yukumlulugu altinda hisseden bir kadin için,yabanci bir erkekle yatmis oldugunun ispat araci olmaktan daha fazla bir deger tasimaz.Kutsal fahiselik kurumu,21.yuzyilin buyuk sehirlerindeki fahise sokaginin iliskileriyle ne anlasilabilir,ne de aciklanabilir. Eski toplumun kutsal tapinaginin kutsal fahisesi,sevismesini sadece kutsal bir edim,kutsal bir gorev olarak kavriyordu.O kadinin,yabanci erkegin karisi sayilmasinin yukunden kurtulmak için odemek zorunda oldugu bir diyet’in,ozgurlugunu satin almanin bedeli;bu bakimdan arinmasinin bir araciydi.Toplumdaki butun iliskiler gibi,eger fahiselik,bozulmus,ozellik degistirmis ve sokak kadinligina donusmus ise,bu,baslangictaki kutsal fahiseligin sonraki sokak kadinligi ile esitlenmesini gerektirmez.

(5) Kutsal fahise olan veya karsi toplum birimdeki erkekle evlenme eski genel yukumlulugunden kurtulmak isteyen kadin,kendi toplum biriminden bir erkekle degil ‘yabanci’ bir erkekle cinsel iliski kurmak zorunda oldugunu yineleyelim. Babilliler, Heredot’un gezdigi sirada da, ‘yabanci erkek’ kuralini gozetlemeye devam ediyorlardi.Kutsal fahisenin cinsel yukumlulugunun,baslangiçta,sadece ‘yabanci erkek’e karsi bulundugunu,Gilgamis tabletlerinden bu yana biliyoruz.Gilgamis’in toplum birimi, Enkidu’ya,onu bastan cikarsin diye,kendi kutsal fahisesini (‘Samhati’) gondermisti.

"Misirlilar ile Yunanlilari hariç tutarsak,asagi yukari oteki butun halklar,kutsal yerlerde kadinlarla birlesirler" («Presque tous les autres peuples, si l’on excepte les Égyptiens et les Grecs,ont commerce avec les femmes dans les lieux sacrés.») diyen Heredot anlatimlari,Misir ve Yunanli’larin hiç de hariç olmadigi, eski donemin toplu evlilik akrabalik doneminden kalan iliskilerin kalintilarini vermektedir. ‘Kutsal fahiselik’ ile ilgili olarak yazdigi bolumlerin toparlandigi ozetleri okudugum Heredot’ta kadin ile erkegin bireysel evlilik yolunda karsilastigi yukumluluklerinin yerine getirilmesi anlamini tasiyan onlarca farkli tur ornek bulunmaktadir.

« Les Babyloniens ont une loi bien honteuse. Toute femme, née dans le pays, est obligée, une fois dans sa vie, de se rendre au temple de Vénus, pour s’y livrer à un étranger. Plusieurs d’entre elles, dédaignant de se voir confondues avec les autres, à cause de l’orgueil que leur inspirent leurs richesses, se font porter devant le temple dans des chars couverts. Là, elles se tiennent assises, ayant derrière elles un grand nombre de domestiques qui les ont accompagnées ; mais la plupart des autres s’asseyent dans la pièce de terre dépendante du temple de Vénus, avec une couronne de feuilles autour de la tête. Les unes arrivent, les autres se retirent. On voit en tout temps des allées séparées par des cordages tendus. Les étrangers se promènent dans ces allées et choisissent les femmes qui leur plaisent le plus. Quand une femme a pris place en ce lieu, elle ne peut retourner chez elle que quelque étranger ne lui ait jeté de l’argent sur les genoux, et n’ait eu commerce avec elle hors du lieu sacré. Il faut que l’étranger, en lui jetant de l’argent, lui dise ‘J’invoque la déesse Mylitta.’ »

(6) Damat ve arkadasi, bilincinde olmasalar da, bu ‘dostca destek’in eski toplumdaki geçmisinde, erkeklerin evlenilen her kadin uzerinde var olan eski cinsel hakkinin ‘dile’ getirilisi bulunur.Zifaf kapisi onunde sirta inen simdiki ‘dost yumrugu’,eski donemin etkili bir paylasim kavgasininin,son ana kadar kendini gizlemeyi basaran bir kalintisidir.

Bununla birlikte modern damadimiz,konuyu bir kac yumruk darbesiyle kapatmis olduguna yine de sukretsin.Bireysel evlilige giden yolda, kutsal fahiselik,kadinin evlilik oncesi serbesti donemi,her yilda veya omru boyunca bir kez kendini yabanci bir erkege verme gibi diyet odeme yoluyla, yabanci erkege karsi eski genel evlilik yukumlulugunden uzaklasmakta olan kadinin kocasi olacak olan damat,eski toplumda, karisinin ilk gece hakkina tek basina sahip olabilmek için,kapi onunde,sirtina bir kaç yumruk yemeye çoktan razi olabilirdi.Eski damat,evlendigi karisiyla,dugunden,’30 gun’,’40 gun’,’50 gun’... sonra yatabilme olanagina kavusmus ise,sansli gorunuyor.Eski toplumda,Abraham’in deyimiyle ‘10,20,30,40,50,60,70 iyi adam’,Babil’de ‘40 harami’ ,Turklerde ‘40 ermis’,Dumuzi veya Gilgamis anlatimlarinda ‘50 yoldas’,Priamos’ta ‘50 ogul’,dugun boyunca her gece zifaf odasinin oncelikli ve zorunlu misafirlerine benzemektedir.Masallarda damadin bir gerekce ile uzaklastirildigi bu dugunlerde,gelinle yatma hakkini kullananlar bu temsilci erkekler oluyor olmaliydi.Damadin ‘arkadas’i olan erkek,bir daha kullanmamak uzere, dugun sirasinda gelinle yatarak, gelin uzerinde bulunan eski kocalik hakkini satiyor,tuketiyor olmaliydi. ‘50 iyi kisi’,50 ermis Dumuzi,Inanna ile ‘50 kez’ sevismisti.

Kutsal ciftlesmenin gerceklestigi E-anna tapinaginin adi’nin "50’ler Evi" oldugunu animsayalim.Dugunlerin ‘40 gun,40 gece" suruyor olmasi da, damadin toplum birim erkeginin gelin uzerinde kocalik hakkini kullanmasina olanak saglamak için olsa duzenlenmis olmali.Gorkemli dugunu bir varlik gostergesi sanan Osmanli,‘40 gun 40 gece toy’un gerisinde bu motiflerin bulunuyor oldugunu bilse,herhalde ‘40 gun 40 gece yas’ tutmayi yeglerdi.Hem yas doneminin ve hem de dugun’un ‘40’la baglantisi,bu geleneklerin "40’lar"la belirlenen bir toplumsal yapidan devralinarak surduruldugunu gosteriyor.Evlenir evlenmez karisini alip ‘gezmeye giden’, Turkcede takvim ayi ,Firansizlarda ise gokyuzundeki gezegen anlamiyla kullanilan,"lune de miel"e,‘bal ayi’na çikaran simdiki erkek, takipcisi oldugu goreneklerin eski motiflerinin anlamini ogrenmekten memnun kalmayacak olursa,durumun simdi ‘cok farkli’ oldugunu sanarak yuregini avutabilir.