23.11.2006

KUTSAL KAVRAMLARIN ANLAMLARI


20.12.04

Kutsal evlilik anlatiminda, toplum birim kadinlarinin temsilcisi olarak one cikan Inanna’nin ozelligi olan ‘kutsal fahise’lik,karsilikli evlilik akrabaliginda, kiz evladin baba toplum biriminin aidi haline getirilebilmesine yariyor;bu yandaki kadinin karsidaki yabanci erkekle evlilik genel yukumlulugunun yerine getirilebilmesini sagliyor;yabanci bir erkekle evlilik genel yukumlusu kadinin odevini ustlenerek onlara bireysel evlilik yolunu da aciyordu.Dogal olarak,kadin ve erkek kutsal fahiselik kurumu toplumsal bir kurumdu ve eski toplumun yeni akrabalik duzeninin gerekerine yanit olarak dogmus ve gelismisti.Erkek fahiselik kurumunun oldugu kadar,kadin fahiselik kurumunun ortaya cikmasinin ve binlerce yil boyunca,degisik gorunum altinda butun eski dunyada yer almis olmasinin anlami budur.Insan toplumu;kendisine gerek duymadigi hic bir kurumu yaratmamistir ; ihtiyaci ortadan kalktiginda ise,onu ya degistirmis,ya kutsal kilarak toplum yasami disina itmis veya butunuyle,tarihe terketmistir.Kutsal kadin fahiselik kurumunun varolus nedenleri saptanamaz ise,ister istemez ,eski toplumun,tamamen nedensiz degilse bile,toplumsal koklerinden koparilmis,fazla anlami olmayan bir ‘Inanna hayranligi’,temelsiz bir ’Inanna kultu’ arayisina yonelmek zorunda kaliriz.(1)

Eski ilahilerde yer alan kavramlarin dogru içerik tanimina ulasma cabamiz,onlarda,kutsal fahiselik kurumunun nedenlerini izleyebilmek için de gereklidir.Inanna’nin "gogun ve yerin" kiralicesi olmasinin eski tabletlerde ne anlama geldigini bu yuzden onem tasir. Dumuzi,Enkidum, Gilgamis,Kiszidum,Etana,Enmeduranki... okunuslu siniflayici tanimlarda, baslangiçta kurban edilen,‘kisir’ veya ’olum’lu oluslarina care arayan ‘ilk ogul’un izlerini de bu nedenle ariyoruz.‘Kutsal fahise’nin ,kocasina ‘erkek kardesim’ demesinin anlamini bu nedenle irdeliyoruz.Butun bunlara,eski toplumun kutsal veya kutsal olmayan uydurmalari olarak bakmak mumkun olmakla birlikte,bu sekilde davranarak var olan sorulara yanit verilmis olmaz.

Ilahi’lerde yer alan kutsal kavramlarinin anlam cozumlemesi,sadece kutsal evlilikle ilgili olanlarin degil,oteki Sumer metinlerinin de daha dogru olarak anlasilmasina da yardim edecektir.Ilk tabletlere yazilmadan once,eski toplum tarafindan sozlu ilahi olarak kullanildigi donem itibariyle, uzerinden,6 bin yildan daha fazla bir zaman gecmis olsa gereken yorumu sorunlu kavram veya sozcuklerin,eski toplumda, o siradaki kullanim içeriginin, gunumuzde sahip olduklari içerikler ile ayni anlamda kullanilmis oldugundan emin degiliz. (2)

Sumer-Akkad toplumunda ‘kisir’ sozcugu dogurganlik eksikligini anlattigi kadar;dogurdugu cocugu kocasinin toplum birim aidiyetine devretmeyen,kendi ’kandas’ toplum birimi veya onun tapinaginin aidiyetine veren kadin için de kullaniliyordu.Naditum’lar bu anlamdaki ‘kisir’ kutsal fahise gibi gorunmektedir. Eski kanun metinlerinde ‘kocasina cocuk temin etmek’ zorunda birakilan Naditum tanimlamasi, bu durumu ortaya koymaktadir.Eski Ahit duzenleyicileri,Abraham ve oglu Isak’in karilari Sara ve Rebekka’yi ‘kisir’ olarak nitelerken,bundan,onlarin dogurganlik eksikligini anlayabilir ve sonra onlar ‘cocuk sahibi’ olduklarina gore,bunu tanrisal bir mucizeye baglayabilirlerdi.Fakat,eski toplumu incelerken toplumbilimcilerin Kutsal Kitap yorumlari disina cikmamak gibi bir zorunluklari bulunmuyor.Kisir’lik,eski toplumda,akrabalik ve miras iliskilerine bagli olarak ve cocugunu kocasina vermemek zorunda olan kadinin belli olcude korunma cabasinin da bir urunu olarak kullanilmis bir kavrama benzemektedir.Kutsal erkek ve kadin fahiselik kurumu,’kisir’lik kavrami ile içicelik halindeydi.

‘Gok’ kavraminin,baslangictaki Sumer atalari doneminden bu yana sadece ‘gok yuzu’nu anlatmak için kullanilmis olduguna iliskin bir kanitimiz da bulunmuyor.Buna karsilik,’gok’ kavraminin mavi renk ve ‘gogerme’ olarak;kara’nin sadece kara renk degil,’toprak’,’dunya’,’kara parcasi’olarak ; kirmizi’nin ates,gunes ve kirmizi renk olarak;yesil’in bitki ve yesil renk olarak gecismeli ve soyut anlamli biçimlerde de kullanilmis olabilecegini dusunmemizi saglayan orneklere sahibiz. Henuz yaziyi kesfetmemis,yari-yerlesik,yari-barbar haldeki erken Sumer-Akkad topluluklarinin sozlu ilahi anlatimlarini formule eden eski insanin,once ‘dunya’ ve ‘atmosfer’e iliskin bir gorus olusturarak yola cikmis olduklarini dusunmek ne kadar yanilticidir!Bu topluluklarin,erken Sumer doneminde,canalici toplumsal sorunlarina cozum bulmadan ,butun toplumsal duzenlenis gereksinimlerinden once,atmosferin, dunyanin,ay ve gunesin,yildiz ve agaclarin nasil ‘olustuguyla’ ilgilenmis olduklarini;once bu filozofik sorulara yanit gelistirerek ise basladiklarini dusunmek, uzmanlarimizin,toplum bilim alaninda durduklari basamagi gosteriyor.

Yerlesik bir duzene gecme cabasindaki Sumer-Akkad topluluklarinin canalici sorunlari, saban’i kesfederek tarimsal urun artisi saglamak,hayvanlari evcillestirerek sut,yag,yapagi elde edebilmek,iç evliligi yasaklama yoluyla yabanci toplum birimleriyle akrabasal ittifak ve buna bagli olarak ,tarimsal urun ve hayvan surulerinin bollasmasinin onsarti olan, bariscil bir duzen kurmak;toplum birimleri ozellikle belli urunlerde gelismeye zorlayarak bariscil mubadelenin karsilikli gereksinimle iliskisini duzenlemek turunden gercek sorunlar olmaliydi.Zaten,uzmanlarimizin ‘gokyuzu’ ve ‘yeryuzunu’ yaratmak olarak yorumladiklari tablet yazilarinin hemen devami,Sumer atalarinin,o donemin bu en temel sorunlarla ugrasmis olduklarina hiç bir kusku birakmiyor.O donemde,varligina buyuk deger biçilen en buyuk tanrilar,bu nedenle, saban’i ,keten veya ip ormeyi ,yazi yazmayi,kader saptamayi.. bulmus,duzenlemis,ogretmis olan tanrilardir.

6 veya 7 bin yil oncesinin toplumlari yonetimsel,cinsel ve yiyecek duzeninin bariscil bir ortamda kurallara bagli olarak duzenlenmesine iliskin konularin bir adim otesine bile gecemez.Sanildigin tersine,erken Sumer atalari,"Gok yerden ayrildiktan sonra,Yer Gok’ten ayrildiktan sonra.." biçimli ilahi satirlarinda,’kozmik dunya’,’kozmik atmosfer’i anlatamazlardi.O donemde,çok daha somut ve gerekli olan, Karabasli ,ak Tapinakli,kirmizi basli,Mavi Tapinakli topluluklarin birbirlerinden ayristirilmasiyla ortaya cikabilecek olan ittifak ortamlarini yaratmaya calisiyorlar ve kurduklari bu duzeni anlatiyorlardi.

’Yerin ve Gogun’ sahibi,kiralicesi olan Inanna,Dunya ve Gokyuzunun kiralicesi olmaktan çok,Kara ve Mavi tapinagin kutsal kadini olmayi daha çok onemsemis olmalidir.Mavi sakalli altin dana motifinde,Lapis lazuli-mavi tas doseli Kutsal ciftlesme odalarinda,’gok tapinagi’nin renklerini buluyoruz.Ciftlesme odalarinin kirmizi,beyaz,mavi renklerle boyanmasi da,Inanna’li eski toplumun,Gokyuzu ve Yer yuzunden çok,renklerle daha cok ilgili olduklarini gosteriyor.Gudea silindir tabletinde anlatilan kutsal evlilik toreninde ise,’parlak otlar’a iliskin yorumumuz eger dogru ise,sonradan Islam’in kutsal rengi olacak olan ‘yesil’ kullanilmisti.

Sumer ilahilerinde kullanilan ‘Dag’ kavrami da,simdiki anlamiyla dag’i anlattigi kadar,o donemin Tapinak ve kutsal mekanlarini anlatmak için de kullanilmaktadir:

"Nippur babanin,’koca dagi’in oturdugu kutsal alan

Bolluk kursusu,..yukselen Ekur"u;

"Yuksek dag,ari yer....

Kirali,’koca dag’,Enlil baba"yi

"Enlil’in evi bolluk dagidir...

Ekur,lacivertasindan ev,husu veren yuce oturma yeri"

"Sumer,buyuk dag,evrenin merkezi"

Ilahilerin bu tanimlarindan,tanrilarin bulundugu "kozmik dag" yorumu cikarmak;tas,kereste ve camurdan yapili ilk tapinak orneklerini bulmaktan çok daha zordur.Fakat,’bilinmeyeni’ kesfetme aski,uzmanlarimiza daha cazip gorunuyor olmali ki,’dag’ kavramindan, elle dokunulabilen,varliklarini kazitlar araciligiyla tanidigimiz tapinaklari anlamak yerine,onlarin akillarindan bile gecmemis olmasi gereken, ‘derin’,’kurgusal’ ve o olcude de ‘karmasik’ fikirleri baslangictaki Sumer atalarina maletmekten kendilerini alamazlar.Fakat isin kotulugu ve aci yani su ki,sonucta onlara mal ettikleri ‘kozmik fikirler’in icinden cikamayarak bogulan da yine kendileri olmaktadir. (3)

Eski toplumda Kutsal fahiselik kurumu ,dogal olarak kutsal fahiseligin gerceklestirilebildigi alanlara gereksinim duyacakti. Tapinaklar, baslangicta, bu gereksinimin karsiligi olarak kutsal fahiseligin gerçeklestigi alanlar olarak yucelir.Butun kadinlarin kutsal fahiselik odevinden adim adim arinmasina ve yabanci erkekle evlenme genel odevinin,tanri tapinaklarina adanmis kutsal fahise kiz evlada devredilmesine bagli olarak Manastirlar gelismis olmalidir. Her toplulugun,kendi kosullari içinde,kendi kadin veya kutsal fahisesinin, yabanci bir erkekle sevisebilmesini saglayacak arac ve yollar yaratmis oldugunu ,gocebe topluluklarin ‘kizlar cadiri’nin bulunmasindan vb. anliyoruz.Eski Ahit’in peygamberleri,zaman zaman,bu cadirlari yikarak,kutsal fahiselige son vermeye calismislardir.Babil kadinlari ise kutsal fahiselik odevlerini, tapinak onunde, belki kapali kagnilar içinde yerine getiriyorlardi.

Kutsal fahiselik,kutsal alanlarin dinsel bir edimi olmaktan cikmaya baslar ve kutsal rahibelik ile sokak kadinligi biçiminde ayrismaya dogru yol alirken,bu asamada,Avrupali uzmanlarimizin ‘Han’,’Kabare’,’Muzikli Gazino’(Sayin M.I.Cig’in tercumesi ile Kramer. TSB. s.112) gibi terimlerle ifade ettikleri mekanlar olusmus olmalidir.Bu kavramlarla tanimlanan mekanlarin,Sumer toplumunda onem tasimis oldugunu,Sumer Kiraliyet Listesi’nde yer alan su ifadeden de anliyoruz:"Kis’te,Kis’in temellerini saglamlastiran,hanci kadin Ku-Bau,’kiral’ olarak 100 yil hukum surdu.....Kis’te Ku-Bau’nun oglu Puzur Sin 25 yil hukum surdu"

Burada,onem tasiyan konu, Isa oncesi 2000’li yillarda,Sumer ve Babillilerin ‘kabare’,’muzikli gazino’ yaratmis olduklarini dusunebilmek ve tablet cozumlerinde bu kavramlari kullanabilme cesaretidir!‘Muzikli gazino’ olarak verilen bir kavramla,Sumer-Babil toplumunda,kadinin kutsal fahiselik odevinin yerine getirildigi mekanin anlatilabilir olup olmadigina,okurumuz karar versin...

Bir Sumer ilahisinde kullanilan ‘firtina’ ile ilgili durum da, benzerdir:

"Ana nedir bilmeyen Firtina,

Baba nedir bilmeyen Firtina

Kari nedir bilmeyen Firtina,

Cocuk nedir bilmeyen Firtina,

Kizkardes nedir bilmeyen Firtina,

Erkek kardes nedir bilmeyen Firtina

Erkek arkadas nedir bilmeyen Firtina,

Kadin arkadas nedir bilmeyen Firtina"

Buradaki Firtina kelimesini ,bir doga olgusu, kuvvetli ruzgar olarak anlamak;eski insanin "doga’yi kisisellestiren" garipligi ile bir kez daha karsi karsiya bulundugumuzu dusunmek,elbette mumkundur. Sumer tarih anlatim tabletleri,zaten genellikle boyle yorumlanmaktadir.Bu tutum, tablet kayitlarina, genellikle,hayali aktarim anlaminda kullanilan ‘soylence’,’mitoloji’ olarak yaklasmanin da dogal bir sonucudur.Oysa tablet kayit incelemelerimiz ilerledikçe,bize degisik bir içerikle ulasmis olan kavramlarin anlatim derinligini,soyutlanmis ozelligini,bunlarin eski toplumun tarihsel yanina bagli oldugunu; bu ilahilerin ,eski toplumun farkli donemlerinin bir tarih aktarim biçimi oldugunu hissetmeye baslariz.

Firtina kavraminin eski ilahilerde,Nuh Tufani’nda,’guney ruzgari’,’kuzey ruzgari’,’yerin solugu’,’gogun solugu’,’kanadi kirilan kuzey ruzgari’ gibi gorunumler altinda Sumer-Akkad toplumunda çok uzun bir sure ‘etkili’ olmasi,o donemde Sumer-Babil topraklarinda Ruzgar’larin kuvvetli esiyor olmasindan ,hatta Ruzgar’in bulunuyor olmasindan oturu degildi.Bu topluluklarda,Enlil’in veEnlilligin bulunmasindan oturuydu.Baslangicta degilse de,giderek ,en buyuk,en azindan en buyuklerden biri sayilan bu tanrinin adi,dogrudan dogruya ‘buyuk yel’,’ulu yel’,kutlu Ruzgar anlamini tasiyordu.Bizim ’Nefesi guclu bir hoca’ tanimimizin gerisinde,Sumer-Babil toplumunun Enlil’i,yani Ulu Kutsal Nefes’i vardir.’Hu cekme’ geleneginde eger bir Enlil kalintisi saptanirsa,bu sasirtici olmaz.Ates kultuyle cok baglantili ‘ufurukculuk’, ‘guclu nefes’,’firtina’,’yel’in sonradan kotulenmeye baslanmasi,onun artik tek tanrili dinlere ulasan toplumlarin dinsel duzenindeki yerinin bozulmasiyla bagintiliydi.Bu, elbette, ozunde,toplumdaki iliskilerin artik ‘ufurukculuge’ olan baslangictaki ihtiyacinin kalmamasindan ve ufurukculugun uygarlasmaya iyice karsit bir ozellik kazanmis olmasindandi.

Anlasiliyor ki,bu Sumer ilahisinde tanimlanan Firtina , bir insan,kutsal bir gorevli tanimidir. Bu Ulu Nefes,tapinakta bulunan, buyuk olasilikla tapinaga devredilmis bir evlat oldugu için ana,baba bilmeyen, cinsel iliski yasagina tabi bir dinsel gorevli olmaliydi.

safakacmaz@yahoo.com

(1)Sayin M.I.Cig, Inanna kultune iliskin su tur degerlendirmeler yapiyor:

"Inanna’yi Sumerliler yaratti.Kadinlarda izledikleri,gormek istedikleri butun nitelikleri,onun sahsinda toplamislar,onu yuceltmis,ona tapmis ve hakkinda yiginlarla siir,hikaye yazarak olumsuzlestirmislerdir.

O,guzelligin,suhlugun,cekiciligin,sefkatin,hirsin,kavganin,onderligin,kurnazligin ve en onemlisi bereketin ve cogalmanin sembolu olmustur...."(Inanna’nin aski.s.13)

Burada,Inanna’yi Inanna kilan toplumsal nedenlerin bir tekine bile rastlayamiyoruz.

Inanna’nin Aski’nda,anlaminin ‘iri erkek cinsel organi’ olabileceginden bahsettigim, ‘Sinek’ de yerini almistir.Sayin Cig,kitabinda Sinek ile Inanna’nin diyalogunu da aktarir.

Eski toplumda, bir urunun, kadin veya erkek cinsel organi ile,veya genel olarak erkek ve kadin cinsi ile anlamdas kullanilmasina iliskin orneklerin gerisinde evlilik iliskisi ile urun mubadelesi arasi bag bulunur.

Sumer ilahilerinde sikca yer alan ‘kayik’,’tekne’ ile kadin ve cinsel organi arasinda da bir gecisme mumkun gibi gorunuyor.Ilerde,bu noktaya iliskin ikna edici bulgulara ulasabilirsek,Nuh’un ‘kayigi’,’tekne’sinin, kutsal bir askevi tapinagi yapimina iliskin oldugu yorumu,umuyorum ki daha guclenecektir.Sumer Babil Tufan metinlerinde,Tufan sirasinda ‘tanrilarin kopekler gibi ciftlesmesi’ motifi zaten bu konuda yeterince fikir vermekteydi.

(2)Bir kavram,ancak,eger o donemdeki toplumsal iliskiler yaklasik olarak bilinebilirse,soylemdeki yeriyle anlam kazanmaya baslar.Yorumu sorunlu olan bir veya birkac kavramin farkli anlaminin ,tablet yazisinin yorumunu bastan asagi degistirebilecegi gibi ,kavramin içeriginin yanlis kullanimi durumunda ,tabletlerden ‘garip’ duygu ve dusuncelerin fiskirmasi da kacinilmaz olur.

Kavramlari bizim yanlis bir içerikle ele almis olma olasiligini hiç hesaba katmadan,tabletlerin ‘garip’ligine,onlari yaratan ve en az modern toplum kadar gercekci ve sorumlu olan eski toplumun ‘cehaleti’ne gonderme yapmayi aliskanlik edinmis Avrupali uzmanlarimizin, tarihteki eski toplumu kucumseme gudulerinde,eski toplumla esitleyerek, kole edindikleri Afrika ve Asyali ‘ilkel’ toplumlari asagilama kaygilarinin rol oynayip oynamadigini yargilamak yine oncelikle onlara duser.

(3)Okura,burada,’baslangictaki Sumer atalari’ vurgusunu ozel olarak yapmis oldugumuzu animsatalim.Cunku,aslinda,modern uzmanlarimizin yargilarinin temeli,gunumuze,Sumer atalarinin torunlari tarafindan adim adim tasinmistir.Fakat,bu durumda bile,Sumer torunlarini anlamak mumkundur.Cunku,Sumer torunlari,var olan yari-barbar,artik gelismeye ayak bagi olan cesitli kurum ve iliskileri toplum disina atabilmek için,baslangiçtaki kavramlarin anlaminin bozulmasina, soyutlanmasina, gokyuzu ve yer altina tasinmasina ihtiyac duyuyorlardi.Baslangictaki asil metne sadakati,Sumer torunlarindan degil de,bilim adamlarimizdan beklemek,bu bakimdan, bir haksizlik sayilmamalidir.

Eski toplumda , ilahiler,toplumsal iliskilerin devam edebilmesini saglayan kural ve torelerin,modern anlamiyla ‘hukuk’un,o anki topluma oldugu kadar gelecekteki nesillere aktarilmasini saglayan;bu toplumsal gereksinim yazinin kesfedilmedigi donemlerde de bulunduguna gore,baslangicta sozlu olan,ezbere dayanan, aktarim biçimleriydi.Eski topluma dogru gidildikce sarki-turku toplanti ve yogunlugunun artmasi,asiklarin ve asik atismalarinin onemi,turkulerin rituel parcasi olmasi bundandir.Islam’in,sarki-turku yasaginin nedeni de,eski gorenek aktariminin bu yolla devam ederek Kuran’da bulunan kurallarla rekabetinin devam etme olasiligini ortadan kaldirmaktan baska bir sey olmasa gerektirArap toplumlarinin,derinlere sinmis sarki geleneginin Islam sonrasinda,gunumuzde de cok etkin ve zengin olusu,bu yasagin dayandigi korkuyu anlamamizi sagliyor.

Eski toplumda sozlu ilahilerin animsanan biçimleriyle yaziya gecirilmesi,yaziya gecirilen ilk biçimlerin daha sonra yazinin gelismesi ve toplumsal degisime bagli olarak kavram anlamlarinin her yeni yazilimda artarak bozulmus olma olasiligi kuvvetli olmakla beraber,gunumuzun kutsal kitaplarinin satir sayilari bile degistirilmeden devam ettirildigine gore, kutsallasmis ilahilerin,’olabildigince’ korunmaya calisilmis oldugu da bir olgudur.Butun koruma gudulerine karsin,eger sozcuk veya kavramlar, anlam degisikligi ve kaymalarina ugramis ise,bu, buyuk olcude dogal gelismeye bagliydi ve ‘kotu niyet’ tartismasina burada pek yer bulamayiz.Bagimsiz anlatimlarin birlestirilerek yeniden kurgulandigi sartlarda bile,bunu ornegin Gilgamis veya Odisseia aktarimlarinda belli olculerde gorebiliriz,ilahi kavram ve sozcukler degistirilmis olmaktan cok,bir çok durumda,kavramlar yeni içerikleri temelinde yorumlanmis haliyle bize yansitilirlar.Abraham karisi Sara’ya ‘kizkardesim’ demis ise,Eski Ahit duzenleyicileri,bunu, Misir erkekleri tarafindan karisinin guzelliginden oturu Abraham’in oldurulmekten korkmasina baglamayi daha uygun bulmus olmaliydilar.Kaldi ki,burada kullanilan bu gerekce bile,eski toplum iliskilerinde,kadin tarafindan evliligin ancak kocanin olumu ile ortadan kalkabildigi bir donemin varligina taniklik etmekteydi ve bu bir olguydu.Kocasindan bosanarak veya bosanmadan asigi ile gitme secenegi dururken,asigi ile bir olup kocasini olduren,oldurulmesine yardimci olan modern toplumun cinayet ornekleri,bizi eski topluma baglar.Eski yazili yasalarda kocasinin olumunu saglayan kadindan bahsedilmesinin nedeni ,koca olmeden kadinin bosanamiyor olmasi olmaliydi ve yasanin bu kadin için ongordugu ceza, kaziga gecirilerek oldurulmesidir.