25.11.2006

Eski Toplumda Dualizmin Kaynaklari

10.9.2006

Isa'nin kutsal kitabini okudugumuzda,onun dilinde garip duran bir 'dunya' kavrami oldugunu goruruz. "Goklere çekilecegi" gunu,saati çok onceden bilen ve buna gore de hazirlanan Isa,havarilerine soyle der ornegin:


"Dünyadan olsaydınız, dünya kendisine ait olanı severdi.

Ne var ki,dünyanın değilsiniz; ben sizi dünyadan seçtim.

Bunun için dünya sizden nefret ediyor."(Yuhanna 15:18/19)


Ilahiyatçilarimiz,imanlilar,filozoflar,nasil olur da bu sozleri didik didik edip buyuk anlamlar çikarmazlar! Eskiden beri bilgeligin olçutu, herhangi bir olguda var olmayani ortaya çikarabilmek olarak ele alinmistir zaten.Boylece sonu gelmez yorumlari okumakla da bas edemeyiz...



Fakat eski toplumu tanidikça 'goklerden gelen tanrisal ses'in, 'yer'dekilerden sizlanisinin, o derin yorumlari hakli çikarmayan eski bir gerçekligin dile getirilisi olarak dogallasmaya basladigini goruyoruz. Isa burada,dogrudan dogruya 'gokler' adina konusurken, 'dunya'yi tam olarak 'gok'un karsisinda,alternatifi,hatta dusmani olarak ifade ederken,eski toplumun yapisi bakimindan hiç de olaganustu bir sey soylemis olmuyordu aslinda.Cunku onun sozleri,dayandigi eski dini kaynaklar bakimindan,bizim simdi anladigimiz anlamdaki bir 'dunya'ya ve genel bir gokyuzu'ne iliskin degildi. Isa'ya bu tur sozleri soyleten ve sonra yaziya geçiren dini kastlarin gerisinde,bu konusma kulturuyle yetismis bir toplum vardi ve onlar ,eski donem atalarinin 'gok' ve 'yer' kavramlarinin, iki ayri toplulugun ve onlarin ayristirilmasinin tanimlari olarak kullanildigini bilmiyorlardi. O sirada 'Yer' toplulugunda 'kara-baslilar', 'Gok' toplulugun 'ak' kursusunde ise,giderek ates/gunes kultunun simgeleri olacak olan kirmizi/sari/mavi renklerin temsilcisi,Nippur'un Anu'su ve onun bir baska ifade edilisi olarak tanidigimiz Ahura Mazda'si bulunuyordu.

'Yer'in 'Gok'le olan bu tur iliskisinden oturu,Sumer Isudrus'u,Babil Hasisustra'si, Zarathuştra, kutsal varliga ne zaman hitap etse,onu:

'Ey Ahura Mazda, Maddi Dünyanın Yaratıcısı' olarak tanimlaniyordu.


'Yaratilis' ilahilerini inceledikçe,'yer' ve 'gok'e ad verilmesini,birbirinden ayristirilmasini,'Gok'un 'yer'e/'karabaslilara' kiral olarak temsilcisi Alelium/Alilum'u atamis oldugunu,dogal olarak onun 'atesten yaratilmis seytan' tanimina denk geldigini,Hititlerin tapinaklarindan goge yukselen 'Aleluya' haykirislarinin,hiristiyan kilisesinde 'ogul'a ve islam içinde alevi bektasiligin 'Ya Ali!'sine donustugunu gorecegiz.Aleviligi,Muhammed Ali'sine baglayarak açiklamak mumkun degildir. Toplumlarin dini çizgilerinin anayollarinda kaybolmak olanaksizdir.Eski toplumun iliski kurallari,kaçinilmaz olarak bozulmus takipçileri arasinda yer almaya devam eder.

Eski ilahilerde,tarih anlatim biçimleri olarak tabletlerde,eski toplumun baslangiçtaki çekirdek ayrisimindan yola çikildigi için,iste sadece bu nedenle , 'gok', ve 'maddi dunya' ayrimi yapilir ve taraflar da kendi konusma kavram ve uslubunu buna gore duzenlerler.Bu nedenle Isa daima goklerdeki babasi namina konusur ve goklerdeki babasinin yeryuzunde egemenliginin gelecegi zamandan bahseder,iste bu nedenle varligini 'yeryuzunde' birakmak yerine 'goklerdeki babasinin yanina' tasir.

Dini inançlarin gelisme,bozulma ve tek tanricilik yonunde ilerlenmesi,dolayisiyla hem 'gok'luleri,hem 'yeryuzundeki'leri toparlayacak sekilde içerik genisletmek zorunda kalisina bagli olarak ,kavramlarda da bir genisleme olsa da,bu temel ayrim,butun Semavi dinlerin yapisinda var olmaya devam eder.


Artik gormus bulunuyoruz ki,bu ayrim,tam olarak,erken donemlerde, 'karabas' 'Sumer'liler ile,'Semavi' Sami(ve Farsi) topluluklarin ayrimini ifade ediyordu.


Bu ayrim, ittifak surecine bagli olarak kimi ozelliklerini yitirse de,'iki alem','insan ve melek topluluklari','in ve cin toplulugu','seytan ve adem' ikiligi halinde ,ve fakat sadece 'sozcuk' duzeyinde degil,tapinma tarzlari,kutsal gunler,kutsal ve kutsal olmayan davranislar vb. olarak yasamin en kuçuk ayrintisina degin,'sag' ve 'sol' olarak bile,surer gider.Cennet ve Cehennem de, bu ikiligin bir baska yansimasidir.Gokyuzu'nun 'cennet'i de,tipki 'yeralti'nin 'cehennemi' gibi , bu dunyanin topraklarinda,Mezopotamya alani içinde olmaliydi.Bunlarin çok somut olarak hangi toprak ve kulturler arasinda bulundugunu,Kenan Topraklarinin nerede oldugunu,Sinnar ile Sumer arasindaki kavramsal ve içeriksel ilsikileri,Cennet'in cinlerle,cehennemin karabaslilarla olan iliskileri vb.vb.Avesta'yi,Eski Ahit'i,Enuma Elis ve oteki eski ilahileri inceleme içinde adim adim,cografi anlamiyla da, ortaya çikarabilecegimizi umuyorum.



Gelgelelim,eski toplum,tarihini bize tek agizdan anlatma olanagina henuz kavusamamisti.Orada sozu,bir Seytan tarafi alir,bir de Adem tarafi.Adem için karsisindaki ne kadar Seytan ise,Seytan için Adem de o kadar Seytan ve canavardir. Zorunlu olarak iki tarafa ait toplum birimler arasi ittifak gelistikçe,Seytan insanlasir,insan seytanlasir ve bu ornegin kavramlarda hem olumlu anlamda ( génie) ve hemde olumsuz anlamda (gé(a)nant) kullanim degeri kazanir.Ayni ifade kokunun farkli içerik degerlerinin incelenmesinde, dillerin ve kavramlarin gelisiminde ,bazan su veya bu yanin toplumda egemen olmasi ile bir anlam turu agirlik kazanmis ve otekine galebe çalmis olsa bile, bu nokta son derece onemli gorunuyor.Bunu daha sonra,varligini erken Sumer/Sami doneminden beri tanidigimiz 'Ekalliyet'(E-Gal-lu) deyimini ozel olarak incelerken ele alacagiz.


Eski toplumun 'yer/gok' ayrimi,eski Yunan anlatiminda,ki bu anlatim ana çizgileri bakimindan kesin olarak Sumer/Sami kaynaklara dayanir,'insanlar' ve 'tanrilar' ayrimi biçimini almisti.Onlarda da bu iki dunyanin birbirine geçismesi mumkundu,hatta zorunlu idi.Tanrilarin olmadigi bir insan toplumu olmayacagi gibi,insanlarin olmadigi bir tanrilar toplulugu da yoktur.En azindan bu,Eski Ahit'in 'tanrisal varliklar insanoglu kizlariyla evlendiler' diye anlattigi andan itibaren bu boyledir.Bu yuzden de Tanrilarin insanlardan ogul ve kizlari olacak;Hititlerde insan kiral oldugunde tanrilasacakti.Uruk kirali Gilgamis,soy kutuk duzenine gore,bu nedenle,rahatlikla,3/2'i tanri olan insan olabilirdi.Baba tarafindan Tanrisal olabilecegi gibi,bir Tanriça anaya sahip olmasi da mumkundu.Tapinak bir Baba tanriya ait ise,o tapinaga bagli olarak dogum yapan kadini,Baba tanrinin hamile birakmasi kadar dogal ne olabilir? Istar tapinagina ait,bu nedenle adi Istartu olan bir kutsal fahiseden dogan Insanoglunun anasinin tanriça Istar olmasi kadar dogal ne olabilir? Boylece ,tanri Kutsal Meryem'i hamile birakabilir ve dogurdugu ogul, kanli canli bir Nasirali oldugu halde, tanrilasabilirdi.Eski toplumda,dogrudan dogruya tanri ve tanriçadan dogmus olanlar olabilecegi gibi,iç evliligin yasaklanmasindan sonra,Tanriçalar 'insanoglu' erkekleriyle,insanoglu kizlari tanrilarla koyun koyuna yatabilir ve son derece 'normal', 'insan' çocuklari olabilecegi gibi,biraz 'insan',biraz 'canavar',hatta dogrudan dogruya insanoglu kizindan dogmus 'canavar' veya 'tanri/sal' da olabilirlerdi.Butun bunlar yasanilan çagin kavrayis degerlerine ve anlaticinin hangi topluluk yaninda durduguna bagli idi.Ittifaki gelismesi sureci içinde,engerek yilani veya guvercin, birden guzeller guzeli bir dilbere;bir canavar iken 'bakmaya kiyilmaz' yigide donusmek anlatimlari bu geçis donemine ait olarak bizlere ulasir.


Isa,'dunya'dan,kendisine uzak bir yapi olarak bahsederken,varolus konumunu, 'Gok'un,'yer'deki temsilcisi olmasina dayandirmasindandi.Gok'un Yer'de,Yer'in Gok'te,yani Sumer adi verilen topluluk içinde Sami topluluk temsilcilerinin ve Sami topluluk tapinaklarinda Sumer adi verilenlerin temsilcilerinin bulunmasi biçimindeki,aslinda son derece basit orgutlenme tarzi,eski dini yapinin temel ozelligini ve simdiki kutsal dinlerimizin de ikili,dualist yapisinin orgutsel mekanizmasinin baslangiçtaki temelerini açiklar.


Eski toplum,otekinden ayri olarak ve ayri kalmaya devam ederek birlik olusturabilme kuralini uygularken,zorunlu olarak bu ayriliklarin muhafazasi için elinden geleni de yapmaya çalismisti.Cunku eski atalarimiz,bu birligin sonraki nesiller bakimindan devam edebilmesini,ayrilik çizgisinin devam edebilmesi kuralina oturtmuslardi.Yayinladigimiz Eski Ahit ve Avesta bolumleri dikkatle okundugunda,oralarda zitliklarin ne kadar onemsendigi gorulecektir.Ornegin Musa toplumu için,tanriya sunakta yag yakmak kadar;Isaci oncellerin olulerini ateste yakmasi kadar kutsal bir uygulama olamazdi ama,bunlarin karsiliginda duran topluluga yonelen Avesta'da,'yag yakmak','oluyu yakmak' kadar buyuk gunah olamazdi.Birinde oluye dokunmak gunah ise,otekinde tersi olmali,olu kucaklanmali,el gogsune bastirilmali,basi sikica kavranmaliydi.Bir topluluk tanrisina yuksek sesle seslenecekse, goz yasi dokecekse,oteki kesinlikle mirildanarak tanrisina seslenmeli,gozyasini içine gommeliydi!Bu gerçekten boyledir.Kurbanin gece veya gunduz sunumu da boyle bir ayrima dayanir.Hattusili vasiyetinde,halefinin kendi olusunu tutmasini,elini gogsune bastirmasini ve topraga oylece gommesini talep ediyordu.Fakat Avesta'da oluye dokunmak,oluyu topraga gommek veya yakmak kadar buyuk gunah olamayacagi vaazedilir.Ozellikle cografi yakinlik içinde bulunan topluluklarin,A'dan Z'ye kadar birbirine zit olan kurallara bagli bulunuyor olmalari olgusunu 'toprak' derdine baglayan toplum bilimcilerin,siyasal bilimcilerin ne olçude derin bilgilere sahip oldugu goruluyor... Eski toplumun bu zitlastirma eylemi ve kurallari o kadar oyledir ki,bir topluluk için sesli seli aglamak kurali getirilirken,otekine sessizce mirildanma yukumu getirilmistir.Bunlar bize simdi çok garip gelebilir.Musevilikte mirmir duasi vardir,yerlerinde salinirlar.Fakat Turuva onlerinde Asil'in kardesligi oldurulunce,olu tarafindaki butun erkekler, butun bir gun boyunca,sesli sesli aglamislar,kara topraga tuzlu goz yaslarini dokmuslerdi,dokmeliydiler.Ilyada,Odysseia gibi eserler bu agitlar sirasinda,adim adim ozanlarca olusturuluyordu.Bu nedenle de agitçilik gelenegi,feryad-figan gelenegi,ve buna bagli olan ornegin 'yanik' sesli uzun hava ve agitçilik , Musevilik içinde degil,ancak,'sesli sesli aglamak' kuralina bagli olarak yetismis bir toplum(lar) içinde yeserebilirdi.


Avesta'da bir adam için verilecek 'ceza' soyle tanimlanmisti :

"O, yolunun üstünde bir adama rastlayıncaya kadar koşacak, ona rastlayınca da yüksek sesle ağlayacaktir."


"Yüksek sesle ağlamak cezasi" ..Boyle bir ceza simdiki topluma son derece garip gelecektir...Ama bunlari tanimadan,bir cenaze toreninde metanetli duran sahsin davranisi ile,kendini yerlere atanin davranisini karsilastirma ve degerlendirme olanagi bulamayiz.Daha dogrusu bu farkli davranis turlerini gerektigi dogrulukta açiklayamayiz. Aglama kultu olmayan topluluklarin davranisini 'modern'lik olarak tanimlayan bilgelerimiz ,olaya tarihsel degil,gunumuzun su anki degerleriyle yaklasmis olurlar.Bu tur 'derin' olmayan yaklasimlara sahip uzmanlarimiz,ote yandan, Risalei Nur cemiyetinin gozyasi dokme terbiyesinin 'derin' açiklamasini da yapamazlar.Simdilik ABD'de mukim hoca efendinin,iki sozcuk soyler soylemez gozlerinden yaslar akitmasi,hiç de onun bireysel yapisinin 'zayiflik' gostergesi degildir. Bu bakimdan,eger simdi kimi yetkililer,hoca efendinin 'sulugoz' olmasini,onun zayif kisiligine bagliyorlar ve oyle degerlendiriyorlarsa,ki bu yonde açiklamalar yayinlanmistir,bu sadece eski kulturlerin yeterince bilinmemesinden ve nurculugun 5 bin yillik kult kaynaklarinin taninmiyor olmasindandir.Risalei Nurcu gelenek,ortaya çiktigi yore bakimindan da,kaynaklarini Avesta'da gordugumuz 'gozyasi dokucu' gelenege dayandigi için,Hoca efendide goz yasi tukenmemektedir.Bu eski topluma ait bir kulturdu.Tipki erkek adam aglamaz biçiminde var olan bir kultur gibi..Olum toren kultunu anlatirken bu noktalar uzerinde epeyce durmustum.

Aralarinda boylesine derin ayrilik çizgileri bulunan topluluklar arasindaki ittifak kaçinilmaz olarak sorunlu olacakti ve bunu,Eski Ahit'te bile,'ilk insan'in ilk ogullarinin birbirini oldurmesi olarak izleriz.Karsi toplumun kadinin dogurdugu evladin bu yandaki erkegin oglu haline gelisi sureci içinde,buyuk/kuçuk ogul ayrimini,ikiz kardeslik asamasini,'çarki felek' duzenli rotasyonel yonetimini uzun uzadiya incelemistik.Bu donemin anlatimlarinda,karsimiza durmadan 'ikiz dogan'lar çikiyor ise nedeni budur.Eski toplumun bu tur ozellikleri bilinmeden yapilacak yoresel incelemeler elbette genel bilgilere baglanamadigi olçude 'garip' olarak kalirlar.Ege yoresinde yapilan bir incelemede eski Yunan dunyasinda,bu motifin son derece yaygin kullanilmis oldugu saptanabilir.Arastirmacimiz da derhal,'ikizlik' motifini Yunanlilara baglayacaktir,zorunlu olarak.Ama bu uygulama geneldir.Tapinak kapilarinin 'sag' ve 'sol'unda bulunan totem hayvan/bitki figurleri,burçlarin 'ikiz'leri,savasçi desenleri,isa'nin çarmihindaki arti(+) isareti,hazreti Ali'nin çift basli tek kilici,Alman topraklarina degin ulasmis çift basli tek kartal motifi,tarihte,merkezi iktidarin,'ikiz kardeslik' rotasyonel yonetim doneminden "ikiz kardeslik" yetkesinin "tek ele" dogru geçis surecine ait farkli asama goruntuleridir.Eski Sparta 'nin çift kirallik duzene ait topluluk kalintilarinin erkek erkege /baska toplumlarda kadin kadina/ elele tutusma uygulamasinin da gerisinde,tarihsel yuklukte sirali geçmis toplumsal orgutlenme tarzlari ve ona ait kurallar bulunur.Tarih perdesini araladikça, belki, S.Demirel'in,ziyaretçi basbakan veya cumhurbaskanlariyla el tutusma 'el dili'nin kaynaklari da , daha iyi anlasilabilecektir..


Yakin tarihimize hem Atena ve hem de Dioniyos olarak geçen,benim dogum sehrim guzel ve sicak Adana sehrimizin de isim babasi olan Tammuz'un onculleri,Dumuzi'ler veya Enkidum'lara iliskin (Etana olarak) 'suya bakip suretini gorme' anlatimlari da , daha sonra 'ayna' motifi olarak kullanilir.Ayna,çift kardesligin,ikizligin tek ele geçirilmesinin,kendinde esdegerini gorme,olaganustu bir teknik harikasi olmustur.Eski toplumda ayna'nin bu denli yaygin kullaniminin en onemli bir sebebi bu idi.Ayna ve tarak haliyle de 'evlenme talebi' anlami kazanarak surup gitmistir.Gelin guvey tirasinin,saç/bas degistirme biçimine iliskin oldugunu saptadigimizda,ayna ve tarak'in da anlami belirginlesir.Onun eserine bakilirken ayni yazilari okuyup okumadigimizdan hep supheye dusecegimiz 'Le dernier métaphysicien' ,monsieur F.Nietzsche,Zerdust'te parlak ve fakat içi bos sozcuklerden bir adim oteye gidebilmis midir?


Buradan Kudus tapinaginin kapisinda rastladigimiz iki sutuna dogru ulasmaya çalisacagiz....

**