11.5.2006
Teknoloji üstünü ABD, dünyayi yeniden pay etme ve petrol alanlarina tam olarak sahip olma hedefi dogrultusunda Irak'a karsi uzun bir zamandir saldiri hazirligi içinde.
Simdiki ABD yönetiminin bu barbar hedefe araci kilmaya çalistigi Türkiye'nin parlamentosundaki Tezkere oylamasi bir noktayi berrak bir sekilde yeniden ortaya çikardi: Teknolojik üstünlügün de göstergesi olan maddi zenginlik ve kimi ekonomik çikar bir yana; insan haysiyeti ve onun yurt düzeyindeki toplami olan ulusal onur bir yana!
Tezkere'nin reddini, insan kani akitma ve savasi red etmek olarak kavrayanlar; insan haysiyetine ve onuruna sahip çikanlar, simdi artik küçümsenmeyecek bir güç olusturmaktadir.
Türkiye'nin mutlulugunu, "Avrupa ülkelerindeki ulusal gelir düzeyine çikabilme" hedefine endekslenmis yazilarla formüle eden ve dolayisiyla savasin bile getirilerini kuyumcu terazisinde tartmaya çalisan yazarlar, birey ve topluluk mutlulugunun, yalnizca maddi servetler ve teknolojik üstünlüklerde degil, her seyden önce, insana özgü öteki degerlerde zemin buldugunu göremiyor veya göstermek istemiyorlar. Unutmayalim ki, kisi basina düsen gelir düzeyi bakimindan örnek alinan Avrupa ülkeleri ve ABD yurttaslarinin dünyanin en mutlu insanlari olduklari henüz ispatlanmis degildir! Ispatlanacak gibi de görünmüyor!
Küresel dönemin yeni peygamberlerinden bay Hardt ve bay Negri de, baska noktalardan yola çikarak benzer 'maddiyatçi' sonucu, çok yineledikleri "muazzam servetler'' gibi sözlerle gerekçelendirmektedirler. Kendisinden politik sonuçlar da çikarilan bu 'muazzam servet' sözlerinin içinde gizli olduguna inanilan degerler, gerçekte, toplum tarihinde yalnizca görece özellikleri bakimindan anlam tasimaktadirlar.
Aslina bakilirsa, birey olarak insanin tarihi, onun ana rahmine düsme kosullarinin yaratilmasi öncesinden itibaren, aidi olacagi ve olamayacagi önceden saptanmis olan toplum birimlerine karsi hak ve yükümlülüklerden olusmus belirleyici iliskilerin yeniden ve yeniden düzenlenmesi bilesik süreci toplamindan olusur. Bu toplam süreçte durmaksizin konumlanisini degistiren "birey", toplulugun bir parçasi olduguna göre, toplumsal tarih, bireyin aidi oldugu toplum birim ile aidi olmadigi toplum birim arasindaki (dolayisiyla bir öteki birey arasindaki), özünde, yiyecek ve cinsellige iliskin temel paylasim iliskilerinin düzenlenmesi sürecinin toplamindan baska bir sey degildir.
Bu tarihsel süreçte paylasimin biçimi öne çikar. Bir asir önceki insanin 'yiyecek' ve 'cinsellik' doyum kavramlarindan anladigi ile simdiki torunlarinin bu olgulari algilayis ve yasayis derinligi çok farkli olmakla birlikte, ülestirilme istegi bakimindan anaçizgilerde en küçük bir degisiklik yasanmaz.
Toplumsal düzenlenisin yeni bastan sekillenmesi sürecinin, her seyden önce, toplumun ekonomik üretim biçimlenisinin irdelenmesiyle tanimlanabilecegi savindan yola çikan çabalar basarisiz olmustur. En büyük teorileri ortaya çikardigini sanan yakin tarihin bu yanilgisi, Sovyetler Birligi sisteminin çöküsüyle de tam olarak noktalanmistir.
Simdiki 'küresel' görüntüye iliskin tanitici bilgiler sunulurken dayanilan ve öteki bütün deger kavramlari gibi, ancak görece özelligiyle anlam kazanan 'muazzam' ve 'servet' kelimeleri, toplum tarihi içine yayilarak ele alindiginda, son derece yavan ve güçlü kabuk altinda zayif yineleme sözcükleri haline dönüsürler. Ifade edisin anlatim vurgusuna karsin, bu kavramlar, tarihsel boyutta güçsüz geçici sigintilar ve soyut retorikler olmak ötesine gidemezler; kullanicilarina da, bu özelliklerinin analizdeki darlastici sikintilarini her an yasatirlar; tarih boyutlari açisindan analizin tanimlayici etmenleri olmak özelligini yitirmis, zayif sifatlar halini alirlar: Altibin yil önceki eski Sümer toplumunda, verimli bir tarla ile bakir çapa, üç agaç parçasindan yapili bir saban, bakimli bir öküz ile güçlü bir esek, ne muazzam servetler olarak degerlendirilmisti!
Toprak - öküz ve esek reformu
Sümer yerlesim birimi Uruk'un yöneticisi Urukagina'nin, toplulugunun destegini de alarak eski kurallara geri dönen ve konusu daha çok "toprak, öküz, esek" olan reformlarini tarih yazicilari 4000 yil önceki kil tablet kayitlarinda büyük bir zevkle söyle anlatiyorlardi:
“Caninin istedigi en verimli tarlalari kendisine ayiran Yönetici (Ensi)'nin topraklarini sürmek için Tanrilara ait tapinak öküzleri kullaniliyordu. Papazlar, esek ve öküzlerin en iyilerini aliyorlardi. Papazlar bugdaylari, Ensi’nin adamlarina dagitiyorlardi; herhangi bir köyde, yoksul bir kadinin bahçesindeki agaçlari kesiyor, meyvelerini topluyorlardi. Bir ölüyü mezarina koydugumuzda, papaz, yedi fiçi bira, 420 ekmek, 120 ölçü bugday, bir elbise, bir yatak, bir yastik aliyordu.”
Birkaç asir sonra, bu kez Urnammu, adalet namina ''bir sekel'lik insan, bir mana'lik insana teslim edilmedi, 250 gramlik gümüsü olan 500 gram gümüsü olanin egemenligine birakilmadi" derken toplumsal dagilim bakimindan ne muazzam bir övünç duymaktaydi!
6000 yil kadar önce, kil kalip içerisine dökülen ilk bakir kazma ve çapa, topragin kullaniminda ne muazzam bir teknik gelisme yaratmisti!
Öküzün sabana kosulmasi, kil kap-kacak imalatini aniden bes katina çikaran döner kasnagin ortaya çikarilmasi da muazzamdir! Sümer insani, bu nedenle olsa gerek, 'kazma', 'çapa' ve 'saban'in yaraticisi tanrilara asirlar boyunca ilahilerle sükretmis, bu buluslarin yaraticisi Enlil, Enki, Inanna isimli tanri ve tanriçalarin sunaklarini kurbanlardan eksik etmemistir.
Yalnizca iki asir önce buhar kazaninin endüstriye ulanmasi; ilk buhar kazanli gemi, ilk lokomotif de Avrupa'da "sanayi devrimi"ne yol açmisti.
Bütün bunlar günümüzün "iletisim ve teknoloji" toplumu bakimindan simdi ne kadar gerilerde kalmis, ne muazzam anlamsiz degerlerler olarak görünmektedir!
Bu nedenle, insan toplumuna iliskin yargilarin sekillenecegi asil alan, gidilebilen en eski biçimiyle toplumun ülesim iliskileri olmalidir. Henüz üretim tanimayan ve sadece tas kullanabilen ve ancak tas yontabilen eski toplum, avcilik ve yamyamlik döneminde de ülesim kurallarina sahipti. 4000 yil önceki yazili yasalar bu bakimdan, eski toplumun iç paylasim iliskilerinin anlasilmasini saglayan önemli belgelerdir.
Eski toplumun ve onun temel degerlerinin günümüzden uzak oldugu düsüncesi bir yanilgidir. Modern toplumunun bütün temel direkleri, eski toplumdan devralinmis, dönüsmüs yeni toplumun mihenk taslari olarak varligini korur. Toplumsal süreçte görece hizli yipranan birey - toplumbirim ve birey ile bir öteki birey arasindaki verili iliskilere karsi; bu iliskilerin hukuki düzenleyicisi olan yasalarin ve yasa tanimini ifade eden anlatim dilinin görece agir dönüsen fenomenlerden biri olmasinin dogurdugu paradoksal görüntüyü, tüm azametli ayrintilariyla devletler arasi diplomatik iliski yaptirimlarinda da izlemeye devam ederiz. Günümüzden 5000 yil önce, kerpiç surlarin çevreledigi bir Sümer yerlesimindeki dogu ve bati kapilarinin gerçek kilitlerinin gerçek anahtarini, 'sehri' birkaçyüz yurttasi ile muhasaraya almis gal-lu-gal (büyük-adam-büyük)'e uzatip vermek kan dökülmeden teslim olmanin ve bu sekildeki bir zoraki barisin devaminin sart göstergesiydi. Simdi o, günümüzün modern seremonilerinde, gümüs tepsi içinde sunulan sehrin altin anahtari olarak kendini sürdürmeye devam eder. Topragini çignetmeyen, düsmanini evinin esigine bastirmayan eski toplum, simdi konuk cumhurbaskaninin uçak kapi esigine degin uzatilan kirmizi diplomatik haliyla kendisini bize baglar.
Kanun dilinin uzmanlik gerektiren agdali yapisi ve onun genel olarak toplumsal gelismeyi geriden yasli adimlariyla takip etmeye çalisirken tutundugu baston sözcükleri hala koruyan bugünkü hukuk dili, günümüz ile eski toplum arasinda uzanan yolda yürümemize yardimci olan geçis merdiveni görevi üstlenir.
Modern dünyanin devralip sürdürdügü, dili ve çerçevesiyle, kanun düzeneginin ilk yazili biçimlerinin yaraticilari, elimizdeki kiltablet çözümlemelerine göre, Sümerler olmustu. Bu tabletler, bir yandan, kanun yaziciliginin biçimsel form mirasinin adim adim izlenmesini olanakli kilarlar. Öte yandan da, hak ve ödev iliskilerinin paylasim kisminin kayit altina alinmasi olan yazili eski yasalar, toplumbirimin iç ayrismasini, bireyin andaki hak ve yükümlülük görüntülerini en iyi sekliyle bize sunarlar.
Yasa koyucu, yasa koyma gerekçesi olan gerçek çelismelerin adini anmis oldugu için, tarihsel gelisme süreci içinde verili insan toplulugunun bütünlük ve parçalanisini ve sonra yeniden sekillenisini yasalar kadar gerçekçi anlatan çok az metin bulunur.
Urukagina yasalari
Günümüzden 4350 yil kadar önce yazilmis ve elimize ulasip çözümlenebilmis ilk yazili yasa tableti olma özelligini koruyan Urukagina yasalaridir. Urukagina'nin 4350 yil önceki toplumunun gerçek sorunlarini; iç ayrismasini ve Urukagina'nin gerçeklestirdigi degisiklikleri, daha dogrusu eskiye geri dönerken karsilastigi yeni yapilanmanin görüntülerini yasa-koyucunun duygulariyla ve o toplumda yasarcasina incelemek, çelisme kaynaklarinin anlasilabilmesi yönünden de deger tasir. Yasanin bir bölümü söyledir:
''Kiral'in altinda bulunan (yurttaslardan) bir kisinin
iyi bir esegi dogarsa,
onun yöneticisi ona 'esegi alacagim' derse,
yönetici esegi almak üzere iken,
o (yurttas) kisi, (yöneticiye) gönlümü hosnut edecek kadar gümüsü tart, derse;
veya son gün, 'esegi vermeyecegim' derse,
yönetici, cani istedigi gibi onu dögmesin!
Bir büyük (zengin) adamin evi,
bir adamin (yurttasin) evi ile bitisikse,
o büyük (güçlü, zengin) adam onu (satin) alayim derse,
o (yurttas) kisi, gönlümün istedigi kadar gümüs tart,
benim evimin degeri kadar bana arpa (ver), derse,
veya evi vermez ise,
o zaman büyük adam (amir) kiralin altindakini (küçük adami) zorlamiyacaktir.''
Buharli lokomotifi, simdi tas balta, saban, kazmanin yaninda müzelere yerlestirmis olan modern toplum gerçekten de 5000 yilda 'muazzam servet'ler yaratmis durumdadir.
Modern toplumun paylasim iliskileri bakimindan aldigi muazzam yola gelince, bu bir arpa boyunu geçmez!
Inanmayan, 'esek' ve 'ev' kelimeleri yerine 'petrol' koyup Urukagina kanun metnini yeniden okusun!
17.03.2003
Moskova