06.10.2004
'Kardeş karı-kocalık' tanımlaması şeklindeki 'karmaşık mesele', Eski Ahit'te İbrahim peygamberin, karısı Sara'dan aynı zamanda 'kız kardeşim' diye bahsetmesi biçiminde devam etmektedir. Nuh soyundan Abraham, karısı Sara'yı, iki ayrı bölümde 'kızkardeşim' diye tanıtmaktaydi.
Eski Ahit'in ilk kitabı Yaratılış'ın 12. bölümünde, tanrı Yehova tarafından daha henüz 'Ab-ra-ham' kılınmadan önce, sadece Ab-ram, İb-ram, Av-ram iken, Abraham'ın Sara'yı, Mısır Firavununa 'kızkardeşim' diye tanıtması şöyle anlatılmaktadir:
"Avram Mısır'da.
Ülkedeki şiddetli kıtlık yüzünden Avram (Abram) geçici bir süre için Mısır'a gitti.
Mısır'a yaklaştıklarında karısı Sara'ya, "Güzel bir kadın oldugunu biliyorum" dedi, "Olur ki Mısırlılar seni görüp, 'Bu onun karısı' diyerek beni öldürür, seni sağ bırakırlar. Lütfen, 'Onun kızkardeşiyim' de ki, senin hatırın için bana iyi davransınlar, canıma dokunmasınlar."
Avram Mısır'a girince, Mısırlılar karısının çok güzel oldugunu farkettiler.
Kadını gören firavunun adamları, güzelliğini firavuna övdüler. Kadın saraya alındı. Onun hatırı için Firavun Avram'a iyi davrandı. Avram davar, sığır, erkek ve dişi eşek, erkek ve kadın köle, deve sahibi oldu.
Tanrı, Avram'ın karısı Sara yüzünden Firavunla ev halkının başına korkunç felaketler getirdi.
Firavun Avram'ı çağırtarak, "Nedir bana bu yaptığın?" dedi, "Neden Sara'nın karın olduğunu söylemedin?
Niçin 'Sara kızkardeşimdir' diyerek onunla evlenmeme izin verdin? Al karını, git!"
Firavun Avram için adamlarına buyruk verdi. Böylece Avram'la karısını sahip olduğu herşeyle birlikte gönderdiler." (12.Bölüm)
Ab-ram'ın, daha sonra Abraham olarak peygamberlik mertebesine erişmesinden sonra, karısını, 'kızkardeş' olarak tanıtması bir başka bölümde yeniden ele alınmaktadır:
"İbrahim ile Avimelek.
İbrahim Mamre'den Negev'e göçerek Kadeş ve Sur kentlerinin arasına yerleşti. Sonra geçici bir süre Gerar'da kaldı. Karısı Sara için, "Bu kadın kızkardeşimdir" dedi. Bunun üzerine Gerar Kıralı Avimelek adam gönderip Sara'yı getirtti.
Ama Tanrı gece düşünde Avimelek'e görünerek, "Bu kadını aldığın için öleceksin" dedi, "Çünkü o evli bir kadın."
Avimelek henüz Sara'ya dokunmamıştı. "Ya RAB" dedi, "Suçsuz bir ulusu mu yok edeceksin?
İbrahim'in kendisi bana, 'Bu kadın kızkardeşimdir' demedi mi? Kadın da İbrahim için, 'O (erkek) kardeşimdir' dedi. Ben temiz vicdanla, suçsuz ellerimle yaptım bunu."
Tanrı düşünde ona, "Bunu temiz vicdanla yaptığını biliyorum" diye yanıtladı, "Ben de seni bu yüzden bana karşı günah işlemekten alıkoydum, kadına dokunmana izin vermedim.
Simdi kadını kocasına geri ver. Çünkü o bir peygamberdir.
Senin için dua eder, ölmezsin. Ama kadını geri vermezsen, sen de sana ait olan herkes de ölecek, bilesin."
Avimelek sabah erkenden kalktı, bütün adamlarınıı çağırarak olup biteni anlattı. Adamlar dehşete düştü.
Avimelek İbrahim'i çağırtarak, "Ne yaptın bize?" dedi, "Sana ne haksızlık ettim ki, beni ve kırallığımı bu büyük günaha sürükledin? Bana bu yaptığın yapılacak iş değil."
Sonra, "Amacın neydi, niçin yaptın bunu?" diye sordu.
İbrahim, "Çünkü burada hiç Tanrı korkusu yok" diye
yanitladi, "Karım yüzünden beni öldürebilirler diye düşündüm.
Üstelik, Sara gerçekten kızkardeşimdir. Babamız bir, annemız ayrıdır. Onunla evlendim.
Tanrı beni babamın evinden gurbete gönderdiği zaman karıma, 'Bana sevgini söyle göstereceksin: Gideceğimiz her yerde kardeşin olduğumu söyle' dedim."
Avimelek İbrahim'e karısı Sara'yı geri verdi. Bunun yanisira ona davar, sığır, köleler, cariyeler de verdi.
İbrahim'e, "İşte ülkem önünde, nereye istersen oraya yerleş" dedi.
Sara'ya da, "Kardeşine bin parça gümüş veriyorum" dedi,
"Yanındakilere karşı senin suçsuz olduğunu gösteren bir kanıttır bu. Herkes suçsuz olduğunu bilsin."
İbrahim Tanrı'ya dua etti ve Tanrı Avimelek'le karısına, cariyelerine şifa verdi. Çocuk sahibi oldular.
Çünkü İbrahim'in karısı Sara yüzünden RAB Avimelek'in evindeki kadınların hamile kalmasını engellemişti" (BÖLÜM 20)
Hangi gerekçelerle kullanılmış olursa olsun, Eski Ahit'in en eski bölümlerinde, Sara, İbrahim'in 'karısı ve kız kardeşi' olarak nitelenmektedir. Bu akrabalık kavramları, eski dönemin Sümer-Babil akrabalık kavramlarının devamıydı. Abram, sonradan Abraham halini alacak olan dini bir şahsiyet olduğu için, belki de, geçmiş akrabalık kavramlarını kullanmak zorundaydı da. Kurumsal mirasi sürdürmek durumunda kalanlar, genel olarak, artık gerçek yaşamdan uzaklasmış kimi kavram ve kurumları, geçmiş geleneğin sürdürülmesi bakımından, kullanmaya devam ederler.
Eski Ahit'in bu iki bölümünde, Abraham ile Sara arasındaki 'kardeş karı-koca' nitelemesi, yeni ahlaki değerler temelinde, cesitli gerekçeler eklenerek 'kabul edilebilir' hale getirilmeye calışılmış gibidir. Eldeki Eski Ahit metinlerinde, bu kısımların sonradan gözden geçirilip düzeltildiğini; Sara için 'kız kardeş' kavramının kullanılmasının 'gerekçelendirilmeye' çalışıldığını düşünmek için nedenler var.
Herşeyden önce, 'baba bir ana ayrı' kardeşlik tezi, Eski Ahit'in 11.Bölümünde, oldukça ayrıntılı verilen şecere kayıtlarıyla uyuşmamaktadır. Şecere kayıtlarında şöyle deniliyordu:
"Terah soyunun öyküsü: Terah; Avram, Nahor ve Haran'ın babasıydı. Haran'ın Lut adlı bir oğlu oldu.
Haran, babası Terah henüz sağken, doğduğu ülkede, Kildaniler'in Ur Kenti'nde öldü.
Avram (Abram)'la Nahor evlendiler. Avram'ın karısının adı Saray, Nahor'unkinin adı Milka'ydi. Milka Yiska'nın babası Haran'ın kızıydı.
Saray kısırdı, çocuğu olmuyordu.
Terah, oğlu Avram'ı, Haran'ın oğlu olan torunu Lut'u ve Avram'ın karısı olan gelini Saray'ı yanına aldı. Kenan ülkesine gitmek üzere Kildaniler'in Ur Kenti'nden ayrıldılar. Harran'a gidip oraya yerleştiler."
Bu soy kütüğünde Sara, sadece, "Terah'ın oğlunun karısı olan gelini" olarak nitelenir. Sara'nın, Terah'ın bir başka kadından olma kızı olduguna dair bir belirti yoktur. Buna karşılık, Sara'nin, 'kısırlığı' özel bir belirleme olarak yer almaktadir. Eski toplumda, kısırlık biyolojik olduğu kadar, kocasına çocuk vermeyen kutsal kadınları tanımlamak için kullanılmaktaydı. 'Kocasına çocuk doğuran' veya 'kocasına çocuk temin eden' kutsal kadınlara ilişkin hükümlerin anlamlarını Eski Yazılı Yasalarda kısmen incelemiştik. Sara'nın, kocasına 'çocuk vermeyen' anlamında 'kısır' bir kutsal kadın olduğu anlaşılıyor. Sara, kendi cariyesi Agar (Hacer)'i Abraham'a sunarak , kocasına 'çocuk temin etmiş bir kutsal' tapınak görevlisi olmalıydı. Sara'nın öne çıkarılan 'kısırlığı', onun, Eski Ahit'in düzenlenişi sırasında artık gözden düşmüş olan 'kutsal fahişe'lik özelliğini, bir anlamda gizlemek anlamındadır.
Eski Ahit'te yer alan 'karı-koca kardeşlik' kavramlarının kullanımı Abraham ve Sara ile sınırlı değildir. Eski Ahit' gibi kutsal bir kitapta;
"Beni dudaklarıyla öptükçe öpsün!
Çünkü aşkın şaraptan daha tatlı.
Ne güzel kokuyor sürdüğün esans,
Dökülmüş esans sanki adın,
Kızlar bu yüzden seviyor seni.
Al götür beni, haydi koşalım!
Kıral beni odasına götürsün."....
gibi "Süleyman'ın İlahiler İlahisi"ndeki 'erotik şarkılar'da, kızkardeş-erkek kardeş akrabalık kavramı ile 'karı-koca' olmak arasındaki eşitleme, bunun, genel bir kullanım tarzı olduğuna tanıklık etmektedir.
"Süleyman'in İlahiler İlahisi" arasında aktarılan bir şarkı şöyleydi:
"Erkek:
Ah, ne güzelsin, aşkım, ah, ne güzel!
Peçenin ardındaki gözlerin güvercinler gibi.
Siyah saçların Gilat Dağı'nın yamaçlarından inen
Keçi sürüsü sanki.
Yeni kırkılıp yıkanmış,
Sudan çıkmış koyun sürüsü gibi dişlerin,
Hepsinin ikizi var.
Yavrusunu yitiren yok aralarında.
Al kurdele gibi dudakların,
Ağzın ne güzel!
Peçenin ardındaki yanakların
Nar parçası sanki.
Boynun Davut'un kulesi gibi,
Kakma taşlarla yapılmış,
Üzerine bin kalkan asılmış,
Hepsi de birer yiğit kalkanı.
Memelerin sanki bir çift geyik yavrusu,
Zambaklar arasında otlayan
İkiz ceylan yavrusu.
Gün serinleyip gölgeler uzayınca,
Mür dağına,
Günnük tepesine gideceğim.
Tepeden tırnağa güzelsin, aşkım,
Hiç kusurun yok.
Benimle gel Lübnan'dan, yavuklum,
Benimle gel Lübnan'dan!
Amana doruğundan,
Senir ve Hermon doruklarından,
Aslanların inlerinden,
Parsların dağlarından geç.
Çaldın gönlümü kızkardeşim, (nişanlım yavuklum,
Bir bakışınla,
Gerdanlığının tek zinciriyle çaldın gönlümü!
Aşkın ne güzel, kızkardeşim, yavuklum,
Şaraptan çok daha tatlı;
Esansının kokusu her türlü baharattan güzel!
Ey yavuklum, bal damlar dudaklarından,
Bal ve süt var dilinin altında,
Lübnan'ın kokusu geliyor giysilerinden!
Kapalı bir bahçesin sen, kızkardeşim, yavuklum,
Kapalı bir kaynak, mühürlü bir pınar.
Fidanların bir nar cennetidir;
Seçme meyvelerle,
Kına ve hintsümbülüyle,
Hintsümbülü ve safranla,
Hintkamışı ve tarçınla, her türlü günnük ağacıyla,
Mür ve ödle, her türlü seçme baharatla.
Sen bir bahçe pınarısın,
Bir taze su kuyusu,
Lübnan'dan akan bir dere.
Kız:
Uyan, ey kuzey rüzgarı,
Sen de gel, ey güney rüzgarı!
Bahçemde es de güzel kokusu saçılsın.
Sevgilim bahçesine gelsin, seçme meyvelerini
Erkek:
Bahçeme girdim, kızkardeşim, yavuklum,
Mürümü topladım baharatımla,
Gümecimi, balımı yedim,
Şarabımı, sütümü içtim.
Kızın Arkadaşları
Yiyin, için, ey dostlar!
Mest olun aşktan, ey sevgililer!
Kız:
Ben uyuyordum ama yüreğim uyanıktı.
Dinleyin! Sevgilim kapıyı vuruyor.
"Aç bana, kızkardeşim, aşkım, eşsiz güvercinim!
Sırılsıklam oldu başım çiyden,
Kaküllerim gecenin neminden."
Entarimi çıkardım,
Yine giyinmeli miyim?
Ayaklarımı yıkadım,
Yine kirletmeli miyim?
Kapı deliğinden uzattı elini sevgilim,
Aşk duygularım kabardı onun için.
Kalktım, sevgilime kapıyı açayım diye,
Mür elimden damladı,
Parmaklarımdan aktı
Sürgü tokmakları üzerine.
(...)
Her satırı Sümer-Babil kutsal çiftleşme ilahilerini; törensel koro şarkılarını anıştıran 'Süleymanın İlahiler İlahisi' parçaları, kız ve erkek kardeş akrabalık terimlerini kullanan erkek ve kadınlar arasındaki evlilik, cinsel ilişki şarkılarından başka bir şey değildi. Bu şarkılar içerisinde;
"Keşke kardeşim olsaydın,
Anamın memelerinden süt emmiş.
Dışarıda görünce öperdim seni,
Kimse de kınamazdı beni.
Önüne düşer,
Beni eğiten
Anamın evine götürürdüm seni;
Sana baharatlı şarapla
Kendi narlarımın suyundan içirirdim.
Sol eli başımın altında,
Sağ eli sarsın beni.
Ant içiriyorum size, ey Yerusalim Kızları!
Aşkımı ayıltmayasınız, uyandırmayasınız diye,
Gönlü hoş olana dek."
biçiminde daha tanımlayıcı olan aşk şarkıları, 'erkek-kız kardeş' akrabalık kavramları ile anlamdaş olarak kullanılan evlilik, sevgililik, karı-kocalık ilişkilerinin 'üvey kardeşlik' olasılığıyla açıklanamayacak kadar "karmaşık bir mesele" olduğunu göstermeye yeter de artar bile!
Safa Kaçmaz
Paris, 06.10.2004
e-posta: safakacmaz@yahoo.com
Açıklayıcı Notlar:
(1) Ab-ram ve Ab-ra-ham kavramlarının isim değil, bir dinsel kategori olduğundan bahsetmiştik.Tanrı Yehova, Ab-ram'ın 'ismini' değiştirip, onun artık 'kavimlerin babası' olması anlamında 'Ab-ra-ham' olduğunu ilan ederken bunu açıklıkla ortaya koymaktadır.Tanrı Yehova'nın, Saray'ın 'ismi'ni de Sara olarak değiştirmeyi önemsediği anlaşılıyor.
Öte yandan, Eski Ahit'in değisik versiyonları, Ab-ram'ı, Ab-ram olarak değil,
Av-ram ; Abimelek değil, Avimelek.... biçiminde yani B harfi ile V harfini değiştirerek yazıp okumaktadırlar. Kiril alfebesinde B harfi günümüzde de V olarak okunmaktadır. Ruslar, bu okuyuş nedeniyle olsa gerek, Musevileri 'Yevre' olarak tanımlamaktadırlar. Bu kavramın 'Batıdakiler', 'Batılılar' anlamında kullanılmış olduğunu ve Yevropa - Avrupa'nın da bu Batı yön kavramı ile bağlantılı olabileceğini düşünmek mümkün görünüyor. Sümer-Babil tabletlerinde, Martu olarak okunan topluluk 'Batıdakiler' anlamındaydı. Martu veya Marduk'un, Eski Ahit'in Namrut'u olabileceğini kabul edersek, Nemrut yöresi, Sümer ve Babil için gerçekten de 'Batı' idi.