19.01.2008

“Trevira !”

Bir üniversite öğrencisi olarak 1973 yıllında İstanbul’a geldiğimde, öğrenci yurt ve evlerinin bakımsız odalarının tatlı sohbetlerinde, mesela Demirel’in Masonluğu ve Yeğen’in suntadan mobilya peydah etme becerileri çok konuşulurdu o sıralar...

Bu konuşmaların tamamlayıcısı da bir Sunay fıkrası olurdu genellikle... Mesela Sunay, yabancı bir ülkeyi ziyarete gitmişti. Ev sahibi Cumhurbaşkanı ile birlikte askeri denetleyecek ; ‘merhaba asker’ diyecekti. Ama bunu Türkçe değil de, o ülkenin dilinde söylemeliydi. İki küçük kelimecik. ‘Merhaba Asker!’

Fakat yine de belki aklında tutamayacağı varsayılarak, küçük bir kâğıda yazılmış, kıravatın iç kısmına iliştirilmişti.

Görkemli tören başlamış, kıta yerini almıştı... İki Cumhurbaşkanı kırmızı halıların üzerinde yan yana yürüyorken, Sunay uygun bir şekilde kıravatı kontrol edip söyleyeceği kelimelere bakabilmişti. Tören kıtasının ortalarına gelip askere döndü, elini hafifçe kaldırıp bağırdı: “Trevira !”

Genç öğrencilerin yerlerde kıvranması için bu yeterliydi. Çünkü Trevira, meşhur bir gravat markasıydı ve bizim cumhurbaşkanımız, yabancı askerlere ‘merhaba’ yazan kâğıt diye gravatın markasını yazan kısmı okumuştu!

Pes doğrusu! Koca Cumhurbaşkanı adamın haline bak! Bu genç öğrenciler ülkenin kaderini böyle insanlara mı bırakacaklardı?

**

30 yıl kadar öncesinden kalan bu hikâye aslında, bir süredir kafamın içinde dolaşıp duruyor. Özellikle Genelkurmay başkanı Büyükanıt’ın 16 Mart’ta Harp Okulları’na yaptığı ve anlarcasına olması için birçok kez okuduğum konuşmasından sonra tam olarak yerine oturdu sanki...

Türkiye’nin ve dünyanın değişmekte olan özelliklerini çağrıştırmak için özel olarak uğraşan bir Ağustos böceği gibi kafamda gezinen bu hikâye, değişimi görmemi; karşılaştırma yapmamı istiyordu.

Sunay’ın gravatın markasını ‘merhaba’ namına okuduğu üzerine anlattığımız o gençlik fıkrası herhalde gerçek değildir. Fakat öğrendiğimiz ve tekrarladığımız haliyle var olmuş olmasa bile, bu tur fıkralara yol açan gerçekliklerden beslenmiş olmalı.


Cevdet Sunay, aynı zamanda bizim 1960’lı yılların öncü-artçı darbeleri dönemi içinde önce Genelkurmay Başkanlığı’na atanmış; 28 Mart 1966'da da Meclis tarafından beşinci Cumhurbaşkanı olarak seçilmiş birisidir. Seçenlerin başında Demirel’li AP bulunuyordu elbette.

Cevdet Sunay’dan önce ise 23 Ağustos 1958’de, Menderes-Bayar’lı DP döneminde, Genelkurmay başkanlığına Mustafa Rüştü Erdelhun getirilmişti.

27 Mayıs 1960 askeri darbesinden sonra, herhalde ilk kez bir Genel Kurmay başkanı, alt subayları tarafından tutuklanacaktı. Yassıada’nın asker mahkemelerinde yargılanacak ve idama mahkûm edilecekti.

İdam hükmü ömür boyu hapse çevrildi ve daha sonra Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tarafından da özel izinle serbest bırakıldı.

Bu Genel Kurmay başkanımız, çok açık olarak Menderes/Bayar yanlısı bir çizgi izliyordu ve bu ise, ordunun Mustafa Kemal andıyla yetişmiş subaylarını ‘vatan kurtarma’ işine adeta kışkırtıyordu.
Türkiye’de, aslında toplumun, askerin özelliklerini yeterince bilmeyen ve fakat kendi ve tek örnek oğullarıyla, hiçbir söylemi değiştirmeden, 40 yıl boyunca değişmeden ‘değişim türküsü’ okuyan ‘ense karartıcıları’ var. Bunların ‘hazineden geçinmeliler’ genellemesi içine kondurdukları (kendilerinin ‘hazine’den geçinme durumları var mı, bilmiyoruz) ordunun, kendi komutanını tutuklayan, ölüme mahkûm eden, emekliye sevk edebilen özelliğinin temellerini anlayabilecek seviyede bir kültüre sahip olabilmeleri ne iyi olurdu.

27 Mayıs’ın artçı darbeleri sürüyordu. 6 Haziran 1960 tarihinde Genelkurmay başkanlığına getirilen Ragıp Gümüş pala, 11. Genelkurmay Başkanı olarak ancak 2 ay kadar görev yapabildi ve 2 Ağustos 1960 tarihinde, ‘görev başında’ iken ‘emekliye sevk edilen 2.Genelkurmay başkanı oldu.

Ragıp Gümüşpala’yı Demirel yakından tanımalı. Ölmeden anlatsa da öğrensek....Daha sonra Demirel'in ,“Amerikan şirketi Morisson temsilcisi” ünvanı ve Mason Yetkililerin de “Mason temsilcisi değildir” diye imzalayıp verdikleri kâğıt yardımıyla başına geçeceği AP’yi ilk kuran, işte bu Ragıp Gümüşpala’ydı... Menderes’in ‘Demo+krat’ına, Turuva ‘Kırat’ını Gümüşpala getirmişse, ‘Demo’ bölümüne de soyadını veren Sülü Demirel olmuş olmalı.

Demirel’in asker başta iken ‘asker kökenli’lere, emekli Genel Kurmay başkanlarına parti kurdurma deneyleri 1980’li Evren’li dönemlerden 20 yıl evveline dayanır.
Veya şöyle de diyebiliriz: Genel Kurmay eski başkanlarının bir bölümü, ABD ile oldukça uyumlu yetkilerdi. ‘Bizim çocuk’ Evrenler, eskilere göre daha çocuk sayılır. Bavyera’nın “3 bayrağı”nı görmesi şunun şurasında 20 yılın sorunu...

Şu anki Genel Kurmay başkanımız ise, dünkü konuşmasında, bir tek adını söylemediği bir üslupla, Barzani söylemleri bağıntısında, ABD yönetimini hedef alarak şöyle dedi:
“...Tabii bu sözlerin arkasında onları bu duruma getiren, tabirimi mazur görün, şımartan, kimler olduğunu sizler benden daha iyi biliyorsunuz. Onlar bu noktaya getirmiştir.”
Bir Genel Kurmay başkanı, kendisinin ve Cumhurbaşkanımızın konuşmasına ‘kakofoni’ diyen bir ABD yönetiminden, ‘ebedi dost’umuz ve ‘ezeli dusmanimiz’dan, açıkça böyle söz edince, aklıma elbette 30 yıl öncelerinin hikâyeleri gelecektir:
“Trevira!”

***
'Küresel' Dünya 'Küresel' Din İstiyor!
Ya Savaşacak Tanrılar, Ya Da Barışacak!

PAPA XVI. BENEDİKT'İN KONUŞMASI'NA EK

Cumhurbaşkanı Sezer'in Konuşması

Rejim Değişikliği Sancıları
Barzani, Erdoğan ve MGK Sonuçları
'Laik Devlet'ten 'Ümmet Cemahiriyesi'ne Geçiş Sürecindeki Türkiye
Ümmet Cemahiriyesine Doğru...
Ümmet Cemahiriyesine Doğru…Yeşil Gıravatlılar...

Dini devlete doğru giderken...

"İki Türkiye" bir Olgu Değil mi?...
ABD'nin zihin dünyasında Kürt sorunu
Türkiye: 'İslami Cumhuriyet' Yolunda
Türkiye’den Musul’a kadar İslami birlik!
Uluslardan Ümmetlere Ve Mit Açıklaması

Genelkurmay Başkanlığı’ndan Muhtıra!
Siyasal Rejim Tehlikesinin Temelleri.
"İki Türkiye" bir Olgu Değil mi?
'Artık iki Türkiye var'

İslami, seviyesiz 'demokrasi'den Demokrasi çıkar mı?
Karşı Karşıya Olan Büyü kanıt ve Hükümet mi?
“Padişahım Çok Yaşa!”
Önemli Bir Şubat MGK'sı Daha
Türkiye'de 'askeri darbe olur mu' ?



***
'Küresel' Dünya 'Küresel' Din İstiyor!
Ya Savaşacak Tanrılar, Ya Da Barışacak!

PAPA XVI. BENEDİKT'İN KONUŞMASI'NA EK

Cumhurbaşkanı Sezer'in Konuşması

Rejim Değişikliği Sancıları
Barzani, Erdoğan ve MGK Sonuçları
'Laik Devlet'ten 'Ümmet Cemahiriyesi'ne Geçiş Sürecindeki Türkiye
Ümmet Cemahiriyesine Doğru...
Ümmet Cemahiriyesine Doğru…Yeşil Gıravatlılar...

Dini devlete doğru giderken...

"İki Türkiye" bir Olgu Değil mi?...
ABD'nin zihin dünyasında Kürt sorunu
Türkiye: 'İslami Cumhuriyet' Yolunda
Türkiye’den Musul’a kadar İslami birlik!
Uluslardan Ümmetlere Ve Mit Açıklaması

Genelkurmay Başkanlığı’ndan Muhtıra!
Siyasal Rejim Tehlikesinin Temelleri.
"İki Türkiye" bir Olgu Değil mi?
'Artık iki Türkiye var'

İslami, seviyesiz 'demokrasi'den Demokrasi çıkar mı?
Karşı Karşıya Olan Büyü kanıt ve Hükümet mi?
“Padişahım Çok Yaşa!”
Önemli Bir Şubat MGK'sı Daha
Türkiye'de 'askeri darbe olur mu' ?