Eski Toplumda Tapınakların Özellikleri..
Günümüzde ‘tapınak’ veya ‘tanrı evleri’ denildiğinde, anlaşılan kavram son derece dar bir içerik taşır ve imanlıların huzur buldukları, dua, namaz, vaftiz gibi edimleri yerine getirdikleri kutsal ruhani mekânlar anlaşılır.
Eski toplumda tapınakların, ittifak halindeki toplum birimlerin bu aralarındaki ilişkilerin bir ifadesi olarak ortaya çıkmış olduğundan bahsetmiştik. En önemli iki temel fonksiyonundan biri olarak, “yabancı erkek ve yerli kadın”lar arasında cinsel ilsikinin sağlanma alanı oluşu üzerinde “kutsal kadın ve erkek fahişeliği” konusundaki çalışmalarımda durmuştum.
Burada daha çok, eski toplumun, “kan, et, yamyamlık, insan kurbanı” gibi edimlerle taçlanan ittifak/ anlaşmasında “Tanrı evi”nin rolünü anlamaya çalışacağız.
Sümer-Akad dönemi tapınaklarında kutsal çiftleşme törenlerini, sunakları, sunu ve biçimlerini, ruhani görevlilerin durumlarını ele alan çalışmalarımız, ne de olsa uzak geçmişe ilişkindir ve bunların elle tutulan biçimlerini tanımlayabilmek her zaman kolaylıkla becerilemez. “Tanrının çizdiği bir plana-şemaya bağlı bazı mekanlar inşa etme veya araçlar yapma” motifini, önce, eski Sümer-Babil Tufan anlatımlarında buluyoruz. Orada tanrı Enki, Sümer/Babil Nuh’una "toprağa çizilmiş" (belki 'kil tablete'?) bir şekil halinde yapacağı “gemi”nin planını, ölçülerini ayrıntılı olarak vermişti. Okurlarımız, Eski Ahit’te “üç katlı, eni boyuna eşit, çatısı ve bacası olan gemi” şeklinde yorumlanarak aktarılmış bu “yapı”nın ancak bir tapınak tanımı olabileceğini söylediğimi anımsayacaklardır.
Burada "anlaşma sandığı", "tabut-u sakine", "kayık/ karavan" gibi geçişme kavramlarına bağlı olarak ulaşılan "Nuh'un Gemisi"nin özelliklerini daha yakından tanıma olanağı bulacağız.
Musa’nın "gezgin tapınağı" olan "Tanrı ile buluşma çadır”ının yapısı hakkında yazılanlardan ve bu çadırın “ön kısmı” ,"kutsal bölüm”ü ve "en kutsal bölüm”ü gibi “üç bölümlü” özellikleri üzerinden eski Sümer/Sami topluluklardaki ilk tapınak modellerinin nasıl olmuş olabileceği hakkında da, arkeolojik verilerin yanısıra, bir fikir edinebiliyoruz. Musa’nın tanrısının 'kutsal çadır’dan yaptırdığı gezgin tapınağı, en azından, erken dönem (gezgin) tapınağının nasıl bir işlerliğe sahip olduğu hakkında da bilgi vericidir.
Aşağıda aktaracağımız, Musa’nın gezgin çadır halindeki tapınağı ve Süleyman’ın inşa ettiği tapınağa ilişkin ayrıntıları tanıdığımız ölçüde, eski toplumun tapınakları daha belirginleşecek ve onun “kurban, yamyamlık, sunu, karşılıklı maddi yükümlülükleri sağlama alanı” olmasıyla ilgili olarak daha sağlam fikirler edinebileceğiz.
Bu çabalar, aynı zamanda eski toplumun tanrıyı yaratması süreci hakkında da oldukça bilgi verici olacaktır. Çünkü eski toplumda 'Tanrı', bir toplum adına vakfedilen, kurban edilen bir yönetici olarak da şekilenir. Bunu İsa örneğinde bire bir izleriz. "Antlaşma sandığı”nın içini de açtıkça, orada en erken dönemin kurban edilmiş yöneticilerini ve onlardan geriye kalanları da görmeye hazır olmamız gerek.
Bu konu da önemli elbette... Fakat bunu, şimdilik dipnotlar yazma yoluyla yapmaya çalışacağım. Bu arada ise , bu metinleri yayınlamayı yararlı görüyorum. İlgili okur, benimle birlikte, bu ilgi çekici yolculukta bana yol arkadaşlığı yapmış olur...
Şimdiden bir kaç nokta...
Tapınaklarda yön, renk, kurban tür ve sunum biçimi, kullanılan madenler ve bunların renk değeri ile ateş/güneş ve gümüş/ay vb. arasındaki sembolik geçişme, takvim değerleri, eski toplumun örgütlenme rakamları olan kutsal 3, 6, 7, 10, 12 vb. gibi rakamlar, giysi renk ve biçimleri... gibi bir dizi noktaya özel anlamlar vererek okumaya çalışmakta yarar var.
Özel kâhin giysileri, kutsal çadır görevlilerinin giysi özelliklerine de dikkat çekmek gerek. Tufan ertesinde Nuh, şarap içip de çadırında "çıplak" yatınca, iki büyük oğulu, geri geri giderek babalarına "manto"sunu giydirmiş; Nuh da kendi 'manto'sunu üzerinden çıkardığını anladığı “küçük oğulu”nu lanetlemişti.
"Manto”nun, Tanrı, peygamber veya kâhin giysileri olarak dinsel değerini bilmediğimiz zaman, Eski Ahit'in ilgili bölümü, basit bir 'çıplaklık", "manto!" giyme-me, adeta üşümüş olma gibi bir düzeye inecektir. Bir dizi din bilgini veya tanrıtanımaz düşün adamımızın da öyle kavradığı bu anlatım tarzı, Tufan sonrası dönemde Nuh toplumunun, yani Musevi atalarının, kendi içlerinde bir yeniden düzenleniş ritüeli olarak meydana çıkmaktadır. Orada, 'Tanrının çadırı’nın, yani erken Musevi atalarının toplumunun “gezgin tapınağı”nın bir yeniden görev düzeni anlatılıyordu.
Söz konusu olan "manto", dini makamına bağlı olarak hangi alt topluluğun ('küçük/büyük oğul' ayrımı üzerinden) hangi öteki alt topluluğa tabii veya üstün olacağının; dini kast ile ötekilerin düzenlendiği bir ayinle ilgili anlatımı olmalıydı..."Manto" anlatımı, basit bir “manto anlatımı” değildi...
Burada, daha önce üzerinde durduğumuz "kutsal alamet", "kutsal makam", "kutsal giysi" veya "kutsal ilişki türü/mesela fahişelik" gibi özelliklerden oluşan "kutsal kanun Me'ler" ile de içeriksel ve etimolojik ilişki kurmaya çalışarak okumanın önemine de dikkat çekelim."Kutsal Me" olarak tanınanlar, kutsal kurallar ve eski ilişkileri temsil eden (kandil, sunak, sunu masası, kupa, ibrik, kazan, kıraliyet asası, kıral ve rahip giysisi, 'tufan', kutsal su, kutsal post gibi şeylerdir…) eşyalardı. Mesela "Gök gemisi", "Yer gemisi" olarak ifade edilen, benim ise, “tanrısal alametlerin içine konduğu, bir çeşit tahteravan” biçiminde yorumladığım düzeneğe, bu kutsal eşyalar yüklenip yerleştiriliyordu. Orada söz konusu olanın yarı-yamyam, 6 bin yıl önceki toplum olduğu; bütün yaşam koşul ve aletlerinin o günkü toplumsal düzeyi yansıtıyor olmak zorunda olacağı hep anımsanmalıdır. 6 bin yıl kadar önce tanrıların bir yerleşimden ötekine, bir tapınaktan öteki tapınağa nakli, işte bu tür 'kayık’lar, 'kızaklar', 'tahteravanlar' aracılığıyla oluyordu.
Yaşam düzeyi olarak 5 bin yıl kadar sonraki Musa toplumunun örgütlenmesi, gezgin çoban bir toplum olarak ataları ile ana çizgileri bakımından paralellik taşıyor olmalıydı. Bu bakımdan gezgin çoban Musa toplumunun, çöl yollarındaki gezgin tapınağını, 'kutsal anlaşma sandığı'/'tabut'unu tam olarak eski dönem 'tahteravan' tarzıyla taşıdığını görmek şaşırtıcı değildir.
Şu ana kadar, dinin sosyal psikolojideki yeri ile fazla ilgilenmemeye, olabildiğince yalın haliyle eski toplumdaki kutsal yapının temel kavram ve araçlarını tanımaya çalıştık. Fakat burada not olarak belirtmeliyiz ki, insan toplumunun, 'tapınak’tan, 'kutsal tahteravandan', 'tabut’dan bir 'gemi' oluşturması süreci, onun düş dünyasındaki derinleşmesinin de bir göstergesiydi.
Modern toplumun bilgili uzmanları, eski insanın 'hayal' dünyasının genişliği, anlaşılmazlığı, derinliği konusunda hayrete düşerken, onu anlaşılmaz ilan ederken, büyük ölçüde haksızdır. Düş derinliği bakımından, atalarını sorgulayacağına, atalarını derinleştiren sonraki nesillerin düşler dünyasını irdelese, çok daha yararlı bir çalışma yapmış sayılabilirlerdi. İlkel insanın 'varlık/yokluk', bay T. Alkan’ın sorusuyla 'nerden gelip nereye gidiyoruz' felsefi çabalarıyla bu denli ilgili olabileceğini düşünebilme 'bilgeliği', ilkel insana ait değildi. Bu tür 'derin' konuları, bay Alkan gibiler 'çözebilir', eğer 'bilinemezcilik’ten vakit bulurlarsa tabii…
Ne yaparsınız ki, günümüzün modern toplumu, 40 bin yıl öncesinin mağara insanına bu tür soruları sordurmayı ve bu yarı yamyam toplumun bunları yanıtlamış olduğunu düşünebilmeyi "bilim" olarak; bu tür gevezelikleri akademi çevrelerinde veya medyada seslendirenleri de "bilimci" olarak tanımlamaya devam ediyor...
Biz, kendi bilimsel çabamıza bakalım. O tür 'bilim'lerin eni sonu alt olacağını biliyoruz zaten.
Simdi, önce Musa dönemindeki, yaklaşık -12. yy. olmalı, gezgin kutsal tapınağın yapı ve fonksiyonunu anlatan bölümleri okuyalım.
Ardından da Süleyman’ın (Mö. 9 yy. civarı) tapınağını…
**
(Eski Ahit/Tevrat-Çıkış Bl.)
Tanrı'nın Konutu
"Tanrı'nın Konutu'nu on perdeden yap. Perdeler lacivert, mor, kırmızı iplikle özenle dokunmuş ince ketenden olsun, üzeri Keruvlar'la ustaca süslensin.
Her perdenin boyu yirmi sekiz, eni dört arşın olmalı. Bütün perdeler aynı ölçüde olacak.
Perdeler beşer beşer birbirine eklenerek iki takım perde yapılacak.
Birinci takımın kenarına lacivert ilmekler aç. Öbür takımın kenarına da aynı şeyi yap.
Birinci takımın ilk perdesiyle ikinci takımın son perdesine
ellişer ilmek aç. İlmekler birbirine karşı olmalı.
Elli altın kopça yap, perdeleri kopçalayarak çadırı birleştir. Böylece konut tek parça haline gelecek.
"Konutun üstünü kaplayacak çadır için keçi kılından on bir
perde yap.
Her perdenin boyu otuz, eni dört arşın olacak. On bir
perde de aynı ölçüde olmalı.
Beş perde birbirine, altı perde birbirine birleştirilecek.
Altıncı perdeyi çadırın önünde katla.
Her iki perde takımının kenarlarına ellişer ilmek aç.
Elli tunç* kopça yap, kopçaları ilmeklere geçir ki, çadır
tek parça haline gelsin.
Çadırın perdelerinden artan yarım perde konutun arkasından
sarkacak.
Perdelerin uzun kenarlarından artan kumaş çadırın
yanlarından birer arşın* sarkarak konutu örtecek.
(*"Bir arşın": Yaklaşık
Çadır içine kırmızı boyalı koç derilerinden bir örtü, onun
üstüne de deriden ( Yunus balığı derisi olmali..) başka bir örtü yap.
.
"Konut için akasya ağacından dikine çerçeveler yap.
Her çerçevenin boyu on, eni bir buçuk arşın olacak.
Çerçevelerin birbirine uyan iki paralel çıkıntısı olacak. Konutun bütün çerçevelerini aynı biçimde yapacaksın.
Konutun güneyi için yirmi çerçeve yap.
Her çerçevenin altında iki çıkıntı için birer taban olmak üzere, yirmi çerçevenin altında kırk gümüş taban yap.
Konutun öbür yanı, yani kuzeyi için de yirmi çerçeve ve her çerçevenin altında iki taban olmak üzere kırk gümüş taban yap.
Konutun batıya bakacak arka tarafı için altı çerçeve yap.
Arkada konutun köşeleri için iki çerçeve yap.
Bu köşe çerçevelerinin alt tarafı ayrı kalacak, üst tarafı ise birinci halkayla birleştirilecek. İki köşeyi oluşturan iki çerçeve aynı biçimde olacak.
Böylece sekiz çerçeve ve her çerçevenin altında iki taban
olmak üzere on altı gümüş taban olacak.
"Konutun bir yanındaki çerçeveler için beş, öbür yanındaki çerçeveler için beş, batıya bakan arka tarafındaki çerçeveler için de beş olmak üzere akasya ağacından kirişler yap.
Çerçevelerin ortasındaki kiriş çadırın bir ucundan öbür ucuna geçecek.
Çerçeveleri ve kirişleri altınla kapla, kirişlerin geçeceği halkaları da altından yap.
"Konutu dağda sana gösterilen plana göre yap.
"Lacivert, mor, kırmızı iplikle özenle dokunmuş ince ketenden bir perde yap; üzerini Keruvlar'la ustaca süsle.
Dört gümüş taban üstünde duran akasya ağacından altın kaplı
dört direk üzerine as. Çengelleri altın olacak.
Perdeyi kopçaların altına asıp Levha Sandığı'nı perdenin arkasına koy. Perde Kutsal Yer'le* En Kutsal Yer'i* birbirinden ayıracak.
Bağışlanma Kapağı'nı En Kutsal Yer'de bulunan Levha Sandığı'nın üzerine koy.
Masayı perdenin öbür tarafına, konutun kuzeye bakan yanına
yerleştir; kandilliği masanın karşısına, konutun güney tarafına koy.
"Çadırın giriş bölümüne lacivert, mor, kırmızı iplikle
özenle dokunmuş ince ketenden nakışlı bir perde yap.
Perdeyi asmak için akasya ağacından beş direk yap, altınla
kapla. Çengelleri de altın olacak. Direkler için tunçtan beş taban dök."
Yakmalık Sunu Sunağı
"Sunağı akasya ağacından kare biçiminde yap. Eni ve boyu
beşer arşın, yüksekliği üç arşın olacak.
Dört üst köşesine kendinden boynuzlar yaparak hepsini tunçla* kapla.
Sunak için yağ ve kül kovaları, kürekler, çanaklar, büyük
çatallar, ateş kapları yap. Tümü tunç olacak.
Ağ biçiminde tunç bir ızgara da yap, dört köşesine birer tunç halka tak.
Izgarayı sunağın kenarının altına koy. Öyle ki, aşağı doğru sunağın yarısına yetişsin.
Sunak için akasya ağacından sırıklar yap, tunçla kapla.
Sırıklar halkalara geçirilecek ve sunak taşınırken iki yanında olacak.
Sunağı tahtadan, içi boş yapacaksın. Tıpkı dağda sana
gösterildiği gibi olacak."
Konutun Avlusu
"Konuta bir avlu yap. Avlunun güney tarafı için yüz arşın (Yaklaşık
Perdeler için yirmi direk yapılacak; direklerin tabanları tunç*, çengelleri ve çengel çemberleri gümüş olacak.
Kuzey tarafı için yüz arşın boyunda perdeler, yirmi direk, direkler için yirmi tunç taban yapılacak. Direklerin çengelleriyle çemberleri gümüşten olacak.
"Avlunun batı tarafı için elli arşın (
Doğuya bakan tarafta avlunun eni elli arşın olacak.
Girişin bir tarafında on beş arşın(Yaklaşık
Girişin öbür tarafında da on beş arşın boyunda perde, üç
direk ve üç taban olacak.
"Avlunun girişinde lacivert, mor, kırmızı iplikle, özenle dokunmuş ince ketenden yirmi arşın* boyunda nakışlı bir perde olacak. Dört direği ve dört tabanı bulunacak.
( *"Yirmi arşın": Yaklaşık
Avlunun çevresindeki bütün direkler gümüş çemberlerle
donatılacak. Çengelleri gümüş, tabanları tunç olacak.
Avlunun boyu yüz, eni elli, çevresindeki perdelerin yüksekliği beş arşın* olacak. Perdeleri özenle dokunmuş ince ketenden, tabanları tunçtan olacak. (*"Beş arşın": Yaklaşık
Konutta her türlü hizmet için kullanılacak bütün aletler, konutun ve avlunun bütün kazıkları da tunçtan olacak."
Rab'bin Huzurunda Yanan Işık
"İsrail halkına buyruk ver, kandilin sürekli yanıp ışık
vermesi için saf sıkma zeytinyağı getirsinler.
Harun'la oğulları kandilleri benim huzurumda, Buluşma Çadırı'nda (gezgin tapinak..) Levha Sandığı'nın önündeki perdenin dışında, akşamdan sabaha kadar yanar tutacaklar. İsrailliler için kuşaklar boyunca sürekli bir kural olacak bu."
Kâhin Giysileri
"Bana kâhinlik etmeleri için İsrailliler arasından ağabeyin
Harun'u, oğulları Nadav, Avihu, Elazar ve İtamar'ı yanına al.
Ağabeyin Harun'a görkem ve saygınlık kazandırmak için kutsal
giysiler yap.
Bilgelik verdiğim becerikli adamlara söyle, Harun'a giysi
yapsınlar. Öyle ki, bana kâhinlik etmek için kutsal kılınmış olsun.
Yapacakları giysiler şunlardır: Göğüslük*, efod*, kaftan,
nakışlı mintan, sarık, kuşak. Bana kâhinlik etmeleri için ağabeyin Harun'a ve oğullarına bu kutsal giysileri yapacaklar.
Altın sırma, lacivert, mor, kırmızı iplik, ince keten kullanacaklar."
Efod
"Efodu* altın sırmayla, lacivert, mor, kırmızı iplikle,
özenle dokunmuş ince ketenden ustaca yapacaklar.
Bağlanabilmesi için iki köşesine takılmış ikişer omuzluğu
olacak.
Efodun üzerinde efod gibi ustaca dokunmuş bir şerit olacak. Efodun bir parçası gibi lacivert, mor, kırmızı iplikle, altın sırmayla, özenle dokunmuş ince ketenden olacak.
İki oniks taşı alacak, İsrailoğulları'nın adlarını, doğuş
sırasına göre altısını birinin, altısını ötekinin üzerine oyacaksın.
İsrailoğulları'nın adlarını bu iki taşın üzerine usta oymacıların mühür oyduğu gibi oyacaksın. Taşları altın yuvalar içine koyduktan sonra İsrailliler'in anılması için efodun omuzluklarına tak. Harun, anılmaları için onların adlarını RAB'bin önünde iki omuzunda taşıyacak.
Altın yuvalar ve saf altından iki zincir yap. Zincirleri
örme kordon gibi yapıp yuvalara yerleştir."
Göğüslük
"Usta işi bir karar göğüslüğü* yap. Onu da efod* gibi, altın sırmayla, lacivert, mor, kırmızı iplikle, özenle dokunmuş ince ketenden yap.
Dört köşe, eni ve boyu birer karış (Yaklaşık
Üzerine dört sıra taş yuvası kak. Birinci sırada yakut, topaz, zümrüt;
ikinci sırada firuze, laciverttaşı, aytaşı;
üçüncü sırada gökyakut, agat, ametist;
dördüncü sırada sarı yakut, oniks ve yeşim olacak. Taşlar
altın yuvalara kakılacak.
On iki taş olacak. Üzerlerine mühür oyar gibi İsrailoğulları'nın adları bir bir oyulacak. Bu taşlar İsrail'in on iki oymağını simgeleyecek.
"Göğüslük için saf altından örme zincirler yap.
İki altın halka yap, göğüslüğün üst iki köşesine birer halka koy.
İki örme altın zinciri göğüslüğün köşelerindeki halkalara tak.
Zincirlerin öteki iki ucunu iki yuvanın üzerinden geçirerek
efodun ön tarafına, omuzlukların üzerine bağla.
İki altın halka daha yap; her birini göğüslüğün alt iki köşesine, efoda bitişik iç kenarına tak.
İki altın halka daha yap; efodun önündeki omuzluklara
alttan, dikişe yakın, ustaca dokunmuş şeridin yukarısına tak.
Göğüslüğün halkalarıyla efodun halkaları lacivert kordonla birbirine bağlanacak. Öyle ki, göğüslük efodun ustaca dokunmuş şeridinin yukarısında kalsın ve efoddan ayrılmasın.
"Harun Kutsal Yer'e girerken, İsrailoğulları'nın adlarının
yazılı olduğu karar göğüslüğünü yüreğinin üzerinde taşıyacak. Öyle ki, ben, RAB halkımı sürekli anımsayayım.
Urim'le Tummim'i karar göğüslüğünün içine koy; öyle ki, Harun ne zaman huzuruma çıksa yüreğinin üzerinde olsunlar. Böylece Harun İsrailoğulları'nın karar vermek için kullandıkları Urim'le Tummim'i RAB'bin huzurunda sürekli yüreğinin üzerinde taşıyacak."
Öbür Kâhin Giysileri
"Efodun* altına giyilen kaftanı salt lacivert iplikten yap.
Ortasında baş geçecek kadar bir boşluk bırak. Yırtılmaması
için boşluğun kenarlarını yaka gibi dokuyarak çevir.
Kaftanın kenarını çepeçevre lacivert, mor, kırmızı iplikten
nar motifleriyle beze, aralarına altın çıngıraklar tak.
Eteğin ucu bir altın çıngırak, bir nar, bir altın çıngırak,
bir nar olmak üzere çepeçevre kaplanacak.
Harun hizmet ederken bu kaftanı giyecek. En Kutsal Yer'e,
huzuruma girip çıkarken duyulan çıngırak sesi onun ölmediğini gösterecek.
"Saf altından bir levha yap ve üzerine mühür oyar gibi
'RAB'be adanmıştır' sözünü oy;
lacivert bir kordonla sarığın ön tarafına bağla.
Harun onu alnında taşıyacak. İsrailliler kutsal bağışlarını getirirken suç işlemişlerse, suçlarını Harun taşıyacak; onlar önümde kabul görsün diye levha sürekli Harun'un alnında bulunacak.
"İnce ketenden işlemeli bir mintan doku, ince ketenden bir
sarık, bir de nakışlı kuşak yap.
"Harun'un oğullarına mintanlar, kuşaklar, görkem ve
saygınlık kazandıracak başlıklar yap.
Bu giysileri ağabeyin Harun'a ve oğullarına giydir; sonra
bana kâhinlik etmeleri için onları meshedip ata ve kutsal kıl.
"Edep yerlerini örtmek için onlara keten donlar yap. Boyu
belden uyluğa kadar olacak.
Harun'la oğulları Buluşma Çadırı'na girdiklerinde ya da Kutsal Yer'de* hizmet etmek üzere sunağa yaklaştıklarında, suç işleyip ölmemek için bu donları giyecekler. Harun ve soyundan gelenler için sürekli bir kural olacak bu."
Kâhinliğe Atanma
"Bana kâhinlik edebilmeleri için, Harun'la oğullarını kutsal
kılmak üzere şunları yap: Bir boğa ile iki kusursuz koç al.
İnce buğday unundan mayasız ekmek, zeytinyağıyla yoğrulmuş
mayasız pideler, üzerine yağ sürülmüş mayasız yufkalar yap.
Bunları bir sepete koyup boğa ve iki koçla birlikte bana getir.
Harun'la oğullarını Buluşma Çadırı'nın giriş bölümüne getirip yıka.
Giysileri al; mintanı, efodun* altına giyilen kaftanı, efodu ve göğüslüğü* Harun'a giydir. Efodun ustaca dokunmuş şeridini bağla.
Başına sarığı sar, üzerine de kutsal tacı koy.
Sonra mesh yağını al, başına dökerek onu meshet*.
Harun'un oğullarını öne çıkarıp onlara mintan giydir.
Bellerine kuşak bağla, başlarına başlık koy. Kalıcı bir kural olarak kâhinlik onların işi olacak. Böylece Harun'la oğullarını atamış olacaksın.
"Boğayı Buluşma Çadırı'nın önüne getir, Harun'la oğulları
ellerini boğanın başına koysunlar.
Boğayı huzurumda, Buluşma Çadırı'nın giriş bölümünde
keseceksin.(Musa kesecek!!)
Kanını parmağınla sunağın boynuzlarına sür, artan kanı
sunağın dibine dök.
Hayvanın bağırsak ve işkembe yağlarını, karaciğer perdesini, böbreklerini ve böbrek yağlarını sunağın üzerinde yakacaksın.
Etini, derisini, gübresini de ordugahın dışında yak. Bu günah sunusudur*.
"Bir koç getir, Harun'la oğulları ellerini koçun başına koysunlar.
Koçu sen( yani Musa!) kes. Kanını sunağın her yanına dök.
Koçu parçalara ayırıp bağırsaklarını, işkembesini, ayaklarını yıka, başla öteki parçaların yanına koy.
Sonra koçun tümünü sunağın üzerinde yak. Bu RAB'be sunulan
yakmalık sunu*, RAB'bi hoşnut eden koku, O'nun için yakılan sunudur.
"Öteki koçu getir, Harun'la oğulları ellerini koçun başına koysunlar.
Koçu sen (Musa!!) kes. Kanını Harun'la oğullarının sağ kulak memelerine, sağ el ve ayaklarının baş parmaklarına sür. Artan kanı sunağın her yanına dök.
Sunağın üzerindeki kanı ve mesh yağını Harun'la oğullarının
ve giysilerinin üzerine serp. Böylece Harun'la oğulları ve giysileri kutsal kılınmış olacak.
"Koçun yağını, kuyruk yağını, bağırsak ve işkembe yağlarını, karaciğer perdesini, böbreklerini, böbrek yağlarını ve sağ budunu al. -Çünkü bu, biri göreve atanırken kesilen koçtur.-
Huzurumdaki mayasız ekmek sepetinden bir somun, yağlı pide
ve yufka al,hepsini Harun'la oğullarının eline ver. Bunları benim huzurumda sallamalık sunu olarak salla,sonra ellerinden alıp sunakta yakmalık sunuyla birlikte
beni hoşnut eden koku olarak yak. Bu, RAB için yakılan sunudur.
"Harun'un atanması için sunulacak koçun döşünü huzurumda
sallamalık sunu olarak salla. O döş senin payın olacak.
Harun'la oğullarının atanması için kesilen koçun sallanmış
olan döşüyle bağış olarak sunulan budunu bana ayır.
İsrailliler bunları sürekli Harun'la oğullarının payına
ayıracak. Bu, İsrailliler'in RAB'be sunduğu esenlik kurbanlarından biridir.
"Harun'un kutsal giysileri, kendinden sonra oğullarına
kalacak. Meshedilip atanırlarken bu giysileri giyecekler.
Harun'un yerine kâhin olan oğlu, Kutsal Yer'de* hizmet
etmek üzere Buluşma Çadırı'na girdiğinde yedi gün bu giysileri giyecek.
"Harun'la oğulları göreve atanırken kesilen koçun etini
kutsal bir yerde haşlayacaksın. Haşlanan eti ve sepetteki ekmeği Buluşma Çadırı'nın giriş bölümünde yiyecekler.
Atanıp kutsal kılınmaları için günahları bağışlatan bu
sunuları yalnız onlar yiyebilir. Yabancı biri yiyemez, çünkü bu sunular kutsaldır.
Atanmaları için kesilen kurbanın etinden ya da ekmekten
sabaha artan olursa, yakacaksın. Bunlar yenmeyecek, çünkü kutsaldır.
"Harun'la oğulları için sana buyurduklarımın hepsini yap.
Atanmaları yedi gün sürecek.
Günah bağışlatmak için günah sunusu olarak her gün bir boğa
sunacaksın. Sunağı arındırmak için günah sunusu sun, kutsal kılmak için de meshet.
Yedi gün sunağı arındırarak kutsal kılacaksın. Böylece
sunak çok kutsal olacak. Ona dokunan her şey de kutsal sayılacaktır."
(Devamı......)
***
Eski Toplumda Tapinaklarin Rolu..1
Eski Toplumda Tapinaklarin Rolu..2
'İlk Alevi cenaze binası' - 'Alevi cenaze ritüelleri'
Akkad Ayinlerinde 'ağaç','sopa','degnek','asa'...
“Kirve”lik Ve Evlilik Yasağı-2
“Alevilik İslam inancı dışında”
Eski tabletlerde 'Tanrı'-'Yıldız' çiziminin Anlamları...
Erken Resim-yazı çizimlerinde Gök, Yer, Adam Ve Kadın.
Kızılbaş kavramı ve Erkek Başörtüsü 'Keyfiye'
Yıldız çiziminin ve "Somun" Ekmeğin Kaynakları....
Renk'lerin Din Ve Bayraklardaki Yeri
Eski Toplumda Düalizmin Kaynakları