25.01.2008

Mezopotamya dinlerinde Süryanilik'in Önemi

Cuma, Ocak 25, 2008

Süryanilerin bazı temel dini kavramları ile anma günlerini nasıl yorumladıklarını öğrenmek yararlı olacak.

'Yaratıcı Söz' veya 'Kutsal Ruh'u, 'Deniz'i, 'İnsan'ı veya 'Göksel olan'ı ; “serpmelik kan” ve “su vaftizi”nden İslami “rahmet” kavramına da dönüşen “Yağmur” veya Gök’ün Çiğ’lerinin geçirdiği kavramsal dönüşüm süreçlerini tanımak gerekecek.

Bunlar belki Erdoğan Aydın gibi yazarlarımıza da, ciltler dolusu fakat içi boş tarzda, ‘Yağmurun Yaratılması’ kavramına yöneltilen içeriksiz “bilimsel” eleştirileri düzeltme olanağı da verebilir.

Asur dininin sekterizm kabından çıkarılıp tanınması ve tanıtılmasına önem veriyorum. Çalışmalarıma ilgi gösterdiklerini bildiğim Suryani okur ve din adamlarının bu noktalardaki katkılarını da bekliyorum.

Süryani ve Yezidilik, bölge topluluklarının en eski kültürel birikimleri üzerine yükselmektedir. Bu bakımdan onlara gereken özen göstermeden Mezopotamya dinlerinin gerçek tarihçesi ve toplumsal temelleri ortaya konulamaz.

**

BAYRAM VE ANMA GÜNLERİMİZ

http://www.suryanikadim.org/haberler/bayramlar.html

1 OCAK 2001 : YILBAŞI, MESİH’İN SÜNNETİ
6 OCAK 2001 : VAFTİZ BAYRAMI


Tevrat’ta Sünnet, Tanrı ile yapılan antlaşmanın bir belirtisiydi. Erkek çocuk, 8. Günde sünnet edilmesiyle Musa Yasasını tamamlıyor ; Tinsel yaşamına ve Tanrı antlaşmasına başlayarak ad alıyordu. Sünnetten önceki günler yaşamından sayılmazlardı.

İsa Mesih, Musa Yasasının etkisi altında doğunca ilk 7 gününde eski insana özgü şeyleri tamamladı. O’nun sünnet günü tensel yaşamının başlangıcı sayıldı. Bu yüzden Miladi yıl, İsa’nın doğuş gününden değil de, sünnet gününden başlamıştır. İsa, 30. Yılında vaftiz olup, Sünnet Yasasını iptal etti. Tanrı ile yaptığı yeni antlaşmanın simgesi, vaftiz gizini bize verdi. Vaftiz’den önceki günler, Hıristiyan kişinin yaşamından sayılmazlar.

7 OCAK 2001 : VAFTİZCİ YUHANUN’NUN ŞEHİT EDİLMESİ


Yuhanun, annesi Elizebet’in karnında iken Kutsal Ruh’la doldu. Peygamber İliya gibi mistik bir yaşam sürdürmüş, zahit ve her şeyden yoksundu. Rab Mesih’in gelişine yüreklerini hazırlamaları için, insanları yerip, günahlarından ötürü onları azarlıyordu.

Eski-yeni Antlaşma arasında bağlantı kurma niteliğini taşıyan Yuhanun, Herodes tarafından tutuklanarak cezaevine atıldı. Çünkü, kardeşi hayatta olduğu müddetçe, karısı Herodiya’yı kendisine eş olarak almasına izin vermiyordu. Onu sürekli azarlıyordu. Üç ay sonra Yuhanun’un başı kesilerek, annesinin isteği üzerine, Herodiya’nın kızı Saloma’ya verildi. Rab Mesih, Yuhanun’nun üstünlüğünü şöyle vurgulamıştır. "Size doğrusu derim ki, kadınlardan doğanlar içinde, Vaftizci Yuhanun’dan üstün olanı çıkmamıştır" (Mat. 11: 11).




8 OCAK 2001 : ŞEHİTLERİN İLKİ MOR STEFANOS

Günlük hizmete, Hıristiyan yoksullara dağıtılmak üzere toplanan yardımların dağıtımını sağlamak amacıyla seçilen yedi diyakoslardan (İncili Şemmas) biridir. Aynı zamanda, Hıristiyanlıkta şehitlerin ilki onuruna sahiptir. Linç edilerek şehit düşünce "Kutsal Ruh’la dolu iken, gözlerini dikkatle göğe çevirdi. Tanrı’nın yüceliğini ve O’nun Sağında duran İsa’yı gördü" (Habercilerin işleri. 7.55).

Alçak gönüllüğünün güzel bir örneği olarak, Yahudiler tarafından taşlamakta iken, "Ya Rab, bu günahı onlara sayma" şeklinde dua etmiştir.

15 OCAK 2001 : MERYEMANA EKİNLER BAYRAMI
"Kukoye’nin (çömlekçilerin) Meryemana için söyledikleri bir ezgi" :


Mor Yuhanun, Mübarek Erden’in anısına

üç defa bayram yapılması gerektiğini yazan kitapları getirince, tüm Efes topraklarına çiy (bereket) yağdı.

Aralıkta ekinlerin bereketi için,

Mayısta başakların bereketi için ve

Ağustos ayında ise yaşam gizini andıran bağlardaki

asmaların bereketi için -Haleluya- duaları yardımcımız olsun.

***

5 ŞUBAT 2001 : NİNOVA ORUCU


M.Ö. 862 yılında Ninova halkının, Tiğlatpalassar döneminde, Ninova’da gerçekleştirdiği gerçek tövbeyi örnek alarak, kilise bu orucu tutmaktadır. Kilisede oldukça eskidir, hatta Mor Efem de (373) ondan bahsetmektedir. İlk dönemlerde 6 gün tutulurdu.

...

9 MART 2001 : SEBASTİYA’NIN (SİVAS’IN) KIRK ŞEHİTİ


Putlara kurban sunmayı ret ettikleri için, ölümle cezalandırıldılar. Yargıç tarafından işkence gördükten sonra, soğuk bir kış gecesinde, elbiselerini çıkartıp, onları çıplak olarak donmuş Sivas gölüne attı. Kuzeyden esen rüzgar çok şiddetliydi. Gölün yakınında ise, onlardan Mesih’i inkar edenler için sıcak bir banyo vardı. Onlardan birisi inkar ederek, ısınmak üzere banyoya koştu. Fakat gözlerini hayata yumdu. Banyonun bekçisi, göldekileri gözetlerken, her birinin başına bir taç indiğini gördü. İnkar edenin tacı ise hava boşluğunda öylece duruyordu. Derhal yüreklikle Hıristiyanlığı benimseyerek inançdürtüsü ile, kendisini inkar edenin yerine attı. Tanyeri ağarırken, yakılmak üzere cesetleri gölden alındı. Onlardan birisi halen canlıydı. İnkar edecek düşüncesiyle, O’nu ellemediler. Ama yürekli annesi özenle tacını kaybetmemesi için, O’nu arkadaşlarını taşıyan arabaya bıraktı.

25 MART 2001 : MERYEMANA MÜJDE BAYRAMI

O zaman ki Yahudi geleneğine göre, nişanlılık dönemi bir ya da iki yıl sürmekteydi. Meryem, Yusuf’la nişanlı olduğu bu dönemde, Galile yöresindeki, Nasıra’da iken, Tanrı tarafından gönderilen Melek, Tanrısal gebeliği O’na müjdeleyerek şöyle dedi: "Selam sana ey kayra bulan, Rab seninledir... korkma Meryem, çünkü Tanrı’nın nezdinde kayra buldun. İşte gebe kalıp bir oğul doğuracak, adını İsa koyacaksın. O Büyük olacak ve kendisine en yüce olan’ın Oğlu denecek. Rab Tanrı O’na atası Davut’un tahtını verecek... Hükümdarlığınının hiç sonu gelmeyecek."

Meryem meleğe sordu; bu nasıl olabilir ki? Çünkü hiçbir erkekle ilişkim olmadı. Melek, "Kutsal Ruh üzerine gelecek, Yüce Olan’ın gücü sana gölge salacak diye yanıtladı. Bu nedenle doğacak olan kutsal kişiye Tanrı Oğlu denecek." Meryem "Ben Rabbın hizmetçisiyim." Dedi, "Sözüne göre bana gereken neyse o olsun." (Luka 1:26-38).

Bunun üzerine melek onun yanından ayrıldı. Tanrı istencini kabul eder etmez, Kutsal Ruh üzerine inerek, O’nu katılımsal günahtan arındırdı, paklandırdı ve kutsadı. (Luka 1: 35) O’ndan Söz’e (Oğul) yetkin tam bir ten yarattı. Derhal anında Söz (Oğul) onunla tenle birleşti. Böylece tenleşimin (İnkarnasyon) gizi doğaüstü bir şekilde gerçekleşmiş oldu. (Mat. 1: 18)

13 NİSAN 2001 : ELEM CUMASI VE HAÇ


Rab İsa şöyle söyledi: "Musa çölde yılanı yükselttiği gibi, İnsan oğul da öylece yükseltilecek" (Yuh. 3: 14). "Sen haçını al ve ardımca gel" (Mark. 10: 21).

"Ardım sıra gelmek isteyen, kendini yadsısın, haçını taşıyarak ardım sıra gelsin". (Mark. 8: 34).

Petros O’na dedi: "İşte biz her şeyi bırakıp ardın sıra geldik" İsa cevap verip dedi: "Benim için ve Sevinç Getirici Haber (İncil) için, evini, erkek kardeşlerini, kız kardeşlerini, anne babasını, çocuklarını, çiftliklerini bırakan hiç kimse yoktur ki, şimdi, bu dönemde yüz katını evler, erkek kardeşler, anneler, çocuklar, çiftlikler almasın.

...

15 NİSAN 2001 : PASKALYA - RABBİN DİRİLİŞ BAYRAMI
" Diri olanı neden ölüler arasında arıyorsunuz ?" ( Luka 24: 5-6 ).

Elçilerin döneminden bu yana, Rab İsa’nın Diriliş Bayramı kutlanmaktadır. Bu konuda Elçi Pavlos şöyle demektedir: "Passahımız, bizim için kurban edilen Mesih’tir. Bunun için bayramı, ne eski mayayla, ne de kötülük ve kurnazlık mayasıyla, fakat paklık ve kutsallık mayası ile kutlayalım" (1. Kor. 5: 7-8).

Başka bir yerde Mesih’in dirilişi ile ilgili şöyle yazmıştır: "Mesih günahlarınız için öldü. Sonra gömüldü. Yine kutsal yazıların çok önceden bildirdiği gibi, üçüncü gün dirildi. (1. Kor. 15: 4).

"Mesih'in ölmesi, sonra da dirilmesi bunun içindir; hem yaşayanların, hem de ölenlerin Rabbı olsun diye" (Rom. 6:9).

"Şimdi Tanrı Tahtı’nın sağında oturmaktadır" (İbra. 12:2). "Bedeninin (kilise topluluğun) başıdır. Her şeyin başlangıcıdır, ölüler arasından ilk doğandır" (Kolos. 1:18).

Elçiler Pazar gününü Diriliş Bayramı’nın kutlamasına ayırdılar. Çünkü Rab bu günde dirilmiştir. Bu nedenle, yıl boyu Pazar günü, Rabbin günü bilinmektedir.

Geleneksel olarak Diriliş Bayramında Hıristiyanlar birbirlerine yumurta veyahut ovalli (yumurtamsı) hediyeler sunmaktadırlar. Çünkü yumurta, Rab Mesih’in ölülerden utku ile dirilişinin canlı bir işaretidir. Yaratıklar arasında hiç bir canlı, yumurta özelliğine sahip değildir.

Yumurta sitoplazması (hücrenin canlı temel kısmı) dış bir uyarıcı etkenin etkisi altında kalmadan, belirli bir sıcaklık derecesinden sonra, kendi kendine büyür; gelişir ve en sonda öyle bir olgunluğa erişir ki; kabuğu kırarak ufacık canlı bir civciv olarak gözlerini dünyaya açar. Aynı şekilde Mesih’te hiç bir dış etkenin etkisinde kalmadan kendisine özgü Tanrısal gücü ile mezardan dirilmiştir.


Yumurtanın beyaz rengi, Mesih’in Tanrısallığına; mavi rengi ise, gökselliğine; kırmızı rengi de özveriliğine işaret etmektedir.
...

24 MAYIS 2001 : MESİH’İN GÖĞE YÜKSELİŞ BAYRAMI
Elçiler bir araya geldiklerinde İsa’ya şunu sordular: "Rab, İsrail’e egemenliği şimdimi geri vereceksin?"

İsa onlara, "Baba’nın kendi yetkisiyle belirlemiş olduğu zamanları ve tarihleri sizin bilmenize izin yoktur" karşılığını verdi. "Ama Kutsal Ruh üzerinize inince güç alacaksınız. Kudüs’te, tüm Yahudiye ve Samiriye’de ve dünyanın dört bir bucağında benim tanıklarım olacaksınız."
İsa bunları söyledikten sonra, onların gözleri önünde yukarı alındı. Bir bulut O’nu alıp gözlerinin önünden uzaklaştırdı. İsa giderken onlar gözlerini göğe dikmiş bakıyorlardı. Tam o sırada beyaz giysiler içinde iki adam yanlarında beliri verdi. "Ey Celileliler, neden göğe bakıp duruyorsunuz?" diye sordular. "Sizden göğe alınan bu İsa, göğe çıktığını nasıl gördünüzse, aynı şekilde geri gelecektir."


**

3 HAZİRAN 2001 : PENTİKOST BAYRAMI (Kutsal Ruh’un gelişi)


Pentikost günü geldiğinde bütün imanlılar bir arada bulunuyordu. Ansızın gökten, güçlü bir yelin esişini andıran bir ses geldi ve bulundukları evi tümüyle doldurdu. Ateşten dillere benzer bir şeylerin dağılıp her birinin üzerine indiğini gördüler. İmanlıların hepsi Kutsal Ruh’la doldular. Ruh’un onları konuşturduğu yabancı dillerde konuşmaya başladılar

3 TEMMUZ 2001 : ELçedilİ MOR TUMA
Hindistan elçisi olarak bilinen Yahuda’dır. Galile dolaylarında dünyaya geldi. Rabbın sevgisine sıkı sıkıya kenetliydi. Öyle ki bir seferinde "Biz de onunla gidip ölelim" demiştir. Dirilişinden sonra Rab, yüksek odada havarilere görününce, onlarla değildi. O’na Rabbı gördüklerini söyleyince, gözlerimle çivilerin yerlerini görmeyince, böğrüne parmaklarımı koymayana dek inanmam.


Sekiz gün sonra, Tuma onlarla beraber iken tekrar Rab, onlara göründü. Tuma’ya: Parmağını getir ve ellerimi gör, elini böğrüme koy ki, inançsızlardan değil de imanlılardan ol. Tuma Rabba cevaben sadece "Rabbim ve Allahım." dedi.


Perslerin Medlerin ve Fartilerin vs. topraklarında Rabbın ismini müjdelemiştir. Rab Mesih tarafından Hindistan’a gönderilerek, başta kralları olmak üzere, orda geniş halk kitlesini Hıristiyanlaştırdı. Puta tapanların liderleri, Onun Rabbı uğruna verdiği mücadeleyi, direnişi görünce, 75 yılında Milibar’da O’nu tutuklayarak, sağ iken derisini yüzdüler. Daha sonra aralık ayının 18’inde böğrü kargı ile delinerek, 21’inde ebediyete göç etti.


1 AĞUSTOS 2001 : MORT ŞMUNİ VE YEDİ OĞLU

Mort Şmuni, Makabi’ler soyundandı. Musa yasasını çiğneyip, yasakladığı yemeklerden yemeye onları zorladığı için, M.Ö. 167-175 yılları arasında pagan kral Antikayos tarafından, yedi erkek oğlu ve öğretmenleri Laazar ile birlikte şehit edildi. Süryanilerin yerleşim birimlerinin bir kısmında genellikle ismi üzerine kiliseler inşa edilmiştir. Musul yakınlarındaki Karakuş köyünde de ismi üzerindeki kilisede Ekimin 15’inde O’nun bayramı büyük kalabalıkla kutlanmaktadır. Her yıl bu kutlamalar sırasında, yedi oğlu ve öğretmenleri ile Laazar beraber, kilise mezbahının duvarları üzerinde, etrafı ışıkla çevrili bir şekilde görülmektedir. Orda hazır bulunan herkes bu olağanüstü olaya tanık olmaktadır.

6 AĞUSTOS 2001 : TECELLİ "GöRüNME" BAYRAMI


İsa yanına yalnız Petrus, Yakup ve Yakup’un kardeşi Yuhanna’yı alarak yüksek bir dağa çıktı. Orada, gözlerinin önünde İsa’nın görünümü değişti. Yüzü güneş gibi parladı, giysileri ışık gibi bembeyaz oldu. O anda Musa’yla İlyas öğrencilere göründü. İsa ile konuşuyorlardı. Petros İsa’ya "Yarab" dedi, "burada bulunmamız ne iyi oldu! İstersen burada üç çardak kurayım: biri sana, biri Musa’ya, biri de İlyas’a." Petrus hâlâ konuşurken, parlak bir bulut birden onları gölgeledi. Buluttan gelen bir ses, "Sevgili Oğlum budur, O’ndan hoşnudum. O’nu dinleyin!" dedi

15 AĞUSTOS : MERYEMANA’NIN İNTİKALİ


Baba-annesine adakla verilen Meryem, Rabbin evinde (tapınakta) büyütülerek, tenleşen Tanrı’ya Anne olmaya layık görüldü. Her gittiği yere oğluna Mesih’e eşlik etmekte ve Ona elbise dokumaktaydı. Haçın üzerinde iken O’nu Kudüs’teki evine almak üzere havarisi Yuhanna’ya teslim ettiğini görmekteyiz.

Kutsal Ruh’un havarilerin üzerine inişine tanık oldu. Oğlu’nun göğe yükselişinden sonra, beş yıl yaşadı. ebediyete göç etmesinin saati yaklaştığında, Havari Tuma dışında Kutsal Ruh’un esini ile tüm Havariler Kudüs’te hazır bulundular. Tanrı anasına yaraşır bir saygı ile muminlerle beraber O’nu Getsimen Bahçesi’nde toprağa verdiler. Gömülüşü üzerine üç gün geçtikten sonra Tuma ancak Hindistan’dan Kudüs’e ulaşabildi. Havada iken dikkat çeken akılalmaz bir şekilde hava boşluğunda görkemli bir kalabalık gördü. O Kalabalık Meryemana’yı göğe yükselten ve beyazlara bürünmüş meleklerin kitlesi idi. Bu olay karşısında şaşkına dönen Tuma bereket için Meryemana’dan bir istekte bulundu. Derhal şahsi kemerini O’na attı. Kemeri eline alır almaz Havarilerin yanına gelerek gördüklerini anlatır, Meryemana’nın gerçek anlamda göğe göçtüğünün bir kanıtı olarak kemeri onlara gösterir.

..

31 AĞUSTOS 2001 : MOR GABRİEL "SAĞ ELİNİN KESİLİŞİ"


798 yılında Mor Gabriel vefatından 130 yıl sonra tüm Turabdin yöresinde salgın veba hastalığı baş gösterdi. Bir günde yalnız Mor Gabriel manastırında 30 rahibi öldürecek kadar şiddetliydi. O amansız salgın hastalığın verdiği tedirginlikle dehşete kapılan manastır rahipleri, aziz Mor Gabriel’in çürümemiş cesedini mezardan çıkararak, duvara dayalı bir şekilde O’nu kiliseye bırakırlar. Rahipler, tüm geceyi dua, namazlarla geçirerek Aziz’e sığındılar. Tanyeri ağarırken, O’nu duvardan uzak bir biçimde ayaküstü durduğunu gördüler. Veba salgını geçmişti onlardan. Bu olay üzerine, tüm rahipler O’nun cesedinden bereketlendiler.


Rahipler herhangi bir sıkıntı zamanında, Aziz’in cesedini ikide bir çıkarmamak ereğiyle, cesedinden bir organ kesmeyi kararlaştırdılar, fakat korkudan hiç birisi buna cesaret edemedi. Yalnız onlardan biri yüreklilikle toplumsal yararı düşünerek, Aziz'in sağ elini kesti. Ama aynı günde can verdi. O diğer rahipler de, "Sizin için, O’nun tüm yaptıklarını bağışladım" sesini duyana kadar, buruk yürekle Tanrı’ya yakardılar, dualar yücelttiler. İşte bu günün anısını günümüze kadar Mor Gabriel Manastırı’nda kutlanmaktadır.

1 EYLÜL 2001 : MOR MELKE
Yuhanun ve Kluzma’lı Aziz Mor Evgin’in kızkardeşinin oğludur. Annesi kısırdı, fakat; Tanrı’ya yaptıkları ısrarlı istek üzerine kendilerine bu çocuk verilmiştir. Ergenlik çağına girince baba ve annesi O’na kız nişanlamak istediler, fakat, kendisi reddederek dayısı Mor Evgin’in topululuğuna katıldı ve rahip oldu. O’nunla ve 70 mistik rahiple beraber Nusaybin dolaylarına geldi.

8 EYLüL 2001 : MERYEMANA’NIN DOĞUŞU
Meryem, Yuyokim ve Yunokir ismi ile bilinen babadan, Diana ve Hana ismi ile bilinen anneden dünyaya geldi. Annesi kısırdı. İlk doğacak çocuğu Tanrı’ya adamışlardı. Bu yüzden Tanrı da bu dileklerini benimseyip, onlara Meryem (Nur veyahut yüceliğe sahip anlamındaki) kızlarını bağışladı.

Adak gereğince, üç yaşında iken baba ve annesi O’nu tapınağa çıkarttılar. Böylece tapınakta hizmet vermeye başlayarak öz benliğini kutsallık, alçakgönüllülük ve diğer erdemlerle süsledi. Tapınakta kaldığı bu müddet zarfında özellikle Vaftizci Yuhanun’un annesi ve teyzesi Elizabeth’ten büyük ilgi ve özen gördü. Erginlik çağını geçmiş kızların tapınakta daha çok hizmet vermeleri yasak olduğundan 13. yaşına girdiğinde, kahinler O’nun bir erkeğe verilmesini kararlaştırdı. Böylelikle Yusuf’a verilmesi karara bağlandı.

25 ARALIK 2001 : RAB MESİH’İN DOĞUŞ BAYRAMI

"Suruç’lu Mor Yakup Tanrısal doğuşu şöyle açıklamaktadır"

Ey bilge kundaktaki bebeği gel de gör.
Bilmiş ol ki, tüm evren O’nun buyruğuyla ayakta durmaktadır.
Ne ilginç ki, Afrata Köyünde yemlikte yatarken,

Kara ve deniz’i Babasıyla (beraber) O yönetmektedir.
Sarafimler ağızlarıyla O’na İlahiler yüceltirken,
İnsanların elleri üzerinde taşınmakta ve dilleriyle kutsanmaktadır.
Yerleşmesi için Gök O’na küçük gelirken,
Bakire Meryem’in kucağı taşınmasına yetmiştir.
O’na bak, çünkü Göksellerin( ?Göksel varlıkların) elleri üzerinde taşınmaktayken,
Bakire’nin kucağına konulmuş olan da, öz be öz kendisidir.
Gabrielgiller (Melekler) yüzüstü önünde eğilirken,
Yusufgiller (İnsanlar) saygı ile O’nu kollarında taşıyıp, yüceltmektedirler.

Yezidiler

Mardin, Midyat... Dinler ve diller kenti

Yezidi,Rum ve Ermeni ortodoks dinlerinde bazı kutsal/yasak yiyecekler

Tapınagın Tarihçesi

Zerdüşler’in Kutsal Kitabı Avesta/önaçıklama

“Tükürmek ile Dini inanç” Bağlantısı

Marul Yeme Yasak veya Gereği ...

Murat Belge,Hıristiyanlık ve Yuhanna

Hayvan-Bitki totem adları ile Tanrı-ça adları arasındaki ilişkiler

Yıldız, Dünya, Adam

Eski tabletlerde 'Tanrı'-'Yıldız' çiziminin Anlamları...

Erken Resim-yazı çizimlerinde Gök, Yer, Adam Ve Kadın.

Yıldız, Dünya, Adam

Summer,Sümer,Şummeru kavramları...

Dinsel Yazında ‘Yer’, ‘Gök’ :"Sümer ve Akad"