Dinsel bir edim olarak : Marul Yeme Yasak veya Gereği…
Kökenleri Akado-sammaru toplumlarına dayanan
bitki- hayvan totem kalıntıları olarak,
dinlerde “sebze-meyve” ve “hayvani” yiyecek ayrışmaları..
Eski toplumun ‘birliği’nin onların ‘ikiliğine’, ayrıştırılmasına bağlı olduğundan bahsetmiştik.
Orada, özellikle komşu topluluklarda, birisi için ‘yasak’ olanın, ötekinde ‘gerek’ olması; birisi için ‘helal’ olanın, öteki için mutlaka ‘haram’ olması biçimindeki “zıtlık”, bu ilişki tarzına dayanır. Burada ‘helal’ veya ‘haram’ yiyecek-içecek’in veya davranışların, zamanla dönüşmüş-değişmiş görüntüleri üzerinden gidilerek bir ‘açıklama’ geliştirilmesi, ‘mantık’ aranması pek mümkün ve gerekli değil... Başarılı da olamayız zaten. Domuz veya Tavşan’da, diyelim ki, bulunabilen bir takım 'gerekçe'lerin, Balık, Ceylan veya Deve’de, Ökuz veya İnekte pek işe yaramayacağı açıktır.
Bizler eski toplumun yasaklarında dikkatimizi daha çok ‘hayvan’ totemler üzerine yoğunlaştırmış durumdayız. Fakat görüyoruz ki, Zeytin, Hurma, Mercimek, Fasulye, Buğday, Arpa gibi ‘ürün’ler de, eski toplumda, özellikle eski Assur topluluğu ve çevresinde, son derece önemli “totem bitki-yiyecek”leri oluşturmuştur.
Bunlar içinde de, özellikle Marul, etkisi günümüzde de devam edecek bir şekilde, önemli olmuş görünüyor.
**
Eski toplumun ‘hayvan-bitki totem’leri, başlangıçtaki insan-çocuk kurban sunumlarından kurtulmak isteyen topluluklar için çok olumlu bir kurtarıcı olmuş görünüyorlar. Bu nedenle de, topluluklar, kendilerini, genellikle ellerinde daha çok olan, doğal olarak üretilen bir dizi bitki/hayvan ile kolaylıkla “yer değiştirme” olanağı bulabilmişlerdir. Eğer eski toplum, Öküz, İnek, Dana, Koyun, Kuzu, Domuz, Balık’a tapmışlarsa, tanrılarını, kendilerini kurtarıcı gördükleri bu tür hayvanlardan seçmişlerse, bunun nedeninin cahillik olmadığını anlarız. ‘Cahillik’ tezi, totem varlıkların eski toplumda oynadıkları rolün bilinemeyişine bağlı olarak formüle edilmiş bir aydın özrüdür.
Hayvan Totem’ler kadar Bitki Totem’lerin de bu denli ayrıştırılmasını, Akado sammaru kayıtlarında, ‘Çiftçi Dummuzi’ ve “Kır”, “Kırın ürünleri” motifleriyle de tanıyoruz. Orada, “Tahıllar yaratıldı…’ denildiği zaman, anlıyoruz ki, anlatıcılarımız, değişik “tahıl ürünleri” (Tahılsal-Bitkisel Totemler) ile temsil edilen topluluklarla, tam bu dönemde, bir ittifak kurmuş oluyorlardı.
Toplulukların, dolayısıyla insanların “hayvan ve bitkiler” ile eşitlenmesi, diyelim ki, bir kurban hayvanının cinsiyeti, yaşı vb. bağıntısında önem taşır. Bir bayramda mutlaka “Kuzu” veya “Oğlak” sunu gerekli ise, anlarız ki, bu topluluğun erken döneminde, söz konusu olan bir “çocuk kurbanı” idi ve bu toplulukların erken dönem totem hayvanları Koyun/Koç ve Teke/keçi toplulukları olmalıydı ki, bunları zaten hem burçlar, hem Hıristiyan mezhep yazınlarından tanıyoruz. İsa’ya özellikle ‘Kuzu İsa’ diyen dinsel Hıristiyan mezhep, anlaşılıyor ki, Koyun/Koç ön topluluk geleneklerine bağlıdır.
Fakat İsa, İncillerde sadece ‘Kuzu’ olarak nitelenmez. Onun ‘buğday başağı’ ile ‘asma üzümü’ ile vb. bağlarının kurulduğu İncil bölümleri de vardır. Şeytan’ın ayartmasıyla “Adem ve Havva”, “yaşam ağacı ürününden” yediklerinde “çıplak” yerlerini, herhangi bir şeyle değil, özellikle “İncir” yaprağıyla örtmüşlerdi. Zaten görüyoruz ki, Ortodoksların kendi aralarında ve onlarla Katolikler arasındaki bu jargon farkları, ayinle ilgili araçlarına da, doğal olarak, yansımaktadır.
Burada dikkat edilmesinde yarar olan bir husus da, diyelim ki, ‘Marul’ yemeyi, kendine haram addeden Yezidiliğin bir kolunun, ister istemez, topraklarına bu sebzeyi ekmiyor olmaya başlayacağı gerçeğidir.
Ermeni cemaatinin, İsa’nın ‘Göğe yükselişi’ sırasında mutlaka yemek istedikleri Marul, herhalde Yezidilerin temsilci tanrıları idi. Zaten, onlar da, Marul’un “bir peygamberlerinin adı” olduğunu söylüyorlar.
Bu tür dinleri yeterince tanımıyoruz. Gizliliğe çok önem veriyorlar. Tamda bu ‘gizlilik’ hususu,bu tür uygulamaların eski dinlerde, eski toplumun yaşam kuralları oluşu ile çok yakından ilgilidir. Herhangi bir din gizli ise, anlıyoruz ki, orada, “gizli kurban ritüelleri” bulunmakta; eski insan yeme-yamyamlık törenlerinden duyduğu utanç, onları giderek sarmakta ve sonuçta uygulanamaz bir din olarak, kendilerini sürdüremeyip dağılmaktadırlar.
Uygulama alanlarından olabildiğince soyutlamış, olabildiğince sembolizmi gerçekleştirmiş, soyutlanmış anlatımlara gerileyebilmiş olanlar ise, açık propaganda yapabilen dinler haliyle gelişmelere az-çok uyum sağlayabilmişlerdir.
Antropoloji, bu tür hususları, derinlemesine ortaya koyduğu ölçüde, az sayıda bir kaç kitabın sayfa arasına hapsolmuş bilim olmaktan çıkabilir ve bize, içinde yaşadığımız her toplumun davranış türlerini, kültür kaynaklarını, oldukça sağlam izler üzerinden takip etme olanağı verebilen, dönüştürücü bir bilim haline gelebilir.
*********
S.N.Kramer. Tarih Sümer’de Başlar. S.265
Annenin Bebeğe Ninnisi:
O (uyku), (çocuğun) kucağına Kaplıca Bitkisi dolduracak,
Ben, senin için küçük peynirleri tatlı yapacağım,
Adamın (insanın) şifası olan o küçük peynirleri
Adamın şifası, ey beyin oğlu!
Ey bey Şulgi’nin oğlu!
Bahçemin marulları iyi sulanmıştır,
Onun Gukkal-marulu iyi bakılmıştır.
O marulu bey yesin.
**
Yezidilikte şunlar yasaklanmıştır:
"Marul, çünkü adı, peygamberlerimiz Hasiye'nin benzeri.
Börülce yemeyiz, koyu mavi renk giymeyiz ve Yunus nebiye hürmetimizden de balık yemeyiz.
Geyik etini de yemeyiz; çünkü geyik peygamberlerimizden birinin koyunu idi.
Dini önderlerden Şeyh ve talebesi Melek Tavus'a hürmeten horoz eti yemezler. Onun sureti horozdur.
Şeyh ve talebesi kabak yemezler.
Ayakta işemek, oturarak elbise giymek, tuvalette konuşmak ve umumi hamamlarda yıkanmak haramdır.
Şeytan kelimesini ve buna benzeyen "kaytan", "şad", "şer", "melun", "lanet" ve "nal" gibi benzer kelimeleri telaffuz etmemiz yasaktır."
**
“Bize khass (marul) haram kılınmıştır, çünkü kadın peygamberimiz olan Khassa' nin adını anımsatmaktadır;
Kuru fasulye de haramdır,
Koyu mavi boya kullanmamız yasaktır;
Yunus peygambere saygısızlık etmiş olmamak için, balık yememiz haramdır;
Ceylanları da yemeyiniz, çünkü onlar peygamberlerimizden birinin sürüsü olmuşlardır.
Ayrıca, Şeyh ve müritleri, tavus kuşuna saygısızlık etmemek için, horoz da yemeyiniz; çünkü tavus kuşu, daha önce sözü edilen yedi tanrıdan biridir ve biçimi horozu andırır.
Yine, Şeyh ve müritleri sayın, helvacıkabağı yemekten sakınınız.
Bundan başka, ayakta işemek, ya da oturmuş haldeyken giyinmek, ya da Müslümanların yaptığı gibi helâda taharetlenmek, ya da onların banyolarında gusül etmek, bize yasaklanmıştır.”
http://toplumvetarih.blogcu.com/2529558/
**
Hıristiyanların bazıları Paskalya'yı 40 gün, çoğunluğu 7 gün oruç tutarak karşılıyor. Hıristiyan orucunda hayvansal gıdalar yasak. Perşembe - cuma nebati yağ da yasak.
İsa perşembe gecesi havarilerle son yemeğini yiyor. Yemekte mercimek var. Bunun için perşembe gecesi "mercimek" pişiriliyor. Paskalya çöreği hazırlanıyor. Yumurtalar kırmızıya boyanıyor. Mercimek perşembe gecesi yeniliyor ama yumurtaya ve çöreğe cumartesi gecesine kadar dokunulmuyor.
http://toplumvetarih.blogcu.com/2492357/
**2. ORTODOKS RUM CEMAATİNİN BAYRAMLARI VE DİNİ GÜNLERİ:
1 Ocak: Protohronia: Bu tarihte Hz. İsa'nın sünneti kutlanır. Bir akşam önce çocuklar şarkılar söyleyerek komşuları ziyaret eder ve hediye toplarlar. Akşam yemeğinde hindi yenir. Evde ve işyerinde bereket getirmesi için nar kırılır, sakızlı yılbaşı pidesi pişirilir.
6 Ocak: Ta Fota: Hz. İsa'nın Vaftizi kutlanır. Boğaz' da, bir papazın suya attığı tahta haçı çıkarmak için cemaatten gençler Boğaz'ın soğuk sularına atlarlar. Haçı bulup kıyıya getiren genç, altın zincir ve ucunda haçla ödüllendirilir.
Ton Psihon: (2002 yılında 9 Mart' da, 2001' de 17 Şubat' da kutlandı) "Koliva" isimli cevizli helvanın pişirildiği ve mezarlıkların ziyaret edilerek ölülerin ruhuna dua edildiği gündür.
Apokries: (2002 yılında 10 Mart' da, 2001' de 18 Şubat' da kutlandı) Paskalya yortusundan 40 gün önce kutlanan karnavaldır. Büyük Oruç' dan dan önce partiler düzenlenir, maskeler takılır, ziyafetler verilir.
Tessarakosti: (2002 yılında 18 Mart' da, 2001' de 26 Şubat' da kutlandı) Paskalya' dan dan önce 40 gün süren orucun başlangıç günüdür. Orucun bu ilk günü hiçbir şey yenmez. Daha sonraki 5 hafta boyunca hayvansal gıdalar alınmaz. Orucun son haftasında da sadece haşlama sebzeler, özellikle mercimek yenir. Paskalya günü "magiriça" adi verilen sakatat çorbası pişirilir.
Vayion: (2002 yılında 28 Nisan' da, 2001'de 8 Nisan' da kutlandı) Hz. İsa'nın Kudüs' e girerken zeytin ve mersin dalları ile karşılanması anısına kutlanan gündür.
Paskalya (2002 yılında 5 Mayıs' da, 2001' de 15 Nisan' da kutlandı) Paskalya Haftası, Hz. İsa'nın çarmıha geriliş ve ölüm haftasıdır. Bu haftanın Cuma günü perhiz yapılır ve hayvansal besinler alınmaz.
Cumartesi gecesi tam geceyarisi kiliselerde mumlar yakılır ve İsa'nın dirilişi kutlanır. Aynı gece paskalya yumurtaları, ertesi gün de paskalya çörekleri yenir.
Zoodohu Pigis: (2002 yılında 10 Mayıs' da, 2001' de 20 Nisan' da kutlandı) "Hayat Veren Kaynak" anlamına gelen bu gün, Ayazma günü olarak da bilinir. Silivrikapi' daki Balıklı Ayazması' na gelenler şifalı sudan içip dua ederler.
11 Temmuz: Ayia Efimiya: Lahti Fener'deki Ortodoks Patrikhane Kilisesi' nde bulunan azizenin anısına kutlanır. Kilisede yapılan törende katılanlara iğne dağıtılır ve azizenin lahdi açılır.
6 Ağustos: Metamorfoseos: Hz. İsa'nın "Göğe Yükselişi" Paskalya' dan 40 gün sonra kutlanır. İnanışa göre Hz. Isa bu tarihte, Thabor dağında yanında Musa ve İlyas Peygamberlerle görünmüştür.
29 Ağustos: Apokefalistu Ioannu: Rumlar, Vaftizci Yahya'nın başının kesildiğine inandıkları bu günde perhiz yapar ve domates ve karpuz gibi kırmızı renkli besinleri yemezler.
25 Aralık: Hristugenna: Hz. İsa'nın Doğumu, yani Noel kutlanır.
****3. ERMENİ CEMAATİNİN BAYRAMLARI VE DİNİ GÜNLERİ:
1 Ocak: Gagant: Yılbaşı kutlamalarının yapıldığı tarihtir. Zengin yılbaşı sofrasında ana yemek hindidir. Yılbaşının ertesi günü mutlaka dükkân açılır ve bereket getirmesi için dükkânın içine nar tanecikleri serpilir.
6 Ocak: Dzununt: Noel'i, İsa'nın Vaftiz'i ile birlikte kutlayan Ermeniler, bu tarihte evleri ziyaret eden çocuklara hediyeler verirler. Ailecek yenilen aksam yemeğinde ana yemek mutlaka balık olur.
Pun Paregentan: (2002 yılında 10 Şubat' da, 2001' de 25 Şubat' da kutlandı) 7 hafta süren ve her gün içersinde hayvansal gıdalar bulunmayan tek bir öğün yemek yenilen Büyük Oruç' dan dan önce kutlanan karnavaldır. Karnaval süresince, her türlü kıyafete girilip sakalar yapılır.
14 Şubat: Diyarnintaraç: Hz. İsa'nın doğumunun 40. gününde tapınağa götürülüsü kutlanır. "Ateş Gecesi" de olarak bilinen bu kutlamalarda, kilisedeki kutsal sofranın üzerindeki mumla, mumlarını yakan cemaat, mumu söndürmeden evine götürerek orada hazırlanmış olan mumları yakar.
Avak Sapat: (2002 yılında 23 Mart' da, 2001'de 9 Nisan' da kutlandı) Hz. İsa'nın çarmıha gerilmesi ile ilgili anıların tazelendiği "Büyük Hafta"dır. Perşembe "Son Aksam Yemeği", Cuma ise "Haça Gerilme" ve "Mezara Gömülme" anılır.
Dzaggazart: (2002 yılında 24 Mart' da, 2001' de 8 Nisan' da kutlandı) Hz. İsa'nın Kudüs' e dönüşü anısına kutlanan bayramdır. Kiliseler çiçekler ve zeytin dalları ile süslenir ve ayine katılanlar eve dönerken bereket getirmesi amacıyla bu çiçeklerden alırlar.
Surp Zadik: (2002 yılında 31 Mart' da, 2001' de 15 Nisan' da kutlandı) Paskalya Bayramı'nda Hz. İsa'nın yeniden dirilişi kutlanır. Kutlamalar sırasında birbirlerine renkli boyanmış yumurtalar armağan ederler. Paskalya çörekleri hazırlanıp, mezarlıklar ziyaret edilir.
Hampartsum: (2002 yılında 9 Mayıs' da, 2001' de 24 Mayıs'da kutlandı) Hz. İsa'nın Göğe Yükseliş'i kutlanır. Baharın da karşılandığı gündür. Özenle hazırlanan sofralardan "marul" eksik edilmez.
Vartavar: (2002 yılında 7 Temmuz' da, 2001' de 22 Temmuz' da kutlandı) Vartavar "Işık Saçan Gül" anlamına gelir ve bu bayramda Hz. Isa' nin Suret Değiştirmesi kutlanır. Kiliseler güllerle süslenir.
Surp Asdvadzadzin: (2002 yılında 18 Ağustos' da, 2001' de 12 Ağustos' da kutlandı) Meryem Ana' nin göğe yükselerek Tanrı huzuruna kabul edilmesi ve üzüm hasatı kutlanır. Herkes kutsanan üzüm salkımlarından bir parça yer. 4. SÜRYANI CEMAATİNİN BAYRAMLARI VE DİNİ GÜNLERİ:
6 Ocak: Denho: Hz. İsa'nın vaftizinin kutlandığı gündür. İçine Hz. İsa'yı sembolize eden haçın batırıldığı su, törene katılanlara evlerine götürmeleri için dağıtılır.
2 Şubat: Maeltö: Hz. İsa'nın mabede sunuluşu anısına kutlanan bu bayramda, kilise de mumlar yakılır.
Boutho Dninve: (2002 yılında 25 Şubat' da, 2001' de 5 Şubat' da kutlandı) Kökeni M.Ö. 9. yüzyılda yasayan Ninova halkının "Büyük Tövbe"sine kadar giden oruç sırasında, 3 gün 3 gece boyunca hiçbir şey yenilip içilmez.
25 Mart: Süboro: Hz. İsa'nın doğumunun annesi Meryem'e müjdelenmesi kutlanır. Kilisede dağıtılan ve Kutsal Üçlemeyi sembolize eden 3 renkli ipler, Paskalya Bayramı' na kadar bilekte taşınır.
Hamso Droze: (2002 yılında 2 Mayıs'da, 2001' de 12 Nisan' da kutlandı) Hz. İsa'nın "Son Aksam Yemeği" anısına kutlanan gündür. Papazlar alçak gönüllülüğün bir belirtisi olarak (tıpkı Hz. İsa'nın yaptığı gibi) cemaatden seçilen kişilerin ayaklarını yıkarlar.
Zkifuthö: (2002 yılında 3 Mayıs' da, 2001' de 13 Nisan' da kutlandı) Hz. İsa'nın Çarmıha Gerilisi anılır. Çiçeklerle süslü bir tabut kilisede dolaştırıldıktan sonra, kapının önünde eller üstünde tutulur ve cemaat altından geçer.
Ido Dakyomtö: (2002 yılında 5 Mayıs' da, 2001'de 15 Nisan' da kutlandı) Hz. İsa'nın Diriliş Bayramı, Büyük Kıyam veya Paskalya adıyla anılır. İnanlar birbirlerine yumurta ve yumurta seklinde hediyeler verirler. Ölmüşlere dua edilir ve ertesi günü mezar ziyaretleri yapılır.
Suloko: (2002 yılında 13 Haziran' da, 2001' de 24 Mayıs' da kutlandı) Hz. İsa'nın Göğe Yükseliş'i kutlanır. Bu bayramda yaylalara çıkıp, salıncak kurma âdeti günümüzde unutulmaya başlamıştır.
Rises: (2002 yılında 23 Haziran'da, 2001'de 3 Haziran'da kutlandı) Paskalya' dan 50 gün sonra kutlanan bu bayrama Pantikusti Bayramı da denir. Hz. İsa'nın havarilerine Kutsal Ruh'u verdiğine inanılan bu günde, kilisedeki kutsanmış suya ceviz yaprakları batırılır.
25 Aralık: Ido Dmavlodö: İsa'nın doğumu yani "Noel" kutlamasıdır. Kilise'de çıralar ile doğum sırasında çobanların yaktığı ateşi simgeleyen bir ateş yakılır ve etrafında ilahiler söylenir. 5. MUSEVİ CEMAATİNİN BAYRAMLARI VE DİNİ GÜNLERİ:
Tu-Bisvat: (2002 yılında 28 Ocak' da, 2001' de 8 Şubat' da kutlandı) Ağaç Bayramı olarak da bilinen bu günde fidan dikilir ve bol bol meyva yenir.
Pesah: (2002 yılında 28 Mart' da, 2001' de 8 Nisan' da kutlandı) Tanrı Mısır halkını cezalandırmak için, her ailenin ilk çocuğuna felaket yağdırırken, İbranilerin evlerini es geçtiği için, "Pesah" (atlamak, es geçmek) bayramı yapılır. Ailenin en büyük oğlu bu bayram öncesinde oruç tutar.
Bu bayrama "hamursuz" adının verilmesinin sebebi, bayram sırasında mayasız bir ekmek olan "Matsa" nın hazırlanıp yenmesidir.
Lag B'omer: (2002 yılında 30 Nisan' da, 2001' de 11 Mayıs' da kutlandı) Günümüzden yaklaşık 2000 sene önce 32 gün süren bir hastalık salgınının bir anda sona ermesi üzerine ortaya çıkan bu bayramda kutlamalar yapılır. Bundan önceki 32 gün boyunca neşelenmek ve evlenmek caiz değildir.
Savuot: (2002 yılında 17 Mayıs' da, 2001' de 28 Mayıs'da kutlandı) Hz. Musa'ya gönderilen 10 Emir'in bu günde verildiğine inanılır. 50 gün süren buğday haşatı döneminin son günü kutlandığı için "Hasat Bayramı" olarak da anılır.
Ros Asana: (2002 yılında 7 Eylül' de, 2001' de 18 Eylül'de kutlandı) Yeni Yıl Bayramı'dır. Her aile akrabaları ile bir araya gelir ve dargınlıklara son verilir. Günahlardan arınılan gündür.
Yom Kipur: (2002 yılında 16 Eylül' de, 2001' de 27 Eylül' de kutlandı) Büyük Oruç Günü' dür. Geceleyin adaklar adanır. Tutulamayan sözlerden ötürü Tanrı'dan af dilenir.
Sukot: (2002 yılında 21 Ekim' de, 2001' de 2 Ekim' de kutlandı) Hasat Bayramı olarak da bilinir. İsrailoğullarının çölü geçerken "suka" larda (çardak) kalmaları anısına kutlanır. Sabah duasına katılanlar ellerinde "Lulav" adi verilen çiçek demeti tutarlar.
Hanuka: (2002 yılında 30 Kasım' da, 2001' de 10 Aralık' da kutlandı) Kişlev ayının 25. günü başlayan "Işık" Bayramı, Kudüs' deki Kutsal Mabed' in yeniden açılışı ve kandilin mucizevi olarak az miktarda bulunan yağla, 8 gün boyunca yanması anısına kutlanır.
Hanukiya isimli 9 kollu şamdan’da yanan mumların sayısı her gün bir arttırılır.
http://www.tureb.net/makaleler_detay.asp?id=11
İnsan Kurban’dan Hayvan-Bitki sunulara-1
İnsan Kurban’dan Hayvan-Bitki sunulara-2
Töre ve Tören Kaynakları...
Sümer Tanrılarına Farklı Kurban Sunumu... 'İlk Ürün' Örnekleri... Kutsal 'İlk Ürün...' Erkek ve Kadın Sofrası Farkı... Eski Toplumda Totem ve Yiyecek Ayrımı...
... bazı kutsal/yasak yiyecekler-2
KUTSAL KAVRAMLARIN ANLAMLARI
antropolojik analize ilişkin
"Antropoloji":Kurban-Sunu ve İnsanbilim
"Antropoloji":Kurban-Sunu ve İnsanbilim -2
"Antropoloji":Kurban-Sunu ve İnsanbilim -3
Hayvan-Bitki totem adları ile Tanrı-ça adları arasındaki ilişkiler
TOTEM-HAYVAN BİTKILER İLE YİYECEK-İÇECEK İLİŞKİSİ
Erkek ve Kadın Sofrası Farkı...
'Kurban'ın Kökeni ve ... “Eski Harran’da...Kurban"
Ritüeller:Diş Kırma,Kurban....
ÖLDÜRME BİÇİMLERI VE KURBAN TÖRENLERİ-1
ÖLDÜRME BİÇİMLERI VE KURBAN TÖRENLERİ-2
Hayvan Kurban ve Bitki Sunu'lardan 'İnsanlık'a-1
Hayvan Kurban ve Bitki Sunu'lardan 'insanlık'a-2
Hayvan Kurban ve Bitki Sunu'lardan 'insanlık'a-3
Hayvan Kurban ve Bitki Sunu'lardan 'insanlık'a-5
Hayvan Kurban ve Bitki Sunu'lardan 'İnsanlık'a-6
Hayvan Kurban ve Bitki Sunu'lardan 'insanlık'a-7
Totem Hayvan-Bitki'den Burçlara...