17.03.2008

Abdestlerin Kökeni -2

İslam Ahlakı

M.Hadimi

Hakikat yayınları No:4

358-373

ABDEST BAHSİ

4 - Ey Oğul! Nemazın oniki farzından birincisi (Hadesden taharet)dir. Ya'ni abdest almak ve gusl etmekdir. Abdesti temiz yerde almak lazımdır. Resulullah "sallallahü aleyhi ve sellem": (Abdest almak istediğiniz vakt, abdest bozduğunuz yerde ab­dest almayınız! Çünki, abdest suyunun herbir damlasına bir yıl­lık nafile nemaz sevabı veriliyor) ve (Abdest bozduğunuz yerde, ya'ni halada abdest alırsanız çok vesveseli olursunuz) ve (Abdes­te Besmele ile başlayan kimse için kiramen katibiıi melekleri, ab­dest bitinceye kadar sevab yazarlar) buyurdu.

Sultan-ı Enbiyaya Eshab-ı kiramdan biri sordu:

- Ya Resulallah "sallallahü teala aleyhi ve sellem" ! Abdestin hassasından bana bir şey ızah eder misiniz?

Resulullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (Her ne zeman bir ümmetim abdest alırken Bismillah deyip elini yıkarsa, eliyle yapdığı [küçük] günahlann hepsi afvolur. Ağzına, yüzüne ve sair a'zalarına su verdikçe, bütün [küçük] günahları dökü­lür.)

Diğer a'zaları yıkadıkça, [küçük] günahları afv olunur. [Büyük] günahlar ve insan ve hayvan hakları bu afvdan müstesnadır. Hak sahibi, [ister müsliman, ister kafir, ister hayvan olsun], hak [ken­disine veya varislerine] ödenmedikçe, günah afv olunmaz.

Hazret-i Musa Kelimullah, Tur'a giderken, yolda, nemaz kılıp Hakka ağlayıp düa eden bir zata rastlamış. Musa aleyhisselam, münacatında mezkur zatın afvı için Cenab-ı Hakka niyaz etdiğin­de, Cenab-ı Hakdan nida gelip, (Ya Musa! Ben o zatın nemazı­nı ve düasını kabul etmem. Zira, üstüne giymiş olduğu elbisenin bedelinde haram para vardır!) buyurmuşdur.

5 - Ey Oğul! Müsliman, anasına, babasına, komşularına, arka­daşlarına, hocalarına, hükümet adamlarına, kanunlara hürmet eder. Küçüklerine ve hayvanlara şefkat eder. Din, mezheb ve ırk ayırımı yapmadan hiçbir mahluka zarar vermez. Dar-ül-harbde­ki kafirlerin bile mallarına, canlarına, namuslarına dokunmaz. Kendine kötülük yapanlara da iyilik eder. Dini vazifelerini, kanu­ni borçlannı öder. Hile, hiyanet yapmaz. Dinine de, dünyasına da çalışır. Fitne çıkarmamağa çok dikkat eder. Böyle islam ahlakına malik olan bir millet kuvvetlenir, yükselir. Bütün dünyanın sevgisini, güvenini kazanır. Dünya ve ahıret se'adetine kavuşur.

6 - Abdestin farzları, Hanefi mezhebinde dört, malikide yedi, şafi’ide ve hanbelide altıdır.

Hanefıde:

Yüzünü bir kere yıkamakdır.

İki kollarını dirseklerle birlikde bir kerre yıkamakdır.

Başının dört kısmından bir kısmına mesh etmekdir. Ya'ni yaş elini sürmekdir.

4) Ayaklarını topuklarıyle birlikde bir kerre yıkamakdır. Bunlardan birini terk eden kimsenin abdesti sahih olmaz.

Gerek kasd ve gerek sehv ile olsun abdesti sahih olmaz.

ABDESTİN SÜNNETLERİ

7 - Abdestin sünnetlerinden onu aşağıdadır:

1) Abdeste başlarken, evvela kalbi ile niyyet etmek, sonra Bismillihirrahmainirrahim demekdir,

2) Musluk yok ise, abdest almak için, ayrı bir kaba su koymakdır.

Misvak kullanmakdır.

Ağzına su vermekdir.

Burnuna su vermekdir.

Başının hepsini kaplama mesh etmekdir.

El ve ayak parmaklarını ve sakalını hilallamakdır. Ya'ni, aralarına el parmağını sokup çıkarmakdır.

Tekrar sakalını yıkamakdır.

Büyük abdestden taharetlendikden sonra, bir bezle kendi­sini kurulamakdır.

10) Necaseti, sol eldeki su veya taşla silmektir.

ABDESTİN MÜSTEHABLARI

8 - Abdestin müstehablarından altısı aşağıdadır:

1)Niyyetdir.

2)A'zaları birbiri ardınca çabuk yıkamakdır.

3)Sağından başlamakdır.

4)Enseyi mesh etmekdir.

5)Başını, kulaklarını ve enseyi birlikde mesh etmekdir.

6)Hak teala hazretlerini abdestin evvelinde ve ahmnda zikr etmekdir. Ya'nı düa okumakdır.

ABDESTİN ADABI

9 - Abdestin adabından altısı aşağıdadır:

1) Her uzvu yıkarken, abdest düalarını veya Kelime-i şehadet okumakdır.

2)Ağzına ve burnuna suyu sağ elinle vermekdir.

3)Sol elinle sümkürmekdir.

4)Halada konuşmamak, çok oturmamak ve istincadan, ya'ni taharetlendikden sonra hemen örtünmekdir.

5) Abdest bozarken, kıbleye, aya ve güneşe arkanı ve önünü dönüp oturmamakdır.

6) Halaya girerken Besmele okumak, sonra sol ayakla girmek, sağ ayakla çıkmakdır.

ABDESTİN NAFiLELERİ

10 - Abdestin nafilelerinden altısı aşağıdadır:

1)Enseyi iki elin arkası ile mesh etmekdir.

2)Ayak parmaklarını sol elin küçük parmağı ile, alt tarafların­dan hilallamakdır.

3)Her uzvu yıkarken düalarını okumakdır.

4)Halada (İstinca)dan, ya'ni temizlendikden sonra iç donu­na bir mikdar su saçmakdır.

5) Halada temizlendikden sonra, aletini taşa veya toprağa sürüp veya parmaklarla sıkarak bevli gidermekdir. Buna (İstibra) denir.

6) Halada temizlendikden sonra, elini yıkamakdır.

Hadi's-i şerifde buyuruldu ki, (Her kim abdest aldıkdan sonra "İnna enzelnahü" suresini bir kerre okursa, Hak teala hazret­leri, o kimseyi sıddiklardan yazar. İki kerre okursa, şehidlerden yazar. Üç kerre okursa, Peygamberlerle haşr olur.) Peygamberi­miz "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdular ki, (Her kim abdest aldıkdan sonra, benim üzerime on kerre salatü selam getirse, Hak teala hazretleri, o kişinin hüznünü giderip mesrur eder, düasını kabul eder.)

ABDESTİN MEKRUHLARI

Abdestin kerahetlerinden altısı şunlardır:

1- Suyuyüzüne çarparak vurmakdır.

2- Suya sümkürmekdir.

3- Özrsüz olarak ağıza ve buruna sol eliyle su vermekdir.

4- Abdest alırken avret yerini açmakdır.

5- Sağ eliyle özrsüz olarak taharet etmekdir.

6- Su içine, su ve yol kenarına, ağaç altına abdest bozmakdır.

ABDESTI BOZAN ŞEYLER

11 - Abdesti bozan şeyler, hanefi mezhebine göre altıdır:

1) Vucuddan çıkan herşey abdesti bozar. Fekat tükürmek, sümkürmek, terlemek, ağrısız göz yaşı, kulakdan çıkan su [eğer cerahat değilse], abdesti bozmazlar.

2) Ağız dolusu kusmakdır.

3) Arkasını bir şeye dayayıp uyumakdır.

4) Nemaz içinde ses ile gülmekdir.

5) Bayılmak, deli olmak, sarhoş olmakdır.

6) İnsanın imanını gideren, küfre sebeb olan bir iş yapmak ve­ya bir söz söylemekdir, Allah korusun!

Bunların hepsi abdesti bozar. İmam-ı Şafi'i "rahmetullahi aleyh" buyurdu ki, (Bir kimsenin arka veya ön tarafından gelen herşey, ya'ni kan, pislik abdesti bozar. Deriden çıkan kan, cera­hat ve gözyaşı ise bozmaz.) Fekat, imam-ı a'zam Ebu Hanife "rahmetullahi aleyh" indinde arka veya önünden gelen necaset ve kan ve bedenden akan kan ve cerahatin hepsi ve gözde olan hastalık sebebi ile akan gözyaşı abdesti bozar. Bir kimsenin vü­cudünden kan ve cerahat çıkarak sağlam yerine bulaşsa yine ab­desti bozar.

12 - Ey Oğul! Hadesden taharetin ikincisi, gusl abdestidir.

Gusl abdesti almasını öğrenmek her müslimana farzdır.

13 - Guslün farzları üçdür:

1) Ağzına su vermekdir. Ağzın içinde iğne ucu kadar ıslanma­dık yer kalırsa ve dişlerin üzeri ve diş çukuru ıslanmazsa, Hane­fi mezhebinde olanların gusl abdestleri sahih olmaz. [Diş kapla­tanın, diş doldurtanın gusl abdesti için 196. cı maddede bilgi ve­rilmişdir. ]

2) Burnuna su vermekdir.

3) Islatmasında harac olmıyan, her yerini yıkamakdır.

GUSLÜN SÜNNETLERİ

Guslün sünnetlerinden altısı aşağıdadır:

1) Önce elleri yıkamakdır.

2) Edep yerlerini, ya'ni tenasül uzvlarını yıkamakdır.

3) Bütün bedenini pislikden temizlemekdir.

4) Guslden evvel abdest almakdır.

5) Bütün vücudü üç kerre yıkamakdır.

6) Bütün vücudünü yıkadıkdan sonra, iki ayağını yıkamakdır. [Abdest almakda ve guslde kullanılmış suyun temiz olduğu, temiz­leyici olmadığı Hamevinin Eşbah haşiyesinde yazılıdır.]

GUSLüN SEBEBLERİ

14 - Gusl abdesti almağı farz kılan sebeb ikidir:

1) Hakikidir. Erkek veyakadından dma' ile veya başka bir se­beble, uykuda veya uyanık iken, şehvet ile meni gelmesidir.

2) Hükmidir. Uykudan uyanan bir kimse, donunda bir yaşlık bulsa, bunun meni olup olmadığını bilmese, ihtiyat olarak yı­kanmasına hükm olunur.

SÜNNET OLAN GUSLLER

15-Mezheb sahibimiz imam-ı a'zam Ebu Hanife "rahime-hullahü teala" indinde, dört dürlü gusl sünnetdir:

1) Cum'a nemazı için,

2) Bayram nemazları için,

3) Arefe günü Arafatda,

4) Hacda, ihrama girerken gusl etmek.

MEST ÜZERİNE MESH BAHSİ

16- Ey oğul! Abdest alırken, mestlerin üzerine mesh etmek için, iki elini su ile ıslatıp, ayağının parmakları ucundan ellerin parmaklarını açarak başlar, topuğuna kadar mesh edersin. Ayaklarını yıkayarak abdest alıp mestleri giydikten sonra, abdest bozulduğu andan başlayarak, ‘+ saat içinde, mest üzerine mesh edilebilir.Seferi olan için bu müddet, üç gün üç gecedir. 370. ci sahifeye bakınız.

TEYEMMÜM BAHSİ

17 - Ey Oğul! Abdest veya gusl için su bulamazsan veya suyu kullanamazsan, teyemmüm edersin. Abdest ve gusl için, teyemmüm aynıdır ve şöyle olur:

İki kolunu drseklerinin üst tarafına kadar sıvarsın. (Nemaz kıl­mak için, teyemmüm etmeye) niyyet edersin.(Bismillahirrahma­nirahım) deyip, iki avucunu temiz bir toprak veya sokakdan gelen toprak tozları ile tozlanmış ev eşyası üzerine vurursun. Ellerini birbirine sürtüp yüzünün her tarafını tam olarak mesh edersin. Toz toprak varsa sürterken ellerden yere düşer. İki el aya­sı açık, dört parmak yapışık, baş parmakları ayrı olarak avuç iç­leri yüze karşı, parmakları yatay vaziyetde, iki elin uzun par­makları birbirine dokundurulur. Uzun parmakların üst kenarı saç kesimine gelmek üzere yüze konup, eller yüze yapışık kalmak üze­re yukardan aşağı çene ucuna kadar indirilir. Böylece yüz, bir ker­re mesh edilmiş olur. Yüzde iğne ucu kadar el dokunmamış yer kalmamalıdır. İkinci bir def'a, iki el ayasını aynı sürede toprağa vurup, sol elin ayasının yarısı ya'ni dört parmak içi ile, sağ elinin beş parmağı bitişik olarak, tırnağı ucundan başlayarak, dirseğe ka­dar, dış kısmını mesh et. Yine sol elinin iç kısmı avuç ve başparmak içi ile sağ kolun iç kısmını dirsekden bileğine kadar mesh edersin. Bu esneda baş parmak içi, sağ elin baş parmak dışını mesh eder. Gevşek yüzük oynatılır. Sağ elinle de, sol kolunu aynen böy­le yaparsın. Parmakların yanlarını, diğer elin parmaklarının içle­ri ile mesh lazım değildir. İşte teyemmümün tertibi budur.

Teyemmümün farzları üçdür:

1) Niyyet etmek, niyyetin kalbden olması lazımdır.

2) Ellerini pak toprağa vurup, yüzünü tam olarak mesh etmek, ya'ni sıvamakdır.

3) Yine ellerini temiz toprağa vurup, kollarını dirseklerinle be­raber mesh etmekdir. Aynı toprakdan, çok kimse, teyemmüm edebilir. Su bulunca, teyemmüm bozulur. Şafi'lde ve malikıde her ne­maz vakti girince, yeniden teyemmüm etmek lazımdır.

Cünüb kimse, abdest alacak kadar su bulsa, abdest ve gusl için bir (Teyemmüm) ederek nemazlarını kılar. Sonra,abdesti bozu­lunca, bu su ile abdest alır.

Teyemmüme başlarken, niyyet etmek farzdır. Hadesden, cünüblükden temizlenmek için veya nemaz kıl­mak için yahud belli bir ibadeti yapmak için niyyet ederek yapı­lan teyemmüm ile nemaz kılınabilir. Yalnız teyemmüme niyyet edilirse, kılınamaz. Şehr içinde dahi sudan bir mil uzak olan te­yemmüm eder. Bir mil dörtbin zra'dır. Bir zra hanefide yirmidört, diğer üç mezhebde ise yirmibir parmak, bir parmak altı arpa ge­nişliğinde olup, iki santimetredir. Bir mil hanefide 1920, diğer üç mezhebde 1680 metredir.

Sıcak yer, hamam parası olmıyan, has­ta olmakdan korkarsa, teyemmüm eder. İçmek için olan su, yok demekdir. Zemzem suyu varken teyemmüm edilmez.

Teyem­müm, taş ve toprakdan ve kireç, kükürt, kaya tuzundan yapılır. Yanıp kül olabilen şeylerden ve sıcakdan eriyen, ma'den, yağlı boya, camdan ve üzeri sırlı porselenden, kar ve buzdan, undan ya­pılmaz. Üzerinde toprak tozları bulunan her şeyden yapılır. Ele bu­laşacak kadar tozlu olmaları lazımdır. Yaş çamur ile yapılmaz. Malikide kardan, buzdan teyemmüm caizdir.

Sakal başı ile kulak ara­sı, kaş ile göz arası ve burun delikleri yüze dahildir. Yüzün ve kol­ların tozlanması lazım değildir. Abdestde iki parmağı gezdirerek başın dörtde biri mesh olunabilir. Teyemmümde üç parmakdan az ile, mesh olmaz. İkiel ile mesh şart değildir. Bir el ile de olur.

Başkasına da, özrsüz yapdırabilir. Bir yerden çok kimsenin teyem­müm etmesi caizdir. Abdestsizin mescide girerken teyemmüm et­mesi müstehabdır. Suyun bulunduğunu sormak, suyu olandan istemek, piyasa değerinde olunca, satın almak lazımdır. Hanefi­de, vakt girmeden evvel teyemmüm caizdir. Diğer üç mezhebde caiz değildir.

Abdest a'zasının çoğunda veya yarısında yara bulunan kimse, teyemmüm eder. Çoğu sağlam ise, sağlamını yıkayıp yaralara mesh eder. Guslde, bedenin hepsi, bir uzv sayılır. Bedenin yarı­sı yaralı ise, teyemmüm eder. Deriye mesh zarar verirse, sargıya mesh eder. Bu da zarar verirse, bunu da terk eder. [Çünki, her mezhebde böyle olduğundan, başka mezhebi taklid mümkin de­ğildir.] Eli çolak olan, teyemmümde yüzünü ve kollarını yere sürer. Nemazı terk etmez. Kolları dirsekden yukarı kesik olan da böyledir. Elleri ve ayakları kesik olanın, yüzünde yara varsa, ne­mazı abdestsiz kılar. Nemaz kılmaz da, denildi. Abdest aldıracak kimse bulamıyan hasta, teyemmüm eder. Kölesi, çocuğu, hizmetçisi varsa, teyemmüm etmez. Bunlardan başkasından yar­dım istemesi mümkin olursa yine etmez. Temiz yer, su ve toprak bulamıyan mahbus, okumadan, nemaz kılar gibi yapar. Kurtulun­ca, hepsini i'ade eder. Yakında su olduğunu bilmiyerek, teyemmüm sahih olur.

Tenbih: (Ni'met-i islam) kitabında diyor ki: Ef'al-i mükelle­fin, ya'ni müslimanın yapması lazım olan şeyler, sekizdir: Farz, vacib, sünnet, müstehab, mubah, haram, mekruh, müfsid.

Farz­lar ve haramlar, Allahü teala tarafından, Kur'an-ı kerimde açık­ca bildirilmişlerdir.

Bir ibadetin farzlarından biri terk edilirse, o ibadet sahih olmaz. Bilmiyerek terk edilince de, sahih olmaz. Bilerek terk edin­ce, günah da olur. Sünneti yapmanın sevabı, farzın sevabından az­dır. Sünneti bilerek terk etmek günah olmaz. Azab yapılmaz. Azarlanır. Gayr-i müekked sünnete, müstehab ve mendub da denir. Bunu yapmak, sevab olur. Ya'nı, Cennet ni'metine kavu­şur. Bilerek yapmamak, günah olmaz. Nafile ibadet, ya'ni emr olunmamış bir ibadeti yapmak müstehabdır. Mubah, yapması ve­ya yapmaması, sevab veya günah olmıyan şeydir. Yimesi haram olmıyan şeyleri, doyuncaya kadar yimek, içmek mubahdır. Doydukdan sonra yimek, içmek haramdır. Haramdan kaçınmak se­vabdır. [Farzı yapmakdan da çok sevabdır.]

Mekrüh işlemek de günahdır. Harama halal diyen kafir olur. Alkollü içki [mesela bi­ra] içmek, kumar oynamak, anaya, babaya asi olmak, [ya'ni, ha­ram olmıyan emrlerini yapmamak, müslimanların kalbini kır­mak, rızası olmadan malını almak] haramdır. Mekrüha halal di­yen kafir olmaz.

Midye, istridye, istakoz yimek, abdestde ve guslde suyu israf etmek mekrühdur. Sünnet deyince, müekked sünnet anlaşılır. Mekruh deyince, tahrimi olan mekruh anlaşılır.

Ödünç istemek, mubahdır. Ödünç vermek, müstehabdır. Borç ödemek farzdır. Borçlu fakıri sıkışdırmamak vacibdir. Lazım olan din bilgilerini öğrenmek, kadınlara da farzdır. Başkalarına öğretecek kadar fazla öğrenmek, farz-ı kimyedir. Daha çok öğ­renmek mendubdur. İlmi ile öğünmek, mekrühdur. Bey'ın şart­larından olmayıp da, alıcı ve satıcıdan birine faidesi olan bir şe­yi şart ederek yapılan satış fasid olur, haram olur. Her insana ilk farz olan şey, iman etmesidir. [İmanı olmıyana, (kafir) denir. İmanı olana, (müsliman) denir. Ba'zı sözler, ba'zı işler, imanın git­mesine sebeb olur. Müsliman iken, sonradan imansız olana, (mür­ted) denir. Bir müsliman, mürted olunca, nikahı gider.]

Allahü tealanın, insanlara olan ni'metlerinin, ihsanlarının en büyüğü, Peygamberler "aleyhimüssalevatü vetteslimat" göndermesidir .

Peygamberler fen bilgilerini öğretmediler.Bunları akl ile araşdırınız, bulunuz, faideli işlerde kullanınız de­diler. Kendileri de, kendi zemanlarında bilinen fen vasıtalarını yapdılar ve kullandılar. Daha fazlasını ve yenilerini yapmakla uğ­raşmadılar. Bunları yapmağı başkalarına bırakdılar. Kendileri, Al­lahü tealanın bildirdiği dinleri yaymağa, öğretmeğe uğraşdılar.]

(Din), inanılacak şeyleri, beden ve kalb temizliğini, Allahü teala­ya kulluk vazifesini, kulların birbirlerine karşı haklarını ve vazi­felerini bildirir. İnanılacak şeylere (Akaid) denir. İbadetlere ve mu'amelat ve hukuk bilgilerine (Fıkh) denir.

İbadetler, nemaz, oruc, zekat, hac ve cihad olmak üzere beşdir. [Bunlara (İslamın şartları) denir. Cihad, ordunun harb etmesi ile ve ilm yayarak ya­pılır. Beden ile olan cihadı hükümet, ya'ni ordu yapar. İlm yaya­rak cihadı, alimler yapar. İkisi de farz-ı kifayedir. Islam alimleri "rahime-hümullahü teala", fıkh ilminde birçok kısmIara ayrıldı. Şimdi, bunlardan dördü kalmışdır. Bunlar, Hanefi, Şafi'i, Maliki ve Hanbeli mezhebIeridir. Her müslimanın, bunlardan birini se­çerek, bunun fıkh kitabIarına uyması lazımdır. Biz, hanefi mez­hebindeyiz.]

(Taharet), temizlik demekdir. Bedenin, elbisenin ve nemaz kı­lınacak yerin temiz olması farzdır. Hades, abdestsiz olmak demek­dir. Yıkaması farz olan yerde iğne ucu kadar ıslanmamış yer ka­lırsa, abdest sah1h olmaz. Derideki mum, iç yağı, hamur, çamur, balık pulu [oje, yağlı boya] ve bunun dışında, gözün kenarında kalan kir, çapak altına su geçmez ise, abdest ve gusl sahih olmaz. Gusl, yıkamak, su dökerek, üzerinden akıtmak demekdir. Hiç ol­mazsa, iki damla yere damlamalıdır. Suyu yağ gibi sürmek kafi de­ğildir. Kar ve yaş bez, sünger sürmek, yıkamak olmaz.

Abdest alırken, gözlerin, ağzın, burnun içini ve sık sakal ve pire, sinek ter­si, kaş, bıyık altındaki deriyi yıkamak farz değildir. Bunların üs­tü yıkanır. Dirsekleri ve ayağın iki tarafındaki tümsek topuk ke­miklerini yıkamak farzdır. Çıplak ayağı yıkamayıp, mesh etmek caiz değildir. Mesh, başka yerde kullanılmadık yaşlığı değdir­mekdir. Yaş bez, yağmur, kar sürünmesi ile de olur.

Sarkan saçı değil, başı mesh etmek lazımdır. Başı nezleli olup da, mesh zarar verirse mesh etmez. Abdest aldığını bilip, bozduğunda şübhe eden, abdestlidir. Abdesti bozulduğunu bilip, sonra abdest aldı­ğında şübhe eden, abdestsizdir. Ba'zı uzvunu yıkayıp yıkamadı­ğında şübhe eden, vesvese edici değil ise, bu uzvu yıkar. Her zeman şübhe ediyor ise, yıkamaz. Abdest bitince şübhe ederse, yı­kamaz. Sık sakalın üstünü yıkamak farzdır. Çeneden sarkan sakalı ve sarkan saçı yıkamak farz değildir. Dudağın görünen kıs­mını yıkamak lazımdır. Kabuk altındaki çıban yıkanmaz. Tır­nak üzerinde kalan kına da böyledir. [Kollodyum ve ojenin altı­nı yıkamak farzdır.]

Dar yüzüğü oynatmak lazımdır. Tabandaki yarığa su zarar verirse, merhemin üstü yıkanır. Buna da zarar ve­rirse, yara mesh edilir: Bu da zarar verirse, sargı mesh edilir. Bu da zarar verirse, [Başka mezheb taklıd edilemez. Çünki, diğer üç mezhebde de afv edilmemişdir. Zartiret olup], hepsi terk edilir. Guslde de böyledir. Zararı olmıyanı yapmak lazımdır. Soğuk su zarar verip, sıcak su vermezse, sıcak su ile yıkamak lazım olur. İlac yaranın, yarığın kenarındaki sağlam deriye aşmış ise, bunun al­tını yıkamak lazım olur. Göz kapakları üstünü yıkamak da, göz ağ­rısı yaparsa, böyledir. Abdestden, guslden sonra traş olunca, traş yerlerini yıkamak lazım olmaz. Tırnak kesmek de böyledir.

Sünneti terk günah değildir. Özrsüz terk etmeği adet etmek gü­nah olur. Eldeki, çok az necaseti yıkamak farzdır. Temiz suya pis eli sokmak icab ediyorsa, nemazı teyemmüm ile kılar ve iade etmez. Büyük kabı kaldıramaz ve suyu ağzı ile, bez ile alamazsa; sol eli temiz ise, bunun parmaklarını bitişdirip sokar. Bununla sağ elini yıkar. Sonra, sağ avcu ile su alıp yıkanır. Kurnada tası almak için, cünübün temiz olan kolunu sokması caiz olur. Abdest alma­ğa başlarken besmeleyi unutunca, abdest arasında çekerse, sün­net hasıl olmaz. Yimede ise, hasıl olur. (Besmelesiz abdest, abdest olmaz) hadıs-i şerifi, farzı değil, sünnet olduğunu bildirmekdedir. Abdeste başlarken besmele ve kalb ile niyyet, ya'nı Allah rızası için yapdığını düşünmek sünnetdir. Misvak, Erak ağacının dalı­dır. Sağ elin küçük ve baş parmakları altda, diğer üç parmak üst­de olarak tutulur.

Misvak bulamıyan, baş parmak sağ, şehadet par­mak sol tarafdan ağza sokularak, dişler oğalanır. Misvaki başka zemanlarda kullanmak müstehabdır. Kadınlar, misvak kullanmaz. Sakız çiğnemeleri müstehabdır. Erkeklerin çiğnemeleri mekruh­dur.

Mazmaza, ağzı su ile doldurup veya çalkalayıp, boşaltmak­dır. Gargara şart değildir. Ağız dolusu su içmek, mazmaza olur. Emerek içmek olmaz. İstinşak, burun deliklerini ıslatmakdır. Kemiklerine çekmek lazım değildir. Üç kerre yıkadığında şübhe edenin dördüncüyü yıkaması caiz olur. El ve ayak parmaklarını tahlil etmek, ya'nı el parmaklarını birbirlerine ve küçük parma­ğı alt tarafdan ayak parmaklarının aralarına sokmak sünnetdir. Aralarına suyu akıtmak, tahlil yerine geçer. Sık sakalı tahlil, ya'nı, altından parmakları sakal arasına sokmak sünnetdir. Başın her tarafını, önden arkaya doğru mesh müstehabdır. Kulakların dışı baş parmakla, içi şehadet parmağı ile mesh edilip, küçük parmaklar deliğe sokulup tahrik edilir. Yıkanan yerleri bir ker­re uğalamak ve acele etmek müstehabdır.

Abdestde üzerine su sıçratmamak, kıbleye karşı almak, kim­seden yardım istememek, kalan sudan içmek, abdesiden sonra, kurulanmak ve kelime-i şehadet ve üç kerre (süre-i Kadr) oku­mak ve iki rek'at nemaz kılmak müstehabdır.

Nemaz kılmak ve Kur'an-ı kerımi tutmak için ve para, perde, dıvar gibi bir şey üzerinde yazılı ayet-i kerimeye ve tefsirine, tercemesine dokunmak için, abdest almak farzdır. Tavaf için, abdest almak vacibdir. Diğer üç mezhebde abdesti bozacak şeyi yapınca, abdest almak müstehabdır.

Önden ve arkadan çıkan her yaşlık, yayılmasa bile, başka yerden çıkan kan ve hastalıkla çıkan sıvı, yıkaması lazım olan ye­re yayılınca, abdesti bozar. Burun kemiklerine kan inince bozu­lur. Çünki, buraya suyu ulaşdırmak sünnetdir. Kulak deliği de böy­ledir. Derd ile, ağrı ile göz yaşı bozar.

Ağlamak, çok gülmek ile [ve soğan gibi tahriş edici gazlar, tozlar te'siri ile] akan gözyaşı ve nezle ile akan burun suyu bozmaz. Mayasıl, parmak arası pişin­ti, kabarcık, uyuz, çiçek suları ve yakı konulan yerden çıkan su­lar bozmaz diyen alimler vardır. Zarılret halinde bu söze göre amel olunacağı, İbni Abidınde yazılıdır. Sülük, kene, büyük tahta bi­ti fazla emerek ve hacamat ile kan alınca bozulur. Bunun için, şı­rınga iğnesi ile kan alınca da abdest bozulur. Kene, tahta biti, siv­ri sinek az emerlerse bozulmaz. Yakı altına çıkan kan, irin, üstün­deki bezde ve etrafında görünmedikçe bozmaz. Yakı,sargı çıka­rılınca, üzerinde görülürse, o anda bozulur. Ağız dolusu kay, tükrüğe müsavı kan bozar. Tükrük kandan sararmış ise, boz­maz. Kızarmış ise, bozar. Ayva, elmanın ısırılan yerinde kan gö­rülürse, bozmaz. Malikı ve şafi'i de cildden akan şeyler abdesti bozmaz. Mak'adın gevşek olacağı bir şekilde, mesela yan veya sırt üstü yatarak veya dirseğine yahud bir şeye dayanıp veya bir dizi­ni dikip diğer uyluğu üzerine oturarak uyumak abdesti bozar. Da­yandığı şey çekilince düşmezse bozulmaz. Nemazda uyumak, dizlerini dikip, başını dizleri üzerine koyarak, bağdaş kurarak, diz çökerek, teverrük ederek uyumak bozmaz. Teverrük, kadınların nemazda oturdukları gibi oturmakdır. Bayılmak, serhoş olmak, nemazda sesli gülmek bozar. Yaradan katı kan, et düşmek, yara­dan, burundan, kulakdan kurd düşmek, abdest uzvuna el sürmek, yabancı kadına dokunmak, balgam kusmak, gülmek, ağlamak bozmaz. Yabancı kadına dokunmak şafi'i de mutlaka bozar. Ma­likıde ve hanbelide şehvet ile olunca bozar.

Gasl, birşeyi yıkamak, gusl, yıkanmak, boy abdesti demekdir.

Mazmaza, suyu ağızda çalkalamak olup, abdestde sünnet, gusl­de farzdır. Gargara, suyu buğazda çalkalamak olup, guslde de farz değildir. Kapanmamış küpe deliğini guslde yıkamak farzdır. Çöp sokmağa lüzum yokdur. Kadının saç diplerini yıkaması farzdır. Saç örgüsünü çözüp aralarını yıkaması lazım değildir: Sakal sık dahi olsa, altındaki deriyi ve bıyığın ve kaşların altındaki deriyi yıka­mak farzdır.

Uykuda veya uyanık iken meni çıkınca ve cima' olunca, erkek ve kadın (Cünüb) oldu denir. Cünüb olanın ve (Hayz) ve (Nifas) dan kurtulan kadının, nemaz kılacağı zeman, (Gusl) abdesti al­ması farz olur. Guslde niyyet etmek, besmele ile başlamak, neca­set bulaşık olmasa dahf, avret yerini yıkayıp, sonra bir abdest al­mak, sonra bedenin her yerini üç kerre yıkamak, yahud denize, nehre, büyük havza dalıp çıkmak, önce başa, sonra sağ omuza su dökmek, bedeni uğalamak sünnetdir. Guslde abdest düaları okunmaz. Erkek erkekler arasında, kadın kadınlar arasında peş­tamal bulamazsa, çömelerek ve arkasını dönerek öyle yıkanır. Ba­kan günaha girer. Kadın, erkek karışık ise, teyemmüm ederler. Sonra kaza ederler. Kimsenin görmediği yer küçük ise, çıplak gusl caiz, büyük ise, mekruhdur.