"Yaratılış
Haftası" ritüelinin 3. Gününde, Tanrı yine elini soğuk sudan sıcak suya
bile sokmadan, "Aşağıdaki Yer"e,
"Yeryüzüne","Dünya"ya, yani "Toprak"a emir
vererek onun "Yeşillikler"i üretmesini buyurur:
" Tanrı, “Yeryüzü bitkiler, tohum veren otlar, türüne göre tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları üretsin” diye buyurdu ve öyle oldu.
Yeryüzü bitkiler, türüne göre tohum veren otlar,
tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları yetiştirdi.
Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
Akşam oldu, sabah oldu ve üçüncü gün oluştu."
(Eski Ahit-Yaratılış)
***
Dini inançlarda, fasulye, mercimek, marul, lahana, soğan, ceviz, badem, üzüm, nar, ceylan, horoz, tavşan, kuzu, koyun, keçi gibi hayvan / bitki varlıklara; bunların yenilme ‘yasak’ veya gerekliliğine rastlamak, ilk bakışta ‘garip’ gelebilir.
Eski toplumun yapısı, özellikleri; insan kurbandan hayvan / bitki totem sunularına geçiş süreci sosyal temelleriyle tanınmadığı zaman, "iman" konusu dinler ile bu tür hayvan ve bitkilerin, yasak veya özellikle gereken şeyler olması arasındaki ilişki pek anlaşılamaz. Nitekim günümüze değin de dinleri, toplumun sosyal varlığı ve örgütlenmesi dışında ele alma tarzından ötürü, bu konular bilimsel yanlarıyla anlaşılıp açıklanamamıştır.
Gerçekten de dini kurallar arasında, diyelim ki ‘marul ye-me-me’ veya ‘özellikle marul yeme’ gibi bir ‘garip’ yanlar bulunmaktadır. Örneğin Marul, Yezidiler için büsbütün yasak bir sebze iken görüyoruz ki Rum / Ermeni kiliselerinin bazı özel günlerinde Marul bilhassa yenilmesi gereken bir sebze olarak yer alıyor.
Bu tür yiyeceklere biraz daha yakından baktığımızda, ‘mercimek’ bile, orada ‘yeşil’ veya ‘kırmızı mercimek’ haliyle ayrışmaya başlar...
Bununla birlikte, bu konuyu, eski toplumun insan kurban / yeme törenlerinden kurtulma süreci içinde, her farklı toplum birimin, şu veya bu nedenle seçtiği totem hayvan ve bitki / ürün ile bağ içinde ele aldığımızda, kutsal veya haram hayvan / bitki’lerin doğrudan doğruya kurban edilen insan (toplulukları) yerine geçmiş olduğunu görürüz: Orada aslında yasaklanan bitki olarak marul veya fasulye değildi kuşkusuz... Ya da özellikle yenilmesi öğütlenen ‘mercimek’, başlangıçta, tahıl olarak mercimek değildi elbette.
Bu tür yiyecek türlerinin, Akado- Sammaru kayıtlarında, tanrılar tarafından özel törenlerle yaratıldıklarını biliyoruz. Örneğin Enki tam 8 çeşit ‘bitki / sebze’ yaratmıştı. Bu, 8 ayrı topluluğun 8 ayrı bitki / sebzeye ayrıştırılması olarak anlaşıldığında ‘marul’ topluluğun bunlardan birisi olduğu ortaya çıkar. "Marul saçlı" olmak üzerine yazılı eski ilahi parçalarını hem Akado -Sammaru , hem de Eski Ahit şarkılarında biliyoruz.
Yasak yiyeceklerin, ister hayvan, ister bitki olsun, gerisindeki neden, iç yamyamlığın yasaklanmasıdır. Bu nedenle Yezidiler, hiç bir zaman Marul yemezler. Buna karşılık, komşu toplum birim, özellikle belirli günlerde, mutlaka ‘Marul’ yer, yemelidir. Bu marul’un, marul ismiyle anılmaya başlanmış bir topluluğu, onun insanlarını, çocuklarını ifade ettiğini, daha önceki çalışmalarımızda ortaya koymaya çalışmıştık.
Metinlerde, ‘saçları Marul (gibi) sevgili’den bahsedildiğinde, anlamalıyız ki burada söz konusu olan ‘Marul’ topluluğunun bir kadın tanımıydı.
" Tanrı, “Yeryüzü bitkiler, tohum veren otlar, türüne göre tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları üretsin” diye buyurdu ve öyle oldu.
Yeryüzü bitkiler, türüne göre tohum veren otlar,
tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları yetiştirdi.
Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
Akşam oldu, sabah oldu ve üçüncü gün oluştu."
(Eski Ahit-Yaratılış)
***
Dini inançlarda, fasulye, mercimek, marul, lahana, soğan, ceviz, badem, üzüm, nar, ceylan, horoz, tavşan, kuzu, koyun, keçi gibi hayvan / bitki varlıklara; bunların yenilme ‘yasak’ veya gerekliliğine rastlamak, ilk bakışta ‘garip’ gelebilir.
Eski toplumun yapısı, özellikleri; insan kurbandan hayvan / bitki totem sunularına geçiş süreci sosyal temelleriyle tanınmadığı zaman, "iman" konusu dinler ile bu tür hayvan ve bitkilerin, yasak veya özellikle gereken şeyler olması arasındaki ilişki pek anlaşılamaz. Nitekim günümüze değin de dinleri, toplumun sosyal varlığı ve örgütlenmesi dışında ele alma tarzından ötürü, bu konular bilimsel yanlarıyla anlaşılıp açıklanamamıştır.
Gerçekten de dini kurallar arasında, diyelim ki ‘marul ye-me-me’ veya ‘özellikle marul yeme’ gibi bir ‘garip’ yanlar bulunmaktadır. Örneğin Marul, Yezidiler için büsbütün yasak bir sebze iken görüyoruz ki Rum / Ermeni kiliselerinin bazı özel günlerinde Marul bilhassa yenilmesi gereken bir sebze olarak yer alıyor.
Bu tür yiyeceklere biraz daha yakından baktığımızda, ‘mercimek’ bile, orada ‘yeşil’ veya ‘kırmızı mercimek’ haliyle ayrışmaya başlar...
Bununla birlikte, bu konuyu, eski toplumun insan kurban / yeme törenlerinden kurtulma süreci içinde, her farklı toplum birimin, şu veya bu nedenle seçtiği totem hayvan ve bitki / ürün ile bağ içinde ele aldığımızda, kutsal veya haram hayvan / bitki’lerin doğrudan doğruya kurban edilen insan (toplulukları) yerine geçmiş olduğunu görürüz: Orada aslında yasaklanan bitki olarak marul veya fasulye değildi kuşkusuz... Ya da özellikle yenilmesi öğütlenen ‘mercimek’, başlangıçta, tahıl olarak mercimek değildi elbette.
Bu tür yiyecek türlerinin, Akado- Sammaru kayıtlarında, tanrılar tarafından özel törenlerle yaratıldıklarını biliyoruz. Örneğin Enki tam 8 çeşit ‘bitki / sebze’ yaratmıştı. Bu, 8 ayrı topluluğun 8 ayrı bitki / sebzeye ayrıştırılması olarak anlaşıldığında ‘marul’ topluluğun bunlardan birisi olduğu ortaya çıkar. "Marul saçlı" olmak üzerine yazılı eski ilahi parçalarını hem Akado -Sammaru , hem de Eski Ahit şarkılarında biliyoruz.
Yasak yiyeceklerin, ister hayvan, ister bitki olsun, gerisindeki neden, iç yamyamlığın yasaklanmasıdır. Bu nedenle Yezidiler, hiç bir zaman Marul yemezler. Buna karşılık, komşu toplum birim, özellikle belirli günlerde, mutlaka ‘Marul’ yer, yemelidir. Bu marul’un, marul ismiyle anılmaya başlanmış bir topluluğu, onun insanlarını, çocuklarını ifade ettiğini, daha önceki çalışmalarımızda ortaya koymaya çalışmıştık.
Metinlerde, ‘saçları Marul (gibi) sevgili’den bahsedildiğinde, anlamalıyız ki burada söz konusu olan ‘Marul’ topluluğunun bir kadın tanımıydı.
"İlk
insanlar"ın daha "gözleri kapalı" iken Tanrı tarafından ilan
edilen "ilk yasağı", "şu ağacın meyvesini yemeyin!" yasağı
idi.
Buna karşılık Şeytan, Yılan'ın da "ilk insanları ilk baştan çıkarma" kışkırtması da "o ağacın meyvesini korkmadan yiyin!" idi!
Buna karşılık Şeytan, Yılan'ın da "ilk insanları ilk baştan çıkarma" kışkırtması da "o ağacın meyvesini korkmadan yiyin!" idi!
***
"Şu
ağaç", her farklı toplum birime göre, elma, incir, asma,palmiye... vb.
olabilir.
Fakat değişmeyen, bu yasağın bir meyve'ye ilişkin olduğu yorumudur!
Fakat değişmeyen, bu yasağın bir meyve'ye ilişkin olduğu yorumudur!
Üzümden
Tahıla, Maruldan Fasulyeye, Kabaktan Nara, Elmadan Hurmaya, Zeytinden Mercimeğe, Mezopotamya'nın Kutsal Bitkileri...
***
Kutsal
Totem Tarım Ürünleri...
Eski toplumsal yapının özelliği "sunu"ların özelliğini de belirler.
Eski toplum birimlerinin, "Çoban" veya "Tarımcı" olmalarına bağlı olarak, kendileri olarak, kendileri ile eşitledikleri, karşı toplum birime kendi yerlerine geçmek üzere sundukları bitkiler ve hayvanlar, onların totem hayvan veya totem bitkilerinin neler olduklarını da açıklığa kavuşturur.
İlgili toplum birim "avcı" ise, onun tanrılara "av hayvanları sunusu"nda bulunması kadar doğal bir şey olamaz. Fakat mesela İslami kurallarda, bir hayvanın kurban özelliği taşıması için "yabani olmaması" kuralı bulunduğu için, anlarız ki, İslam inancının ön kökenleri, "avcı-toplayıcı" toplumlardan çok, "çoban" ve "tarımcı" topluluklara dayanmaktadır.
Benzer biçimde, "tavuk" veya "horoz"u kurbandan saymayanlar için horoz,tavuk,piliç,yumurta gibi köy toplumu ürünleri birer totem olamaz. Fakat görüyoruz ki Musevilik ve Hristiyanlığın bir bölümü için "tavuk","horoz" ve yumurta birer ritüel araçlarıdır.
Eski toplum inceleyicileri, hayvan kurbanları üzerine çok fazla yoğunlaşarak, eski tarım toplumlarının "bitki", " ürün", "yeşillik", "buğday-mercimek" vb. gibi ürünlerinin hayvan kurbanlar değerinde olduğunu gözlerden kaçırmışlardır.
Eski topluma doğru gidildikçe, hayvan kurbanlar kadar önemli tarım ritüelleri bulunduğunu; bitki totemlerin, "kutsal ve haram bitki-meyve-sebze" konusunun oldukça detaylı olduğunu görmeye başlıyoruz.
Kaynakları erken Mezopotamya'ya dayanan ve eşek, köpek, tavşan totemlerin çok önemsendiği bir dönemin imanlarından birisi olan Yezidiliğin " kabak günah", "marul günah", "fasulye günah"... türü inanç kaynakları, onların tarımcı, "kazmanın adamı", "çapa adamı", yani tarım toplumu olmaları ile çok yakından bağımlı olmalıdır.
Erken Mezopotamya toplumları, avcı, tarımcı ve çoban oluşlarına göre, kendilerinin sahip oldukları, ürettikleri ve kendi bedenleri ile eşitledikleri ürün ve hayvanları "kutsal totem"leri olarak olarak saptamışlar; insan kurbanı yerine bu ürünleri veya hayvanları sunarak kendi canlarını kurtarmışlardır.
"Kutsal" kitaplarda, tanrının daha ilk anda Adem ve Havva'ya "yaşam ağacı"ndan bahsetmesi; meyve-ürün yasağı formüle etmesi nedensiz değildir.
Benzer şekilde, Habil ve Kabil de, analarından doğup biraz serpilince, derhal "meslek seçimi" yaparlar: Biri Çoban olur.... Diğeri de Tarımcı...
Hayvan kurbanlar oldukça işlendiğine göre, bir miktar da tarım ürünleri sunumu üzerinde durmakta yarar var.
http://toplumvetarih.blogcu.com/.../13200718
Eski toplumsal yapının özelliği "sunu"ların özelliğini de belirler.
Eski toplum birimlerinin, "Çoban" veya "Tarımcı" olmalarına bağlı olarak, kendileri olarak, kendileri ile eşitledikleri, karşı toplum birime kendi yerlerine geçmek üzere sundukları bitkiler ve hayvanlar, onların totem hayvan veya totem bitkilerinin neler olduklarını da açıklığa kavuşturur.
İlgili toplum birim "avcı" ise, onun tanrılara "av hayvanları sunusu"nda bulunması kadar doğal bir şey olamaz. Fakat mesela İslami kurallarda, bir hayvanın kurban özelliği taşıması için "yabani olmaması" kuralı bulunduğu için, anlarız ki, İslam inancının ön kökenleri, "avcı-toplayıcı" toplumlardan çok, "çoban" ve "tarımcı" topluluklara dayanmaktadır.
Benzer biçimde, "tavuk" veya "horoz"u kurbandan saymayanlar için horoz,tavuk,piliç,yumurta gibi köy toplumu ürünleri birer totem olamaz. Fakat görüyoruz ki Musevilik ve Hristiyanlığın bir bölümü için "tavuk","horoz" ve yumurta birer ritüel araçlarıdır.
Eski toplum inceleyicileri, hayvan kurbanları üzerine çok fazla yoğunlaşarak, eski tarım toplumlarının "bitki", " ürün", "yeşillik", "buğday-mercimek" vb. gibi ürünlerinin hayvan kurbanlar değerinde olduğunu gözlerden kaçırmışlardır.
Eski topluma doğru gidildikçe, hayvan kurbanlar kadar önemli tarım ritüelleri bulunduğunu; bitki totemlerin, "kutsal ve haram bitki-meyve-sebze" konusunun oldukça detaylı olduğunu görmeye başlıyoruz.
Kaynakları erken Mezopotamya'ya dayanan ve eşek, köpek, tavşan totemlerin çok önemsendiği bir dönemin imanlarından birisi olan Yezidiliğin " kabak günah", "marul günah", "fasulye günah"... türü inanç kaynakları, onların tarımcı, "kazmanın adamı", "çapa adamı", yani tarım toplumu olmaları ile çok yakından bağımlı olmalıdır.
Erken Mezopotamya toplumları, avcı, tarımcı ve çoban oluşlarına göre, kendilerinin sahip oldukları, ürettikleri ve kendi bedenleri ile eşitledikleri ürün ve hayvanları "kutsal totem"leri olarak olarak saptamışlar; insan kurbanı yerine bu ürünleri veya hayvanları sunarak kendi canlarını kurtarmışlardır.
"Kutsal" kitaplarda, tanrının daha ilk anda Adem ve Havva'ya "yaşam ağacı"ndan bahsetmesi; meyve-ürün yasağı formüle etmesi nedensiz değildir.
Benzer şekilde, Habil ve Kabil de, analarından doğup biraz serpilince, derhal "meslek seçimi" yaparlar: Biri Çoban olur.... Diğeri de Tarımcı...
Hayvan kurbanlar oldukça işlendiğine göre, bir miktar da tarım ürünleri sunumu üzerinde durmakta yarar var.
http://toplumvetarih.blogcu.com/.../13200718
Musevilerin Roş Aşana'da Mutlaka
Yedikleri Sebze-meyveler:
Geleneksel Roş Aşana yiyecekleri
Elma tatlısı: 'Bore Peri Haets' berahası söylenir ve ilk Yei Ratson okunur. Ardından elma tatlısı yenilir. Bunun amacı, başından sonuna kadar yeni ve tatlı olacak bir seneye başlama dileğidir.
Pırasa: İbranice’de 'karti' denen pırasa düşmanlar için söylenen 'şeyikaretu' ("yok olsunlar") ile benzeşir. İlgili Yei Ratson okunur ve ardından pırasa ağırlıklı yemekten bir lokma yenilir.
Pazı: İbranice pazı için 'salka' denir ve bu kelime, yine düşmanlar için söylenen 'şeyistaleku' ("uzaklaşsınlar") ile aynı kökten gelir. İlgili Yei Ratson okunur, ardından pazı ağırlıklı yemekten bir lokma yenilir.
Hurma: İbranice’de hurma, 'tamar'dır. Bu kelime, düşmanlar için söylenen, 'şeyitamu' ("sona ersinler") ile benzeşir. İlgili Yei Ratson okunur ve birer hurma yenilir.
Kabak: İbranice’de kabak, 'kara'dır. Bu kelime, hem Yahudiler hakkında verilmiş olabilecek olumsuz kararlar için söylenen 'şetikra' ("yırtılsın") sözcüğünü çağrıştırır, hem de hak edilen iyilikler için söylenen 'veyikareu' ("okunsunlar") ile aynı kökten gelir. İlgili Yei Ratson okunur, ardından kabak ağırlıklı bir yiyecek yenir.
Börülce: Bazı ailelerde, İbranice’si 'rubya' olan, 'rav' ("çok") kelimesini çağrıştıran börülce yeme adeti vardır. İlgili Yei Ratson okunur, ardından bir parça balık ve/veya börülce yenir.
Geleneksel Roş Aşana yiyecekleri
Elma tatlısı: 'Bore Peri Haets' berahası söylenir ve ilk Yei Ratson okunur. Ardından elma tatlısı yenilir. Bunun amacı, başından sonuna kadar yeni ve tatlı olacak bir seneye başlama dileğidir.
Pırasa: İbranice’de 'karti' denen pırasa düşmanlar için söylenen 'şeyikaretu' ("yok olsunlar") ile benzeşir. İlgili Yei Ratson okunur ve ardından pırasa ağırlıklı yemekten bir lokma yenilir.
Pazı: İbranice pazı için 'salka' denir ve bu kelime, yine düşmanlar için söylenen 'şeyistaleku' ("uzaklaşsınlar") ile aynı kökten gelir. İlgili Yei Ratson okunur, ardından pazı ağırlıklı yemekten bir lokma yenilir.
Hurma: İbranice’de hurma, 'tamar'dır. Bu kelime, düşmanlar için söylenen, 'şeyitamu' ("sona ersinler") ile benzeşir. İlgili Yei Ratson okunur ve birer hurma yenilir.
Kabak: İbranice’de kabak, 'kara'dır. Bu kelime, hem Yahudiler hakkında verilmiş olabilecek olumsuz kararlar için söylenen 'şetikra' ("yırtılsın") sözcüğünü çağrıştırır, hem de hak edilen iyilikler için söylenen 'veyikareu' ("okunsunlar") ile aynı kökten gelir. İlgili Yei Ratson okunur, ardından kabak ağırlıklı bir yiyecek yenir.
Börülce: Bazı ailelerde, İbranice’si 'rubya' olan, 'rav' ("çok") kelimesini çağrıştıran börülce yeme adeti vardır. İlgili Yei Ratson okunur, ardından bir parça balık ve/veya börülce yenir.
Kuran,Tîn /
1:
"İncir ve zeytine yemin olsun.."
"Yemin olsun incire, zeytine,"
"İncir ve zeytine yemin olsun.."
"Yemin olsun incire, zeytine,"
***
"İncir
yiyin. Eğer Cennet'ten inen bir meyve söyleyecek olsaydım, bunun incir olduğunu
söylerdim. Çünkü Cennet meyvelerinin çekirdeği olmaz. (Çekirdeksiz denmesinden
hurma ve zeytin çekirdeği gibi yenilmeden atılan çekirdekler kastedilmektedir).
İncir yiyin, çünkü o, basuru keser, eklem ağrılarını yok eder."
Yezidi yasakları:
Yezidiler için ateş, nur yani ışık saçan bir kaynak olduğu için kutsanır ve ona
asla tükürülmez. Ateşin su ile söndürülmesi büyük bir günahtır. Yezidiler, bazı
besin maddelerini yemez, bazı renkleri tercih ederler. Beyaz, kahverengi, kırmızı,
yeşil ve siyah kutsal sayılmakta mavi renge ise itibar edilmemektedir.
Beyaz, temizliği simgeler ve kadınlar beyaz iç çamaşırı giyerler. Erkekler
öldüklerinde yüce makama temiz çıksınlar diye beyaz giysiyle gömülürler.
Haram yiyecek, maruldur. 'Marul' ismi, bir Yezidi ulusunun adını çağrıştırdığı
için bunu yemek kesinlikle yasaktır. Börülce, salatalık, lahana gibi sebzeler
ile balık, geyik ve horoz eti de yasak yiyeceklerin başında gelir.
“Bize khass (marul) haram kılınmıştır, çünkü kadın peygamberimiz olan Khassa'
nın adını anımsatmaktadır;
kuru fasulye de haramdır,
koyu mavi boya kullanmamız yasaktır;
Yunus peygambere saygısızlık etmiş olmamak için, balık yememiz haramdır;
Ceylanları da yemeyiniz, çünkü onlar peygamberlerimizden birinin sürüsü
olmuşlardır.
Ayrıca, Şeyh ve müritleri, tavus kuşuna saygısızlık etmemek için, horoz da
yemeyiniz; çünkü tavus kuşu, daha önce sözü edilen yedi tanrıdan biridir ve
biçimi horozu andırır.
Yine, Şeyh ve müritleri sayın, helvacı kabağı yemekten sakınınız.
PERŞEMBE GECESİ NİÇİN MERCİMEK?
Hıristiyanlar "Paskalya'da, "İsa"nın öldükten sonra dirilişi"ni, ruhunun göğe yükselişini kutluyor. Büyük Perhiz’i izleyen bir bayram bu. Bazı Hıristiyanlar, Paskalya'yı 40 gün, çoğunluğu 7 gün oruç tutarak karşılıyor. Hıristiyan orucunda hayvan eti ve hayvan türevi gıdalar yasak. Pascal öncesi perşembe ve- cuma günleri nebatî yağ da yasak.
İsa Peygamber, perşembe gecesi havarilerle son yemeğini yiyor. Yemekte mercimek var. Bunun için perşembe gecesi "mercimek" pişiriliyor. Paskalya çöreği hazırlanıyor. Yumurtalar kırmızıya boyanıyor. Mercimek perşembe gecesi yeniliyor ama yumurtaya ve çöreğe cumartesi gecesine kadar dokunulmuyor.
Cuma günü perhiz tutuluyor; et ve hayvansal gıdalar yenmiyor. Cumartesi gecesine dek yas tutuluyor. Cumartesi gecesi, gece yarısına doğru tüm cemaat kiliseleri dolduruyor.
Hıristiyanlar "Paskalya'da, "İsa"nın öldükten sonra dirilişi"ni, ruhunun göğe yükselişini kutluyor. Büyük Perhiz’i izleyen bir bayram bu. Bazı Hıristiyanlar, Paskalya'yı 40 gün, çoğunluğu 7 gün oruç tutarak karşılıyor. Hıristiyan orucunda hayvan eti ve hayvan türevi gıdalar yasak. Pascal öncesi perşembe ve- cuma günleri nebatî yağ da yasak.
İsa Peygamber, perşembe gecesi havarilerle son yemeğini yiyor. Yemekte mercimek var. Bunun için perşembe gecesi "mercimek" pişiriliyor. Paskalya çöreği hazırlanıyor. Yumurtalar kırmızıya boyanıyor. Mercimek perşembe gecesi yeniliyor ama yumurtaya ve çöreğe cumartesi gecesine kadar dokunulmuyor.
Cuma günü perhiz tutuluyor; et ve hayvansal gıdalar yenmiyor. Cumartesi gecesine dek yas tutuluyor. Cumartesi gecesi, gece yarısına doğru tüm cemaat kiliseleri dolduruyor.
“Bize khass
(marul) haram kılınmıştır, çünkü kadın peygamberimiz olan Khassa' nın adını
anımsatmaktadır; kuru fasulye de haramdır..."
Muhtemelen bu kutsal ürünün saflığı, "harama bulaşmadığı" kontrol ediliyor olmalı... Bir müslüman, kurban edeceği hayvanın gözünü,dişini, kulağını vb. nasıl kontrol ediyor ise burada da aynı temel mantık işliyor olmalı... "Kutsal"ın, "kutsal"lığının bozulmamış olması...
Buradaki sorular şunlar: Acaba, bu üründeki "kutsallığı" ne ve nasıl bozar? Bu ürün tam olarak nedir? Bunları da öğrenmek gerekecek...
Tufan’ın
Kutsal Aşure’si
Tahıl toplumu olan Asurluların Aşure’sinin içine 7 ayrı tahıl ürünü konmadan önce, bu nedenle 7 ayrı alt Asur topluluğunun farklı insan kurbanları konuluyor olmalıydı. “Kurban” motifinin en çok kullanıldığı din veya mezhepler, bize geçmişte hangi etnik / kültürel toplumun kurban edildiği hakkında az çok bir fikir vermektedir zaten. İsacı Hıristiyanlık, Şii, Alevi jargonunda ‘kurban’ kavramının büyük bir yer işgal etmesi, geçmişte kurban sunan toplumun atalarının da açıklayıcısıdır adeta.
Aşure, -3500 yıllarında, Martu, Assur, Babil toplulukları arasındaki ittifak döneminden kalan kutsal bir yiyecekti ve daha sonra Sümer / Akkad belgelerinde Tahıl tanrı-ça-sı Aşnan vb. olarak göreceğimiz; kadın-erkek cinsel ilişkisini de anıştıran ‘aşna fişna’ veya ‘mercimeği fırına vermek’ gibi deyimlerin ifade ettiği olgu, bu törenlerin aynı zamanda karşılıklı cinsel ilişki törenleri de olmasıydı.
http://toplumvetarih.blogcu.com/.../2722599
Tahıl toplumu olan Asurluların Aşure’sinin içine 7 ayrı tahıl ürünü konmadan önce, bu nedenle 7 ayrı alt Asur topluluğunun farklı insan kurbanları konuluyor olmalıydı. “Kurban” motifinin en çok kullanıldığı din veya mezhepler, bize geçmişte hangi etnik / kültürel toplumun kurban edildiği hakkında az çok bir fikir vermektedir zaten. İsacı Hıristiyanlık, Şii, Alevi jargonunda ‘kurban’ kavramının büyük bir yer işgal etmesi, geçmişte kurban sunan toplumun atalarının da açıklayıcısıdır adeta.
Aşure, -3500 yıllarında, Martu, Assur, Babil toplulukları arasındaki ittifak döneminden kalan kutsal bir yiyecekti ve daha sonra Sümer / Akkad belgelerinde Tahıl tanrı-ça-sı Aşnan vb. olarak göreceğimiz; kadın-erkek cinsel ilişkisini de anıştıran ‘aşna fişna’ veya ‘mercimeği fırına vermek’ gibi deyimlerin ifade ettiği olgu, bu törenlerin aynı zamanda karşılıklı cinsel ilişki törenleri de olmasıydı.
http://toplumvetarih.blogcu.com/.../2722599
Mezopotamya'nın
kutsal tahıl totemleri, kutsal hayvan totemleri, "onlarla hiç ilgisi
olmaması gereken" noktalara kadar günümüzde yaygın bir kullanım alanı
buluyor.