10.04.2009

Hindi'nin milliyeti

http://toplumvetarih.blogcu.com/hindi-nin-milliyeti_14443951.html




Hindinin milliyeti



Zülfü Livaneneli



http://www2.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=yazardetay&sid=&Newsid=98325&Categoryid=4&wid=5


Geçenlerde yabancı bir büyükelçilikte şükran günü davetindeydim. Bilindiği gibi Amerikalılar bu önemli bayramlarında hindi yiyorlar.

Masaya kızarmış bir hindi gelince söz ister istemez bu hayvana “turkey” adı verilmesine kaydı.

Bu konu bazı Türkleri çok rahatsız ediyor ve İngilizce’de Turkey yerine Türkiye denilmesi için büyük bir mücadele veriyorlar.

Oysa bu ismin, bazen karışıklık yaratması dışında hiçbir sakıncası yok. İnsanlar ülkeden bahsederken hindiyi akıllarına getirmezler bile.

Karışıklık dediğim de şu: Geçen gün yabancı bir internet sitesinde frozen ve Turkey kelimelerini görünce, Türkiye’nin AB üyeliğinin dondurulduğunu anlatan bir makale sanıp hemen tıkladım ve karşıma hindinin donmuş olarak da fırına sürülebileceğini anlatan bir yemek tarifi çıktı.

Böyle yanlışlıklar dışında kimsenin aklına hindi denilince Türkiye gelmez.

Düşünün ki biz de bu kuşa bir başka ülkenin adını vermişiz; hindi diyoruz. Hindi dediğimizde de aklımıza Hindistan gelmiyor.

O akşam yemeğinde yanımda oturan Ürdün Büyükelçisi’nin eşi, hindiyle ilgili çok ilginç bilgiler verdi.

Araplar hindiye Rumi ya da Habeş diyorlarmış. Daha doğrusu kind-i Rumi ve kind-i Habeş derlermiş: Yani Rumi horozu ya da Habeş horozu.

Daha da ilginci şu:

Brezilyalılar hindiye Peru adını vermişler.

Bunları öğrendikten sonra benim sözlüğümde hindiyi karşılayan sözcük ve ülke-halk-kültür sayısı beşe çıktı: Turkey, Hindi, Rumi, Habeş, Peru.

Nedense bu acayip hayvana herkes bir ülke adı vermiş. Keşke etimoloji uzmanları bu garip olguyu açıklasa da işin gerçeğini öğrensek.

Dolayısıyla fazla alınganlık göstermeye ve kendimizi hindi gibi hissetmemize gerek yok.

Tarayacak olsanız her dil, başka kültürler hakkında çok acıtıcı ve aşağılayıcı ifadeyle dolu. Hindiye gelene kadar neler var.

Baksanıza biz bile kendimizle ilgili konularda çok duyarlı davranmamıza rağmen, başkalarını aşağıladığımızı fark etmeden neler söylüyoruz.

Koskoca Acem kültürünü Acemi diye aşağılıyoruz, dilimiz Araplar hakkında bir sürü küçültücü ifadeyle dolu; “Ne Arabın yüzü ne Şamın şekeri” diyoruz, karmakarışık olmuş işleri Arap saçına benzetiyoruz, Arap kelimesini de siyahi karşılığı kullanıyoruz ama kendi dertlerimizle o kadar ilgiliyiz ki başkalarının canını yakacak ifadelerimizi fark etmiyoruz bile.

Kısacası içiniz rahat olsun; biz hindi değiliz.



**

Hindi meselesi

Z.Livaneli



Pazar günü “Hindinin Milliyeti” başlıklı bir yazı yazmış ve hindiye İngilizcede ‘turkey’ deniyor oluşunun kimilerimizi rahatsız ettiğinden ama aslında bunun o kadar da büyütülecek bir mesele olmadığından, kelimenin etimolojisine bakmak gerektiğinden söz etmiştim.

Bu yazıyla ilgili olarak okurlardan birçok mesaj aldım. Okurlarımdan biri ise konuyla ilgili ilginç bir makale göndermiş.

Makalenin yazarı olan Giancarlo Casale, Amerika’ya özgü bir kuşun neden ‘turkey’ adıyla anılıyor olduğunu merak edip araştırmaya koyulmuş.

Bu kuşa Portekizcede ‘peru’, Türkçede ‘hindi’, Arapçada ‘Etiyopya kuşu’, Yunancada ‘Fransız kız’ manasına gelen ‘gallapoula’, Fransızcada ‘Hindistan’dan gelen’ manasında ‘dinde’ dendiğini; Hindistan’da ise konuşulan dillerden hiçbirinde bu kuş için bir isim bulunmadığını (çünkü Hindistan’da böyle bir kuş yetiştirilmiyor) öğrenince iyice kafası karışan Casale bir uzmana başvurmaya karar vermiş.

Harvard Üniversitesi’nde dünyaca ünlü bir filolog ve Türk dilleri uzmanı olan Prof. Şinasi Tekin’e başvurmuş. Bakın Prof. Tekin nasıl bir açıklama yapmış:

“Türkiye’nin kırsal bölgelerinde çulluk adıyla anılan bir kuş vardır. Bu kuş hindiye benzer fakat daha küçüktür ve eti çok lezzetlidir.

Amerika’nın keşfinden uzun yıllar önce İngiliz tacirler bu kuşu keşfetmiş ve İngiltere’ye ihraç etmeye başlamışlardı.

Çulluk İngiltere’de çok sevildi ve ‘Turkey bird’ (Türkiye kuşu) ya da kısaca ‘turkey’ diye anılmaya başlandı.

Daha sonra İngilizler Amerika’ya çıktığında burada gördükleri kuşları çulluk sandılar ve onlara da ’turkey’dediler.

Fakat başka ülkelerde yaşayanlar, haklı olarak, bu kuşların vatanının Amerika olduğunu düşünüyorlardı ve onlara ‘India birds’ (Hindistan kuşları) ‘birds’ (Peru kuşları) veya ‘Ethiopian birds’ (Etiyopya kuşları) demeye başladılar.

O yüzyıllarda Hindistan, Peru ve Etiyopya, Yeni Dünya’ya verilen farklı isimlerden bazılarıydı. Hem insanların coğrafya anlayışları henüz tam gelişmemişti, hem de ‘Amerika’ isminin yerleşmesi zaman aldı.

Zaman içinde Amerikalılar kuşlarını dünyanın dört bir tarafına ihraç etmeye başladılar ve biz Türkler de bu kuşun etini yemeye başladık.

İnsanlarımız çulluğun varlığını unuttu. Çok yazık çünkü çulluğun eti çok daha lezzetlidir.”

İşte Profesör Tekin’in açıklaması böyle. Kendisinin 2004 yılında vefat etmiş olduğunu belirtmeden geçmeyelim.

Bu konuyla ilgili olarak mesaj gönderen ve bilgilerini paylaşan tüm okurlara teşekkür ediyorum.

**



Türkiye ve Hindi-Turkey Konusunun Tarihsel Kökenleri Üzerine



İslami Kaynaklarda Adem neden "Hindistan"a indirilir?

**************************************************************