"El sürmeden",taşlanarak öldürüldü!
3.5.2007Yanlış erkeğe aşık olduğu için sokakta taşlanarak öldürüldü!
http://www.milliyet.com.tr/2007/05/03/son/sondun17.asp
Yezidi bir genç kız Müslüman gence aşık oldu. Farklı dinden biriyle beraber olduğunu öğrenen akrabaları 17 yaşındaki kızı sokak ortasında yarım saat boyunca taşladı.
Irak’ta Du’a Khalil Aswad adlı genç kız Müslüman bir gençle aşk yaşamaya başladı. Bir gece eve gelmeyen kızın yasak aşkı ortaya çıkınca Aswad’ın akrabaları evinden zorla çıkartarak genç kızı Bashika sokaklarında sürükledi. 8-9 kişiden oluşan grup kızı onlarca insanın gözü önünde taşlamaya başladı. Yarım saat boyunca süren taşlama sonunda Aswad kanlar içinde yere yığılarak can verdi.
**
'Taşlayarak öldürme' ve insanbilim!
3.5.2007İnsanbilimin kurallari,eski toplumun iliskilerinin,orgutlenme tarzlarinin;butun bunlarda temel olarak rol oynayan ‘toplumbirim’lerin derin ve ayrintili bir incelemesi sonucundaki genellemelere dayanarak ortaya konulabilir.
Boyle bir çalisma,gunumuzde hala geçerli olan sayisiz uygulama,deger olçuleri,kavramlarinin açiklanabilir hale gelmesi de demektir ayni zamanda.Antropolojik çalismalarin kuru bir tarzda goruleni ozetleme;eski toplum kalintilari arasindaki çalismalari bir çesit ‘rapor’ sunusu olmakran da çikarmak,ancak boylece mumkundur.
Turkiye ve dunya,eski toplumun bir dizi kalintisini,uygulama alani da dahil olmak uzere,bunyesinde tasiyor.Daha bu sabah,temellerini daha once incelemeye çalistigimiz,bir recm,taslayarak bir kizi oldurme haberini okudum.
Gunumuzun vicdan duzeyinin belirledigi adalet kavramiyla barbarca bir oldurme biçimidir bu.Bununla birlikte,konuya sadece oldurme açisindan baktigimizda,animsanmasi gereki ki,kulturlu Fransa’da idam cezasi 1981 yilinda lagvedilmistir ve o tarihe kadar da,olum cezalarinin uygulanma biçimi,giyotinde basin koparilmasi haliyle uygulaniyordu.
Avrupa kulturunun en onemli parçasi olan Fransa’daki bu uygulamaya bakarak burdada ‘canice’ bir islem oldugunu soylemek mumkun mu?Suudi seriatinda kiliçla kelle koparmakla,kulturlu Fransa’da giyotinle bas koparmanin temelde bir farki bulunabilir mi?Bu tur kavramlar,insan toplumunun karsilikli farkli yanlarindan guç alirlar ve karsilastirmali kultur içinde,goreceli olarak anlam kazanirlar.Sonuçta,oldurme,oldurme olarak kalir ve her topluluk,kendi on kaynaklarindaki iliski tarzlari geleneklerine bagli olarak hareket eder.
Insanbilimin yol gostericiliginden yoksun olarak hukuk uzmanlarimizin,kriminoloji dairelerinde çalisanlarin,bu konularda yeterli bir gorus uretebilmeleri olanaksizdir.Nitekim,hammurabi yasalarinin kesfi ve çozumlenmesinden bu yana,dini metinlerdeki oldurme biçimleri ile yazili eski yasalarin oldurme hukumleri arasinda,karsilastirmali bir çalismanin ikna edici kaynaklar temelinde yapilabildigini gormuyoruz.Bu konuda da eski hellen uygarliginin ‘barbar dogu’ motifi,herseyi açiklayan tilsimli Musa asasi gibi kullanilmaya devam edilmistir.Konusu ceza hukuku ve uygulamasi olan disiplinlerin bu noktalarda derinlestirilmis bir çalismasi olmadigi gibi,butun bunlara temelleriyle yanit vermesi gereken insanbilim alaninda çalisanlarda da,yeterli yanit bulamayiz.
Hammurabi yasalari,dosya halinde listemize eklenmistir.Onu,dikkatli bir sekilde inceledigimizde,farkli suçlara karsi farkli olum ceza biçimleri bulundugunu gormeye baslariz.Suya,nehire atarak,oldurme,kaziga geçirme,taslayarak oldurme,bacaklarindan asma,yakarak oldurme gibi bir dizi farkli oldurme biçimlerinin,o yasalarda neden ayri ayri kullanildigi sorusunu sormak gerekliydi.Bu tur sorulari sormayan ve yanitlayamayan bir insanbilim,son derece zayif ;parlak genel sozlerle ozundeki eksikligi gizleyen,yetersiz bir çalisma olmaktan oteye gidemez.
Hammurabi doneminde merkezi bir kiraliyet,ister istemez,farkli toplum birimlerin içindeki gelenekleri toparlayici bir ozellik tasimaktadir.-2000’li yillarda,zaten topluluklar arasi yakinlasma,kaynasma onemli olçude gerçeklesmis,kulturel etkilesim elle tutulur hale gelmisti.Bununla birlikte,her bir farkli tur oldurme biçimini,kendi içinde,diger etkilerden temizleyerek,ele aldigimizda,ortaya çikan saf haliyle bunlar bizi,onceki farkli toplum birimlere tasir.Orada ateste yakarak oldurme cezasini uygulayanlar ile,suya atarak bogma biçimindeki oldurme tarzini kullananlar bir ve ayni topluluk degildir,olamaz.Bu o kadar oyledir ki,eski toplumun gerçek oldurme cezasinin sonraki sembolik biçimleri olan vaftiz konusunda,hiristiyanlik içinde,Yeni Ahit,bize çok açik olarak ‘nehirde vaftiz’ ve Vaftizci Yahya peygamber uzerinden de Isa’ya mal edilen ‘atesle vaftiz’in var oldugunu goruruz.Bunlar,zamanla hem ates,hem su biçimiyle,sentez toplumun içinde bir arada bulunabilir hale gelse de,biliriz ki,ozunde bunlar,baslangiçtaki toplumbirimlerde,iki ayri halde var olmus olmaliydilar.
Dinleri,genel olarak hayali hurafeler toplami veya dogaustu tanri vahiyleri olarak ele almak,bu tur noktalarda da bize herhangi bir yardimda bulunmaz.
Diyelim ki,Kuran’da,birbirine iki dusman ordu savasmadan once,bunlardan birisinin savascilarinin nehirden su içmis veya bir bolumunun su içmemis oldugu yazilidir.Gerçekten de,bunlarin ne anlamda yazildigini saptamak çok zor.Tanri’nin,o sirada ‘nehirden su içmeyle’ niye bu kadar ilgili olabilecegi anlasilamaz.Fakat,butun dini metinler,eski toplumun eski iliskileri içindeki kurallarla baglantili olarak ele alindiginda,’nehirden su içme-içmeme’nin,dogrudan dogruya,nehirde bogularak oldurulen insanlarla ilgili oldugu;oluleri nehire atma uygulamasi ile bagli oldugu ortaya çikmaya baslar.Buna iliskin parçalari erken Akadosammaru tabletlerinden,Avesta’ya kadar,Kuran’dan,Incil’e kadar butunlestirme olanagina kavusabiliriz ve bunun eski toplumda,bir toplum birimin cezalandirma tarzi oldugu meydana çikar.
Bir kez,bu temel husu anlasildi mi,bunu,yasayan uygulama ve deyimlerle determinist tarzda tamamlayabilmek bize duser ve bu ise,son derece etrafli bilgiye,konu uzerinde,eski toplumun gerçekligi temelinde derinlemesine dusunmeyi gerektirir.O zaman, ‘cenazenin soguk su ile yikanmasi’ talebi ile,Isa’nin Urdun nehrinde çirilçiplak ve butun vucudu suya batacak sekilsde vaftizinin ayni temel eksen uzerinde bulusmasi mumkun olur.Vaftiz sirasinda anasi ayak bileginden tutan Achillius’un,vucudunun butun diger kisimlarinin olume karsi direçli olmakla birlikte,topugunun dirençsizliginin,o noktaya su degmemis olmasindan oldugunu çozumleriz.Kuran’da ‘nehirden su içme’ veya ‘içmeyi reddetme’ motiflerin bu çok eski nehire kurban ve olu atma ile ilgili oldugunu;sozkonusu olaninin,sonradan ‘su’ halini almis bile olsa,nehire atilan kurbanlara dokunma-ma ile ilgili olabilecegini kesfetmeye baslayabiliriz.Bogazda,denize çarmih atan ortodoks dini gorevlinin,attigi seyin esasinda ‘çarmih’ degil,çarmih’in simgeledigi iki toplum birimin namina atilmis insan kurban (isa’nin eski biçimlerinden biri) olmus olmasi gerektigini çikarsayabiliriz.
Butun bu çikarimlarin her zaman dogru olabilecegini elbette dusunmuyorum.Bunu zaman zaman asiri halde kullandigimin da farkindayim.Fakat bilinçlerde,bu yonde dusunme yetisini harekete geçirebilmek ugruna,eger zaman zaman,bazi hatali çikarimlar da yapabilirsek,bu,oteki kazanimlarin yaninda çok buyuk bir hata sayilmamalidir.Kaldi ki,o tur çikarimlarda da,yine de,belli bir gerçeklik bulunuyor olmalidir.Cunku,iki farkli toplum birimin ittifakindan dogan,yeni sentez topluluk daha kendini biçimlendirmeye firsat bulmadan,bir baska toplum birim ile yine ittifak kurmakta,karsilikli evlilik yoluyla yeni kulturel ogeleri içsellestirmeye baslamaktadir.Toplum,hiç bir zaman,kendine ait olani,yazili bir sayfa uzerinden bir silgi ile silip,yeni bastan kagida yazmaya baslamak gibi,yasamamistir.Birinden otekine donusme,birinin butun kalintilarinin silinmesi binlerce yila,veya ilgili toplulugu yediden yetmise yok etmeye dayanir.Eger gunumuzun Turk islami,arap islami ile sayisiz uyumsuzluk tasiyorsa,ve bu neredeyse 1000 yildir,boyle ise;simdiki islami hareketler butun çabalarina karsin Turk islamini arap islamina donusturemiyorlarsa,bu geçmiste oteki topluluklarda da boyle olmustur.
Eski toplumun oldurme ceza biçimlerindeki farkliliklar ise,onlarin kendi iç ve dis kurban sunum biçimleriyle dogrudan ilgilidir.Diyelim ki, ’taslama yoluyla oldurme’ ediminde,dikkatlerimiz ‘tas’ uzerine yogunlasmis olsa bile,eski toplumu tanidikça,bu toplumsal davranisin ekseninin,kurbana “el surmemeye” bagli oldugunu anlamaya baslariz.Bu aslinda,benim ‘kafamdan’ çikmis seyler degildir.Dikkatlice incelenmis dini metinler,zaten,bu tur uygulamalarin gerekçelerini,bir sekilde ortaya koyarlar.Musa’nin yasalarinda bunu gormustuk.Musa ,Tanri ile bulusmaya çikacagi daga tirmanirken,Tanri da ona,bu daga tirmanan canli insan ve hayvanin,taslayarak veya oklayarak oldurulmesini emretmis ; onlara “el dokunmasin” demisti.Bu,Musa yasalarinda “oluyle temasi yasaklayan” mantikla ayni idi.Olen kisi ile,oldurulen kisi ile ‘temas’ yoksunlugu! Bunun kapagini açtigimiz zaman ise,eski toplumun,bize hiç uzak olmayan yamyamligi ve eski toplumun bu tur oldurme biçimlerini formule ettigi donemin de,iç yamyamliktan kurtulma asamasina denk dustugu gerçegiyle karsilasiriz.
Oldurulecek kurbanin kaninin akitilip akitilmamasi;boynunun kirilmasi;iç organlarinin ayristirilmasi veya ayristirilmamasi yonundeki ‘tanri vahiyleri’,aslinda bize,her bir toplulugun on kaynaklarini oldugu kadar; bu tur cezalarin formule edilme asamalarini da verir.
Butun bunlari daha once,degisik yanlariyla incelemeye calismistik.
Moden insanbilim,eski topluma iliskin butun bu iliski tarzlarini,uygulama kaynaklarini açiga çikarabildigi olcude,saglam ve oteki alt kollari yonlendirebilecek bir disiplin halini alabilir.
**
Eski toplumdan günümüze--ölüm ve mezar kültü ve kaynakları-1.doc
ENKI’NIN TASLANMASI VE SEYTAN TASLAMA
OLDURME BICIMLERI VE KURBAN TORENLERI
FARKLI OLDURME BICIMLERININ KAYNAKLARI-1
Farkli Oldurme Biçimlerinin Kaynaklari-2
Farkli Oldurme Biçimlerinin Kaynaklari-3 (Cocuk Kurbani)