Eski Toplumda kadın-erkek
ayrımının doğrudan cinsiyet ayrımına dayalı olduğu yolundaki inanç, ne yazık
ki, bizlere hatalı içeriklerle ulaşan tezlere dayanmaktadır....
Eski toplum kadın-erkek ayrımına "cinsiyet" temelinde değil; erken
dönem bakımından, "toplum birim aidiyeti" temelinde yaklaşmıştı...
En eski Mezopotamya yazılı yasalarında kutsal fahişe kadınların-kızların baba
ve koca mirasında pay hakları olduğunu biliyoruz. Aynı babanın kutsal fahişe
kızının miras hakkı var iken, kutsal fahişe olmayan ("normal")
kızının miras hakkı olmamasının nedenlerini "cinsiyet" alanında
aramanın hiçbir bilimsel temeli yoktur.
Benzer biçimde, Mezopotamya'da "büyük oğul"un baba mirasında diğer
oğullara göre iki kat miras payına sahip olduğunu açıkladık. Oğullar arası
ayrımın nedenleri "cinsiyet" olamazdı; oğulların baba ve ana toplum
birimleri arasındaki aidiyet paylaşımı idi. Çünkü o toplumlarda, "büyük
oğul" baba toplum birim aidiyetine bağlı iken; "küçük oğul" ise,
ana-dayı toplum birim aidiyetine tabii idi.
Yaklaşık son 5000 yıllık süreç içinde, kadın-erkek ayrımı adeta "cinsiyet
merkezli" bir görüntü vermeye başlamıştır.
"Örtünme" deyince bundan sadece "kadın örtünmesi"ni
anlayıp, bu konudan hareketle "kadın aşağılanması" üzerine
"teoriler" ("Pante-Serdar Kaan" rümuzlu kişi-ler üstelik
çalışmalarımızdan intihal yoluyla uyduruk teoriler üretip, adına da
"bilimsel felsefe" vb. diyorlar...) oluşturuyorlar...
Oysa, eski toplumda ve dinlerde "örtünme", sadece kadınların değil,
erkeklerin de içinde oldukları bir toplumsal sorunu ifade eder.
Kadının çarşafla "örtünmesi" ile, erkeğin "pelerin"le,
"ihram"la, "kippa" ile, takke ile "örtünmesi"
arasında özde bir fark yoktur.
Aslolan konu, erkeklerin neden avuç içi kadar kippa ile, takke ile
"örtündüklerini" de açıklığa kavuşturmaktır!
O zaman göreceğiz ki, örtünme "cinsel" nedenlerden çok daha önce,
"tek tanrıcılık" yolundaki toplum birimlerin erkek ve kadınlar
üzerindeki "aidiyet belirlenim sembollerinin gizlenmesi"nin aracı
olarak ortaya çıkmıştı...
Elbette, eski toplumda "toplum birim aidiyeti" demek, her kadın ve
her erkeğin, bağlı oldukları toplum birime göre, hak ve yükümler taşımaları
demekti. Bu hak ve yükümler, cinsel ilişki hak ve yükümlerine değin gidiyordu.
Bu anlamda takkeler, kafada kel yapılmış alandaki aidiyet-totem damgaları
gizleyerek, erkekleri bir bakıma "özgürleştirir".
Benzer şekilde, "tek tanrı"cılığa giden yolda, kadının aidiyet
sembollerini gizlemesi, onu diğer toplum birim erkeklerinin kadın üzerindeki
eski cinsel ilişki kurma haklarını kullanmasının önüne geçer; kadını, o günkü
toplumsal ilişkiler bağlamında, "özgür" kılan bir özellik taşır.
Gelgelelim, bu uygulamaların günümüzdeki anlamı, erkek ve kadını "dinsel kimlik"le
"ulus-etnik belirlenim" belgilerinden "kurtarmak" ve fakat
aynı anda, dinsel tekçilik altında bireyselliğini yok ve köle etmektir.
Burada İslamist kadınlar
görüyoruz.
Bunlara "Suudi Arabistan'a gidin!" diye çağrı yapılmasına şahit
olabiliriz...
Fakat aslında bu son derece hatalı bir yönelime sahip olduğumuzu gösterir...
Bunların ise İslamist
kadınlarla tek ortak yanları örtünme biçimleri... Ultra-radikal Yahudi
kadınları...
Demek ki, İslamist kadınlara örtünme için Suudi Arabistan yerine İsrail'e gitme
önerisinde de bulunmak mümkün...!
Ultra-radikal Yahudi
kadınları...
Yahudi oldukları ortaya
çıkıyor...
Radikal bir dindar Yahudi
kadın...
Kadının çarşafla örtünmesi
ile, erkeğin "pelerin"le, "ihram"la, "kippa" ile,
takke ile "örtünmesi" arasında özde bir fark yoktur.
Aslolan konu, erkeklerin
neden avuç içi kadar kippa ile, takke ile "örtündüklerini" açıklığa
kavuşturmaktır!