"Kürt getirdiğinden yemez" veya "Kürt getirdiği hediyeden mutlaka yer" gibi söz veya uygulamaların bir anlamı var mı?
Eski gelenekler o kadar hızla eriyor ve karmaşıklaşıyor ki, bu noktada kişisel gözlemler bile yeterince sağlam kalamazlar.
Bununla birlikte “Hediye Kültü” bize, ilgili topluluğun hangi biçimde bir uygulama ön kaynaklarına dayandığını gösterebilir. Örneğin Avrupa kültüründe, hediye getirenin yanında açılır ve getirici hediyesinden
yer veya içer..
Mezopotamya toplulukları, geçmişte, birbirlerini tamamlayıcı olarak hareket etmişlerdir. Onların örgütlenmesinin merkezi unsuru budur. Bu
bakımdan yan yana bulunan topluluklar, çelişmelerin en keskin biçimlerini yaşarlar ve yaşamaktadırlar. Bir yanda "helal" olan, öteki tarafta mutlaka "haram"dır,vb.. Eski tarihte ne ortak bir genel “kürt”, ne ortak bir genel “türk” toplulukları vardı. Bunu Türk boyları arasındaki farklılıklardan olduğu kadar, kürtler arasındaki farklılıklardan da anlayabiliriz. “Uluslaşma” çağında, özellikle ortak değerler etrafında buluşma önemli olduğu için, bir dizi farklı kültürel öğeler ortak bir potada eritilmeye çalışılmıştı.
“Ortak değerler” etrafında buluşma/kaynaşma, eski toplumun da kaçınılmaz süreçlerinden birisi olmuştur. Gerek Kuran’da, gerek Tevrat veya İncil'de, onlara bağlı dinsel yapılarda, son derece çelişmeli "tanrı kuralları"nın nedeni üzerinde durmuştuk. Alabildiğine yedikten sonra birden oruca başlamak veya orucun bitiminde en görkemli “bayram”ların bulunması, birbirine zıt iki topluluğun davranışının birleştirilmesini ifade eder.
Bütün bunlar, Kürtlerin bir kısmının “getirdiğinden yemeyen” olmasını ve bir başka kısmının ise, getirdiğinden mutlaka yiyen olmasını zaten
mümkün kılmaktadır. Üstelik Kürtlerin de "tek bir dinleri" yoktur ve Yezidi Kürt ile Şafi Kürt'ün, Alevi Kürt ile Nakşi Kürt'ün ortak davranış gösteremeyeceği de oldukça açıktır. Bu bakımdan da, belki “Kürtler” demek, bu noktada da doğru olmayacak, onlar arasındaki
ayrımları, tıpkı farklı dinler arasında yaptığımız gibi, ortaya çıkarmaya çalışmak çok daha doğru olacaktır.
Aşağıda, Alevilerin oruç biçim ve yaklaşımına ilişki bir yazı bulunuyor. Burada da görüyoruz ki, “İslam”ın da bir ve ortak yaklaşımı oluşamamıştır henüz. Çünkü bu uygulamaların ön kaynakları farklı idi.
Alevi Muharremi'nin “Kerbela” susuzluğuna yamanması, tamamen yeni bir olgudur. “Susuzluk orucu”, yayınladığımız erken Akado-sammaru kayıtlarından itibaren bulunuyordu. Muhammed'in Kuran'da anlattığı, “bir ordunun askerlerinin akarsudan su içmeden savaşa gitmesi” falan anlatımlarının gerisinde de “akarsu suyu orucu” bulunuyor görünmektedir. Akarsuyun vaftizci Yahya geleneği yoluyla İsa'nın bile "öldüğü ve dirildiği" vaftiz aracı olarak kullanıldığını görmüştük. İçilmesi yasaklanan, o akarsuda “ölen” İsa'ların, insan kurbanların vücuduna teması engellemek, onların kanı ve etine konulmuş yeme yasağıydı.
Alevi orucunda, "cinsel ilişki yasağı"nı, bıçağa ve kesici aletlere el sürmeyi yasaklamayı vb. de görüyoruz ki, bütün bunlar oruçların kaynakları hakkında son derece öğretici argümanlardır.
**
Alevilerde Muharrem Matem Orucu
"İlk 10 gün boyunca oruç açımında da
su içilmemeye çalışılır.
Oruç süresince bıçağa ve kesici aletlere el sürülmez;
Düğün-nişan-sünnet törenleri yapılmaz.
Karı koca cinsel ilişkileri kesilir;
kurban kesilmez ve et yenilmez."
SORU 14: Aleviler Oruç Tutar mı?
CEVAP: Aleviler bir ibadet biçimi olarak oruç tutarlar. Ama bu soru ile sorulmak istenen Ramazan orucu ise; Aleviler, Ramazan orucu tutmazlar. Ramazan Orucu’nun Kur’an Kaynaklı farz bir ibadet olduğunu kabul etmezler.
Ramazan Orucu’nun da 5 vakit namaz gibi Emeviler döneminde İslamiyet içine sokulduğuna inanıyorlar.
Aleviler, tüm peygamberlerin ve Hz. Muhammed’in de tuttuğu Muharrem Orucu’nu tutarlar. Bu oruca Kerbela Olayı nedeniyle iki gün daha ilave ederek 12 gün olarak tutarlar. Buna matem, yas orucu da denir.
Ayrıca bazıları bu orucu 3 gün Masumu Pakları (Masumlar) yani savaşlarda öldürülen çocuk yaştaki suçsuz, masum temiz çocuk şehitler için tutulan orucu da ilave ederek tutarlar. Bu tutulan 3 günlük ek oruca; “Masum-u Paklar Orucu” denir. Böylece 10 Muharrem orucu 15 gün olabilir.
Oruç sonunda ise; 12 çeşit kuru meyve ve tahıl çeşidinden oluşan Aşure yemeği pişirilir ve herkese lokma olarak dağıtılır. Bu orucu 12 yıl tutanlar 12 kazan aşure pişirerek törenle Aşureleri dağıtırlar.
Alevilerde Muharrem Matemi:
http://www.alevi.com/aciklama+M5bbea9a8349.html
……..
…..
Gelenek olarak Muharrem orucu, Kurban Bayramından 20 gün sonra Muharrem`in 1. günü başlar. 2006 yılında 31 Ocak tarihi Muharremin başlangıcıdır.
Bu yıl, 31 Ocak orucu için 30. Ocak akşamı yatmadan önce oruç tutmak üzere niyet edilecek. Niyetten sonra Muharrem Orucu başlar. Gece sahura kalkma uygulaması Muharrem Orucu'nda yoktur. Akşam olup güneş batınca yani karanlık çökünce oruç açılır. Matem orucuna başlamadan önce yaklaşık şöyle niyet edilir.
"Bismi Şah. Allah Allah. Erenlerin hikmetine.
Er Hak- Muhammet-Ali`nin aşkına.
Hz. İmam Hüseyin efendimizin susuzluk orucu niyetine.
Kerbela Şehitleri'nin temiz ruhlarına matem orucu niyeti ile Hz. Fatma anamızın şefaatine.
12 imam, 14 masum-u pak efendilerimizin şevkine, 17 kemerbestler hürmetine.
Hazır ve gaip gerçek erenlerin yüce himmetleri üzerimizde hazır ve nazır ola. Yuf münkire. La`net Yezid'e. Rahmet mümin'e Allah eyvallah. Hü" (Noyan B. Bektaşilik Alevilik nedir? 2. Baskı Ankara 1987)
İlk 10 gün boyunca oruç açımında da su içilmemeye çalışılır. Su yerine hoşaf, meyve suyu gibi sulu içecekler içilebilir. Oruç süresince bıçağa ve kesici aletlere el sürülmez; Düğün-nişan-sünnet törenleri yapılmaz. Karı koca cinsel ilişkileri kesilir; kurban kesilmez ve et yenilmez.
Matem boyunca hiç bir canlıya eziyet edilmez. 12 gün süren matem orucunu herkes kendi gücüne, sağlığına ve maddi olanaklarına göre tutar. Oruç açımının –dakikalarla belirlenmiş- belirli bir saati yoktur. Genellikle akşam karanlık olduğunda oruç açılır. Açlık giderilip doyuncaya kadar yenir.
Sağlığı yerinde olanlar oruç tutarlar. Sağlığı yerinde olmayanlar orucu tutmazlar ama diğer görevleri yerine getirebilirler. Bu onlar için oruç tutmuş kadar makbuldür. Amaç, kendine eziyet ya da kötülük yapmak değil, yapılabilecek kötülüklerin zulümlerin ve katliamların bir daha tekerrür etmemesi için anmak ve unutmamaktır.
Matem boyunca eğlencelerden ve zevk alınan şeylerden uzak durulur. Bazı yörelerde sakal kesmemek, yıkanmamak gibi adetler oluşmuşsa da, matemin dış görünüşle değil, gönülde Hz. Hüseyin`in uğradığı haksızlığı yad etmek ve haksızlığa karşı gelme geleneğini yaşatmak mateme daha uygundur. Kimsenin kalbini kırmamak, eli ile dili ile kimseyi incitmemek, gözü ile kimseye kötü gözle ve niyetle bakmamak kısacası nefsini terbiye etmek matem orucunun temel ilkesidir.
12 gün Muharrem Orucu tutulduktan sonra Muharrem Ayının 13. günü kurbanları tığlanır ve AŞURE dağıtılır.Kurban İmam Ali Zeynel Abidin`in Kerbela Katliamın`dan kurtuluşundan duyulan şükranı belirtir.
Muharrem ayında şehitleri anma duyguları, Alevilerin 7 ulu şairinden biri olan Fuzuli`nin “Saadete Ermişlerin Bahçesi adlı eserinde en iyi biçimde dile getirilmiştir. Hz. Hüseyin`in şehit edilişini anlatan ağıtlara mersiye adı verilir ve Muharrem matemi boyunca mersiyeler okunur. Hz. Hüseyin`in haksızlığa karşı cesur direnişi ve ölümüne mücadelesi, Anadolu Alevilerinde çocuk eğitiminde „haksızlığa karşı gelmek, haksızlık yapmamak, haksızlığa uğrayanların yanında olmak“ şeklinde önemli bir yer tutar. Bunu desteklemek için; muharrem boyunca Kumru, Hüsniye, Buyruk ve bu kültüre hizmet verenlerin kitaplar ve diğer tarihi ve kültürel kitaplar okunur. On İki İmamlara ve diğer masum insanlara yapılan insanlık dışı olaylar, birbirlerine anlatılır.
Anadolu Alevilerinde İran Şiilerindeki gibi vücutlarına eziyet ve dövünmeler ve Kerbela Katliamını canlandıran piyesler yapılmaz. Manevi yönden çekilen acılar hissedilir ve anılır.
Alevi inancı şekilciliğe takılıp kalmayı değil, özü benimser. Şeklen ve dış görüntü ile anmak bizi zahiriliğe götürür; halbuki; öğretimiz gereği biz “batini” yani anlama önem veririz. Önemli olan İmam Hüseyin'in ve diğer Kerbela Şehitleri'nin çektikleri acıyı ve zorlukları beyninde, kalbinde ve gönlünde duymaktır. Bunun anlamını zamanımızın koşullarına uyarlayabilmektir. Onlar gibi düşünüp, onlar gibi bu zamanda da zalime karşı çıkıp, mazlumdan yana olmak haksız uygulamalara karşı çıkmaktır. Gelecekte bu türlü acıların çekilmemesi için gerekli uzun vadeli önlemler konuşulur. Eline-diline-beline sadık olup insanca ve onurluca yaşamak ilke edinilmiştir.
….
……
Aşure
Muharrem`in 10. günü, aşure adında tatlı aşın adıdır. Aşure (bakla, nohut, buğday, kuru incir, nar taneleri, kestane, fındık, fıstık, kuru üzüm) gibi – 12 İmama adfederek- 12 farklı madde birlikte kaynatılarak ve içine (bazı yörelerde konmaz) şeker katılarak yapılan bir tatlıdır. Bazı yörelerde üstüne tarçın tozu ve ceviz içi serpilir.
Sözcüğün aslı “Aşura” olup arabi ayların ilki olan Muharrem ayının onuncu gününün adıdır. Hz. Adem`in ilk günahından dolayı ettiği tövbenin bugün kabul olduğu, Hz. İbrahim’in bugün ateşten kurtulduğu, Yakup Peygamberin oğlu Yusuf`a bugünde kavuştuğu, Nuh`un bindiği geminin tufan bitip sular çekilince Cudi Dağı`na yine bugün oturmuş olduğu söylenti hep bu “Aşura günü”ne atfedilir. Son söylentiye göre, Nuh, gemide kalan çaitli erzaktan tatlı bir çorba sini söylemiş, tufandan kurtulanlar o günü kutsayarak bayram etmişler ve bu çorbadan yemişlerdi.
Alevilerde Hz. Hüseyin`in Kerbela`da Muharrem ayının 10. günü bir Cuma gününde şehit edildiği için, onun ve onunla birlikte şehit edilenlerin ruhları için pişirilir ve dağıtılır olmuştur. Muharrem`in Onikinci günü; güneşin doğması ile beraber “Aşure” pişirilmeye başlanır. Aşure piştikten sonra aile efradına ve yakınlara birer kepçe ayrılır. Niyet tutanlar pişirilmiş aşure ile orucu açarlar ve o gün bir tam gün sayılır. Diğeri aşureyi bittiği yere kadar komşulara dağıtır. Aşure yaparken bütçe zorlanmaz. Eskiden yıl içinde evin anası her aldığı yiyecekten birer avuç tasarruf ederek aşure gününe kadar malzemeyi hazırlar ve o malzeme ile aşureyi yapardı. Böyle hazırlık görmeyen aileler de evinde bulunan malzeme ile aşureye katılım yaparlardı. Bu aşure dağıtılmaz, lokmacı elindeki kepçe ile her gelene birer kepçe verirdi.
Moritanya’lılarda Kullanılan Organ İsimleri
Eski Toplumda Yamyamlık ve Kalıntıları
Yamyamlıktan Uygarlığa Geçişte Kurban..
Yamyamlıktan Uygarlığa Geçişte Hayvan Kurban Ve Bitki-Ağaç Sunum'un Rolü
Eski Toplumda ‘Haram Hayvan’ Kuralının Mantığı
Deve Neden Tevrat'da Yasak,Kuran'da Helaldir?
Hayvan-Bitki Totem Adlarına İlişkin Bazı Sorunlar
Totem Hayvan-Bitki'den Burçlara...
Eski Ahit'te Hayvan Yağı,Kan,Kanlı et yeme Yasağı
Tufan’dan Sonra Tanrı’nın Nuh`la Antlaşma Koşulu
antropolojik analize ilişkin
"Antropoloji":Kurban-Sunu ve İnsanbilim
"Antropoloji":Kurban-Sunu ve İnsanbilim -2
"Antropoloji":Kurban-Sunu ve İnsanbilim -3
Hayvan Kurban ve Bitki Sunu'lardan 'İnsanlık'a-1
Hayvan Kurban ve Bitki Sunu'lardan 'insanlık'a-2
Hayvan Kurban ve Bitki Sunu'lardan 'insanlık'a-3
Hayvan Kurban ve Bitki Sunu'lardan 'insanlık'a-4
Hayvan Kurban ve Bitki Sunu'lardan 'insanlık'a-5
Hayvan Kurban ve Bitki Sunu'lardan 'İnsanlık'a-6
Hayvan Kurban ve Bitki Sunu'lardan 'insanlık'a-7
Hayvan Kurban ve Bitki Sunu'lardan 'insanlık'a-8
Hayvan Kurban ve Bitki Sunu'lardan 'insanlık'a-9
ENKİ’NİN TAŞLANMASI VE ŞEYTAN TAŞLAMA
Farklı Öldürme Biçimlerinin Kaynakları-3 (Cocuk Kurbanı)
Kutsal Rakamlar ve ölüm olgusunun gizlenmesi...
Kurban ve İsa'nın vaftizi...
Kardeş Katili Kain-Kabil'den Gezgin Derviş-Abdal-Keşişlige..
ÖLDÜRME BİÇİMLERI VE KURBAN TÖRENLERİ-1
ÖLDÜRME BİÇİMLERI VE KURBAN TÖRENLERİ-2
Kurban ve İsa'nın vaftizi...
Kurban Sunum Ve İdam Biçimleri
Su ve Ateşle Vaftizin Kaynakları
İslam’da “Kurban’ın Kusursuzluğu” ve Abdest Ediminde Arındırılan Organlar Hakkında
Hiristiyanlığın Su Vaftizinin Biçimleri
Kurban ve İsa'nın vaftizi...
Musevilik ve Hıristiyanlıkta ‘el-ayak yıkama’ ayini
Kuran’da Saç Tıraşı
Kurban'ın "Saç tıraşı","Kolye" ve "Av yasağı" İlgisinin Nedenleri
“Samson (Şimşon)’un Gücü”nün Kaynakları
Hıristiyan vaftiz babası ,vaftiz annesi
Eski Ahit’te Erkek Sünnet’i Motifleri
İnanna’nın Ölüler Diyarı’na İnişi
İnanna’nın Ölüler Diyarı’na İnişi–2
Tanrı Yedinci Günü Neden Kutsadı?
Her Toplumda Farklı 'Kutsal Gün'ün temelleri
“7. Gün Tatili” ,Oruç’un, Bayram’ın Kökenleri
“7. Gün Tatili” ,Oruç, Bayram...
‘Kutsal kötü gün’ ,Oruç–1
‘Kutsal kötü gün’ , Oruç–2
Oruç'un Kökenleri Üzerine
İsrail’de Şabat…
"Şabat Günü"nün Kuralları
Fısıh-Pesah'ında Kurban Hazırlık ve Tüketim Tarzı
Marul Yeme Yasak veya Gereği ...
Kanlı Hamursuz, tarih, bilim...
“Hamurlu Ekmek-Hamursuz Ekmek”
'Sümer-Akkad' Metinlerinde 'Kutsal Tufan' Anlatımı-3
Kutsal Yamyamlıktan, Nuh’un Gemisi’ne
'Tufan'a İlişkin bir Nokta
Kudüs Tapınağında 'Deniz'in Anlamı
Tufan’dan Sonra Tanrı’nın Nuh`la Antlaşma Koşulu
Tufan’ın Kutsal Aşure’si