4.12.2013

Hindi-Turkey Konusunun Kökenleri




İslami kaynaklarda Adem neden Hindistan 'a indirilir?

Bu anlatımlarda söz konusu edilen "Hindistan", aslında "Hindi"/Tavus Kuşu/Horoz tapınmaları ile ilgili oldukları görülen Asur/Yezidi ön toplulukların toprakları olabilir mi?

Hıristiyan / Masonik inançlarda Yılbaşı ritüellerinde "kızartılmış Hindi" yeme geleneği ile, "Adem'in Hindistan'a indirilmesi" kavrayışı arasında bağ var mı?

Bu gibi soruların yanıtları, Halil Berktay'ların veya Murat Belge'lerin nihilist tarihçiliğinden çok daha kapsamlı birikim gerektiriyor ve öyle görünüyor ki, "Turkey / Hindi" sorununda bize kapıları açacak olan da, böyle kapsamlı bir çalışma olacaktır....

İslam'ın "Cennet"i ve Adem'in "Hindistan'a indirilmesi" konularında Turan Dursun'un yazısına, her şeyden önce onun yaklaşım tarzı bakımından, katılmıyoruz.

Bununla birlikte, hem İslam’ın “Cennet” tanımlarının ve hem de “Adem” ve Havva”nın, “yaratıldıklarında” yerleştirildikleri “Cennet”in “Hindistan” olarak yorumlanması veya tanımlanmasının nedenlerinin açığa çıkarılması; bunların erken Akado-sammaru kaynaklarından beri tanıdığımız “Anka kuşu”, “Tavus kuşu”, “Horoz” gibi kavramlarla, Yezidi Taus’u ve “Mavi yasağı” ile “Turkuaz” renginin falan bağlarını kurmaya çalışmak bakımından önem taşıyor.



Süleyman Yağız'ın sorusu:
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI'NA

Aşağıdaki sorularımın, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından yazılı olarak yanıtlanması isteğimi bilgilerinize sunarım.

Saygılarımla.
23 Nisan 2008

Süleyman Yağız

DSP İstanbul Milletvekili

Türkiye genelinde yaklaşık 17 bin üyesi bulunan ve sosyal sorumluluk projeleri üreten bir düşünce kulübü olan, sözcülüğünü Gazeteci Sayın Yener Atlı'nın yaptığı "Yeni Türkiye Hareketi" bir kampanya başlatmıştır. "Türkiye adının bütün dünyada Türkiye olarak kullanılması" konulu bu kampanyanın gerekçesinde özetle şu ifadelere yer verilmiştir:

"Turkey kelimesi Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarında ilk defa İngiliz kaynaklarında, biraz da alay ifade ederek kullanılmıştır. Bazı ülkeler kendilerini 'GREAT=BÜYÜK, ÖNEMLİ' olarak nitelerken, ülkemizin, İngilizce'de bir kümes hayvanının ismi ile anılması kabul edilemez. Bu kelime, iticiliği ve ülkemizi ne şekilde ifade edeceği düşünülmeden biz Türkler tarafından da kullanılmış ve kullanılmaktadır. Oysa özel isimler, bir başka dilde de aynı şekilde yazılır.

Bir zamanlar Habeşistan olarak bilinen ülke, tüm dünyaya adının Etiyopya olduğunu ve bundan böyle Habeşistan olarak gönderilen hiçbir postanın alınmayacağını açıklamıştır. Sonunda tüm dünya 'Etiyopya' adını kullanmaya başlamıştır. Ya Türkiye! Maalesef şu anda İngilizce'de bir kümes hayvanının adı ile anılıyor. Uluslararası toplantılarda ülkemizi temsil eden başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm görevlilerin önünde 'hindi' anlamında 'TURKEY' yazıyor. Bundan rahatsız olmamak mümkün mü?" Bu bağlamda sormak istiyorum:


1- İngilizce'de kümes hayvanı "hindi" anlamına gelen "Turkey" kelimesinin, "Türkiye Cumhuriyeti" ifadesinin karşılığı olan "Republic of Türkiye" biçiminde değiştirilmesi için girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz?

2- Yeni Türkiye Hareketi Sözcüsü Gazeteci Sayın Yener Atlı'nın, "Aslında yapılacak şey, hükümetin bir açıklama yaparak bir yıllık geçiş süresi sonunda 'Turkey' yazılı hiçbir postanın kabul edilmeyeceğini dünyaya açıklamasıdır. Habeşistan böyle yaptı, Etiyopya oldu. Biz bütün logolarımızı Türkiye olarak yazsak bile Turkey diyenlere engel olamayabiliriz. O nedenle, Etiyopya'nın izlediği yolu izlemeliyiz. Böylece ülkemizin dünya çapında kampanyası da yapılmış olur" önerisine katılıyor musunuz?


Araplar hindiye Rumi ya da Habeş diyorlarmış. Daha doğrusu kind-i Rumi ve kind-i Habeş derlermiş: Yani Rumi horozu ya da Habeş horozu.

Daha da ilginci şu:

Brezilyalılar hindiye Peru adını vermişler.

Bunları öğrendikten sonra benim sözlüğümde hindiyi karşılayan sözcük ve ülke-halk-kültür sayısı beşe çıktı: Turkey, Hindi, Rumi, Habeş, Peru.


Hindinin milliyeti/Zülfü Livaneneli
http://www2.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=yazardetay...








Ortodoks Yahudiler, Yom Kippur (Kefaret Günü) bayramı arifesinde uygulanan Kaparot ritüeli dolayısıyla tavuklarını kestirmek için kesimhaneleri doldurdu.
***


Yahudilerin Kaparot ayini....

Ortodoks Yahudiler, Yom Kippur (Kefaret Günü) bayramı arifesinde uygulanan Kaparot ritüeli dolayısıyla tavuklarını kestirmek için kesimhaneleri doldurdu.
Yahudilerin Kaparot ayini başladı

Dünya Bülteni / Haber Merkezi

Yahudilerin cuma gün başlayacak en önemli bayramları Yom Kippur (Kefaret Günü) öncesi Kudüs'te cadde aralarındaki tavuk kesimhanelerini dolduran Yahudiler, satın aldıkları tavukları başlarının üzerinde üç kez dualar eşliğinde çevirdikten sonra kestirip etini fakirlere verdikleri “Kaparot” geleneği başladı.

Doğu Avrupa kökenli Eşkanezi Yahudilerinin bizzat yaptığı, İspanya kökenli Seferad Yahudilerinin ise bunun yerine sadece başlarının üzerinde dolaştırdıkları bir avuç parayı fakirlere verdikleri “Kaparot” seromonisi, Yahudilik içinde yaşatılan oldukça eski bir gelenek. İnanca göre böylece tavuğu kestiren kişinin günahları, sembolik olarak tavuğa veya paraya geçiyor.

Kudüs’de ağırlıklı olarak Haredem Yahudilerinin yaşadığı "Mea Shearim" bölgesinde yaygın olarak yaşatılan dini gelenek için çok sayıda Yahudi kesimhaneler önünde kuyruklar oluşturdu. Yahudiler, satın aldıkları tavukları başlarının üzerinde Tevrat’tan okudukları dualar eşliğinde çevirdikten sonra kestirdiler. Kesilen tavuklar Yom Kippur orucu öncesi yemek olarak yemeleri için fakirlere dağıtıldı.

İsrail'de özellikle Kudüs'te muhafazakar Yahudilerin mutlaka gerçekleştirdikleri Kaparot ayini, laik Yahudiler arasında çok fazla uygulanmayan bir dini ritüel olarak biliniyor.



Ortodoks Yahudiler, Yom Kippur (Kefaret Günü) bayramı arifesinde uygulanan Kaparot ritüeli dolayısıyla tavuklarını kestirmek için kesimhaneleri doldurdu.





 Allah, Adem'i ( Neden) Hindistan'a İndirmiş...

Yüce Allah Hz. Adem'i Hindistan'ın Serendip adasında Nud adı verilen bir dağın tepesine, Eşi Havva'yı da Cidde adı verilen bir kasabanın çevresine indirmiştir

***


 "Adem'in Hindistan'a İndirilmesi" Hakkında İslamist Yorumlar...

Bu konuda İbn-i Esir İslam Tarihi adlı eserinin Hz. Adem'in(as) hayatının anlatıldığı 1. Cildinde, İbn Abbas'tan rivayetle şöyle demektedir:

“Yüce Allah Hz. Adem'i Hindistan'ın Serendip adasında Nud adı verilen bir dağın tepesine, Eşi Havva'yı da Cidde adı verilen bir kasabanın çevresine indirmiştir. Hz. Adem Havva'yı arayıp bulmak için adımını attığı ve bastığı her yer bir köy ve kasaba haline gelmiştir. Adımlarının arası o kadar genişti ki, her iki ayağının arası da bir ovaya dönüşüyordu”



Paskalya 'da Tavuk-Horoz-Yumurta motifleri, Mezopotamya'da en eski dinsel motifler arasındadır...



22.11.2013

Dinlerde Ve Eski Toplumda Kadın-Erkek Ayrımının Kökenleri Üzerine

Eski Toplumda kadın-erkek ayrımının doğrudan cinsiyet ayrımına dayalı olduğu yolundaki inanç, ne yazık ki, bizlere hatalı içeriklerle ulaşan tezlere dayanmaktadır....

Eski toplum kadın-erkek ayrımına "cinsiyet" temelinde değil; erken dönem bakımından, "toplum birim aidiyeti" temelinde yaklaşmıştı... 

En eski Mezopotamya yazılı yasalarında kutsal fahişe kadınların-kızların baba ve koca mirasında pay hakları olduğunu biliyoruz. Aynı babanın kutsal fahişe kızının miras hakkı var iken, kutsal fahişe olmayan ("normal") kızının miras hakkı olmamasının nedenlerini "cinsiyet" alanında aramanın hiçbir bilimsel temeli yoktur.

Benzer biçimde, Mezopotamya'da "büyük oğul"un baba mirasında diğer oğullara göre iki kat miras payına sahip olduğunu açıkladık. Oğullar arası ayrımın nedenleri "cinsiyet" olamazdı; oğulların baba ve ana toplum birimleri arasındaki aidiyet paylaşımı idi. Çünkü o toplumlarda, "büyük oğul" baba toplum birim aidiyetine bağlı iken; "küçük oğul" ise, ana-dayı toplum birim aidiyetine tabii idi.

Yaklaşık son 5000 yıllık süreç içinde, kadın-erkek ayrımı adeta "cinsiyet merkezli" bir görüntü vermeye başlamıştır.

"Örtünme" deyince bundan sadece "kadın örtünmesi"ni anlayıp, bu konudan hareketle "kadın aşağılanması" üzerine "teoriler" ("Pante-Serdar Kaan" rümuzlu kişi-ler üstelik çalışmalarımızdan intihal yoluyla uyduruk teoriler üretip, adına da "bilimsel felsefe" vb. diyorlar...) oluşturuyorlar...

Oysa, eski toplumda ve dinlerde "örtünme", sadece kadınların değil, erkeklerin de içinde oldukları bir toplumsal sorunu ifade eder.

Kadının çarşafla "örtünmesi" ile, erkeğin "pelerin"le, "ihram"la, "kippa" ile, takke ile "örtünmesi" arasında özde bir fark yoktur.

Aslolan konu, erkeklerin neden avuç içi kadar kippa ile, takke ile "örtündüklerini" de açıklığa kavuşturmaktır!

O zaman göreceğiz ki, örtünme "cinsel" nedenlerden çok daha önce, "tek tanrıcılık" yolundaki toplum birimlerin erkek ve kadınlar üzerindeki "aidiyet belirlenim sembollerinin gizlenmesi"nin aracı olarak ortaya çıkmıştı...

Elbette, eski toplumda "toplum birim aidiyeti" demek, her kadın ve her erkeğin, bağlı oldukları toplum birime göre, hak ve yükümler taşımaları demekti. Bu hak ve yükümler, cinsel ilişki hak ve yükümlerine değin gidiyordu. Bu anlamda takkeler, kafada kel yapılmış alandaki aidiyet-totem damgaları gizleyerek, erkekleri bir bakıma "özgürleştirir". 

Benzer şekilde, "tek tanrı"cılığa giden yolda, kadının aidiyet sembollerini gizlemesi, onu diğer toplum birim erkeklerinin kadın üzerindeki eski cinsel ilişki kurma haklarını kullanmasının önüne geçer; kadını, o günkü toplumsal ilişkiler bağlamında, "özgür" kılan bir özellik taşır.

Gelgelelim, bu uygulamaların günümüzdeki anlamı, erkek ve kadını "dinsel kimlik"le "ulus-etnik belirlenim" belgilerinden "kurtarmak" ve fakat aynı anda, dinsel tekçilik altında bireyselliğini yok ve köle etmektir.



Burada İslamist kadınlar görüyoruz.


Bunlara "Suudi Arabistan'a gidin!" diye çağrı yapılmasına şahit olabiliriz...



Fakat aslında bu son derece hatalı bir yönelime sahip olduğumuzu gösterir...




Bunların ise İslamist kadınlarla tek ortak yanları örtünme biçimleri... Ultra-radikal Yahudi kadınları...


Demek ki, İslamist kadınlara örtünme için Suudi Arabistan yerine İsrail'e gitme önerisinde de bulunmak mümkün...!



                                           Ultra-radikal Yahudi kadınları...



                                             Yahudi oldukları ortaya çıkıyor...


                                            Radikal bir dindar Yahudi kadın...







Kadının çarşafla örtünmesi ile, erkeğin "pelerin"le, "ihram"la, "kippa" ile, takke ile "örtünmesi" arasında özde bir fark yoktur.

Aslolan konu, erkeklerin neden avuç içi kadar kippa ile, takke ile "örtündüklerini" açıklığa kavuşturmaktır!







Evlilik Öncesi Besiye Çekilen Kızlar

"Bir dirhem et, bin ayıp örter!"

Gazete Haberleri:

[Şişman kadının güzel ve güçlü kabul edildiği Afrika ülkelerinden Moritanya'da kadınlar, paralarını şişmanlatıcı ilaçlara harcıyor. Şişmanlamak istemeyen genç kızlara da zorla yemek yediriliyor.

Moritanya'da güzelleşmek için şişmanlamak isteyen kadınlar, pazarlarda bile bulunabilen ilaçları kullanıyorlar. Atlas Okyanusu kıyısında olan Batı Afrika ülkesi Moritanya'da şişman kadın, toplumda zenginliği ve gücü temsil ediyor.

Şehirlerde bu adet yavaş yavaş kaybolsa da kırsal kesimde hala genç kızlar zorla besleniyor. Evlenme çağına gelen kızlar, ebeveynleri tarafından "şişmanlama diyetine" zorlanıyorlar. Bu bağlamda genç kızlara deve ve keçi sütü içirilirken, daha çok yağlı yiyecekler yediriliyor.

Moritanya'da şişman kadın zengin ve itibarlı olarak görülürken, zayıf ve sıska kadına ise birçok bölgede "utanç vesilesi" olarak bakılabiliyor. Bu yüzden kilo almak için hayatını tehlikeye atan kadınlara çok sık rastlanıyor.

Halk pazarlarında bile bulunabilen reçetesiz kilo aldırıcı, iştah açıcı ilaçlar, ekmek peynir gibi satılıyor. Moritanya Eczacılar Birliği Başkanı Süleyman Şerif ise maalesef bu tür ilaçların illegal yollarla, reçetesiz satıldığını, insanların hayatlarını tehlikeye attığını belirtiyor. Bu tür ilaçların, şişmanlığın getirdiği olumsuz neticelerle birlikte, ileri kalp rahatsızlıklarına neden olduğunu aktarıyor.]





















     African fashion senior african woman in traditional Ghanaian clothes © lucian coman








Etiyopya- Omo Vadisinde Şişman Kahramanlar...


 Bodi kabilesinin genç erkeklerinden bir bölümü, Yeni yıl ya da Ka'el festivaline 6 ay boyunca inek sütü ve kanı içerek şişmanlamış halde katılıyorlar.

Aralarındaki "Şişmanlık Yarışması"nda kazanan "şişman adam" bildiğimiz tipte bir ödül almıyor ama kabilesi tarafından tüm yaşamı boyunca bir kahraman olarak değerlendiriliyor.

Sorun şu:
Bu şişmanlığı neden istiyorlar?
Şişmanlayarak neden kahraman olunur?

Bunlar, "bir dirhem et bin ayıp örter..." felsefesi ile, bu kişileri geçmişte 'kurban' olarak adadıkları için mi, etli-butlu olmasını istiyorlar?

Afrika ve bazı Arap kabilelerinde "genç kızların evlilik öncesi besiye çekilmesi" uygulamasını tanıyoruz.





























Eski toplum,kendi parçası varlığı, giydirecek bir avuç bezi olmasa bile, incik-boncukla, baştan aşağı "süsler"; saçına biçim verir; boyalar sürer; damgalar yapar ve "o benim aidimdir" diyerek onlara sahip çıkar.

Eski toplumda, 'birey' her şeyiyle toplumun malıdır;yiyeceği, içeceği, kiminle nasıl evleneceği,nasıl ve ne olacağı önceden belli olduğu için "kaderi yazılmış"tır; "alın yazısı" eski toplumun sisteminin adıdır aslında.